Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
TT

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: Bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz

Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)
Eski İran lideri Ahmedinejad, Independent Farsça Yayın Yönetmeni Camelia Entekhabifard'a konuştu (Independent Farsça)

Eski İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Independent Farsça'nın genel yayın yönetmeni Camelia Entekhabifard'a verdiği röportajda, Taliban'ın Afganistan'ın başına geçmesine ABD'nin yardım ettiğini ve bunun El Kaide'nin İran'la çatışmak üzere yeniden canlanmasına sebep vereceğini ancak söz konusu planın yakında bozulacağını söyledi.
Ahmedinejad, "Taliban, Afganistan ulusunun taleplerini ihlal ederek kuruldu" dedi.
Eski cumhurbaşkanı, İran'ın komşularıyla, özellikle de güneydekilerle olan ilişkilerinin gelecek yıllarda gelişmekten başka seçeneğinin bulunmadığını söyledi.
Ahmedinejad, terör örgütü DEAŞ'ın oluşturduğu tehditlerden bahsederek, "DEAŞ doğrudan dini bir savaş çıkarmayı amaçlayan Şeytan'a hizmet ediyor, bu küresel bir kapitalizm planı" dedi.
Taliban'a yönelik mevcut İran siyasetine de karşı çıktığında ısrarcı olan İranlı siyasetçi, "Muhalefet kelimesini böyle bir konum oluşturmak istemediğim için sevmiyorum. İranlıyım ve diğer tüm İranlılar gibi yaşama, düşüncemi söyleme ve fikrimi açıklama hakkına sahibim. İran 85 milyon İranlının tamamına ait. Biri hükümetin tepesinde oturuyor diye ülke onun olmuyor. Ülkede herkes eşit ve fikrini açıklayabilir. 'Muhalefet'ten bahsettiğinizdeyse ülkeyi bölersiniz, bu da doğru sözler söyleseniz bile halkın sizi dinlememesine yol açıyor" dedi.
"İran, Suudi Arabistan ve bir dereceye kadar Türkiye bölgede kilit role sahip. Bu üç ülke yan yana durursa, bölgenin tüm ülkeleri barış içinde kalır, ihtilaf veya çatışma yaşanmaz. Bunlar üç büyük ve önemli ülke. Aralarında uyuşmazlık olduğunda bölgedeki bütün ilişkiler bozuluyor."
Eski İran Cumhurbaşkanı devamında, "Birincisi, hem İran hem de Suudiler uyuşmazlıklara sahip olmanın her ikisine de zarar verdiğine inanmalı. İnanın, çatışmalarından kimseye fayda yok. Saddam'ın İran'a saldırmasıyla 8 yıllık bir savaş yaşandı. Bu savaşın bir kazananı var mıydı? Hayır yoktu. Evet, İran topraklarının alınmasına izin vermedi ama İran zaten (başından beri) oradaydı. 8 yıl sonra, onarılamaz kayıplarla sıfır noktasına döndük" dedi.
Ahmedinejad, bölge ülkeleri arasındaki çatışmaların ancak bu ülkelerin düşmanlarına ve bölge dışı güçlere hizmet edeceğini söyledi.
"Her iki ülke de konumlarından biraz geri çekilmeli. Birbirimizi tanımalı, birbirimizin inançlarına ve kimliklerine saygı göstermeliyiz. Bölgenin herkes için olduğunu kabul etmek zorundayız."
"Bu şartlarda, ileri adım atan herkes, bölge ulusları için birer tarihi kahraman olacak. İran ve Suudi Arabistan, Yemen'deki sorunu neden çözemiyor? Neden bu sorunun çözümü için binlerce kilometre ötedeki ülkeler gelsin? İki tarafla da dostluğu bulunmayan ülkeler bunlar. Ne zaman çatışma çıksa silahlarını satıyorlar. (Bu uzak ülkeler) herhangi bir güçlü ülkenin bulunduğu; İran, Suudi Arabistan, Türkiye, Irak veya Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) farketmez, sakin bir bölgeden hoşlanmıyorlar."
"İran ve Suudi Arabistan, Yemen sorununu kendileri çözmeli. Bunun kolay bir formülü var: Yemen ulusunun haklarına saygı duyulması. Yemen ulusunun kendi seçimini yapmasına izin vermeliyiz."
"Geçmişte olduğu gibi, dış politikadaki sorunların çözümüne yardımcı olabileceğimi düşündüğümde harekete geçmekten mutluluk duyacağım. Planlarımı geçmişte anlattım ve bazı kimselere mektup yazdım. Bazıları mektuplarımı memnuniyetle karşılarken bazıları tereddütlüydü."
Ahmedinejad, 2005 ile 2013 arasında İran'ı yöneten kendi hükümetinden de bahsederek, "Benim idarem döneminde kişi başına düşen gelir ve GSYİH'de artış kaydedilmişti. Sayılara ve halkın o dönemki durumuna bir bakın. Ancak ülke içinde ve dışında birçok kişi bizi hayal kırıklığına uğratmak için birleşti" dedi.
Eski cumhurbaşkanı İran'ın nükleer programı içinse, program üzerindeki ihtilaf ciddi olsa da bir çözümün de var olduğunu belirtti.
"İran ve ABD arasındaki mevcut zıtlaşmanın olumlu hiçbir yönü yok. ABD açısından kötü, İran ve birçok ülke açısından kötü. Dünya bir ağ ve bir parçası bozulduğunda tüm ağ zarar görüyor."
"Her iki ülkedeki bilgeler ve yaşlılar birbiriyle konuşarak bu sorunu çözmeli. Birkaç soruda, birbirlerine saygı duymalılar. Birbirlerinin varlığını, bağımsızlığını, kendi kaderini tayın hakkını tanımalı ve birbirlerinin işlerine karışmaktan kaçınmalılar."
"Benim yönetimim zamanında, ABD'ye mektup yazdık. 'Hükümetlerimizin birbiriyle sorunu olsa bile, halklara neden engel oluyorsunuz?' dedim. Her iki ülkenin halklarının kolayca gidip gelmesine izin verin. İran ve siz, ikiniz sert bir tavır sergiliyorsunuz. Neden? Halkların birbirleriyle etkileşime girmesine izin vermeniz sorunu kendiliğinden çözer. Çözümlerden biri, karşılıklı vizesiz giriş veya her yıl birkaç milyon vize vermek olabilir."
"Şu an, anlaşmazlıkların ne üzerine olduğu net değil. Suriye mi? Açık bir formül var. Suriye halkı ne istediyse onu kabul edelim. Yemen'de de aynısı geçerli. Irak da aynı. Afganistan da aynı. Bence önünde sonunda olacak şey bu çünkü başka bir çıkış yolu yok."
İran'ın nükleer tesislerine karşı İsrail'in askeri saldırı düzenlemesi ihtimalini ele alan Ahmedinejad, "Her şey mümkün ama bölgedeki hiçbir savaşın kazananı olmaz" dedi.
"Savaş bölgede sadece yıkıma yol açar."
"Bu soru daha üst düzeyde çözülmeli. ABD, İran'ın nükleer programından gerçekten kaygı duyuyor mu? ABD'nin 5 bin 600 adet 5. nesil gelişmiş atom bombası var. Hassas uzun menzilli füzelere sahip. Hint Okyanusundaki üslerinden bölgemizdeki herhangi bir noktayı hedef alabiliyor."
"Nükleer programın bahane olduğuna inanıyorum. Bazı farklılıklar var, bu da onları büyütmek için bahane oldu. Bu farklılıkları gidermeliyiz."
"İran bazı suçlamalarla karşı karşıya kalıyor. Ama İran'ın gerçekten bir atom bombasına ihtiyacı var mı? Atom bombasıyla ne yapacak? Siyonist rejimde de bunlardan var. Onların ne işine yarıyor?"
Ahmedinejad, nükleer silahların caydırıcı rolü olabileceğini reddediyor.
"Nükleer silahlar tarihin belirli bir dönemine aitti. İnsan toplumu bunun ötesine geçti. Tıpkı okçuluğun ötesine geçmesi gibi. Şimdi insan fikirleri önemli."
"Nükleer enerji, nükleer silahlardan farklı. Nükleer enerjiye herkesin ihtiyacı var."
İran'ın nükleer programının ABD için bahaneden ibaret olduğunda ısrar eden Ahmedinejad, "Nükleer programdan önce İran ile ABD neden çatışıyordu?" diye sordu.
"ABD, savaşta bize karşı Irak'ı desteklemişti. Bize yaptırım uyguladı. Neden? Bu soru önemli."
"Bugün Hindistan, Pakistan ve Siyonist rejimin atom bombası var. Nasıl oluyor da onlar açısından sorun olmuyor? Bölgedeki diğer birkaç ülkenin daha nükleer silaha sahip olduğuna dair doğru bilgilere sahibim. Nasıl oluyor da kimse onlardan şikayet etmiyor? Sadece bizim elimizde olursa mı kötü? Hem zaten nükleer silah istemediğimizi söylüyoruz."
Ahmedinejad, nükleer silahlara sahip olduğunu öne sürdüğü diğer ülkeler hakkındaki iddiasını desteklemedi. Ortadoğu ülkeleri arasında sadece İsrail'in nükleer silahlara sahip olduğu biliniyor.
Ahmedinejad, "Bir kez daha söylüyorum: Nükleer silahlar çağı sona erdi" dedi.
"Bugün ABD'deki insanlar mutsuzsa ve hükümetlerine isyan ederlerse atom bombası ne işe yarayacak? Eski Sovyetler Birliği'ni düşünün. Atom silahları vardı ama yine de çöktüler."
"ABD, İran'ın 50 yıl önceki İran olmadığını kabul etmeli. İran ulusu kendi ayakları üzerinde durmak istiyor. Bunun farkına varılmalı ve birbirimizin iç işlerine karışmamalıyız."
"Ana problemin çözülmesi gerekiyor. Diğer tüm sorunlar bahaneden ibaret. Bize terörist diyorlar. Biz de onlara aynı şeyi diyoruz. İki tarafın da kendine göre nedenleri var. ABD bize bölgeye neden müdahale ettiğimizi soruyor ama hiçbir ülke bu bölgeye ABD'den daha fazla müdahale etmiyor. Bu tarz tüm müdahalelere karşıyım. Ama ABD daha fazlasını yaparken bizden şikayet ediyor."
"Bütün ülkelerin sorunları var. Birbirimizin sorunlarına odaklanmak istemezsek sorunları asla çözemeyiz ve herkes zarar görür."
Ahmedinejad, Donald Trump'ın İran'la doğrudan ve koşulsuz müzakere talebindeki dürüstlüğünü sorguladı. Eski İran Cumhurbaşkanı, "Müzakereleri ve barışı savunması gereken taraf İslam Cumhuriyeti'dir" dedi.
"Ama üzerimizde ağır yaptırımlar varken müzakere masasına nasıl gidebiliriz? Kimse eşit olmayan bir konumdan pazarlık yürütemez. Sürdürülebilir anlayış eşitlikten kaynaklanır."
Ahmedinejad, dünyanın başka bir Soğuk Savaş görmeyeceğini öngörüyor.
Koronavirüs salgınına değinen Ahmedinejad, "Birileri araştırma yapıyordu ve kontrolden çıktı. Sonra da aşı ve ilaçla gelenlerin sırası geldi" dedi.
Sözümona "araştırmayı" hangi ülkelerin yaptığını netleştirmeyen eski İran Cumhurbaşkanı devamla, "Şeytani niteliklere sahip bazı kimseler koronavirüsü etrafa taşıyor ve dünya çapında kaos yaratıyor" dedi.
"Hesap verme günü gelecek. Biyolojik silahlar şu an çok gelişmiş olsa da barış getirmeyecek."
Ahmedinejad ayrıca BAE'nin 50. kuruluş yıldönümü ve İran devrimimin 44. yılı hakkında da konuştu.
"Devrim, ülkenin kuruluşundan farklıdır. İran binlerce yıldır var oldu ama yönetim sistemimiz değişti. Fakat BAE yeni kurulmuş bir ülke. Bu iki ülke tarih, kültür veya nüfus bazında karşılaştırılamaz."
Ahmedinejad sözlerini, "Tüm bunlara rağmen yine de bizler komşu ve dostuz. Birbirimizin yanında yer almalı ve bölgeyi ortaklaşa idare etmeliyiz" diye sürdürdü.
Dubai Expo ziyareti için BAE'de bulunan Ahmedinejad, "BAE çok büyük ve hızlı değişimler yaşadı. İş ve yatırımcı çekmekte başarılı oldu. Dubai artık ekonomik planlamaya dayalı bir iş merkezi. Abu Dabi ve Şarika ise petrol gelirine güveniyor. Dubai bu yüzden onlardan farklı" dedi.
BAE'nin ilerlemesinin ülkenin stratejik ve uzun vadeli hedeflerine göre değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ahmedinejad, mevcut başarıları nihai hedeflerle kıyasladı.
İran'ın maddi ve insan kaynaklarıyla coğrafi pozisyonu itibarıyla BAE'den farklı olduğunu ifade eden eski İran Cumhurbaşkanı, "İran uzun dönemli hedeflere sahip olsa bile, şeffaf olmadığı için bu hedefler herkese değil çok az kişiye netlik arz ediyor. Hedeflere nasıl varacağımız de belirsiz. İran halkı bundan muzdarip. Koşulların ıslah edilmesini umuyorum. İran bölge ülkelerinin seviyesine hızla ulaşacak kapasiteye sahip" diye konuştu.
Gezisinden bahseden Ahmedinejad, Dubai Expo'yu görmeye geldiğini söyledi.
"Dubai Expo bir iş etkinliği değil, ulusların kültürlerini ve tarihlerini birbirine tanıtmasını amaçlıyor."
Ahmedinejad'ın Dubai gezisi toplamda 5 gün sürdü.
Independent Türkçe



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”