Halep'in kuzeyinde askeri gerilim tırmanırken Şam İdlib kırsalını bombaladı

Türk kaynaklar, SDG'ye yönelik operasyonun Washington ve Moskova'dan gelecek sinyali beklediğini söylediler

Halep'in kuzeyinde Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplardan bir savaşçı (Şarku’l Avsat)
Halep'in kuzeyinde Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplardan bir savaşçı (Şarku’l Avsat)
TT

Halep'in kuzeyinde askeri gerilim tırmanırken Şam İdlib kırsalını bombaladı

Halep'in kuzeyinde Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplardan bir savaşçı (Şarku’l Avsat)
Halep'in kuzeyinde Türkiye destekli Suriyeli muhalif gruplardan bir savaşçı (Şarku’l Avsat)

Türkiye, İdlib şehrinin kuzeyindeki İdlib - Bab el Hava yolu üzerinde, Maarrat Misrin-Kefraya kavşağı yakınlarında Türk güçlerine ait askeri bir araca yapılan saldırının ardından İdlib'deki gerilim hattına girdi. Öte yandan Suriye'nin kuzeyinde Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) omurgasını oluşturan ve çoğunluğu Kürtlerden oluşan Halk Koruma Birlikleri’ne (YPG) karşı askeri bir operasyon olasılığına ilişkin açıklamalar arttı.
Türk güçleri, İdlib'in güney kırsalındaki Maarrat en-Numan ve Kefer Roma'daki Suriye rejimi güçlerinin mevzilerini bombalarken rejime bağlı güçler, İdlib'in güneyindeki Deyr Sunbul, el-Bara, Feleyfil ve el-Fatira bölgelerinin yanı sıra Halep'in batı kırsalındaki temas hatlarındaki diğer bölgelere füzeli bombardımanlar gerçekleştirdi.
Suriye İnsan hakları Gözlemevi (SOHR), Suriye rejimi güçleri tarafından yaklaşık 5 top mermisi ile düzenlenen saldırıda Türkiye sınırındaki İdlib’e bağlı Sarmada beldesinde Sivil Polis Merkezi’nde görevli en az bir polis memurunun da aralarında bulunduğu 3 kişinin öldüğünü bildirdi. Bombardımanda Sarmada Polis Merkezi, nüfus müdürlüğü ve şehrin doğusunda bulunan gayri resmi mülteci kampı hedef alındı. Bombardımanda yaralanan ve aralarında sivillerin de olduğu yaklaşık 15 kişi bölgedeki sahra hastanelerine kaldırılarak tedavi altına alındılar. SOHR, bombardımandan kısa bir süre önce, Halep-Lazkiye yolu üzerinde İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye ile İdlib'in doğusundaki Serakib'deki Maarat en-Numan bölgesi ve temas hatlarındaki rejim güçlerine asker, tank ve roketatar taşıyan onlarca araçtan oluşan yeni askeri takviyelerin yapıldığını bildirdi.
Bu gelişmeler, Suriye rejimine yakınlığı bilinen basın kuruluşlarının, İdlib'de yakında başlayabilecek bir savaşla ilgili gerginliği artırdığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye'nin kuzeyinde askeri bir harekâtın başlamasıyla ilgili açıklamalarda bulunduğu bir dönemde gerçekleşti. Söz konusu harekâtın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusundaki bölgeler karşılığında İdlib'deki bölgelerin takas edilmesiyle ilgili üstü kapalı bir anlaşma yapılmış olabileceğine dair endişelerin ortasında Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi bölgelerini hedef alması bekleniyor.
Suriye Ulusal Kurtuluş Cephesi’nden bir komutan, Alman Haber Ajansı’na (DPA) yaptığı açıklamada, önceki gece Türk ordusuna ait askeri bir konvoyun Türkiye-Suriye sınırındaki Bab el-Hava bölgesine gitmek üzere İdlib'in kuzeyindeki Maarrat Misrin ilçesi yakınlarından geçtiği sırada el yapımı bir patlayıcının infilak etmesi sonucunda 2 askerin şehit olduğunu, 3 askerin ise yaralandığını söyledi.
Maarrat Misrin beldesi sakinleri, Türk ordusuna ait bir konvoyun geçişi esnasında çok şiddetli bir patlamanın bölgeyi sarstığını bildirdi. Olayın ardından Suriye Milli Ordusu (SMO) unsurları yolları kapattı. Yaralı askerler, Türk askeri konvoyuna refakat eden bir ambulansla Bab el-Hava Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye nakledildi.
SOHR ise İdlib'in kuzeyinde İdlib-Bab el-Hava yolu üzerindeki Kefraya-Maarrat Misrin kavşağı yakınlarında Türk güçlerine ait bir askeri konvoyun geçişi sırasında bir el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucunda iki Türk askerinin şehit olduğunu, 4 askerin de yaralandığını söyledi.
Basında yer alan haberlerde, Türk güçlerinden herhangi bir zayiatın olmadığı, ancak Türkiye'ye sadık Suriyeli muhalif gruplar arasında zayiat yaşandığı ve patlamanın arkasında Ensar Ebu Bekir es-Sıddık Tugayı olduğu belirtildi. Patlama, Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) İdlib'de Türk güçlerini hedef aldığını iddia eden Ensar Ebu Bekir el-Sıddık Tugayı’ndan bir kişinin tutuklandığını duyurmasından birkaç saat sonra meydana geldi. Daha önce İdlib ilinin kuzeyindeki İdlib - Nabeş yolu üzerinde Türk güçlerine ait askeri bir aracın 11 Eylül'de hedef alınması sonucunda 3 Türk askeri şehit olmuş, 4 asker de yaralanmıştı. Saldırının sorumluluğunu, Ensar Ebu Bekir el-Sıddık Tugayı üstlendi. Türk güçleri M4 Halep-Lazkiye uluslararası karayolu üzerinde ve İdlib'deki askeri noktalarının çevresindeki tali yollarda askeri devriyeler düzenlemeye devam ederken aramaları sırasında el yapımı patlayıcılar ve roket güdümlü el bombalarıyla bilinmeyen taraflarca zaman zaman saldırılara uğruyor.
Öte yandan Türk güçleri, Rakka'nın kuzeyindeki Ayn İsa ilçesi kırsalındaki Ummu'l-Beramil köyünü ve M4 uluslararası karayolunu ağır silahlarla bombaladı ve maddi hasar meydana geldi. SOHR, geçtiğimiz Perşembe günü, kimliği belirsiz bir uçağın Rakka'nın kuzeyinde SDG'nin kontrolündeki el-Hataş köyüne hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. Hava saldırısının, can veya mal kaybına yol açıp açmadığına dair bilgi verilmezken bölgedeki rastgele bir kampın çevresinin hedef alındığını kaydedildi.
Diğer taraftan Türkiye’nin SDG bölgelerini insansız hava araçları (İHA) bombalayacağına dair spekülasyonlar, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin nüfuz bölgelerinde Türkiye’nin tehditlerinin artması ve Rusya'nın Türkiye’nin bu bölgeleri hedef almasına yeşil ışık yakması ile vatandaşlar arasında bir gerilim ve beklenti havası hâkim. SOHR, SDG yönetiminin Rusya'nın Suriye rejimine ve Türkiye’ye SDG'deki Suriyeli olmayan liderlerin hedef alınmasına yeşil ışık yaktığı bilgisinin alınmasının ardından geçtiğimiz Cuma günü unsurlarına ihtiyati bir tedbir olarak Deyrizor, Rakka, Şeddadi ve kontrolü altındaki diğer bölgelerdeki karargâhlarından 3 gün süreyle ayrılmamaları talimatı verdiğini bildirdi. Moskova, bu şekilde SDG’li önde gelen isimlere Suriye rejimine taviz vermeleri için baskı uyguluyor. SOHR, Rusya'nın Türkiye menşeli İHA’lara Türkiye ile Suriye arasındaki sınırın tamamında 25 Ekim'e kadar yabancı uyruklu SDG liderlerini hedef almasına izin verdiğini belirtti.
Suriye'deki Türk güçleri komutanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'nin kuzeyinde ‘teröristlere’ karşı bir yakında bir operasyon gerçekleştirilebileceğine ilişkin açıklaması çerçevesinde komutası altındaki birliklere hazırlıklarını artırmalarını ve her türlü olasılığa karşı tam olarak hazırlıklı olmalarını istedi.
Bir başka gelişmede ise Türk güçleri, dün, Halep'in kuzeyindeki el-Malikiye ve eş-Şevariga köylerinde SDG’nin konuşlu olduğu bölgeleri bombaladı.
Türk güçleri ve onlarla birlikte hareket eden muhalif gruplar, dün akşam, Halep'in kuzey kırsalındaki el-Alkamiye ve Mar'anaz köylerini de havan toplarıyla bombalarken Rus savaş uçakları, Afrin üzerinde uçuşlar gerçekleştirdi.
İki Türk yetkili dün Reuters'a yaptıkları açıklamada, Ankara'nın eğer ABD ve Rusya ile yapılan görüşmeler başarısız olursa SDG'nin omurgasını oluşturan YPG’ye karşı yeni bir askeri harekat başlatmaya hazırlandığını söylediler. Yetkililer Suriye'nin kuzeyindeki bölgelerin, özellikle de sürekli olarak Türkiye’ye yönelik saldırıların düzenlendiği Tel Rıfat bölgesinin temizlenmesi gerektiğini vurguladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Pazartesi günü Halep'in kuzeyinde iki özel harekat polisinin şehit edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyindeki 'terör yataklarına' karşı sabrının tükendiğini belirterek, “Buralardan kaynaklanan tehditleri ya oralarda etkin olan güçlerle birlikte ya da kendi imkanlarımızla bertaraf etmekte kararlıyız” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yeni askeri harekatının ne zaman ve nasıl olacağına dair belirsizliği sürerken Reuters’a konuşan Türk yetkililerden biri, ordu ve istihbarat servisinin operasyon için hazırlık yaptıklarını belirtti. Bu konuda kararın alındığına dikkati çeken yetkili, “Bazı ülkelerle gerekli koordinasyon yapılacak... Konu Rusya ve ABD ile görüşülecek” dedi.
Türk yetkili, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu ayın sonlarında Roma'da yapılması planlanan G20 Zirvesi’nde konuyu ABD Başkanı Joe Biden ile görüşeceğini belirtti.
Üçüncü bir Türk yetkili ise, YPG’nin Türkiye sınırlarından en az 30 kilometre daha geri itilmesi gerektiğini söyledi. Rusya'nın İran destekli bazı unsurlarla birlikte son saldırıların gerçekleştiği bölgeleri tamamen kontrol ettiğini ve Erdoğan'ın Biden ile görüşmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini belirten yetkili, “Eğer görüşmeler sonuç vermezse öyle görünüyor ki Tel Rıfat ve diğer bölgelere operasyon kaçınılmaz olacak” şeklinde konuştu.
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, İstanbul'a veda ziyaretinde bulunan Almanya Başbakanı Angela Merkel ile yaptığı görüşmede, Suriye'deki gelişmeleri, İdlib'deki insani durumu ve mülteci meselesini ele aldı. Almanya Başkanı Merkel ise, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'nin taşıdığı mültecilerin yükünü hafifletmek için desteğini sürdüreceğini vurguladı. Merkel, AB’nin daha önce bu amaçla Türkiye’ye 6 milyar Euro sağladığını hatırlattı.



İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)

İsrail Kabine Sekreteri Yossi Fuchs dün yaptığı açıklamada, iktidardaki Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısıyla ilgili başarısızlıkları soruşturmakla görevli tartışmalı hükümet komisyonunun yetki alanını belirlemek üzere bir bakanlar komisyonuna başkanlık edeceğini duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalifleri tarafından sert şekilde eleştirildi.

Fuchs, hükümet üyelerine gönderdiği mektupta, komisyonda Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yanı sıra Smotrich’in lideri olduğu Dini Siyonizm Partisi’nden Yerleşim ve Ulusal Görevler Bakanı Orit Strook ve Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nden Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun yer alacağını belirtti.

Komisyon, Adalet Bakanı Levin’in Likud Partisi’nden meslektaşları da dahil olacak. Bunlar arasında Tarım Bakanı Avi Dichter, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel, Diaspora İşleri Bakanı Amichai Shikli ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar liderliğindeki Yeni Umut partisinden Maliye Bakanı Ze'ev Elkin yer alıyor.

İsrail gazetesi The Times of Israel'e göre bakanlar komisyonuna, 7 Ekim’i soruşturan komisyonun görev tanımı, araştırılacak konular ve zaman çerçevesi dahil olmak üzere tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verilecek.

Elkin dışında komisyondaki tüm bakanlar, Hamas liderliğinde binlerce unsurun Gazze çevresindeki yerleşim yerlerine saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 251 kişiyi rehin aldığı 7 Ekim saldırısı sırasında görevdeydiler.

Başbakan Binyamin Netanyahu'ye eleştirenler, Hamas saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de dahil olmak üzere, saldırı öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan siyasi ve istihbarat alanlarındaki başarısızlıkları araştırmak üzere resmi bir komisyon kurulmasını talep ediyorlar. Kamuoyu yoklamaları, İsraillilerin büyük çoğunluğunun saldırıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonu kurulmasını desteklediğini gösteriyor, ancak Netanyahu, komisyonun kurulmasının yargı tarafından belirleneceği gerekçesiyle bunu reddediyor. Netanyahu liderliğindeki mevcut hükümeti, yargı reformu yoluyla yargıyı zayıflatmaya çalışıyor.

İsrail hükümeti geçtiğimiz pazar günü ‘mümkün olan en geniş halk desteğiyle2 kendi özel soruşturma komisyonunu kurmak için oylama yaptı.

Fuchs’un açıklamasına yanıt olarak, diğer muhalefet yetkilileriyle birlikte hükümetin soruşturmasını reddeden ana muhalefet lideri Yair Lapid, bakanların ‘soruşturmayı yürütmek için ahlaki veya yasal yetkiye sahip olmadıklarını’ söyledi.

Bazı komisyon üyelerini de eleştiren Lapid, önce komisyon başkanı Levin'e, 7 Ekim'den önce ‘güvenliğin ihmal edilmesinin’ nedeninin onun yargı reformu olduğunu söylediğini hatırlattı, ardından ‘Gazze'ye nükleer bomba atılmasını öneren’ Miras Bakanı Eliyahu'ya eleştirilerde bulunan Lapid, Strook’u “İsrail ordusunu, rehinelerin bulunduğu bölgelerde, bu onların hayatını tehlikeye atsa bile savaşmaya çağırdı” diyerek eleştirdi. Son olarak Smotrich'e değinen Lapid, “(Smotrich) çocukları aç bırakmanın haklı ve etik olduğunu açıkladı” dedi ve Ben Gvir'in, ‘rehinelerin istismara uğramasına neden olduğunu’ söyledi.

Tüm bu kişilerin Netanyahu'nun kendisini aklamak ve 7 Ekim olayının sorumluluğundan kurtulmak için atadığı bakanlar olduğunu söyleyen Lapid, “Bu işe yaramayacak” diye ekledi.


Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik barış planını onaylaması, bölgeye uluslararası istikrar güçlerinin gönderilmesinin önünü açtı. Karar, Arap ve resmi Filistin makamları tarafından desteklenirken, Hamas başta olmak üzere bazı Filistinli gruplar çekincelerini korudu.

Hamas ve diğer Filistinli grupların çekinceleri, söz konusu güçlerin rolü ve özellikle Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma görevini üstlenme olasılığıyla ilgili. İsrail ise bu sürecin hızla uygulanmasını talep ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, güçlerin rolünün, ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığında kurulacak Barış Konseyi ile netleşeceğini, bu süreçte BM’nin herhangi bir denetiminin bulunmayacağını belirtti. Uzmanlar, “Silahsızlandırma krizi öncelikle siyasi uzlaşı ve bölgesel katılım gerektiriyor; böylece güçlerin gelecekteki rolüne dair herhangi bir kararın güvenilirliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Güçlerin rolü

BM Güvenlik Konseyi, 13 üyenin onayı ve Rusya ile Çin’in çekimser kalmasıyla, ABD tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ne ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ gönderilmesine izin veren karar tasarısını kabul etti.

gt
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (Arşiv – AFP)

BM Güvenlik Konseyi, Barış Konseyi’nin kurulmasını da memnuniyetle karşıladı. Konsey, ‘uluslararası hukuki kişiliğe sahip geçici bir idari organ’ olarak tanımlandı ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik kapsamlı plan çerçevesinde çalışma yapacak, finansmanı koordine edecek bir yapı olarak öngörüldü. Konseyin, Filistin Yönetimi reform programını tatmin edici biçimde tamamlamasının ardından Gazze Şeridi’nde kontrolü yeniden sağlayabilmesi hedefleniyor.

Karar, Barış Konseyi ile iş birliği yapan üye devletlere ve Barış Konseyi’ne, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak üzere ‘Barış Konseyi tarafından kabul edilen geçici uluslararası bir güç oluşturma’ yetkisi veriyor. Bu güç, katılımcı ülkeler tarafından sağlanan askerlerden oluşacak, Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği ve danışma içinde faaliyet gösterecek. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde gerekli tüm tedbirleri alma yetkisine sahip olacak.

Karara göre uluslararası güç, Barış Konseyi’ne ateşkesin uygulanmasını izleme ve kapsamlı planın hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeleri yapmada destek sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP ve Reuters’tan aktardığı son karar tasarısı, istikrar gücünün İsrail, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisi ile iş birliği içinde sınır bölgelerini güvence altına almak ve Gazze’de silahsızlandırmayı sağlamakla görevlendirileceğini; bunun içinde silahların imha edilmesi ve askeri altyapının yok edilmesi gibi görevlerin de bulunduğunu ortaya koyuyor.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Deyr el-Balah'ın batısındaki yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Mısırlı askeri uzman Semir Ragıb, BM kararının onaylandığını ancak güçlerin rolünü detaylı biçimde açıklamadığını söyledi. Ragıb, bunun, gücün BM tarafından doğrudan denetlenmeyeceği anlamına geldiğini belirterek, ilerleyen dönemde bu önemli detayların açıklanmasının tüm endişeleri netleştireceğini ifade etti.

Amerikalı strateji uzmanı Irina Tsukerman ise Gazze’de görevlendirilen istikrar güçlerinin, geçici bir güvenlik mekanizması olarak tasarlandığını söyledi. Tsukerman’a göre bu güçlerin rolü sadece devriye gezmek veya düzeni sağlamakla sınırlı değil; aynı zamanda insani yardım, yeniden inşa ve yönetim reformlarının uygulanabilmesi için gerekli koşulları hazırlamak.

Tsukerman, bu gücün amacının ‘silahlı grupların hemen müdahale edemeyeceği bir ortamda teknokrat bir yönetimin çalışabilmesi için zaman ve alan sağlamak’ olduğunu vurguladı.

Çelişkiler

Güçlerin silahsızlandırma konusundaki rolüne ilişkin tartışmalar devam ederken, Hamas, karar tasarısının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Karar, Gazze Şeridi üzerinde uluslararası vesayet mekanizması dayatmaktadır; bu, halkımız ve güçlerimiz ile gruplarımız tarafından reddedilmektedir” ifadelerini kullandı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Uluslararası gücün Gazze’deki görevleri, özellikle direnişin silahsızlandırılması, gücün tarafsızlığını ortadan kaldırmakta ve onu işgal lehine çatışmanın bir tarafı haline getirmektedir” denildi.

Aynı şekilde, İslami Cihad Hareketi de dün ABD kararını reddettiğini duyurdu. Hareket, uluslararası bir gücün Filistinli grupları silahsızlandırma görevini üstlenmesinin, onu tarafsızlıktan çıkarıp İsrail’in gündemini uygulayan bir ortak haline getireceğini belirtti. Ayrıca, Filistinlilerin ‘işgale karşı her türlü meşru direniş hakkının’ uluslararası hukuk tarafından garanti edildiğini ve grupların silahlarının bu hakkı güvence altına aldığını vurguladı.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, Trump’ın Gazze planını memnuniyetle karşıladı ve planın bölgeye ‘barış ve refah’ getireceğini belirtti. Ofis, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan, silahsızlandırmayı, Gazze’nin askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasını ve bölgede aşırılıkların kökünün kazınmasını öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Semir Ragıb, İsrail’in karara karşı çıkmasına rağmen özellikle istikrar güçleri maddesine odaklandığını belirterek, bunun temel yükümlülüklerden kaçış niteliği taşıdığını ve en başta Gazze’den tam çekilmenin ertelendiğini ifade etti. Ragıb, Hamas ve İslami Cihad’ın itirazının ise anlaşmayı tamamen reddetmekten değil, silahsızlandırma konusuna karşı durmaktan kaynaklandığını ve silahsızlandırmanın önceden sağlanacak uzlaşılarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı; aksi takdirde güçlerin rolü Filistinlilerle çatışmaya dönüşebilir.

Tsukerman ise gücün rolünü iki yönlü olarak değerlendiriyor: “Güç, güvenilir, kapsayıcı ve bölgesel destekle birlikte çalışırsa yeniden inşa ve siyasi normalleşme için bir nefes alanı sağlayabilir.”

Çözümün bölgesel katılımda yattığını belirten Tsukerman, “Bölgesel katılım yoksa, gücün meşruiyeti çöker, uygulanması aksar ve Hamas’ın etkisi güçlenir. Böylece görev, Filistin egemenliğine köprü olmak yerine dış kontrolün simgesi haline gelir. Bölgesel katılım bir lüks değil, zorunluluktur. Yoksa görev hedeflerine ulaşmakta zorlanır ve anlaşmanın özü zayıflar” dedi.


Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
TT

Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)

Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanı General Rudolf Heykel, İsrail ve ABD Kongresi'ndeki yetkililerin orduya karşı iki operasyon başlatması ve programındaki birçok toplantının iptal edilmesinin ardından dün planlanan ABD ziyaretini erteledi.

Lübnan askeri kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, "Ordu komutanlığı son iki haftada İsrail'in orduya ve Lübnan ordusunun ulusal rolüne yönelik saldırısını gözlemledi. Bu saldırı önyargısız ve Lübnan ordusunu hedef alıyordu" dedi. Harekatın ABD Senatörleri Lindsey Graham ve Joni Ernst tarafından başlatılan "bir başka sürpriz harekatla" eş zamanlı olarak geldiği de ifade edildi.

Heykel, Beyaz Saray, Kongre ve Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşmek üzere yola çıkmadan önce, Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Washington ziyareti için planlanan birkaç toplantının iptal edildiğini doğruladı. Kaynaklar, "Bu nedenle Kara Kuvvetleri Komutanı, ziyaretin başarısını güvence altına almak için durum netleşene kadar ziyareti ertelemeye karar verdi" dedi.