Nebil Fehmi yazdı: Gündemimiz ortak

Dünya, tarihte bir dönüm noktasına ulaştı ve İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük ortak zorlukla karşı karşıya.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
TT

Nebil Fehmi yazdı: Gündemimiz ortak

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres (AFP)

Nebil Fehmi (Eski Mısır Dışişleri Bakanı)*
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen BM 76’ncı Genel Kurulu toplantısında hazır bulunanlar başta olmak üzere uluslararası topluma dünyanın tarihi bir dönüm noktasına geldiğine dair uyarıda bulunan güçlü ve açık bir mesaj yönlendirdi. Guterres, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük ortak zorlukla karşı karşıya olunduğuna acil ve kesin bir şekilde çöküş ve atılım arasında bir seçim yapılması gerektiğine dikkat çekti.
BM Genel Sekreteri, koronavirüs (Kovid-19) salgınının sonuçlarının büyük tehlikeleri, çatışmaların patlak vermesi ve çoğalması, iklim değişikliğinin yansımalarını ve sel, yangın, aşırı sıcaklıklar ve kıtlıklar gibi afetler ve çevre kirliliği hakkında brifing verdi. Birçok kişinin artık toplu eyleme veya uluslararası sistemin ilkelerine güven ve itimadı kalmadığını kaydetti. Bunun, dünyamızı güvence altına almak ve halklarımız ve gezegenimiz için daha iyi bir gelecek sağlamak için gerekli olmaya devam ettiğine dikkat çekti. İnsanlığın geleceğinin sağlanmasının ortak hedeflere ulaşmak için uluslararası işbirliğine bağlı olduğunu vurguladı.
Bu değerlendirmeler sadece şahsi görüşleri değil, aynı zamanda örgüt üyelerinin BM’nin kuruluşunun 75’inci yıldönümü vesilesiyle 2020 yılında yaptıkları toplantıda dile getirilen duygu ve taleplerinin bir ifadesiydi. Bu durum, Genel Sekreterin, üye devletler, aralarında bulunmaktan onur duyduğum bağımsız düşünürler, sivil toplum, BM Genel Sekreterliği ve ortakları ile gerçekleştirdiği istişareden sonra ‘Ortak Gündem’ başlıklı ve kapsamlı 80 sayfalık bu raporu sunmasına yol açtı. Guterres tarafından sunulan rapor, bugünkü seçimlerimizin daha iyi bir gelecek için bir atılıma doğru ilerlemek ya da bizi uçurumun kenarına taşıyacak neden olacak tereddüt ve sessizlik arasında olduğuna dair açık bir mesaj taşıyor.
Uluslararası eylem için önerilen ‘Ortak Gündem’de, Guterres, Kovid-19 veya iklim bozulması ve çevre kirliliğinin olumsuz çevresel etkilerine karşı koyma yönündeki çalışmalarımıza temel bir yaklaşım olarak küresel dayanışmayı canlandırmaya ve farklı kolektif eylem yollarını benimsemeye dayanan belirli hedefler ortaya koydu.
Gündem, hükümetler ve halklar arasındaki sosyal sözleşmenin yenilenmesi, aralarında güvenin yeniden tesis edilmesi ve kapsamlı bir insan hakları kavramının benimsenmesi çağrısında bulundu. Genel Sekreter, hükümet kurumlarını, özellikle gelecek beklentileri hakkında farklı halk gruplarıyla diyaloga girmeye çağırdı.
Rapor, yanlış ve uydurma bilgilerin yayılışının durdurulması ve belgelenmiş bilgiler ve bilimsel bir bakış açısıyla ilme dayanılmasının gerekliliğine dikkat çekti. Bilimsel bakış açısını sorgulama konusunda devam eden şiddetli saldırıyı durdurma çağrısında bulundu. Ayrıca, ekonomik büyüme ve ilerlemeyi değerlendirmek ve güçlendirmek için kriterleri gözden geçirme ihtiyacına vurgu yaparak, özellikle kamu menfaatini ilgilendiren bilgilerle ilgili olarak, bilgilerin bütünlüğünü sağlamak için uluslararası kurallar koyma çağrısı yaptı. Kısa vadede milli üretim oranlarını yükseltmek için çevreye ağır, uzun vadeli ve tehlikeli kayıp ve bedeller ödetmenin artık kabul edilemez olduğu ve bunu kalkınma, ilerleme ve büyüme için bir kriter olarak görmek gerektiğinin altı çizildi.
Rapor aynı zamanda herkesi geleceğe ve uzun vadeli bir perspektif içinde stratejik düşünmeye, gençliğe ve gelecek meselelerine daha fazla odaklanmaya çağırdı. Gençlerin çıkarlarını dikkate alan politika ve bütçelerin tutarlılığını sağlamak için bir Birleşmiş Milletler elçisi atamak ve gelecek nesillerin haklarına ilişkin bir bildirge yayınlamak da dahil olmak üzere, bu konuda üstlenmesi planlanan bir dizi girişime de değinildi. BM’nin uluslararası ve küresel tehlikeler hakkında bağımsız stratejik raporlar yayınlayacağını ve acil uluslararası krizlere karşı koymak için toplanacak bir acil durum platformunun kurulmasını önerileceği duyuruldu.
Genel Sekreter, BM'nin ana direğini oluşturacağı daha iyi, daha güçlü ve daha birbirine bağlı çok taraflı bir uluslararası sistem kurmanın önemini vurguladı. Uzayda ve dijital yaşam biçimleriyle başa çıkmada barış ve çok taraflı diyaloglar için yeni bir gündem ortaya koydu. Her iki yılda bir G20 üyeleri, Ekonomik ve Sosyal Konsey ve uzman kuruluşların başkanları arasında bir toplantı yapılmasını önerdi.
Guterres raporunda, uluslararası idarenin verimliliğini artırması gereken ortak kaygıları ilgilendiren kamusal konuları yenilemek için sorunları çözmek ve zorlukları ele almak için alternatifler sunması şartıyla eski devlet ve hükümet başkanlarını içeren üst düzey bir danışma konseyinin kurulması için çağrıda bulundu. Ayrıca, umduğumuz geleceğin şekli ve bunu başarmanın yolları hakkında uluslararası bir fikir birliğini tesis etmeye başlamak için bir ‘Gelecek için Zirve’ düzenlemeyi önerdi.
Bu raporun hazırlanmasına mütevazi katılımımdan ve uluslararası toplumun toplumsal vicdanını yeniden canlandırma ihtiyacına vurgumdan sebep söylemiyorum fakat bu raporda birçok olumlu yön görüyorum. Dahası dış ve uluslararası alanda aktif olan orta büyüklükteki bir ülkenin vatandaşı olmam ışığında, sorunların evrenselliğine ve toplu eylem etrafında siyasi ivme yaratma ihtiyacına ve meselelere ilişkin kapsamlı bir gelecek perspektifine odaklanıyor. Mümkün olduğu sürece çok taraflı hareket etme eğilimindeyim, çünkü yavaşlığıyla, dünya ülkelerinin çoğu için güvenli bir koruma oluşturan uluslararası hukuk kurallarına dayanan istikrarlı ve sürdürülebilir kurallar oluşturuyor.
Bu raporu hazırlamak için gösterilen çabayı memnuniyetle karşılıyorum. Bununla birlikte Genel Sekreter'in İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki uluslararası gerçekliği yansıtan bazı BM mekanizmalarının gözden geçirilmesi çağrısında bulunurken bunu daha güçlü bir sesle yapmasını umuyorum. Uluslararası barış ve güvenlik konularını dar anlamda tanımlayan Güvenlik Konseyi de dahil olmak üzere söz konusu kurumlar, mevcut uluslararası durumla artık tutarlı değiller. İlk etapta üyelerin, özellikle daimi üyelerin çıkarlarını dikkate alan ayarlamalar ve dengeler ile ilgileniyorlar.
Umuyorum ki Genel Sekreter, önerilerini ve girişimlerini hayata geçirme konusunda ilk görev döneminde tanık olduğumuzdan çok daha kararlı ve ısrarlı olacaktır. Ülkelerin hareketini motive eden siyasi ivmeyi yaratmak için inisiyatif almalı ve bu fikirlerin canlı ve verimli programlara dönüştürülebilmesi için herhangi bir yalan veya iltifat olmadan gereken şeyler konusunda herkese karşı dürüst olmalı. Çünkü sessizlik ve tereddüt, kaçınılmaz olarak başarısızlıkla sonuçlanacak ve bu yoğun gündem, harcanan büyük emek ve üzerinde yayınlanan sayfaların çokluğu nedeniyle kağıt üzerinde bir mürekkep, entelektüel ve çevresel bir israfa dönüşecektir.
*Bu makale Şarku’l Avsat  tarafından Independent Arabia’dan tercüme edilmiştir



Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yaklaşık bir yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Suriye’nin güney bölgelerine yaptığı provokatif turdan ve aynı anda Suriye’den yürütülen silah kaçakçılığı ağının ortaya çıkarılmasından bir gün sonra, İsrail makamları dikkat çeken bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre İsrail, Suveyda’dan 17 Dürzi gencine profesyonel yangın söndürme eğitimi vermeyi ve vilayete bir itfaiye aracı hediye etmeyi planlıyor.

Bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Paylaşımların çoğunda, İsrail’in niyetlerine yönelik eleştiriler ve uyarılar öne çıktı. Sosyal medya kullanıcıları, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana İsrail’in 450 kilometrekareyi aşan Suriye toprağını işgal ettiğine (1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ne ek olarak) ve Şam’dan ülkenin güney ve güneybatı sınırlarına uzanan bölgede güvenlik kontrolünü dayattığına dikkat çekti.

İsrail güçlerinin Suriye topraklarına ilk adım attığı günden bu yana bölgede gerilim yarattığı, toplumsal çatışmaları körüklemeye çalıştığı, hava saldırıları ve topçu bombardımanları düzenlediği, hatta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef aldığı belirtildi. Bu adımların, Şam yönetimine baskı kurmak ve onu güvenlik anlaşmalarına zorlamak amacı taşıdığı ifade edildi.

Gelen son bilgilere göre, Arap karşıtı söylemleri, aşırı sağcı tutumu ve ırkçı görüşleriyle bilinen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bakanlığına bağlı İtfaiye Kurumu’na Suveyda’ya bir itfaiye aracı gönderilmesi yönünde talimat verdi. Ben-Gvir bu adımı ‘üst düzey insani bir girişim’ olarak tanımladı. Ancak bölge kamuoyu, özellikle Araplarla ilgili politikaları göz önüne alındığında, Ben-Gvir’in bu girişiminin insani amaçlar taşıdığına pek ihtimal vermiyor. Bu nedenle söz konusu adımın gerçekten Suveyda’da çıkabilecek yangınlara destek olmayı mı hedeflediği, yoksa bölgede yeni fitneler ve çatışma alanları yaratmayı mı amaçladığı yönünde soru işaretleri doğmuş durumda.

cdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 28 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim yerlerinin yeniden inşası için çağrıda bulunan bir konferansta konuşuyor. (Reuters)

Gelen bilgiler, söz konusu girişimin İsrail’in güney Suriye’deki nüfuzunu ‘insani yardım’ görünümü altında genişletmeyi hedefleyen daha kapsamlı bir planın parçası olabileceği yönünde. Bu çerçevede İsrail’in, Suriye toplumunda ayrışma yaratmak amacıyla Dürzi topluluğu ile ‘özel bağlara’ sahip olduğu iddiasını öne çıkardığı değerlendiriliyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre Dürzi topluluğundan 17 genç, üç hafta sürecek yoğun bir itfaiyeci eğitimine tabi tutulacak. Programın ardından her bir katılımcı, tam teçhizatlı şekilde Suriye’ye dönecek. Ayrıca Suveyda’da yeni bir itfaiye istasyonu kurulacağı ve bölgeye bir itfaiye aracı gönderileceği bildirildi.

Haberde, Ben-Gvir’in “Suriye’deki itfaiye istasyonu acil durumlarda kurtarma kapasitesi sağlayacak” dediği aktarıldı. Haberin devamında, İsrail’in, güney Suriye’deki Dürzilerle ilişkisini ‘derin bir stratejik bağ’ olarak nitelendirdiği ve sınırın ötesinde yaşayan Dürzi aileleri de bu çerçevede değerlendirdiği ifade edildi.

Ben-Gvir’in ayrıca şu sözlerine yer verildi: “İsrail’deki Dürzi topluluğuyla ilişkileri güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunu hem ulusal güvenlik kurumlarında Dürzi subayların üst görevlere getirilmesiyle hem de ihtiyaç duyulan her alanda destek ve yardım sağlayarak yapacağız.”

xsd
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nden İsrail ile Suriye sınırında kaçakçılık faaliyetlerinin artması, bu bölgeyi ‘Ekim 2023'ten bu yana silah ve uyuşturucu kaçakçılığının aktif bir merkezi’ haline getirdi. (İsrail Ordusu)

Söz konusu haber, çarşamba günü ortaya çıkarılan Suriye kaynaklı silah kaçakçılığı ağına ilişkin polis tarafından yayımlanan yeni detaylarla aynı dönemde gündeme geldi. Tel Aviv tarafından ‘Dürzi ağı’ olarak adlandırılan yapılanmanın tüm üyelerinin (18 kişi) Dürzi kökenli olduğu açıklandı.

Ağda yer aldığı belirtilen bazı isimler kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre Şefa Amr kentinde yaşayan 49 yaşındaki Rami Ebu Şah, yapılanmanın lideri olarak gösteriliyor. Diğer üyeler arasında Suriye’nin Hadr köyünden Yaser Burcas (29), Revad el-Bassar (25) ve Selman Ebu Kays (51) bulunuyor.

İsrail tarafında gözaltına alınanlar arasında ise Rami Ebu Şah’ın yanı sıra Yarka köyünden Emir Selman (25) ve Munir Ebu Davud (26) yer alıyor. Ayrıca İsrail ordusuna mensup askerler arasında İyad Halebi (45), Emel Selim (26), Suheyl Meadi (21) ve Şefa Amr’dan Salih Hanayfis’in (23) tutuklandığı bildirildi. Kimliklerinin açıklanmasına izin verilmeyen sekiz kişinin daha gözaltında olduğu ifade edildi.

xsdf
Suriye'den İsrail'e silah kaçakçılığı… Tel Aviv, düzenli ve yedek askerler dahil olmak üzere beş kişinin olayla ilgisi olduğunu açıkladı. (Polis Sözcüsü)

İsrail basınında yer alan sızıntılara göre, silah kaçakçılığında kullanılan araçların orduya ait kamyon ve askeri taşıtlar olduğu iddia edildi. Silahları ülkeye getirenlerin ise Bedevi aşiretlerin saldırısı sırasında Suveyda’yı savunmak için Suriye’ye geçtiklerini öne süren İsrailli Dürziler olduğu belirtildi. Bu kişilerin bölgede çok büyük miktarda silah buldukları ve bunları son derece düşük fiyatlara satın aldıkları ifade edildi. Aktarılan bilgilere göre bir tabanca bin şekel (yaklaşık 300 dolar), bir makineli tüfek 3 bin şekel, bir RPG roketatar ise 4 bin şekele alınmış; bu silahların İsrail’de beş ila on katı fiyatlarla satıldığı kaydedildi. Ayrıca, Suveyda’ya gönderileceği duyurulan itfaiye aracına ilişkin haberin, silah ticareti skandalının üzerini örtmeye yönelik bir girişim olabileceği ihtimali de gündeme geldi.


Menfi, Dibeybe ve Takala, çatışmada ‘yeni bir cephe’ açarak Başkanlar Konseyi’ni kurdu

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
TT

Menfi, Dibeybe ve Takala, çatışmada ‘yeni bir cephe’ açarak Başkanlar Konseyi’ni kurdu

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)

Libya’nın başkenti Trablus’ta, ‘üst düzey liderlerin tutumlarını birleştirmeyi’ amaçlayan Başkanlar Konseyi’nin kurulduğu duyurulurken, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’in oğulları Saddam ve Belkasım’ın Türkiye ve Rusya’da ortak iş birliği ve ‘yeniden inşa’ dosyasıyla ilgili görüşmeler yürüttüğü bildirildi.

d
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter'i karşıladı. (LUO Genel Komutanlığı)

Libya’daki üç üst makam, dün Trablus’ta düzenlenen üst düzey bir toplantıda Başkanlar Konseyi’nin kurulduğunu açıkladı. ‘Egemen en üst otorite’ olarak tanımlanan bu yapı; Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala’yı bir araya getiriyor.

Bu adımın, ‘ulusal karar birliğini sağlamak’ ve kurumlar arası uyumu güçlendirmek amacıyla oluşturulan ‘ortak ulusal yaklaşım’ çerçevesinde atıldığı belirtildi.

Libya Başkanlık Konseyi’ne göre yeni heyet, ulusal karar alma süreci için ortak bir yöntem geliştirmek, siyaset, ekonomi ve güvenlik başlıklarında resmi tutumları uyumlaştırmak, Libya’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve siyasi, toplumsal ve ekonomik istikrarını koruyacak ortak politikalar üretmekle görevlendirildi. Açıklamada, bunun için yeni bir kurum kurulmayacağı ve ek idari yük oluşturulmayacağı vurgulandı.

fgt
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)

Üç üst Libyalı makam, yeni yapının mevcut dönemin gerekliliklerine yanıt niteliği taşıdığını vurgulayarak, bu adımın ‘bölünmelerin aşılması ve ulusal sorumluluk ruhuyla çalışma’ yönündeki taahhüdü yansıttığını bildirdi. Açıklamada, diğer egemen kurumlara da ‘bu koordinasyon sürecine katılarak istikrarın güçlendirilmesine ve Libya devletinin yüksek çıkarlarının korunmasına katkı sunma’ çağrısı yapıldı. Ayrıca güçlü, birleşik, egemenliğini ve halkının kaynaklarını koruyabilen bir devlet inşa etme hedefi vurgulandı.

UBH İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, Başkanlar Konseyi’nin kuruluş bildirisini kamuoyuna duyurdu.

Kuruluş bildirisinde el-Lafi, söz konusu konseyin yeni bir kurum oluşturmadığını ve devlete herhangi bir idari yük getirmediğini belirtti. Konseyin, düzenli ve acil toplantılar yoluyla makamlar arasındaki koordinasyonu artırmayı, siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarındaki zorlukları ele almayı ve Libya devletinin resmi mesaj ve tutumlarında birlik sağlamayı amaçladığını ifade etti.

El-Lafi, konseyin kurulmasının mevcut ulusal koşullara bir yanıt olduğunu, istikrar sürecini desteklediğini ve egemenliğin korunması ile devletin yüksek çıkarlarının savunulmasına yönelik çabaları birleştirdiğini söyledi. Ayrıca diğer egemen kurumların da bu konseye katılması çağrısında bulundu.

Yeni heyet, Bingazi’deki otoriteyle yeni bir gerilim hattı yaratacak bir adım olarak değerlendirilirken, bu hamlenin ‘LUO’nun artan nüfuzuna karşı bir denge arayışı’ olduğu yorumları yapıldı.

Konseyin ilanının ardından, LUO’ya yakın isimler yapı hakkında sert eleştiriler yöneltti. Bu kişiler, yeni oluşumu ‘Trablus yönetiminin daralan etkisine verilmiş bir tepki’ olarak nitelendirdi. Bu değerlendirmeyi dile getirenler arasında Libyalı diplomat Hasan es-Sağir de yer aldı.

xsdfrg
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter'i kabul etti. (LUO Genel Komutanlığı)

Bu arada LUO Genel Komutanlığı, dış faaliyetleri genişletme kapsamında dün, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gittiğini ve burada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştüğünü açıkladı.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan kısa açıklamada, iki tarafın ‘ortak ilgi alanlarına ilişkin çeşitli dosyaları ele aldığı, bölgesel gelişmeleri değerlendirdiği ve ikili iş birliği perspektiflerini tartıştığı’ bildirildi.

Saddam Hafter, başkent Ankara’daki Savunma Bakanlığı’nda Savunma Bakanı Yaşar Güler ile de bir araya geldi. LUO Genel Komutanlığı, görüşmede uluslararası gelişmelerin değerlendirildiğini ve ‘iki ülke arasında ortak askeri iş birliğinin güçlendirilmesine, güvenlik zorluklarıyla başa çıkılmasına ve bölgedeki güvenlik ve istikrar çabalarının desteklenmesine yönelik yolların tartışıldığını’ aktardı.

Saddam Hafter’in geçtiğimiz ağustos ayında babasının yardımcısı olarak yemin etmesinin ardından ilk görevlerinden biri, Bingazi Limanı’nda bir Türk askeri heyetiyle görüşmek olmuş, görüşmede taraflar deniz ve askeri iş birliğinin güçlendirilmesi konusunu ele almıştı.

Saddam Hafter, temmuz ayında İstanbul’daki IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na resmi davet üzerine katılmış ve burada üst düzey Türk askeri liderlerle bir araya gelmişti. Görüşmelerde, ‘ortak askeri iş birliğinin güçlendirilmesi ve savunma alanındaki deneyimlerin paylaşılması’ üzerinde durulmuştu.

sdf
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Moskova'da Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu Genel Direktörü Belkasım Hafter ile görüştü. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu)

Diğer yandan Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu Genel Direktörü Belkasım Hafter, Rusya’nın başkenti Moskova’yı ziyaret etti. Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu tarafından yapılan açıklamaya göre Belkasım Hafter, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ‘yeniden inşa ve kalkınma alanlarında ortak iş birliği yollarını’ görüştü. Açıklamada, Rusya’nın Libya’nın doğusundaki otoritelerle güvenlik, ekonomi ve teknoloji alanlarında dikkat çeken ilişkiler geliştirdiği vurgulandı.

Libya-ABD ilişkileri çerçevesinde ise UBH, Washington’daki Atlantik Konseyi’nin Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Konseyi ile ortaklaşa düzenlediği üst düzey yuvarlak masa toplantısına ev sahipliği yaptığını duyurdu.

UBH’nin dün yaptığı açıklamaya göre, ‘Libya-ABD İlişkilerinde Yeni Ufuklar’ başlığıyla düzenlenen toplantıya üst düzey Libyalı yetkililer ile Kongre, yönetim ve düşünce kuruluşlarından Amerikalı temsilciler katıldı. Toplantı, iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi amaçlıyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre yuvarlak masa toplantısında üç ana konu ele alındı: Demokratik sürecin ve ulusal seçimler için yol haritasının desteklenmesi, enerji ve altyapı sektörlerindeki yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi, bölgesel güvenlik zorlukları ve dış müdahalelere karşı alınacak önlemler.

UBH, Libyalı heyetin ‘yönetişim ve şeffaflığı güçlendirme, ABD ile kapsamlı stratejik ortaklık geliştirme taahhüdünde bulunduğunu’ ve bunun istikrarı destekleyerek iki ülke ve bölge arasındaki iş birliğine yeni ufuklar açmayı hedeflediğini belirtti.


İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu
TT

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki Hamas hedeflerine saldırı düzenlediğini duyurdu ve saldırının "Gazze Şeridi'ndeki Hamas Deniz Kuvvetleri Komutanı Abdullah Ebu Şemela'yı" hedef aldığını belirtti.

İsrail ordusunun Arap medyası sözcüsü Avichay Adraee, "X" platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, Ebu Şamala'nın "hareketin en önde gelen üyelerinden biri olduğunu, yıllar boyunca deniz kuvvetlerinde çeşitli görevlerde bulunduğunu, Zikim üssündeki deniz kuvvetlerine baskın girişiminde yer aldığını ve 7 Ekim'deki deniz saldırısı için sistemin eğitimini ve planlamasını denetlediğini" belirtti. Şamala ayrıca savaş sırasında deniz hedeflerine odaklanarak, orduya karşı birçok terör operasyonu düzenledi.

ser4
İsrail askerleri, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin kuzeyinde tasarladığı demir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters) 

Adraee açıklamasında, "Hamas hareketine ait Han Yunus bölgesindeki taburlardan birinin tünel sorumlusu olan ve rehine alma olayına katılan Fadi Ebu Mustafa hedef alındı" ifadelerine yer verildi.