Putin ve Abbas, siyasi süreci canlandırma mekanizmalarını görüştü

Putin Filistin sorununa adil çözüm’e bağlı kaldığını ifade ederken, Abbas ‘uluslararası konferans’ için destek talep etti.

Putin ve Abbas Soçi kentinde bir araya geldi. (AP)
Putin ve Abbas Soçi kentinde bir araya geldi. (AP)
TT

Putin ve Abbas, siyasi süreci canlandırma mekanizmalarını görüştü

Putin ve Abbas Soçi kentinde bir araya geldi. (AP)
Putin ve Abbas Soçi kentinde bir araya geldi. (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün Filistinli mevkidaşı Mahmud Abbas ile görüştü. Kremlin görüşmeyi ‘detaylı ve kapsamlı’ diye niteledi. 
Putin, ülkesinin Filistin sorununun “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarına uygun olarak, tüm tarafların çıkarlarını dikkate alan adil bir zeminde, iki bağımsız devlet temelinde çözülmesi”nebağlı olduğunu vurguladı. Barış sürecini canlandırmak için atılması gereken adımlar konusunda Rusya'nın tutumunu öğrenmeye çalıştığı görülen Abbas ise Ortadoğu’da çözüm için uluslararası bir konferansın düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. 
İki lider arasındaki görüşme, Rusya’nın Karadeniz kıyısında yer alan Soçi kentinde gerçekleşti. “Moskova’nın Filistin meselesinin çözümüyle ilgili sabit pozisyonu değişmedi” diyen Putin, misafirine hitaben, “Söylemek istediğim en önemli şey, Rusya'nın, Filistin’in çözüm süreciyle ilgili pozisyonun değişmediğidir. Filistin sorunu BM Güvenlik Konseyi’nin önceki kararlarına uygun olarak, tüm tarafların çıkarlarını dikkate alan adil bir zeminde çözülmeli” dedi.
Putin, “Ne kadar zor olursa olsun, bu hedef için çalışmayı sürdürme” sözü verdi.
Rus lider, “İlerleme sağlamak adına ne yapabileceklerini anlamak için” Filistinli mevkidaşıile diyaloğa güvendiğini dile getirdi. Filistin-Rusya temaslarının aktifleştirilmesini olumlu karşıladığını belirten Putin, “Elbette bir araya gelmeli ve düzenli olarak iletişim kurmalıyız. Genel anlamdaOrtadoğu’da ve özelde Filistin’deki durumun nasıl geliştiği konusunda mevcut fiili durumla ilgili görüş alışverişinde bulunmamız önemlidir” ifadesini kullandı.
İkili ilişkilere değinen Putin, Rusya-Filistin hükümetlerarası komisyonun çalışmalarının yeniden başlatılması gerektiğini söyledi. 
Rus lider, “Maalesef pandemi sebebiyle ortak hükümet komitesinin çalışmaları sekteye uğradı. Elbette bu çalışmanın bir an önce yeniden başlaması gerekiyor.  
Abbas, Rusya’nın Filistinlilerin haklarına yönelik sabit pozisyonunu takdirle karşıladığını belirterek, Filistin ve bölgenin karşı karşıya olduğu büyük çağlı gelişmelerin iyileştirilmesi kapsamında iki taraf arasındaki koordinasyonu sürdürmenin önemine işaret etti.
Abbas, Rusya’ya hareket etmeden önce Sputnik’everdiği demeçte, siyasi süreci canlandırma yollarını ele alma niyetinde olduğunu ve bu meseleyi Putin ile görüşeceğine inandığını söyledi. Abbas ayrıca Rusya’nın bu meseleye ve uluslararası bir konferansın düzenlenmesine destek vereceğine güvendiğini söyledi.
Putin ile görüşmesi muhtemel gündemlere değinen Abbas, “İki devletli çözümün uygulanmaması halinde başka alternatifler var. Örneğin tek devletli çözümün uygulanması ve 1947’de çıkan (Filistin’i) bölme kararı. İsrail, 1967 sınırları üzerinde başkenti Doğu Kudüs olan iki devletli çözümle ilgili barış çağrılarına karşılık vermezse Filistin Merkez Konseyi’nin Ocak ayında önemli kararlar almak için toplantı düzenlemesi planlanıyor” dedi.
Filistin lideri, “İki devletli çözümün uygulanmaması halinde başka alternatifler olacaktır. Onlardan biri de tarihi Filistin toprakları üzerinde yaşayan tüm İsrailli ve Filistinli vatandaşlar için tek devletli çözüm veya 1947’de çıkan (Filistin’i) bölme kararına dönüştür” ifadelerini kullandı.
Abbas, konuşmasının devamında, “İsrail’in Filistin halkına karşı yerleşim yeri açma, toprak ilhakı, öldürme, evleri yıkma, ekonomik baskı, Gazze’ye uygulanan abluka, ırkçılık ve etnik temizliği kapsayan saldırganca eylemleri herkese gösterildi” dedi. 
Filistin’in Moskova Büyükelçisi Abdulhafız Nevfel, “İki lider arasındaki görüşme, İsrail’in yerleşim politikasını, Kudüs, esirler ve şehitler ve ekonomik baskı konularındaki uygulamalarını sürdürmesi sebebiyle istisnai bir önem kazanıyor. Bundan da önemlisi İsrail’in iki devletli çözümden geri adım atması ve vazgeçmesidir. Dolayısıyla Başkan Mahmud Abbas, durumu izah etmek, Başkan Putin’in neler yapabileceğini ve önümüzdeki dönemde barış süreciyle ilgili Rusya’dan beklenen rolü dile getirmek üzere Başkan Putin ile görüşmek için Rusya’ya geldi” dedi.
Nevfel, “Başkan Mahmud Abbas uluslararası bir konferans düzenleme, Ortadoğu Dörtlüsü’nün rolünü aktifleştirme ve Moskova’nın ev sahipliğindebakanlar düzeyinde Ortadoğu Dörtlüsü konferansı düzenleme çağrısında bulundu. Abbas görüşme sırasında Rusya’nın özellikle İsrail ile iyi ilişkilere sahip olması ve Filistin halkı ile genel olarak Ortadoğu ülkeleriyle oldukça iyi ilişkilerinin bulunması sayesinde barış sürecinde en büyük rolü oynamasının önemini Başkan Putin’e resmi olarak iletti” ifadelerini kullandı.
Nevfel, açıklamasını şu sözlerle sürdürdü:
“Siyasi süreçte ve gelecekte herhangi bir müzakerede Rusya’nın daha büyük rolü olmasını istiyoruz. Bu role güveniyoruz. İsrail-Filistin müzakerelerinin tek taraflı ABD garantörlüğünde olmasını kabul etmeyeceğiz. Rusya’nın önemli rol üstlendiği müzakerelerin olmasını istiyoruz. İki lider önümüzdeki dönemde bu konuyu nasıl savunacağımızı ve atılması gereken adımlarla ilgili ortak görüşlere ulaşmak için bu detayları ve vizyonları ele aldı. Rusya’nın üstleneceği herhangi bir rol, Filistin tarafında her düzeyde ve her şekilde memnuniyetle karşılanacak. Filistin tarafı bir yol ayrımında. Eğer bu süreç tökezler, İsrail’in politikaları sürer ve uluslararası toplum bu politikalara seyirci kalmaya devam ederse (Filistin) tek taraflı adımlar atmak zorunda kalacak. Daha bağlayıcı uluslararası bir tavır alınmasını istiyoruz. İki devletli çözümü veya olumlu her türlü adımı destekleyen bir uluslararası vizyon istiyoruz.”
Moskova daha önceki açıklamalarında Ortadoğu Dörtlüsü çalışmalarını aktifleştirmeye çalıştığını duyurmuştu. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ortadoğu Dörtlüsü bakanlar düzeyinde toplantı düzenleme davetinin ‘bazı taraflarca’ çekinceyle karşılanmasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirmişti. ABD, Avrupa birliği (AB), Birleşmiş Milletler (BM) ve Rusya’dan oluşan Ortadoğu Dörtlüsü geçtiğimiz aylarda delegeler düzeyinde telekonferans yöntemiyle üç toplantı düzenlemişti. Ancak Moskova Ortadoğu Dörtlüsü çalışmalarını ve Ortadoğu’da çözüm sürecini ileriye taşımak için bakanlar düzeyinde bir toplantı yapılması gerektiğini vurgulamıştı. Moskova yakın dönemde Filistin-İsrail görüşmesini gerçekleştirme çağrısında bulundu. Lavrov, iki tarafın daveti kabul etmesi halinde ülkesinin bu tür bir görüşme için platform sağlamaya hazır olduğunu ifade etti.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters