Sudanlılar Hartum'da hükümetin düşmesi için gösteri düzenlediler

Dün Hartum sokaklarında düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (AFP)
Dün Hartum sokaklarında düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (AFP)
TT

Sudanlılar Hartum'da hükümetin düşmesi için gösteri düzenlediler

Dün Hartum sokaklarında düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (AFP)
Dün Hartum sokaklarında düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (AFP)

Sudan’ın başkenti Hartum'da dün, Cumhuriyet Sarayı çevresinde gösteri yapan binlerce Sudanlı, özgür seçimler yapılana kadar ülkeyi yönetmekle görevli hükümetin düşürülmesi talebinde bulundu. Hükümetin düşürülmesini isteyen Sudanlılar, hükümeti ülkeyi siyasi ve ekonomik krizleri sona erdirmede ‘başarısız olmakla’ suçladılar. Protestocular, devrimin güncellenmesi ve iktidar koalisyonundaki en büyük blok olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) yeniden birleşip kurucu bir platform olarak eski konumuna dönmesi çağrısında bulunan sloganlar attılar. Bu arada ABD'nin Hartum Büyükelçiliği, ‘geçiş süreci gerekliliklerinin yerine getirilmesi ve seçim hazırlıklarının başlatılması da dahil olmak üzere Sudan’daki demokratik sivil geçiş sürecin tamamen desteklendiği’ bir kez daha vurgulandı.
İktidar koalisyonundaki en büyük blok olan ÖDBG’den ayrılan silahlı hareketler ve bazı siyasi partilerin yer aldığı Misak-ı Vatani Grubu, dün destekçilerine Hartum'da bir milyon kişinin katılımıyla bir protesto yürüyüşü düzenleme çağrısında bulundu. Grup, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ve Yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu tarafından yapılan çağrılara benzer şekilde, hükümete katılımın genişletilmesi çağrısında bulundu.
Milyonluk gösteri çağrısı, Başbakan Abdullah Hamduk'un tüm çabalarına rağmen asker ve sivillerden oluşan geçiş süreci yetkilileri arasında ortak toplantıların aksamasına neden olan anlaşmazlıklardan ötürü ülkede ciddi bir gerilim ve krizin yaşandığı dönemde yapıldı.
Misak-ı Vatani Grubu, başkentin dört bir yanından yüzlerce vatandaş ve dini eğitim kurumlarında okuyan öğrencileri yürüyüşe katılmaları için toplu ve özel ulaşım araçlarını seferber etti. Bu durum, Sudan halkı arasında yaygın bir şekilde kınamalara yol açtı. Bu adım, sosyal medyada eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejiminin vatandaşları feshedilmiş olan Ulusal Parti'nin etkinliklerine katılmaları için devlet fonlarını kullandığı yöntemlere benzetildi.
Gösteriler sırasında, Abdullah Hamduk liderliğindeki geçiş hükümetinin feshedilmesi ve geçiş dönemini tamamlamak için ordunun iktidarı ele geçirmesi sloganları atıldı.
Göstericiler tarafından taşınan çok sayıda pankart arasında, tecrit edilmiş rejime bağlı "dağılmış" işçi sendikasının pankartları, tasfiye komitesinin feshedilmesi ve görevden alınanların geri dönmesi çağrısında bulundu.
Göstericilerin taşıdığı çok sayıda pankart arasında, eski rejim ile ilişkili olarak kapatılan Sudan İşçi Sendikalar Federasyonu (SWTUF)  pankartlarının yer alması dikkati çekti. Pankartlar aracılığıyla SWTUF’un kapatılma kararının geri çekilmesi ve yeniden faaliyetlerine başlaması talep edildi. Siyasal İslamcılar da daha fazla destekçisinin gösterilere katılımını sağlamak için sosyal medyaya başvurdu.
Öte yandan dün alışılmışın dışında Hartum sokaklarında ne yoğun güvenlik önlemleri alındı, ne de göstericilerin Hartum'un merkezindeki Cumhuriyet Sarayı, Bakanlar Kurulu ve bakanlıkların çevresine ulaşmasını önlemek için düzenli güçler tarafından beton bariyerler kuruldu.
Gösteriyi organize eden Misak-ı Vatani Grubu, Nisan 2019'daki düşüşüne kadar eski rejimin hükümetlerine katılan grupları ve partileri kendi saflarına çekmek amacıyla hükümetteki güç denklemini değiştirmek için geçiş yönetimimin askeri kanadının tutumlarını benimsemekle suçlanıyor. Misak-ı Vatani Grubu ise partileri iktidara egemen olan güçleri ‘değiştirmekle’ suçluyor.
Öte yandan çok sayıda direniş komitesi ve ÖDBG, sosyal hesapları medya üzerinden ülkedeki geçiş yönetiminin sivil kanadına ve devrimin hedeflerine verilen desteğin vurgulanması için 21 Ekim’de milyonluk bir gösteri çağrısında bulunarak Misak-ı Vatani Grubu’nun organize ettiği gösteriyi reddettiklerini duyurdular.
Diğer taraftan, Sudan Ulusal İnsan Hakları Komisyonu, Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Çocuk Hakları ve Refahı Afrika Sözleşmesi ve Sudan Çocuk Yasası ihlal edilerek, çocukların gösterilere katılımda kullanılmasını kınadı.
Başbakan Abdullah Hamduk, Cuma günü, Sudan ulusuna hitaben yaptığı konuşmada, iktidar ortakları arasındaki krizi ‘en tehlikeli ve en kötü kriz’ olarak nitelendirdi. Hamduk, gerginliğin derhal durdurulması ve tüm tarafların Anayasal Bildiri anlaşmasına uyması çağrısında bulundu.
Mevcut krizde tarafsız kalamayacağını ve arabulucu olmayacağını vurgulayan Hamduk, geçiş sürecini demokratik bir şekilde tamamlamakta kararlı olduğunun altını çizdi.  
ÖDBG ise, hükümetin feshedilmesinin Başbakan ve devrim güçleri arasında yapılacak istişare ile verilecek bir karar olduğunu ve bunun ‘eski rejimin kalıntılarının dikteleri ve komploları’ ile olmayacağını vurguladı. Mevcut krizin, devrimin tüm başarılarını boşa harcamaya ve anayasal bir kriz yaratmaya çalışan bazı askeri ve sivil liderlerden kaynaklandığına işaret eden ÖDBG, siviller ve askerler de dahil olmak üzere devrim ve değişimin güçleri ve halkın buna karşı çıkacağını belirtti.
ÖDBG, mevcut krizin, ÖDBG’yi devirmek isteyen ve Egemen Konsey Başkanlığı’nın geçiş süreci de dahil olmak üzere Anayasal Bildiri anlaşmasındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini engellemek ve eski rejimin kalıntıların geri dönmeleri için önlerini açmak isteyen tarafların işi olduğunu vurguladı.
ÖDBG, açıklamasında, çözümün Anayasal Bildiri’ye bağlı kalmakta, güvenlik ve askeri alanlarda reform yapmakta, herhangi bir şekilde ortak veya rakip olmadan çeşitliliği kabul eden profesyonel bir ordu oluşturmakta ve ülkenin içinden geçtiği bu hassas süreçte orduya hizmet eden güvenlik düzenlemeleri, reform ve kalkınma tedbirleri uygulamakta yattığını kaydetti. Açıklamada son olarak, ülkedeki geçiş sürecini sabote etmeye çalışan eski rejimin kalıntılarının faaliyetlerini durdurmak için 21 Ekim'de milyonluk yürüyüşe katılma çağrısı yapıldı.



Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
TT

Komutanı tarafından Gazze'ye girmeye zorlanan İsrail askeri intihar girişiminde bulundu

Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Kudüs'teki askeri mezarlıkta bir askerin mezarına bayrak diken İsrail askeri (Reuters)

İsrail medyası, Gazze Şeridi'ne yönelik savaşın zorlukları nedeniyle sadece bir hafta içinde dört İsrail askerinin intihar ettiğini bildirdi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, komutanlarının sorumsuz davranışlarına karşı çıkan birlikteki arkadaşlarının uyanıklığı olmasaydı neredeyse listeye katılacak olan beşinci bir askerin hikayesini açıkladı.

Muhabir Carmela Menashe, askerlerden alıntı yaparak, arkadaşlarının ‘Gazze'ye girmeyi reddettiğini, ancak komutanının onu zorladığını, bunun üzerine askerin silahın namlusunu ağzına dayadığını ve kendini vurmakla tehdit ettiğini, bunun üzerine komutanın onu hafta sonu izninden men ederek cezalandırmaya karar verdiğini’ anlattı.

dfgthy
Meslektaşlarının cenaze töreni için mezarlığa giden yaralı İsrail askerleri, 8 Temmuz 2025 (AP)

İsrailli muhabire göre, ‘asker başlangıçta kabul etti ve Gazze'ye girdi. Ancak sonra geri döndü ve tekrar dışarı çıkmak istedi; komutana orada kalamayacağını açıklamaya çalıştı. Komutan onu hafife aldı ve onu başka cezalarla tehdit etti. Birlikteki arkadaşları son anda devreye girerek intihar etmesini engelledi ve onu psikolojik destek subayıyla görüşmeye zorladı.’

Psikolojik destek subayı, askerin durumunun Gazze Şeridi'ne girmesine izin vermediğine karar vererek onu birlik dışında tedavi görmesi için göndermiş; psikolojik durumunun ciddi olduğu teşhis edilmiş ve askerin ordudan tamamen terhis edilerek tedavi altına alınmasına karar verilmiş.

Muhabir, “Askerin durumu benzersiz değil; savaş binlerce askeri travmatize ediyor. Zamanında gerekli tedaviyi görmeyenler kendilerini ciddi bir depresyon içinde buluyor ve bu da aşırı durumlarda intihara yol açabiliyor” dedi.

4 asker intihar etti

Tel Aviv medyası sadece geçen hafta dört askerin intihar ettiğini ve savaşın başladığı 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana intihar eden asker sayısının 44'e yükseldiğini duyurdu.

İntihar eden askerlerin çoğunluğunun aktif görevdeki yedek askerler olduğunu belirten Haaretz gazetesi, İsrailli askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde intihar eden askerlerin büyük bir kısmının savaş sırasında psikolojik durumlarını önemli ölçüde etkileyen durumlara maruz kaldıklarını aktardı.

xcvfgbh
Temmuz 2025'te Gazze Şeridi'nde öldürülen meslektaşlarının cenaze töreninde ağlayan İsrailli askerler (AFP)

Gazete, orduda aktif görevde olan İsrailli askerlerin intihar oranlarının önceki yıllara göre artış gösterdiğini doğruladı.

Kaynaklar, intiharların bazen iç raporlarda ‘çatışma dışı ölüm’ veya ‘soruşturma altındaki durumlar’ gibi muğlak etiketler altında kategorize edilmesi nedeniyle gerçek sayının daha yüksek olabileceğini tahmin ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Haaretz'den aktardığına göre İsrail ordusu, 2024 yılının başından bu yana yaklaşık bin 600 askerin travma sonrası stres semptomlarından mustarip olduğunu kabul ediyor ve bu da yaklaşık 250 askeri ruh sağlığı nedenleriyle terhis etmesine neden oldu.

Veriler intihar eden askerlerin çoğunun geçtiğimiz mart ayında yeniden başlayan savaştan bu yana çatışmaların devam ettiği Gazze'deki çatışmalara katıldığını gösteriyor.

cdfgthy
Temmuz ayında Gazze'de öldürülen bir İsrail askerinin cenaze töreninden (EPA)

Cepheden dönen askerlerin psikolojik olarak yalnızlaştığı ve özellikle muharebe tugaylarına yeni katılanlar ile dışlanmış sosyal sınıflara mensup askerlere yeterli psikolojik bakım sağlanmadığı belirtiliyor.

Ordu, sahadan dönen askerlerle ilgili sessiz bir iç krizle karşı karşıya; bu askerler fiziksel yaralanmaların ötesinde derin psikolojik yaralar da taşıyor ve bu da bazılarının son bir kaçış olarak intiharı seçmesine neden oluyor.

Gözlemciler Gazze savaşının sadece Filistinlileri tüketmekle kalmadığını, aynı zamanda İsrail'in iç cephesinde de giderek artan bir çatlağa neden olduğunu, askerlerin karada savaşırken psikolojik kaderlerinin havada asılı kaldığını düşünüyor.