Libya’da kadınlara iktidar yolunu açan iki isim: Leyla ve Huneyde

Huneyde el-Mehdi (solda) ve Leyla bin Halife. (Facebook)
Huneyde el-Mehdi (solda) ve Leyla bin Halife. (Facebook)
TT

Libya’da kadınlara iktidar yolunu açan iki isim: Leyla ve Huneyde

Huneyde el-Mehdi (solda) ve Leyla bin Halife. (Facebook)
Huneyde el-Mehdi (solda) ve Leyla bin Halife. (Facebook)

Libyalı iki kadın, Leyla bin Halife ve Dr. Huneyde el-Mehdi, 96 adayın yarıştığı başkanlık seçimlerine siyasi çalkantılardan muzdarip Libya’da değişim yaratmak ve ideolojik baskı altındaki Libyalı kadınları bu yolda desteklemek umuduyla kararlı adımlar attılar.
Başkent Trablus'tan Ulusal Hareket Partisi Genel Başkanı olan 46 yaşındaki Leyla bin Halife, erkeklerin kamusal alanda egemen, kadınların ise karar makamlarına erişiminin sınırlı olduğu bir toplumda, ülke tarihinde bir ilk olarak Libya başkanlık seçimleri için adaylık belgelerini sundu. Halife yaptığı açıklamada “Libya'da değişim yaratmak kolay değil. Ancak ülkenin içinde bulunduğu bunalımdan çıkıp istikrar aşamasına geçmesi için çalışma ve azim gerekiyor” dedi.
Leyla bin Halife, aslen vatandaşlarının çoğunun Berberice konuştuğu Zuvare şehrinden.  Rekabetin zorluğuna rağmen seçimlere katılan Halife şu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Birbirimizi tamamlayarak bir toplum inşa etmeye çalışıyoruz. Beni destekleyen birçok erkek de var. Libya'yı değiştirmeyi hayal ediyorum. Seçilirsem uygulamak istediğim bir dış politika vizyonum bulunuyor.”
Necla el-Menguş da dahil olmak üzere Dışişleri Bakanlığı’ndan avukat ve aktivist beş Libyalı kadın, Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti’nde bakanlık görevlerinde bulunuyor. Bu nedenle Leyla ve Huneyde’nin başkanlık seçimine adaylığı siyaset arenasında şaşkınlığa neden olmadı.
Leyla bin Halife, adaylık şartı olarak gereken 5 bin imzayı toplarken karşılaştığı bazı zorluklardan bahsetti. Bunu hem kadınların hem de erkeklerin desteğiyle başardığını söyleyen Halife, son yıllarda sosyal hizmet alanında attığı adımlara güveniyor.
Siyasi partinin başkanlığını üstlenmeden önce medya eğitmeni olarak çeşitli eğitim çalıştaylarına katıldığı bilgisini veren Halife, önceki dönemde kadınların siyasi konumlarda adil temsilini garanti eden yasaların çıkarılmasını talep edenler arasındaydı.
Muammer Kaddafi'nin 2011'de iktidardan düşürülmesi takip eden yıllarda Libyalı kadınlara kamusal alan açma ve sosyal faaliyetlere katılımlarını sağlama yolunda mücadele eden kadınlardan yaşamını yitirenler olmuştu. 25 Haziran 2014'te Havari bölgesindeki evinde kimliği belirsiz silahlı kişilerce öldürülen Ulusal Geçiş Konseyi kurumlarından avukat Selva Bugaygis, Trablus'ta vurularak öldürülen ve cesedi bir akrabasının arabası bagajında bulunan aktivist İntisar el-Hasairi, olayın hemen üç hafta ardından Bugaygis cinayetini kınadığı için herkesin gözü önünde katledilen Derne’den Genel Ulusal Kongre üyesi Feriha el-Burkavi de söz konusu kadınlar arasında bulunuyor.
Huneyde el-Mehdi de Leyla bin Halife ile aynı görüşleri paylaşıyorlar. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre insanı kalkınma alanında çalışmalar yürüten araştırmacı, First Care Eğitim Merkezi Müdürü Huneyde el-Mehdi, Libya'da düzenlenecek seçimler ile kaos ve çatışma evresini sona erdirerek istikrar ve güvenlik sağlamak istediğini vurguladı. 40 yaşındaki Mehdi daha önce Libya'nın güney bölgelerinde kalkınma için yürütülen girişimlere ve planlara öncülük etmiş, aynı zamanda özel yeteneklere sahip kişilerin desteklenmesi yönünde bir strateji benimsemişti. Tüm adayları seçim sonuçlarını kabul etmeye çağıran Huneyde “Hiç kimse sandıktan üstün değildir” ifadesini kullandı.
Leyla ve Huneyde’nin bu seçim savaşındaki şansları düşük olabilir. Ancak birçok kişi, adaylıklarının toplumun erkek egemen algısını kıracağını, kadınların yıllardır engellenen siyasi ve sosyal çalışmalara katılımını destekleyeceğine inanıyor.
Libya Başkanlık Konseyi Başkan Yardımcısı Musa el-Koni, bir süre önce yaptığı açıklamada Libyalı kadınları, ülke yönetiminde kadın çoğunluğa ve kadın devlet başkanına sahip olunması için seçimlere dahil olmaya davet etmişti.



Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.