Tarih öncesi penis solucanlarının "münzevi yaşam tarzını" benimseyen ilk canlılar olduğu keşfedildi

Bir hyolith kabuğunda yaşayan penis solucanına dair sanatçı izlenimi (Prof. Zhang Xiguang, Yunnan Üniversitesi)
Bir hyolith kabuğunda yaşayan penis solucanına dair sanatçı izlenimi (Prof. Zhang Xiguang, Yunnan Üniversitesi)
TT

Tarih öncesi penis solucanlarının "münzevi yaşam tarzını" benimseyen ilk canlılar olduğu keşfedildi

Bir hyolith kabuğunda yaşayan penis solucanına dair sanatçı izlenimi (Prof. Zhang Xiguang, Yunnan Üniversitesi)
Bir hyolith kabuğunda yaşayan penis solucanına dair sanatçı izlenimi (Prof. Zhang Xiguang, Yunnan Üniversitesi)

Yeni bir araştırmaya göre 500 milyon yıldan uzun süre önce yaşamış, gündelik dilde "penis solucanı (Türkçede kimi zaman yırtıcı deniz solucanı da deniyor -ed.n.)" diye adlandırılan tuhaf görünümlü deniz hayvanları, diğer organizmaların attığı kabukları yırtıcılara karşı kalkan olarak kullanarak keşiş yengecinin yaşam tarzını benimseyen en eski canlı olabilir.
Modern zamanın keşiş yengeçleri atılmış salyangoz kabuklarını barınak olarak kullanmasıyla biliniyor. Araştırmacılarsa penis solucanlarının bu yaşam  tarzını keşiş yengeçlerinin evrimleştiği ilk zamandan yüz milyonlarca yıl önce, Kambriyen Dönem'de, en eski hayvan ekosistemlerinin şafağında icat ettiğini keşfetti.
Çin'deki Yunnan Üniversitesi'yle İngiltere'deki Durham Üniversitesi'nden bilim insanlarının yürüttüğü çalışma, Current Biology dergisinde yayımlandı. Bilim insanları Çin'in Guanshan kentindeki fosil yatağı koleksiyonlarını inceledi. Bu yataklarda solucan gövdeleri gibi yumuşak dokular, klasik fosil kayıtlarını oluşturan kabuk malzemeyle birlikte korunmuştu.
Uzun süredir soyu tükenmiş bir fosil grubu olan hyolith'lerin koni şeklindeki kabukları içinde Eximipriapulus cinsine ait 4 penis solucanı örneği bulundu.
Kambriyen Dönem'de yırtıcılar sayıca fazla ve saldırgan olduğu için bilim insanları penis solucanlarının boş kabukları kalıcı bir barınak olarak kullanmış olabileceğini söyledi.
Durham Üniversitesi'nden ve çalışmanın ortak yazarlarından Martin Smith yaptığı açıklamada "Solucanlar her zaman aynı tür kabukların içinde, aynı pozisyonda ve yönde rahatça oturuyor. "Mantıklı tek açıklama bu kabukların onların yuvası olması ki bu da gerçek bir sürpriz oldu" dedi.
Bilim insanları şu ana dek farklı bir organizmanın dış iskeletinin benimsendiği bu tür "münzevi yaşam tarzının", 251 ila 66 milyon yıl önce meydana gelen, kabukları kıran ve delen yırtıcıların sayısının arttığı "Mezozoik Deniz Devrimi" döneminden önce yaşayan hiçbir canlıda belgelenmediğini veya gözlemlenmediğini dile getirdi.
Araştırmacılar bulguların, hayvan evriminin çok erken safhalarında yırtıcıların ekolojiyi ve davranışları şekillendirmedeki kilit rolünü gösterdiğini ekledi.
Ayrıca bilim insanlarına göre 541 milyon yıl önce modern hayvanların vücut şemalarının hızla ortaya çıktığı "Kambriyen patlamasının" hemen ardından bu özelliğin bağımsız olarak evrimleşmesi, evrimsel sürecin olağanüstü hızını ve esnekliğini vurguluyor.
Dr. Smith "Bu organizmaların var olmasından çok da uzun sayılmayacak bir süre önce, deniz yosunlarından ya da denizanalarından daha karmaşık, canlı hiçbir şey yoktu. Dolayısıyla ilk karmaşık hayvanların sahneye çıkmasından hemen sonra, genelde çok daha genç jeolojik dönemlerle ilişkilendirilen karmaşık ve tehlikeli ekolojileri görmeye başlamamız akıllara durgunluk veriyor" dedi.
Independent Türkçe



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news