Nebil Fehmi yazdı: Gündemimiz ortak

Dünya, tarihte bir dönüm noktasına ulaştı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük ortak zorlukla karşı karşıya.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
TT

Nebil Fehmi yazdı: Gündemimiz ortak

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)

Nebil Fehmi (Eski Mısır Dışişleri Bakanı)*
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen BM 76’ncı Genel Kurulu toplantısında hazır bulunanlar başta olmak üzere uluslararası topluma dünyanın tarihi bir dönüm noktasına geldiğine dair uyarıda bulunan güçlü ve açık bir mesaj yönlendirdi. Guterres, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük ortak zorlukla karşı karşıya olunduğuna acil ve kesin bir şekilde çöküş ve atılım arasında bir seçim yapılması gerektiğine dikkat çekti.
BM Genel Sekreteri, koronavirüs (Kovid-19) salgınının sonuçlarının büyük tehlikeleri, çatışmaların patlak vermesi ve çoğalması, iklim değişikliğinin yansımalarını ve sel, yangın, aşırı sıcaklıklar ve kıtlıklar gibi afetler ve çevre kirliliği hakkında brifing verdi. Birçok kişinin artık toplu eyleme veya uluslararası sistemin ilkelerine güven ve itimadı kalmadığını kaydetti. Bunun, dünyamızı güvence altına almak ve halklarımız ve gezegenimiz için daha iyi bir gelecek sağlamak için gerekli olmaya devam ettiğine dikkat çekti. İnsanlığın geleceğinin sağlanmasının ortak hedeflere ulaşmak için uluslararası işbirliğine bağlı olduğunu vurguladı.
Bu değerlendirmeler sadece şahsi görüşleri değil, aynı zamanda örgüt üyelerinin BM’nin kuruluşunun 75’inci yıldönümü vesilesiyle 2020 yılında yaptıkları toplantıda dile getirilen duygu ve taleplerinin bir ifadesiydi. Bu durum, Genel Sekreterin, üye devletler, aralarında bulunmaktan onur duyduğum bağımsız düşünürler, sivil toplum, BM Genel Sekreterliği ve ortakları ile gerçekleştirdiği istişareden sonra ‘Ortak Gündem’ başlıklı ve kapsamlı 80 sayfalık bu raporu sunmasına yol açtı. Guterres tarafından sunulan rapor, bugünkü seçimlerimizin daha iyi bir gelecek için bir atılıma doğru ilerlemek ya da bizi uçurumun kenarına taşıyacak neden olacak tereddüt ve sessizlik arasında olduğuna dair açık bir mesaj taşıyor.
Uluslararası eylem için önerilen ‘Ortak Gündem’de, Guterres, Kovid-19 veya iklim bozulması ve çevre kirliliğinin olumsuz çevresel etkilerine karşı koyma yönündeki çalışmalarımıza temel bir yaklaşım olarak küresel dayanışmayı canlandırmaya ve farklı kolektif eylem yollarını benimsemeye dayanan belirli hedefler ortaya koydu.
Gündem, hükümetler ve halklar arasındaki sosyal sözleşmenin yenilenmesi, aralarında güvenin yeniden tesis edilmesi ve kapsamlı bir insan hakları kavramının benimsenmesi çağrısında bulundu. Genel Sekreter, hükümet kurumlarını, özellikle gelecek beklentileri hakkında farklı halk gruplarıyla diyaloga girmeye çağırdı.
Rapor, yanlış ve uydurma bilgilerin yayılışının durdurulması ve belgelenmiş bilgiler ve bilimsel bir bakış açısıyla ilme dayanılmasının gerekliliğine dikkat çekti. Bilimsel bakış açısını sorgulama konusunda devam eden şiddetli saldırıyı durdurma çağrısında bulundu. Ayrıca, ekonomik büyüme ve ilerlemeyi değerlendirmek ve güçlendirmek için kriterleri gözden geçirme ihtiyacına vurgu yaparak, özellikle kamu menfaatini ilgilendiren bilgilerle ilgili olarak, bilgilerin bütünlüğünü sağlamak için uluslararası kurallar koyma çağrısı yaptı. Kısa vadede milli üretim oranlarını yükseltmek için çevreye ağır, uzun vadeli ve tehlikeli kayıp ve bedeller ödetmenin artık kabul edilemez olduğu ve bunu kalkınma, ilerleme ve büyüme için bir kriter olarak görmek gerektiğinin altı çizildi.
Rapor aynı zamanda herkesi geleceğe ve uzun vadeli bir perspektif içinde stratejik düşünmeye, gençliğe ve gelecek meselelerine daha fazla odaklanmaya çağırdı. Gençlerin çıkarlarını dikkate alan politika ve bütçelerin tutarlılığını sağlamak için bir Birleşmiş Milletler elçisi atamak ve gelecek nesillerin haklarına ilişkin bir bildirge yayınlamak da dahil olmak üzere, bu konuda üstlenmesi planlanan bir dizi girişime de değinildi. BM’nin uluslararası ve küresel tehlikeler hakkında bağımsız stratejik raporlar yayınlayacağını ve acil uluslararası krizlere karşı koymak için toplanacak bir acil durum platformunun kurulmasını önerileceği duyuruldu.
Genel Sekreter, BM'nin ana direğini oluşturacağı daha iyi, daha güçlü ve daha birbirine bağlı çok taraflı bir uluslararası sistem kurmanın önemini vurguladı. Uzayda ve dijital yaşam biçimleriyle başa çıkmada barış ve çok taraflı diyaloglar için yeni bir gündem ortaya koydu. Her iki yılda bir G20 üyeleri, Ekonomik ve Sosyal Konsey ve uzman kuruluşların başkanları arasında bir toplantı yapılmasını önerdi.
Guterres raporunda, uluslararası idarenin verimliliğini artırması gereken ortak kaygıları ilgilendiren kamusal konuları yenilemek için sorunları çözmek ve zorlukları ele almak için alternatifler sunması şartıyla eski devlet ve hükümet başkanlarını içeren üst düzey bir danışma konseyinin kurulması için çağrıda bulundu. Ayrıca, umduğumuz geleceğin şekli ve bunu başarmanın yolları hakkında uluslararası bir fikir birliğini tesis etmeye başlamak için bir ‘Gelecek için Zirve’ düzenlemeyi önerdi.
Bu raporun hazırlanmasına mütevazi katılımımdan ve uluslararası toplumun toplumsal vicdanını yeniden canlandırma ihtiyacına vurgumdan sebep söylemiyorum fakat bu raporda birçok olumlu yön görüyorum. Dahası dış ve uluslararası alanda aktif olan orta büyüklükteki bir ülkenin vatandaşı olmam ışığında, sorunların evrenselliğine ve toplu eylem etrafında siyasi ivme yaratma ihtiyacına ve meselelere ilişkin kapsamlı bir gelecek perspektifine odaklanıyor. Mümkün olduğu sürece çok taraflı hareket etme eğilimindeyim, çünkü yavaşlığıyla, dünya ülkelerinin çoğu için güvenli bir koruma oluşturan uluslararası hukuk kurallarına dayanan istikrarlı ve sürdürülebilir kurallar oluşturuyor.
Bu raporu hazırlamak için gösterilen çabayı memnuniyetle karşılıyorum. Bununla birlikte Genel Sekreter'in İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası gerçekliği yansıtan bazı BM mekanizmalarının gözden geçirilmesi çağrısında bulunurken bunu daha güçlü bir sesle yapmasını umuyorum. Uluslararası barış ve güvenlik konularını dar anlamda tanımlayan Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere söz konusu kurumlar, mevcut uluslararası durumla artık tutarlı değiller. İlk etapta üyelerin, özellikle daimi üyelerin çıkarlarını dikkate alan ayarlamalar ve dengeler ile ilgileniyorlar.
Umuyorum ki Genel Sekreter, önerilerini ve girişimlerini hayata geçirme konusunda ilk görev döneminde tanık olduğumuzdan çok daha kararlı ve ısrarlı olacaktır. Ülkelerin hareketini motive eden siyasi ivmeyi yaratmak için inisiyatif almalı ve bu fikirlerin canlı ve verimli programlara dönüştürülebilmesi için herhangi bir yalan veya iltifat olmadan gereken şeyler konusunda herkese karşı dürüst olmalı. Çünkü sessizlik ve tereddüt, kaçınılmaz olarak başarısızlıkla sonuçlanacak ve bu yoğun gündem, harcanan büyük emek ve üzerinde yayınlanan sayfaların çokluğu nedeniyle kağıt üzerinde bir mürekkep, entelektüel ve çevresel bir israfa dönüşecektir.
*Bu makale Şarku’l Avsat  tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.