Gantz’ın Fas ziyareti bölgesel gerilimin ortasında gerçekleşiyor

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz. (Reuters)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz. (Reuters)
TT

Gantz’ın Fas ziyareti bölgesel gerilimin ortasında gerçekleşiyor

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz. (Reuters)
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz. (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz dün gece saatlerinde Rabat-Sale Havaalanı’na indi.
Bu ziyaret, geçen yıl 22 Aralık’ta Fas-İsrail-ABD anlaşmasının imzalanmasından bu yana bir İsrail Savunma Bakanı’nın Fas’a düzenlediği ilk resmi ziyaret olma özelliğine sahip. ABD, söz konusu anlaşma uyarınca Fas’ın Batı Sahra bölgesindeki egemenliğini tanımıştı.
Fas ve İsrail arasındaki ilişkilerin normale dönmesinden bir yıl sonra gelen Gantz’ın Rabat ziyareti, iki ülke arasındaki askeri ve güvenlik işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Gantz, Fas ziyareti kapsamında Kral 6. Muhammed’in dedesi Kral 5. Muhammed’in anıt mezarını ziyaret edecek ve yeni hükümetin Savunma Yönetiminden Sorumlu Delege Bakanı Abdullatif Ludiyyi ile bir araya gelecek.
Ziyaret hakkında bilgi sahibi bir diplomatik kaynağın Şarku’l Avsat’a aktardığına göre, Ludiyyi ve Gantz iki ülke arasında bir mutabakat zaptı imzalayacak. Gantz’ın Ofisi, daha önce yaptığı açıklamada, İsrailli Bakanın “iki ülke arasındaki askeri işbirliğini geniş hatlarıyla çizecek” bir anlaşma imzalayacağını bildirmişti.
Gantz bugün aynı zamanda Fas Dışişleri Bakanı Nasır Burita ile görüşecek. Burita, ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüştüğü Washington ziyaretinden sonra dün Rabat’a dönmüştü.
Gantz’ın ziyaret programında Kral 6. Muhammed ile görüşmesi bulunmuyor. Ancak güvenilir bir kaynak, böyle bir görüşmenin bu akşam Buzinka Sarayı’nda gerçekleşmesini ihtimal dahilinde gördüğünü ifade etti.
Gantz yarın (Perşembe) ise Fas Araştırma ve Dökümantasyon (DGED) isimli dış istihbarat biriminin Genel Müdürü Muhammad Yasin el-Mansuri ile bir araya gelecek.
İsrailli bir yetkili Gantz’ın Fas ziyaretinin “İsrail ile Fas arasında gelecekte güvenlik ilişkilerinin kurulması için bir temel taşı olmayı” hedeflediğini söyledi. Yetkili, “Birtakım iş birliklerimiz vardı. Fakat onları resmiyete kavuşturacağız. Bu (ziyaret) aramızdaki ortaklığın kamuoyuna ilanıdır” dedi.
Gantz, Fas’taki temaslarını, Ed-Daru’l Beyda kentindeki bir Yahudi sinagogunu ziyaret edip Fast’aki Yahudi diasporasıyla görüşerek tamamlayacak.
Tel Aviv ve Rabat arasındaki ilişkilerin yeniden başlatılmasından bu yana Gantz’dan önce İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı ile İsrail Dışişleri Bakanı Fas’ı ziyaret etti. Fas; Sudan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden (BAE) sonra ABD’nin garantörlüğünde 2020’de İsrail ile ilişkileri tekrar başlatan dördüncü Arap ülkesi olarak biliniyor.
İsrail’in 1993’te Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ile Oslo Anlaşması’nı imzalamasından sonra Tel Aviv ve Rabat arasında diplomatik ilişkiler kuruldu. Rabat, 2000 yılındaki İkinci Filistin Ayaklanması sebebiyle söz konusu ilişkileri kesti.

Gergin atmosfer
Gantz’ın Fas ziyareti, Cezayir’in Ağustos ayında ‘düşmanca eylemler’ sebebiyle Rabat ile ilişkilerini kesmesinin ardından oluşan gergin bir atmosferde gerçekleşiyor. Nitekim Fas, Cezayir’in ilişkileri kesme kararından ‘üzüntü duyduğunu’ belirterek kararın arkasındaki gerekçeleri ‘asılsız’ diye nitelemişti. Cezayir’in desteklediği Polisario Cephesi Cuma günü yaptığı açıklamada, Batı Sahra’daki Fas güçlerine karşı askeri operasyonlarını ‘yoğunlaştırdığını’ duyurdu.
Tel Aviv Üniversitesi’nde İsrail-Fas ilişkileri uzmanı Bruce Madi Weitzman, AFP’ye verdiği demeçte, ziyaretin zamanlamasının tesadüf olmayabileceğine dikkat çekti. Weitzman, “Cezayir ile yaşanan gerilim bağlamında Faslılar muhtemelen dünyaya, kendi halkına, Cezayirlilere ve aynı şekilde Batı'ya, tüm gereklilikleriyle beraber İsrail ile ilişkilerini derinleştirmeye başladıklarını göstermek istiyorlar” dedi.
İlişkilerin ekonomi boyutuna gelince, İsrailli sondaj şirketi Ratio Petroleum, Batı Sahra’nın en büyük ikinci şehri Ed-Dahile açıklarında gaz rezervlerinin keşfi için geçen ay bir Faslı şirketle ortaklık anlaşması imzaladı.
İlişkilerin askeri boyutunda ise, İsrail, silahlı insansız hava araçları (SİHA) ile İsrail şirketi NSO tarafından geliştirilen Pegasus uygulaması gibi güvenlik amaçlı uygulamaların satışı noktasında Fas’ın en önemli ihracatçısı olarak biliniyor. Bu alandaki satışlar İsrail Savunma Bakanlığı’nın onayına bağlı.
AFP muhabiri, Gantz’ın Sözcüsü’ne, bu ziyarette NOS meselesi veya askeri teknolojilerin satışının gündeme gelip gelmeyeceğini sordu. Ancak Sözcü bu konuda yorum yapmayı reddetti.



Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve ABD arasındaki tarihin en büyük askeri anlaşmasının detayları

ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman Riyad'da bir araya geldiler (AFP)

İsa en-Nehari

ABD tarafından dün yapılan açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın şahitliğinde iki ülke arasında imzalanan çok sayıda anlaşma çerçevesinde değeri yaklaşık 142 milyar dolar olan bir savunma anlaşması imzalandığı belirtildi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamada savunma anlaşmasının ‘tarihin en büyüğü’ olduğu belirtilirken ABD merkezli 10'dan fazla savunma şirketi aracılığıyla Suudi Arabistan'a gelişmiş savaş ekipmanları sağlamayı amaçladığı belirtildi.

Beş temel kategori

Açıklamaya göre bu devasa anlaşma beş ana kategoriden oluşuyor ve bunlardan ilki “Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri’nin ve uzay yeteneklerinin’ geliştirilmesi. Anlaşmanın Suudi Arabistan ve bölge ülkelerinin yıllardır satın almak istediği F-35 savaş uçaklarının satışını içerip içermediği henüz belli değil, ancak bu çabalar ABD'nin İsrail'e niteliksel askeri üstünlüğünü sürdürme taahhüdüyle defalarca kez çatıştı.

Reuters'ın iki kaynaktan aktardığına göre ABD ve Suudi Arabistan, Lockheed Martin tarafından üretilen savaş uçaklarının olası satışını görüştü. F-35'lerin satışı, uygulama zamanlamasını ve bileşenlerini etkileme gücüne sahip olan ABD Kongresi'nin onayını gerektiriyor.

Fransız Haber Ajansı AFP’nin, Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı'na yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberinde Riyad'ın en yeni F-35 savaş uçakları ile milyarlarca dolar değerindeki gelişmiş hava savunma sistemlerini, özellikle hava savunma füzelerinin teslimatının Trump döneminde gerçekleşmesi koşuluyla, satın almak için çaba göstereceği aktarıldı.

Şarku’l Avsat’ın Indpendent Arabia’dan aktardığı habere göre İkinci kategorinin hava ve füze savunması olduğu belirtilen açıklamada bu konuda ayrıntılı bilgi verilmedi. Ancak bu ayın başlarında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Suudi Arabistan'a orta menzilli havadan havaya füze satışı için 3,5 milyar dolarlık bir anlaşmayı onayladığı biliniyor. Hava muharebesi alanındaki en gelişmiş füzelerden biri olan AIM-120C-8'in bu versiyonu, daha uzun bir menzile ve karmaşık ortamlardaki hedefleri takip etme kabiliyetine sahipken aktif radar güdümünü destekleyerek savaş uçaklarının düşman savaş uçakları ve insansız hava araçları (İHA) gibi birden fazla hedefe radarı hedefe çevirmeye gerek kalmadan aynı anda saldırabilmesine olanak tanıyor.

Üçüncü kategori, Kızıldeniz'de seyrüsefer güvenliğine yönelik artan güvenlik tehditleri nedeniyle giderek önem kazanan ve ABD'yi bu yıl Husilerin gemilere yönelik saldırılarını durdurmak için askeri müdahalede bulunmaya zorlayan deniz ve kıyı güvenliğini kapsıyor. İki ülke hazırlık ve savaşa hazır olma seviyesini yükseltmek için zaman zaman deniz manevraları ve tatbikatlar yapıyor. Suudi Arabistan ayrıca beş savaş gemisi inşa etmek için İspanya ile iş birliği yaptığı Sarawat Projesi aracılığıyla askeri deniz filosunu genişletmeye çalışıyor.

Dördüncü ve beşinci kategoriler ise sınır güvenliği, kara kuvvetlerinin modernizasyonu ile istihbarat ve iletişim sistemlerinin iyileştirilmesini içeriyor. ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan ziyareti sırasında iki ülke ‘Suudi Arabistan’ın Silahlı Kuvvetleri’nin gelecekteki savunma kabiliyetlerinin modernize edilmesi ve geliştirilmesi’ konusunda bir ‘niyet muhtırası’ imzaladı.

Ziyaret kapsamında ayrıca Suudi Arabistan Ulusal Muhafız Bakanlığı'nın özel kara ve hava sistemlerine yönelik mühimmat, destek hizmetleri, bakım, yedek parça ve eğitim ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bir ‘niyet muhtırası’ imzalandı.

İki ülke arasındaki imzalanan anlaşmalar, Suudi Silahlı Kuvvetlerinin kabiliyetlerinin arttırılması için Suudi Arabistan askeri akademilerinin ve askeri sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi de dahil olmak üzere kapsamlı eğitim ve destek projelerini kapsıyor.

Çok sayıda anlaşma imzalandı

Savunma anlaşması, enerji, madencilik, sağlık ve havacılık alanlarını kapsayan bazı anlaşmaların imzalanmasının hemen ardından imzalandı. Beyaz Saray'a göre toplam değeri 600 milyar doları aşan anlaşma, iki ülke arasında kayıtlara geçen en büyük ticaret anlaşması oldu.

Suudi Arabistan 2030 yılına kadar askeri teçhizat ve hizmetlere yönelik hükümet harcamalarının yüzde 50'sini yerlileştirmeyi hedefliyor. Askeri harcamalardaki yerlileştirme oranı şimdiye kadar yüzde 19,35'e ulaştı. Ülke, silah anlaşmalarının teknoloji ve bilginin yerelleştirilmesine katkıda bulunmasının yanı sıra askeri sanayide uzmanlaşmış yerel şirketleri desteklemesi gerektiğini vurguluyor.

İstatistik araştırma şirketi Statista'ya göre Suudi Arabistan, 2020 ve 2024 yılları arasında Ukrayna ve Hindistan'ın ardından dünyanın en büyük üçüncü silah ithalatçısı oldu. Aynı zamanda ABD silahlarının en büyük alıcılarından biri olan Suudi Arabistan’ın bu alandaki satın almaları, ABD’nin askeri ihracatının yüzde 12'sini oluşturuyor.

ABD ile Suudi Arabistan arasındaki yaklaşık 142 milyar dolarlık savunma anlaşması, 1980'li yıllarda Suudi Arabistan ile İngiltere arasında yapılan ve yaklaşık 43 milyar dolarla tarihin en büyük silah anlaşması olan Yemame Anlaşması’nı geride bıraktı.