İlaç ithal edemeyen Lübnan yerel ilaç endüstrisine güveniyor

Lübnan Merkez Bankası ve Sağlık Bakanlığı tarafından sübvansiyonları rasyonalize etme politikasının benimsenmesi fiyatları önemli ölçüde arttırıyor

Lübnan’da üretilen ilaçlar (Şarku’l Avsat)
Lübnan’da üretilen ilaçlar (Şarku’l Avsat)
TT

İlaç ithal edemeyen Lübnan yerel ilaç endüstrisine güveniyor

Lübnan’da üretilen ilaçlar (Şarku’l Avsat)
Lübnan’da üretilen ilaçlar (Şarku’l Avsat)

Merkez Bankasının döviz rezervlerinin yetersiz olmasından dolayı yaşanan ithalat krizi nedeniyle yaklaşık iki yıldır Lübnan yerli ilaç endüstrisinde ciddi bir patlama yaşandı.
Geçtiğimiz dönemde ithal edilen çok sayıda ilacın artık temin edilememesiyle birlikte, halkın birçoğu ev yapımı ilaçlara başvurmak zorunda kaldı. Çok sayıda doktor ve eczacı, hastalara her zaman tavsiye ettikleri ilaçları Lübnan'da üretilen ilaçlarla değiştirmek zorunda kaldı.
İthal ilaç fiyatlarının rekor seviyelere ulaşmasının ardından sektördeki hareketliliğin güçlü bir artış göstermesi bekleniyor. Lübnan Merkez Bankası ve Sağlık Bakanlığı tarafından sübvansiyonları rasyonalize etme politikasının benimsenmesi, bu hafta kronik hastalıkların ilaçları da dahil olmak üzere ilaç fiyatlarında yüzde 25 ila 75 arasında bir artışa yol açtı.
Merkez Bankası, fiyatların yükselmesini önlemek için 1510 liralık doların resmî döviz kuru ile paralel piyasadaki fiyatı arasındaki 23 bin liralık farka rağmen ilaç ithalatını yapmaya çalışıyor.
Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, şu anda sadece 35 milyon dolar desteği bulunan Lübnan Bankası tarafından ödenen aylık ilaç faturasının 120-140 milyar dolar arasında olduğunu belirtti.
Lübnan ilaç endüstrisi için ithal hammaddelere tam destek sağlanması halinde, ulusal fabrikalar, benzer ithal sınıftan yaklaşık yüzde 30 daha düşük maliyetle ilaç üretebileceklerini belirtiyorlar.
Cebel-i Lübnan’daki  Baabda bölgesinde eczane sahibi Richard el-Huvari Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: "6 aydan fazla bir süredir, yerel olarak üretilen çok sayıda ilaç, tükenen ithal ilaçların birçoğunu yerine eczane raflarında yerini aldı. Lübnanlıların çoğu, etkinlik ve kalitesinden emin oldukları ilaçlarını değiştirmek zorunda kalsalar da son iki yıl içinde bu yeni ilaçlara da alışıp güvenmeye başladılar. Başından beri eczacıların yerel olarak ürettiği ilaçlara güvenimiz tamdı ve hastalara özellikle tansiyon, neisseria gonore (bel soğukluğu) ve eklem ağrısı gibi durumlarda bu ilaçları tavsiye ettik."
Bugün Lübnan'ın ilaç endüstrisi 9’u ilaç üretimi ve 3’ü de ülkenin aşı ihtiyacını karşılamak üzere 12 laboratuvardan oluşuyor.
Lübnan İlaç Fabrikaları Sendikası Başkanı Carol Abi Karam, yerel ilaç endüstrisinin Lübnan'da en önemli 20 tedavi kategorisini kapsadığını belirterek, bu endüstrisinin kapsadığı ilaç segmentinin, tüketim ihtiyacının yüzde 37'sini oluşturan kronik ve temel hastalık ilaçları da dahil olmak üzere tüm pazar büyüklüğünün yaklaşık yüzde 47'sini oluşturduğunu açıkladı.
Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte Abi Karam, “Merkez Bankası'nın ithal hammaddeleri sübvanse ederek yerli sanayiye verdiği destek, benzer alternatif ithal ilaç maliyetinin üçte ikisine mal oluyor. Öte yandan, yerel sanayi benzer ithal ilacın yaklaşık iki katı büyüklüğünde bir tüketim stoğu sağlıyor. Lübnan Merkez Bankası'nın ilaç güvenliği ve tasarrufları ile yerel ilaç endüstrisi Lübnanlı gençlere 2 bin kişilik istihdama ek olarak en az yarım milyar dolarlık sabit yatırımlar sağlıyor" ifadelerini kullandı.
2020-2021 yılları arasında 7 milyon doları geçmeyen Lübnan ilaç endüstrisinin ihracat hacmini artırmaya yönelik teşviklere ve devlet desteğine ihtiyacı olduğu belirtiliyor.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.