Cezayir Filistinli gruplar için kapsamlı bir toplantı düzenlemeyi planlıyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3346316/cezayir-filistinli-gruplar-i%C3%A7in-kapsaml%C4%B1-bir-toplant%C4%B1-d%C3%BCzenlemeyi-planl%C4%B1yor
Cezayir Filistinli gruplar için kapsamlı bir toplantı düzenlemeyi planlıyor
Fotoğraf: AA
Cezayir/AA
TT
TT
Cezayir Filistinli gruplar için kapsamlı bir toplantı düzenlemeyi planlıyor
Fotoğraf: AA
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, ülkesinin yakında Filistinli gruplar için kapsamlı bir sempozyuma ev sahipliği yapacağını belirtti.
Cezayir devlet televizyonunda yer alan habere göre, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Cezayir ziyareti kapsamında Cumhurbaşkanı Tebbun ile bir araya geldi. İki lider, görüşmenin ardından basın toplantısı düzenledi.
Tebbun, toplantıda, "Yakında Filistinli gruplar için kapsamlı bir sempozyuma ev sahipliği yapmaya karar verdik" dedi.
Bu adımın Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın görüşünü aldıktan sonra atıldığını belirten Tebbun, planlanan toplantının tarihine ilişkin bilgi vermedi.
Tebbun ayrıca Cezayir'in Filistin için 100 milyon dolarlık destekte bulunmaya karar verdiğini, Cezayir üniversitelerindeki Filistinli öğrenciler için de 300 eğitim bursu tahsis ettiklerini aktardı.
Ziyarete ilişkin Filistin resmi ajansı WAFA'da yer alan haberde ise Abbas'ın Tebbun'a "Filistin meselesine ilişkin son gelişmeler, işgal güçlerinin barış ve iki devletli çözüm şansını baltalayan uygulamaları" hakkında bilgi verdiği aktarıldı.
Görüşmede Filistin meselesinin benzeri görülmemiş zorluklardan geçtiğini kaydeden Abbas, Cezayir'in uluslararası alanda Filistin meselesine ve halkına yönelik destekleyici tutumundan övgüyle söz etti.
Filistin Devlet Başkanı Abbas, Mart 2022'de Cezayir'in ev sahipliğinde düzenlenmesi planlanan Arap Birliği zirvesine ilişkin hazırlıkları görüşmek üzere 3 günlük resmi ziyaret kapsamında pazar akşamı Cezayir'e ulaşmıştı.
ABD ve Mısır İsrail’i durdurabilecek mi?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711951-abd-ve-m%C4%B1s%C4%B1r-i%CC%87srail%E2%80%99i-durdurabilecek-mi
Sisi, geçtiğimiz Cumartesi günü Dubai'de Kamala Harris ile görüştü (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, ikili düzeyde stratejik ilişkileri ilerletmek ve pekiştirmek amacıyla ABD’nin başkenti Washington'u ziyaret etti. Mısırlı Bakan, Gazze Şeridi'ndeki krizin yoğunlaşmasına ilişkin ABD yönetimi yetkilileri ve Kongre liderleriyle yoğun görüşmelerde bulunacak olan Arap-İslam bakanlar heyetinin çalışmalarına ve Mısır-Katar-ABD’nin sükuneti yeniden tesis etme yönündeki çabalarına dahil olacak.
Dün ikili bir ziyaret için Washington'a giden Bakan Şukri, Temsilciler Meclisi ve Senato'nun bazı üyeleriyle, ABD Kongresi'ndeki dış politika komiteleri başkanları ve üyeleriyle bir araya geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin ilerletilmesi ve pekiştirilmesi amaçlandı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd, söz konusu ziyaretin, medya toplantılarına katılımın yanı sıra çok sayıda ABD düşünce kuruluşu ve araştırma merkeziyle toplantılar yapmayı kapsadığını açıkladı. Ziyaretin ardından Şukri'nin bu ayın 7'sinde Washington'u ziyaret etmesi planlanan Arap-İslam Bakanlar Heyeti’ne katılacağını açıkladı. Heyet, Gazze Şeridi'nde devam eden savaşı durdurmak amacıyla, son Arap İslam Zirvesi'nde kaydedilen gelişmelerle bağlantılı olarak ABD Dışişleri Bakanı, bazı Kongre üyeleri ve ABD medyasıyla görüşmelerde bulunacak.
Mısır; Katar ve ABD ile koordineli bir şekilde, insani aranın sona ermesinin ardından Gazze'de sükuneti yeniden tesis etmeye çalışıyor. İsrail'in Gazze Şeridi'ni şiddetli bir şekilde bombalamasının 48 gün ardından, ateşkes üç ülkenin arabuluculuğuyla 24 Kasım'da yürürlüğe girmişti. Ateşkesin çöküşüne kimin sebep olduğuna dair karşılıklı suçlamaların ardından İsrail işgal güçleri askeri operasyonlarına yeniden başlayana dek yalnızca bir hafta sürmüştü.
Mısır ve Katar, eş zamanlı açıklamalarıyla, Gazze Şeridi'ndeki insani krizin yoğunlaştığı bir dönemde yeni bir insani ateşkese varmak için İsrail ile Hamas hareketi arasında arabuluculuk arayışına devam ettiklerini doğrulamıştı.
Kahire'deki Amerikan Üniversitesi (AUC) Siyaset Bilimi öğretim üyesi ve Orta Doğu Araştırmaları Ulusal Merkezi'nin İsrail Çalışmaları Birimi Başkanı Dr. Tarık Fehmi, Mısır Dışişleri Bakanı'nın Washington ziyaretinin, Mısır'ın Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi projesini reddeden tutumunu teyit etmeye ve İsrail'in mevcut askeri operasyonlarının devam etmesinden kaynaklanan bölgesel ciddi riskleri açıklığa kavuşturmaya odaklanan özel bir gündeme sahip olacağını düşünüyor.
Şarku'l Avsat'a konuşan Fehmi, Kahire ile Washington arasındaki diplomatik ve güvenlik iletişim kanallarının durmadığını, ABD yönetimini İsrail hükümeti üzerinde ciddi ve gerçek baskı uygulamaya itmek amacıyla üst düzey koordinasyonun sağlandığını açıkladı. ABD’nin şuana kadar tutumlarında hareketsiz olduğunu, ülke içi nedenler dolayısıyla İsrail savaş hükümetine baskı yapma konusunda fazla ileri gitmek istemediklerini açıkladı. Fehmi bu nedenle İsrail'in Doha’daki güvenlik müzakerelerinden çekilmesi ardından, en azından kısa vadede sahada gerçek bir değişiklik beklenemeyeceğini söylüyor.
Geçtiğimiz haftalarda Katar'ın başkenti Doha, ateşkesin uzatılmasının yollarını tartışmak üzere Katarlı yetkililerin yanı sıra Mısır, ABD ve İsrail'deki istihbarat servislerinin liderleri arasında üst düzey güvenlik toplantılarına ev sahipliği yaptı. Ancak İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail istihbarat heyeti Mossad'ı müzakerelerden geri çağırdı.
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava saldırısı ardından yükselen dumanlar (Reuters)
Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Cemal Beyyumi, Şukri'nin ziyareti ardından Arap-İslam bakanlar heyetinin ziyaretinin ABD’nin tutumunda bir miktar dengeyi yeniden sağlamayı amaçladığına dikkat çekti. Mevcut aşamada ABD'nin pozisyonunu önemli ölçüde değiştirmesinin zor olduğuna değindi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Şukri, ziyaretin ABD yönetimine ve oradaki politika yapıcı çevrelere Mısır ve Arap ülkeleriyle stratejik ilişkilerin önemini hatırlatmayı amaçladığını belirtti. Aynı zamanda İsrail'e mutlak destek uğruna bu çıkarların feda edilmesinin gözden geçirilmesi gerektiğini de ekledi.
Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi hususunda Mısırlıların endişelerinin tartışma konusu olacağını vurgulayan Şukri, ABD yönetiminin bu konuda İsrail'in herhangi bir hamlesini reddeden tutumlarına da dikkat çekti. Washington ziyaretinin Gazze Şeridi'ndeki şiddetli krizin çözümüne katkıda bulunacak doğrudan sonuçlar doğuracağı yönündeki beklentisini dile getirdi.
ABD Başkanı Joe Biden, geçtiğimiz ay Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD'nin Filistinlilerin Gazze veya Batı Şeria'dan zorla yerinden edilmesine veya Gazze sınırlarının yeniden çizilmesine hiçbir koşulda izin vermeyeceğini doğruladı.
Mısır'ın toplu cezalandırma ve yerinden etme politikalarını reddetme yönündeki kesin tutumunu yenileyen Mısır Cumhurbaşkanı ise Mısır'ın, Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden Mısır topraklarına kaydırılmasına izin vermediğini ve vermeyeceğini vurguladı.
Cumartesi günü Dubai'de düzenlenen BM İklim Zirvesi oturum aralarında görüşen Sisi ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Gazze'deki mevcut durumun ciddiyetini ve çatışmanın yayılmasını önlemek için çalışmanın gerekliliğini vurguladı. İkili, Mısır cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, sivillerin hedef alınmasının önlenmesi gerektiğini, iki ülkenin Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kesin bir dille reddettiklerini vurguladı.
İsrail ordusu şiddetli çatışmaların ortasında Han Yunus’u kuşattıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711891-i%CC%87srail-ordusu-%C5%9Fiddetli-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1n-ortas%C4%B1nda-han-yunus%E2%80%99u-ku%C5%9Fatt%C4%B1
İsrail ordusu şiddetli çatışmaların ortasında Han Yunus’u kuşattı
Han Yunus’tan kaçan Filistinliler Mısır sınırı yakınındaki Refah’a varıyor (AFP)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus şehrini kuşatırken, İsrail ile Hamas hareketi arasında iki ay önce savaşın başlamasından bu yana sahada en şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre, binlerce sivilin yaya, motosikletli ya da eşyaları yüklü araçlarla bölgeden kaçtığı görüldü.
Söz konusu Filistinliler, şu anda Mısır sınırına yakın, her geçen gün daralan bir bölgede sıkışıp kalmış durumda ve felaket niteliğinde bir insani durumla karşı karşıya.
İsrail’in, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Hamas’a karşı kara saldırısı 27 Ekim’de başladı.
Savaş ikinci ayına girerken İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki bombardımanı devam ediyor (AFP)
Ancak İsrail ordusu, Hamas hareketinin 7 Ekim’de İsrail içerisinde başlattığı ani saldırısından iki ay sonra, operasyon kapsamını tüm Gazze Şeridi’ni kapsayacak şekilde genişletti.
İsrail Ordusu Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, dün yaptığı açıklamada, “Güçlerimiz Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus’u kuşatıyor. Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki birçok Hamas kalesini kontrol altına aldık ve şu anda güneydeki kalelerine karşı operasyonlar yürütüyoruz” dedi.
Halevi, “Güçlerimiz neredeyse tüm bina ve evlerde silah, pek çok evde de terörist buluyor ve onlarla karşı karşıya geliyor” diye ekledi.
Hamas ve İslami Cihad hareketlerinden kaynaklar, AFP’ye yaptıkları açıklamada, İsrail güçlerinin Han Yunus’a, şehrin doğusundaki bölgelere ve civardaki mülteci kamplarına girmelerini engellemek için şiddetli çatışmalara girildiğini bildirdi.
İsrail’in hedef aldığı Han Yunus kentinde Filistinli bir kadın (Reuters)
Hamas hükümetinin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nuseyrat kampındaki iki eve düzenlediği hava saldırısında 6 kişinin öldüğünü ve 14 kişinin yaralandığını bildirdi.
Açıklamada, Han Yunus’taki bir kliniğin müdürü Ramez en-Neccar ve oğlunun, İsrail’in evine düzenlediği saldırı sonucu öldüğü de ifade edildi.
İsrail ordusu, Hamas’ın askeri kolu İzzeddin el Kassam Tugayları’nın üst düzey liderlerinden birçok kişinin öldürüldüğünü öne sürdü.
'Bize sığınacak yer yok'
Yedi günlük ateşkesin ardından çatışmaların yeniden başladığı 1 Aralık’tan bu yana, Gazze Şeridi’nin güneyine sığınan yüzbinlerce insan, buradaki saldırılar ve çatışmalardan korunmak için yeniden kaçmak zorunda kaldı.
Han Yunus’tan ayrılıp, Mısır sınırındaki Refah’a giden Ümmü Mahmud, AFP muhabirine, “Burada Allah’ın geniş topraklarında sığınmak için dolaşıyoruz. Sığınacağımız bir yer yok gibi görünüyor” dedi.
Birleşmiş Milletler (BM) İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ise konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi:
“Gazze’de hiçbir yer güvenli değil. Hastane değil, barınak değil, mülteci kampı değil. Kimse güvende değil. Çocuklar değil. Sağlık çalışanları değil. Temel insanlığa yönelik bu kadar bariz bir saygısızlığa son verilmeli. Çatışmaların durması gerekiyor.”
İsrail’in bombardımanı altında olan Han Yunus kentindeki Filistinli çocuklar (Reuters)
Dünya Gıda Programı (WFP), Gazze Şeridi’nde insani yardım dağıtımının neredeyse imkansız hale geldiğini ve çatışmaların yeniden başlamasının sivil nüfusu tehdit eden yıkıcı insani krizin daha da kötüleşmesiyle sonuçlanacağını vurguladı.
Yardımın kesilmesi
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), Refah şehrinin Gazze Şeridi’nde sınırlı miktarda insani yardımın dağıtıldığı tek bölge haline geldiğini bildirdi.
OCHA, artık Han Yunus’a neredeyse tamamen ulaşamadıklarını ve kuzeydeki bölgelere erişimin mümkün olmadığını da ekledi.
İsrail ordusu, Han Yunus’a her gün bombardıman uyarısında bulunan broşürler dağıtıyor ve bölge sakinlerinden yerleşim bölgelerini terk etmelerini istiyor.
Ancak Gazze Şeridi topraklarının yüzde 28’inin bu ‘uyarı’ kapsamında olduğunu tahmin eden BM, siviller için güvenli alanlar oluşturmanın imkansız olduğuna inanıyor.
Gazze Şeridi’nin güneyindeki en büyük hastane olan Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’nde dün kaos sahneleri tekrarlandı.
BM, Gazze Şeridi’ndeki savaş sonucunda 1,9 milyon kişinin, yani Gazze nüfusunun yüzde 85’inin yerinden edildiğini, konutların yarısından fazlasının yıkıldığını veya hasar gördüğünü bildirdi.
Filistin Sağlık Bakanlığı, savaşın başladığı 7 Ekim’den bu yana yüzde 70’inden fazlasının çocuk ve kadın olmak üzere 16 bin 248 kişinin öldüğünü açıkladı.
İsrail, ateşkes sırasında 105 rehinenin serbest bırakılmasının ardından, 138 kişinin hala Hamas’ın elinde olduğunu bildirdi.
Orduya göre, savaşın başlamasından bu yana Gazze’de 82 İsrail askeri öldürüldü.
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Başkanı Gazze yardımlarını için Mısır'dahttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711836-abd-uluslararas%C4%B1-kalk%C4%B1nma-ajans%C4%B1-ba%C5%9Fkan%C4%B1-gazze-yard%C4%B1mlar%C4%B1n%C4%B1-i%C3%A7in-m%C4%B1s%C4%B1rda
USAID Başkanı Samantha Power, 26 Eylül 2023'te Ermenistan'ın Kornidzor sınır köyünde Dağlık Karabağ bölgesinden gelen mültecilere yönelik bir yardım merkezine yaptığı ziyarette medyaya konuşuyor (Reuters)
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı Başkanı Gazze yardımlarını için Mısır'da
USAID Başkanı Samantha Power, 26 Eylül 2023'te Ermenistan'ın Kornidzor sınır köyünde Dağlık Karabağ bölgesinden gelen mültecilere yönelik bir yardım merkezine yaptığı ziyarette medyaya konuşuyor (Reuters)
ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Başkanı Samantha Power, Mısır'ın Sina bölgesini ziyaret etti. Power, İsrail ile Hamas arasındaki çatışmadan etkilenen Filistin halkına 21 milyon doların üzerinde ek yardım sağlandığını duyurdu.
Şarku’l Avsat’ın Reuters haber ajansından aktardığı habere göre yapılan açıklamada, Power'ın El-Ariş'e 16,329.3 kilogram gıda ve tıbbi malzeme getirdiği ve bunların Ürdün'den Amerika Savunma Bakanlığı tarafından hava yoluyla taşındığı belirtildi. Bu yardımların da Gazze'de dağıtılacağı açıklandı.
Diğer bir açıklamada, Power'ın Salı günü duyurduğu ek yardımların, İsrail ve Hamas arasındaki savaştan etkilenen Gazze ve Batı Şeria sakinlerine sağlık, barınma, gıda ihtiyaçlarını temin edeceği belirtildi. Bu fonlar aynı zamanda Gazze'de hastaları tedavi edecek olan sivil toplum kuruluşları tarafından işletilen bir sahra hastanesinin kurulmasını da destekleyecek.
Öte yandan gazeteciler, Pazartesi günü Güney Gazze’de İsrail hava saldırılarının yoğun olduğunu bildirdi. İsrail'in güvenli olarak belirlediği bu bölgelerde bulunan pek çok sivil öldü veya yaralandı.
USAID açıklamasında, "ABD'nin diplomatik ve operasyonel engelleri aşma konusundaki kararlılığını sürdürdüğünü ve insani yardımların teslimatındaki yeni zorluklara çözümler sunmayı amaçladığını" belirtti.
Çatışma, rehinelerin ve esirlerin serbest bırakılması ve insani yardımların teslimatı için yedi günlük bir ateşkesten sonra Cuma günü tekrar başladı.
Amerikalı yetkililer, özellikle Gazze'nin kuzeyindeki askeri operasyonlarda sivil kayıpları azaltma ve önleme konusunda İsrail'i açıkça uyarmıştı.
İsrail ordusu, Gazze’deki Hamas ve İslami Cihad’a ait 250 hedefe saldırı düzenlendiğini duyurduhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711826-i%CC%87srail-ordusu-gazze%E2%80%99deki-hamas-ve-i%CC%87slami-cihad%E2%80%99-ait-250-hedefe-sald%C4%B1r%C4%B1
İsrail ordusu, Gazze’deki Hamas ve İslami Cihad’a ait 250 hedefe saldırı düzenlendiğini duyurdu
Bir İsrail askeri Gazze sınırına yakın bir alanda tanka yön veriyor (DPA)
İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, Hava Kuvvetleri’nin son 24 saat içinde Gazze Şeridi’nde Hamas ve İslami Cihad hareketlerine ait 250 hedefe saldırı düzenlediğini bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre, Hagari, bugün yaptığı açıklamada, söz konusu saldırılar sonucu her iki hareketin saflarında can kayıpları olduğu bilgisini verdi.
Sözcü, Kara Kuvvetleri’nin, Hamas hareketinin silahlarını, yer altı tünellerini, patlayıcı cihazlarını ve diğer altyapısını tespit edip yok etmeye devam ettiğini de belirtti.
Ayrıca ordunun, dün İsrail şehirlerini hedef almak için kullanılan iki füze rampasını imha ettiğini dile getirdi.
Hagari, Kara Kuvvetleri’nin Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki bir okulun yakınında faaliyet gösteren silahlı bir hücreyi ortadan kaldırdığını söyledi.
İsrail güçlerinin, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki başka bir okulda silah ve mühimmat bulduğunu da sözlerine ekledi.
Öte yandan, Filistin El Aksa Kanalı, İsrail’in bugün Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliye’de yerinden edilmiş kişilerin yaşadığı bir okulu vurduğunu ve bunun çok sayıda ölüm ve yaralanmaya yol açtığını bildirdi.
Filistin Dışişleri Bakanlığı: İsrail, Gazze'deki yerinden edilmiş kişileri Refah kapısına doğru "toplamaya" çalışıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711821-filistin-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-i%CC%87srail-gazzedeki-yerinden-edilmi%C5%9F-ki%C5%9Fileri-refah
Filistin Dışişleri Bakanlığı: İsrail, Gazze'deki yerinden edilmiş kişileri Refah kapısına doğru "toplamaya" çalışıyor
Filistinliler, İsrail ordusu ile Hamas arasındaki şiddetli çatışmalardan kaçtıktan sonra Mısır sınırı yakınında çadır kurdu ( DPA)
Filistin Dışişleri Bakanlığı bugün, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş insanlardan Mısır ile Refah sınır kapısına doğru "onları toplamak ve tek yönde hareketlerini sınırlamak için" daha fazla ilerlemelerini istediğini açıkladı.
Bakanlık açıklamasında, “İsrail, kanlı savaşında sahip olduğu zamanın miktarının farkına varmaya başladı. Bazı ülkelerden gelen destek tükeniyor ve nispeten sınırlı hale geldi. Bu nedenle saldırılarını yoğunlaştırarak ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinden geriye kalan her şeyi yok etmek için benzeri görülmemiş bir şekilde en korkunç suçları işleyerek zamana karşı yarışıyor. Güneyin yıkımını tamamlamak için yolda olan herkesi öldürüyor” ifadelerine yer verildi.
Filistinliler, Han Yunus'taki şiddetli çatışmalardan Refah şehrine kaçtıktan sonra Mısır sınırı yakınında çadır kurdu ( DPA)
Açıklamada, işgalci devletin Gazze Şeridi'ni harabeye çevirdiği, yaşanmaz hale getirdiği, vatandaşlarını mutlaka burayı terk etmeye zorladığı, ancak daha sonra bu vahşi tavırla amacına ulaştığını ilan ettiğinin ortaya çıktığı aktarıldı.
Bakanlık, İsrail'in kara harekâtını Gazze Şeridi'nin orta ve güney bölgelerine genişletmesinin ardından Filistinli sivillere karşı gerçekleştirdiği "sürekli katliamları" kınadığını yineledi.
Bakanlık, bunun tüm sağlık merkezlerinin ve hastanelerin hizmet dışı bırakılması ve hastalara, yaralılara ve yerinden edilmişlere insani hizmet sunmaktan mahrum bırakılması da dahil olmak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki her şeyin sürekli bombalanmasıyla aynı zamana denk geldiğine dikkat çekti.
HDK, orduyu Sudan'daki ana petrol rafinerisini yok etmekle suçladıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711771-hdk-orduyu-sudandaki-ana-petrol-rafinerisini-yok-etmekle-su%C3%A7lad%C4%B1
HDK, orduyu Sudan'daki ana petrol rafinerisini yok etmekle suçladı
Sudan'da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) orduyu, savaş uçakları ile Kuzey Hartum şehrinin kuzeyinde bulunan El Jeili Petrol Rafinerisi'ni bombalamak ve tamamen yok etmekle suçladı.
Sudan’da 15 Nisan’da savaşın patlak vermesinin ardından HDK, yakıt depoları sağlayan ve ülkenin ihtiyaçlarının yaklaşık yüzde 70'ini karşılayan El Jeili Petrol Rafinerisi’ni kontrol ediyor.
Sudan ordusu kendisine yöneltilen bu suçlamalar hakkında henüz bir açıklama yapmadı. HDK, X platformundan, ‘izole edilmiş rejim kalıntılarının’ Cenevre Sözleşmeleri, Cidde Deklarasyonu ve tüm uluslararası yasaları ihlal ederek ‘barbarca’ bir tavır takındığını bildirdi. Açıklamada, ‘kamu tesislerinin ve hayati altyapının sistematik olarak tahrip edilmesinin bu yozlaşmış cuntanın Sudan halkının yanı sıra Sudan’ın yetenekleri ve mülkleri açısından hedef aldığını kesin olarak doğruladığı’ aktarıldı. Ayrıca ‘Abdulfettah el Burhan milislerinin ve eski rejimin terörist tugaylarının bu suçlarının, uluslararası ve bölgesel toplumun Sudan halkına karşı devam eden bu suçları kınama sorumluluklarının önüne konulması için açığa çıkarıldığı’ kaydedildi.
Hamas, Lübnan’da Aksa Tufanı İzcileri’ne gelen tepkiler üzerine geri çekildihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711706-hamas-l%C3%BCbnan%E2%80%99da-aksa-tufan%C4%B1-i%CC%87zcileri%E2%80%99ne-gelen-tepkiler-%C3%BCzerine-geri-%C3%A7ekildi
Hamas, Lübnan’da Aksa Tufanı İzcileri’ne gelen tepkiler üzerine geri çekildi
Sınır Tanımayan Doktorlar, Gazze’deki savaşın sona ermesi talebiyle Beyrut’ta gösteri düzenledi. (Reuters)
Lübnan’da Kudüs’ü kurtarmak için Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulduğunu duyurması, geniş çapta tepkiyle karşılaştı. Geçmişe dönmeye karşı uyarılar yapıldı. Bu durum, Hamas’ın geri çekilmesine ve kastedilenin askeri harekât olmadığını belirttiği bir açıklama yapmasına yol açtı.
Başbakan Necib Mikati, bu adıma karşı olduğunu açıklarken, “Bu konu tamamen reddedilmiştir ve kabul etmeyeceğiz” dedi. Mikati ayrıca, ilgili tarafların geri adım attığını ve amaçlarını açığa kavuşturduğunu dile getirdi.
Hamas, yaptığı açıklamada Lübnan’da Aksa Tufanı İzcileri projesinin nedenlerini şöyle sıraladı:
“Gençlerin tehlikeli toplumsal olgulara kapılmasının, düşmanca ve zararlı projelerde kullanılmalarının önlenmesi, onların Filistin davasına bağlanması, onun için çalışması ve davanın savunulması hedeflendi. Bu adım, bazılarının tahmin edebileceği gibi önceki Filistin deneyimine geri dönmeye ilişkin stratejik yönlendirmelerle bağlantılı değildir.”
Açıklamada ayrıca Lübnan’ın egemenliğine saygı duyulduğu, kanunlarına bağlı olundupu, güvenliği ve istikrarına önem verildiği ve iç işlerine karışılmadığı vurgulandı.
Muhalefet, Hamas’ın askeri çağrısını oybirliğiyle reddederken, çoğunluk asıl sorumluluğun savaş ve barış kararını tekelinde bulunduran Hizbullah’a ait olduğunu düşünüyor. Kaynaklar, bunun, Hizbullah’ın Lübnan’daki kaosu meşrulaştıran silahlarıyla mücadelenin doğruluğunu gösterdiği görüşünde.
Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar şu açıklamayı yaptı:
“Lübnan’da Hamas hareketinin olmadığını, Hizbullah’ın bağlantı kuran, planlayan, emir veren, uygulayan bir hareket olduğunu ve tüm Filistinli grupların onun isteği ve denetimi dışında herhangi bir harekette bulunmadığını herkes biliyor. Dolayısıyla yayınlanan beyan, tarafın talebi üzerine verilmiş bir beyandır.”
Kaynaklar ayrıca, ulusal mülahazalar ne olursa olsun yasa dışı silahlara dayalı olarak, Lübnan’ı kaosa sürükleyen ve Lübnan’ın sınırlarını Filistin örgütlerine açan tarafla çatışmanın yaşandığını, bunun halen devam ettiğini ve böyle kalacağını vurguladı. Hamas’ın beyanının, Lübnan’ın tepkisinin sonucu olduğunu ifade eden kaynaklar, açıklamanın kimseyi atlamadığını ve Hamas tarafından değil, Hizbullah tarafından yayınlandığını kaydetti.
Eski Başbakan Fuad Sinyora da Filistin’in Lübnan’dan yapacağı silahlı eyleme karşı olunduğunu vurgulayarak, Lübnan halkının Filistin halkının yanında durduğunu ifade etti. Sinyora sözlerini şöyle sürdürdü:
“Filistinli kardeşlerin Lübnan’dan silahlı eylemlere geri dönmeleri yönündeki herhangi bir düşünce kabul edilemez.
Lübnan halkı, tüm silahlı milislerin dağıtılmasını öngören Taif Anlaşması’nı onayladı. Halk, Lübnan devletinin tüm sahaları ve ulusal toprakları üzerinde münhasır otoritesinin tesis edildiğini vurguladı. Ayrıca Lübnan’ın Arap ve uluslararası meşruiyet kararlarına, özellikle de 1701 sayılı karara tam bağlılığını dile getirdi.”
Lübnan Ketaib Partisi lideri Milletvekili Sami Cemayel ise geçmişe dönmeyi kabul etmediğini söyleyerek, X platformu üzerinden yaptığı açıklamada “Aksa Öncüleri, Filistin’dedir. Lübnan’da değildir. Lübnanlı da değildir. Geçmişe dönmeyeceğiz” ifadelerine yer verdi.
Özgür Yurtsever Hareket lideri Milletvekili Cibran Basil de Lübnan’da ‘Hamas Land’ (Hamas Toprağı) kurulmasını kabul etmediğini söyledi. Basil, X üzerinden şu açıklamayı yaptı:
“Hamas hareketinin Lübnan’da Aksa Tufanı Öncüleri kurulduğunu duyurmasını ve Filistinli gençleri buna katılmaya çağırmasını kesinlikle reddediyoruz. Ayrıca Lübnan topraklarından kaynaklanan her türlü silahlı eylemin ulusal egemenliğe saldırı olduğu kanaatindeyiz.”
Basil, ‘Lübnanlıların 1990’dan bu yana Taif Anlaşması’nda kamplardaki ve kamp dışındaki Filistinlilerden silahların toplanması gerektiği konusundaki uzlaşıyı ve 1969’dan bu yana Lübnan’daki Filistinlilere yönelik silahlı eylemi yasallaştıran Kahire Anlaşması’nın iptali konusunda anlaşmaya vardıkları noktaları’ hatırlattı.
Diğer yandan milletvekili Eşref Rifi de Aksa Tufanı İzcileri’nin kurulmasını ciddi bir hata olarak nitelendirdi. Rifi açıklamasında “Bundan geri adım atılmasını talep ediyoruz. Çünkü bu, hatırlanmaması gereken bir anıyı canlandırıyor. Onu ticarete dönüştüren direniş ekseninin yararına Filistin davasına zarar veriyor” dedi.
Ulusal Liberal Parti Başkanı Milletvekili Camille Chamoun da yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Lübnan’ın Hamas Land’a dönüşmesini kabul etmiyoruz. Aynı zamanda içerdeki dış hesapları olan bazı ajanlar uğruna yok edilecek bir çatışma alanına dönüştürülmesini de reddediyoruz. Bu durum, Lübnan’ın egemenliğini koruduğunu iddia eden ve askeri yapının başına saldıran bazı kişilerin boyunduruğu altındadır.”
Gazze savaşı sonrasına ilişkin birbirinden farklı sesler yükselmeye devam ediyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711696-gazze-sava%C5%9F%C4%B1-sonras%C4%B1na-ili%C5%9Fkin-birbirinden-farkl%C4%B1-sesler-y%C3%BCkselmeye-devam
Gazze savaşı sonrasına ilişkin birbirinden farklı sesler yükselmeye devam ediyor
Han Yunus'tan Refah'a yerlerinden edilen Filistinliler, 05 Aralık 2023 (DPA)
ABD yönetimi, Gazze Şeridi'ndeki savaşın ‘ertesi gününe’ dair yöneltilen sorulara Tel Aviv’de ve Ramallah'ta kolay cevaplar bulamıyor. Eğer Washington, Ramallah ve Tel Aviv arasında bazı hedefler bir noktada kesişirse, işler nihai hedefe ulaştığında hepsinin ayrı telden çaldığının ortaya çıkması kaçınılmaz. Washington, Batı Şeria ve Gazze'nin ‘yenilenmiş’ bir Filistin Yönetimi tarafından yönetilmesini isterken Filistin Otoritesi iki devletli bir çözümün önünü açan kapsamlı bir anlaşma çerçevesinde, Batı Şeria’yı ve Gazze’yi yönetmeye devam etmek istiyor. İsrail ise mevcut hükümetiyle ne iki devletli çözümü ne bağımsız ve egemen bir Filistin devletini ne mevcut ne de yenilenmiş Filistin yönetimini istiyor. Belki de bir fırsatını bulsa Filistin Otoritesi’ni tamamen ortadan kaldırmak istiyor bile olabilir.
ABD yönetimi, Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırılarının ardından, Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasının üstünden geçen iki ay boyunca üzerinde anlaşmaya varılan, makul ve uygulanabilir bir vizyona ulaşmak amacıyla aralarında ABD Başkanı Joe Biden, Başkan Yardımcısı Kamala Harris, Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Savunma Bakanı Lloyd Austin ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın ve diğer yetkili isimlerin de bulunduğu hemen hemen tüm üst düzey ve nüfuzlu yetkililerinin dahil olduğu ziyaretler, mekik turları ve görüşmeler gerçekleştirdi. Fakat ABD’liler ortadaki sloganlardan, dileklerden ve özlemlerden daha karmaşık bir gerçekle karşı karşıyaydı.
Abbas ve Blinken… ABD ile Filistin Yönetimi arasında yenilenmiş yönetim anlaşmazlığı var. (AFP)
ABD yönetimi, savaştan sonra Gazze'yi Filistin Yönetimi’nin yönetmesi gerektiğiyle ilgili ortaya koyduğu vizyonunu geliştirmeye çalışıyor. Ancak Filistin yönetimiyle ilgili konuşmalar, Filistin Otoritesi’nden mevcut haliyle bahsedildiği anlamına gelmiyor. Çünkü mevcut Filistin Yönetimi, kapsamlı bir siyasi anlaşma olmadan Gazze'nin yönetimini yeniden devralmayı reddediyor. Başlangıçta İsrail tarafından karşı çıkılan mevcut Filistin Yönetimi, Washington’ı ‘yenilenmiş bir Filistin Yönetimi’ ifadesini kullanmaya itti. Bu öneri, Ramallah'ta öfkeyle karşılanırken İsrail'de de kabul görmedi.
Şarku'l Avsat'a konuşan Filistinli kaynaklar, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın önce Gazze'ye yönelik kanlı saldırıda, ardından da Filistin Yönetimi'ni hedef alan öneride İsrail ile aynı çizgide olduğuna inandığı ABD yönetimine öfkeli olduğunu aktardılar.
Kaynaklar, önerinin gerekçelerinin ve hedeflerinin bilinmesinden dolayı yenilenmiş bir Filistin Otoritesi fikrinin Ramallah tarafından reddedildiğini ve bunun aslında İsrail'in daha sonra Filistin Yönetimi’ni baltalamayı amaçlayan bir girişimi olarak görüldüğünü vurguladılar.
Filistin Devlet Başkanı Abbas, 2 Aralık'ta yapılan toplantıda Filistinli liderlere, kendi ifadesiyle ‘komploya’ izin vermeyeceğini söyledi. Abbas, her şeyin açık bir başlık altında, yani Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) başlığı altında olduğunu ve kendisi de dahil olmak üzere yeni ya da yenilenmiş bir yönetim veya başka bir şeyin olamayacağını vurguladı.
Abbas ve Filistin Yönetimi, Gazze Şeridi'ndeki yıkıcı savaşın doruğa ulaştığı bir zamanda Filistin Yönetimi'ne karşı bir komplonun planlandığına inanıyorlar. Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, pazartesi günü Filistinli yetkililerin önünde yaptığı konuşmanın başında bu konudaki kanaatini dile getirerek İsrail'in Filistin Yönetimi'ne ve tüm Filistinlilere karşı savaş yürüttüğünü söyledi. Iştiyye şu ifadeleri kullandı:
“İşgalci İsrail hükümetinin Başbakanı, FKÖ’yü, Filistin Yönetimi’ni ve hükümetini, Filistin milliyetçiliğinin, Filistin devletinin, siyasi birliğinin ve Filistin topraklarının birliğinin simgesi olarak görüyor. Bu yüzden de bizimle her gün savaş halinde.”
Tel Aviv'de Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın başında İzzeddin el-Kassam Tugayları yazan bir bandana ile resmedildiği İsrail’in propaganda afişi (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Filistin Otoritesi’ne karşı yürüttüğü savaş, sadece Gazze'nin yeniden Filistin Yönetimi tarafından yönetilmesini reddetmesiyle ilgili değil, aynı zamanda Abbas'a karşı da bir provokasyonu barındırıyor. Netanyahu, ‘Nazilerin Yahudilere yönelik soykırımını’ ve Hamas Hareketi’nin 7 Ekim'de gerçekleştirdiği ‘katliamı’ reddettiğini söyleyen Abbas’ı terörizmi finanse etmekle suçluyor ve Hamas'ın 2007 yılında elinden almadan önce Gazze'de test edilen otoritesinin Batı Şeria'da da zayıf olduğu savunuyor.
Tüm bunlara İsrail'in Batı Şeria'da her gün savaşı andıran uygulamalar dayattığı, Tel Aviv'in fonları kestiği ve maaşlarını ödemediği Filistin Yönetimi üyeleri de dahil olmak üzere Filistinlileri öldürdüğü ve tutukladığı eylemleri eşlik ediyor.
Şarku'l Avsat'a açıklamalarda bulunan Filistinli bir yetkili, İsraillilerin Filistin Otoritesi’ni baltalamaya çalıştıklarını, sadece Gazze'de değil, Batı Şeria'da da bir Filistin yönetiminden kurtulmak istediklerini kaydetti. Kaynak, “Bakın Netanyahu Gazze’de Filistin Yönetimi’nin göreve gelmesi fikrini nasıl ele alıyor; orada (Gazze’de) herhangi bir Filistin yönetimi olmasını reddediyor ve Filistin Yönetimi kurulmuş olmasının aslında bir hata olduğunu söylüyor” şeklinde konuştu.
Binyamin Netanyahu 26 Kasım’da Gazze Şeridi'ndeki İsrail güçlerini teftiş etti. (İsrail Başbakanlığı - AFP)
Netanyahu Gazze'de herhangi bir Filistin yönetimi istemediğini defalarca kez vurguladı. Ancak geçtiğimiz hafta kapalı görüşmelerde sadece savaştan sonra Gazze’de ne mevcut ne de yenilenmiş bir Filistin yönetiminin olmayacağını söyleyerek daha net bir tutum sergiledi. İsrail Kamu Yayın Kuruluşunun (KAN11) pazartesi günü yayınladığı haberde Netanyahu’nun bu tutumunu ABD’lilere ilettiğini aktardı.
Netanyahu İsrail’in Gazze Şeridi'ndeki güvenlik kontrolünü tamamen eline almasını planlıyor. Ancak Gazze’de bir Filistin yönetiminin kendileri için en iyi seçenek olduğuna inanan ABD’li yetkililer bu plana karşı çıkıyor.
ABD Başkanı Biden’ın Yardımcısı Kamala Harris pazartesi günü Mahmud Abbas'la bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Abbas’a açık bir siyasi ufuk olması gerektiğini söyleyen Harris, ülkesinin Batı Şeria ile Gazze’yi yenilenmiş bir Filistin yönetimi altında birleştirmeye verdiği desteği yineledi. ABD Başkan Yardımcısı, Filistin Devlet Başkanı'na bu görüşmeyi ve savaşın ertesi gününün planlamasıyla ilgili olarak Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Phil Gordon'un Dubai'deki görüşmelerini devamı olarak bu hafta İsrail ve Batı Şeria'ya ek ziyaretlerde bulunacağını ve görüşmeler gerçekleştireceğini bildirdi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken... ABD, Gazze’deki savaşın ‘ertesi gününün’ özelliklerini belirlemeye çalışıyor. (AP)
Buna karşın Abbas, İsrail’in Gazze ile ilgili planlarının kabul edilemeyeceğini belirterek, “Gazze Şeridi'nin hiçbir yerinde bölme, işgal, kesinti ya da tecrit olamaz” dedi. Uygun çözümün, uluslararası garantiler ve bir uygulama takvimi belirlemek amacıyla ve Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi de dahil olmak üzere Batı Şeria'daki tüm Filistin topraklarının tüm sorumluluğunu üstlenmek için uluslararası bir barış konferansı düzenlemek olduğunu kaydeden Abbas, güvenlik ve askeri çözümlerin başarısız olduğu ve bölgede güvenlik ve istikrar sağlayamayacağı ortaya çıktı dedi.
Abbas'ın önerisine İsrail tarafından kesinlikle karşı çıkılıyor. Washington'ın Filistin seçimlerinin yapılmasını da içeren önerisi ise hem Filistin Yönetimi hem de İsrail tarafından ya tamamen ya da kısmen reddediliyor. Washington, Filistin seçimlerinin yapılması önerisini, savaş sonrası seçimlerin Hamas'ın zaferiyle sonuçlanabileceğini düşünmeden ortaya attı. Oysa ABD’nin şu anki tüm adımları Hamas’ı tüm alanlardan dışlamayı amaçlıyor.
Refah'ta yerinden edilmenin ve yıkımın fotoğrafı, 05 Aralık 2023 (AP)
Washington karmaşıklıkları kabul ediyor. Dışişleri Bakanı Blinken bölgeye yaptığı son ziyarette ABD yönetiminin bunun kolay olmayacağının ve süreç boyunca anlaşmazlıklar olacağının farkında olduğunu söyledi. Ancak diğer seçeneklerin terör saldırıları, daha fazla şiddet ve masum insanların daha fazla acı çekmesine yol açacağını ve bunun da kabul edilemez olduğunu da sözlerine ekledi.
Peki, hem Gazze’de bir Filistin yönetimi olmasını hem de Gazze'yi işgal etmek istemediğini söyleyen İsrail ne istiyor?
Gerçek şu ki ne İsrail güvenlik servislerinde ne de Filistin Yönetimi'nde Netanyahu'nun ne istediğini bilen kimse yok gibi görünüyor.
Filistinli bir yetkili İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a konuya dair yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“İsrail hükümeti, Gazze Şeridi'nde siyasi bir yönetim olmasıyla ilgilenmiyor, bunu anladık. Ancak askeri bir yönetimle de ilgilenmiyor. O halde ne istiyor? Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nı (UNRWA) mı? BM’yi mi? Ya da İsviçre’yi mi? Bunu anlamamız gerekiyor. Ortada ciddi bir uluslararası seçenek yok. Kimse Gazze Şeridi'nin yönetiminin sorumluluğunu üstlenmek istemiyor ve bunun için sıraya girmiyor. İsrail bu konuda bir plan yapmazsa, Gazze'de Hamas açısından ertesi günü dikkate alması gereken tarafın Filistin Otoritesi’nin olduğunu anlamak zorundasınız.”
Özetle Filistin Yönetimi, Gazze'ye bir tankın üzerinde dönmeyi reddediyor. Washington, ancak yenilenmiş bir Filistin yönetiminin Gazze’nin sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini söylüyor. Netanyahu ise savaştan sonra Gazze Şeridi'ni hiçbir Filistinli yönetimin yönetmeyeceğini, çünkü Gazze Şeridi'ndeki güvenlik kontrolünü İsrail’in tamamen üstleneceğini vurguluyor. Bunun ne kadar süreceğine ise değinmiyor. Kimsenin ertesi gün için net bir plan yapmadığı açık. Ortada sadece ya bir geçiş süreci başlatılması ya uluslararası güçlerin Gazze’de konuşlandırılması ya da Hamas yönetiminin düşürülmesinden sonra sorumluluğun Arap güçleri tarafından üstlenilmesi fikri var.
Yahya Sinvar... İsrail, Gazze’deki savaşın amacının Hamas'ın Gazze'deki otoritesini tamamen ortadan kaldırmak olduğunu söylüyor. (DPA)
Fakat en önemli soru şu: Gerçekten ‘Hamas sonrası’ diye bir gün olacak mı?
İsrailliler bunun karmaşık bir konu olduğunu ve uzun bir zamanın gerektiğini söylüyorlar. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise bunun 10 yıllık bir süreci gerektirebileceği değerlendirmesinde bulundu.
Sonuç olarak herkes Hamas'ın sadece askeri güçle yok edilebilecek bir tüneller ağından ibaret olmadığına, aynı zamanda bir ideoloji olduğuna ikna olmuş gibi görünüyor.
Kuş, el-Mevla ve el-Hüseyin… ‘Beşir'in güçlü adamları’ Washington'un yaptırımlarının kılıcı altındahttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711686-ku%C5%9F-el-mevla-ve-el-h%C3%BCseyin%E2%80%A6-%E2%80%98be%C5%9Firin-g%C3%BC%C3%A7l%C3%BC-adamlar%C4%B1%E2%80%99-washingtonun
Kuş, el-Mevla ve el-Hüseyin… ‘Beşir'in güçlü adamları’ Washington'un yaptırımlarının kılıcı altında
(Sağdan sola) Muhammed Ata el-Mevla, Osman el-Hüseyin ve Salah Kuş.
ABD Hazine Bakanlığı, eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir döneminin önde gelen üç güçlü ismine yeniden yaptırım uyguladığını bildirdi. Bildiride, bahsi geçen üç kişinin Beşir'in iktidarını deviren 2019 Devrimi öncesi ve sonrasındaki rolleri dikkat çekildi. Ayrıca Washington yönetiminin bu kişilere yönelik suçlamalarının eski rejimin iktidarda olduğu dönemle sınırlı olmadığı, aksine rejimin devrilmesinden sonraki uygulamalarını da kapsadığı belirtildi.
ABD tarafından yaptırım uygulanan ‘güçlü yetkililer’ şunlar: Güvenlik Servisi Başkanı istihbaratçı Salah Abdullah Kuş, (Salah Abdullah Gosh) güvenlik servisi başkanlığını paylaştığı rakibi Muhammed Ata el-Mevla ve son olarak Beşir'in ofisinin müdürü eski bakan Taha Osman el-Hüseyin.
Bazen farklı çıkarlara sahip olmalarına ve bazen de aralarındaki çatışmalara rağmen, pazartesi akşamı açıklanan ABD yaptırımları, Sudanlı üç meslektaşı ve tarafı bir araya getirdi. ABD'nin açıklamasında üçlüye yönelik olarak “ülkede güvenlik ve istikrarın baltalanmasında rol oynadıkları” suçlaması yer aldı. Açıklama, Sudan'da istikrarı bozan ve demokrasiyi baltalayanlara yaptırım uygulanmasını öngören bir icra emrine dayanıyor.
ABD Hazine Bakanlığı, hem Kuş'u hem de el-Mevla'yı “eski rejimin unsurlarını iktidara getirmek ve sivil bir hükümet kurma çabalarını baltalamaktan” sorumlu tutarken, el-Hüseyin’i “HDK’ye askeri ve maddi destek sağlamakla” suçladı.
ABD Hazine Bakanlığı'nın kararıyla bu üç isim, 2021'de Sudan Ordusu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki 25 Ekim darbesinin ve geçtiğimiz Nisan ayında ordu ile HDK arasında başlayan savaşın arkasında olmakla suçlanan İslamcı isim Ali Ahmed Karti ve HDK’nin ikinci adamı Abdurrahim Daklu’nun da aralarında bulunduğu eski yetkililere uygulanan yaptırımlar listesine katılmış oldu.
ABD yaptırımlarına maruz kalan bu son üç kişi kim? Sudanlılar onlar hakkında ne biliyor?
Kara kutu
Salah Kuş, 1999 yılında Genel İstihbarat Servisi'nin direktörlüğüne getirilinceye kadar, istihbaratın temel direklerinden biri olarak kabul edildi. Kuş’un çalışmaları on yıldan fazla bir süreye tekabül eden iki dönemi kapsadı. Görevden alınıp hapse atıldıktan sonra 11 Şubat 2018'de yeniden teşkilatın başına getirilen Kuş, Beşir liderliğindeki İslamcı rejimin 11 Nisan 2019'da yıkılmasına kadar bu görevde kaldı.
Kuş, ülkedeki en tehlikeli teşkilatın başında bulunduğu süre boyunca büyük insan hakları ihlallerinde bulunmakla suçlandı. Hartum ve Darfur'da sivillere karşı işlenen suçlarda da adı geçti. Kuş’un suçlama listesi ‘tutuklama, işkence ve yargısız infazı’ içeriyor. Teşkilatın Kuş dönemindeki uygulamaları dehşet verici olarak değerlendiriliyor.
Görevden ayrıldıktan sonra bile sessiz kalmaya alışık olmayan Kuş, Beşir döneminde bunu denedi ve ilk kez istihbarat servisinin başından ayrıldıktan sonra Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Danışmanı olarak atandı. 2013 yılında ordu subaylarıyla birlikte Beşir'e karşı bir darbe girişimine katılmakla suçlanan Kuş, görevinden alındı ve cumhurbaşkanlığı affıyla serbest bırakılana kadar cezaevinde kaldı.
Kuş'un özel yetenekleri sayesinde 2018 başlarında sağlığına kavuşan Beşir, herkesi hayrete düşüren bir kararla istihbarat servisinin başındaki Muhammed Ata el-Mevla'yı görevden alarak Kuş’u yeniden teşkilatın başına atadı. Kuş, Beşir rejiminin düşüşüne kadar Güvenlik ve İstihbarat Servisi koltuğunda kaldı. Beşir, Kuş’un yönetime karşı yapılan ilk protestoları bastırmada başarılı olacağını umuyordu, ancak Kuş, barışçıl protestocularla karşılaşması ve onlarca kişinin ölümüne yol açan şiddete rağmen devrimi bastırmada başarılı olamadı.
Kuş, Sudan'da bulunan aşırılık yanlısı güçler ve şiddet yanlısı grupların geniş kesimleriyle iç içe olan Sudan istihbarat servisinin başındaki konumu nedeniyle, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile Washington yönetimi ve Beşir rejimi arasındaki aleni düşmanlık durumunun ötesine geçen özel bir ilişki kurabildi. Aynı zamanda terörizmin resmi sponsorları olarak sınıflandırılan ülkelere Washington yönetimi tarafından uygulanan abluka, ekonomik ve ticari yaptırımları da aştı.
İslamcı hükümetin aşırılık yanlısı hareketlerle ilişkilerini yöneten Kuş, El Kaide lideri Usame bin Ladin, ‘Çakal Carlos’ ve diğer bazı isimleri ağırlamak da dahil olmak üzere radikal gruplarla güçlü ilişkiler kurdu. Ancak Kuş elindeki bilgileri CIA ile ilişkilerini güçlendirmek için kullandı. Öyle ki muhalifleri onu “radikal müttefiklerine ihanet etmek ve tüm dosyalarını ABD’ye teslim etmekle” suçladı. Her ne olduysa Washington yönetimi, Beşir'in devrilmesinden sonra Kuş’un ABD'ye seyahat etmesini yasakladı.
Kuş, Beşir'in iktidarının düşeceğinden emin olduktan sonra bazı siyasi güçlerle iletişim kurarak bir sonraki aşamada varlığını garanti altına alma karşılığında onları desteklemeye hazır olduğunu ifade etti. Kuş, bazılarının da gördüğü gibi devrimden kâr elde etmeye çalıştı. Ancak halk baskısı Kuş’u devirdi. Güvenlik görevinden istifa etmek zorunda kalan Kuş, tutuklanıp mahkemeye çıkarılmadan önce gizlice ülke dışına kaçtı. Geçtiğimiz yıl Kahire'de Sudanlı bir grupla görüşürken çekilmiş bir fotoğrafı yayıldı.
İkinci adam
Tıpkı ABD yaptırımlarının Kuş ile Muhammed Ata el-Mevla'yı bir araya getirmesi gibi, geçmiş dönümde de el-Mevla, Kuş’un yerini alarak Sudan istihbarat teşkilatının başına geçmişti. El-Mevla, milletvekilliği görevinden sonra Kuş döneminde istihbarat teşkilatında ikinci adam olarak görev yaptı.
Yaptırım uygulanan üçüncü kişi olan Beşir'in ofis müdürü Taha Osman el-Hüseyin’in Kuş'un görevden alınmasında ve yerine el-Mevla'nın atanmasında önemli rol oynadığına inanılıyor.
Devlet aygıtını ve güvenlik hizmetlerini Beşir'in mührüyle kontrol etmeye devam eden Kuş'un devrilmesinden sonra el-Mevla ve el-Hüseyin sağlam bir ittifak kurdu. Ancak Beşir, onları bir kez daha şaşırttı ve Kuş'u yeniden güvenlik ve istihbarat servisinin müdürü olarak atadı. El-Mevla, Hartum'un Washington Büyükelçiliği görevinden alındı ve Beşir yönetimi devrilene kadar ABD’de kaldı. O dönem, Beşir ile yardımcısı Bekri Hasan Salih arasındaki anlaşmazlıkların, el-Mevla'nın devrilmesine yol açtığı bildirildi.
Ofis yöneticisi
Beşir, 9 Haziran 2015'te, el-Hüseyin'in geniş yetki ve nüfuza sahip olarak Devlet Bakanı ve Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlar Kurulu Ofisi Genel Müdürü olarak atanmasını öngören bir kararname yayınladı. Taha'nın el-Mevla'nın yardımıyla Kuş'a karşı yapılan komploda önemli bir rol oynadığı ve bunun da Beşir'in onu görevden almasına yol açtığı biliniyor.
Beşir’in ofisinin müdürünün etkisi zamanla büyük ölçüde arttı. İslamcı muhaliflerinden gelen bilgilere göre ülkenin fiili yöneticisi haline geldi ve aynı zamanda siyasi sahnenin kontrolünü de ele geçirdi. Bu kampanyaların ışığında Beşir, onu görevinden almak ve yerine akrabası Hatem Hasan Buheyt'i atamak zorunda kaldı.
Beyaz Saray yetkilisi, İsrail’e Batı Şeria'daki yerleşimci şiddetine ilişkin duyduğu endişeyi dile getirdihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4711616-beyaz-saray-yetkilisi-i%CC%87srail%E2%80%99e-bat%C4%B1-%C5%9Feriadaki-yerle%C5%9Fimci-%C5%9Fiddetine-ili%C5%9Fkin
Beyaz Saray yetkilisi, İsrail’e Batı Şeria'daki yerleşimci şiddetine ilişkin duyduğu endişeyi dile getirdi
Filistinli bir vatandaş, Batı Şeria'da İsrailli yerleşimcilerin baskını sonucu yanan arabasını inceliyor (Reuters)
Beyaz Saray, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in Ulusal Güvenlik Danışmanı Phil Gordon'un İsrail'de Batı Şeria'daki durumu ele aldığını ve yerleşimci şiddeti de dahil olmak üzere gerilimin tırmanmasına yol açabilecek adımlar konusunda endişelerini dile getirdiğini açıkladı.
Açıklamada, Gordon’un İsrail'de, çatışmaların sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'ndeki yeniden yapılanma, güvenlik ve yönetim çalışmalarını da ele alarak, ABD yönetiminin savaş sonrasında Gazze'de oluşturmak istediği ‘ilkeleri’ anlattığı bildirildi.
ABD’li iki yetkili, İsrail’in savaştan sonra Gazze'ye yönelik planları konusunda daha fazla isteklilik gösterdiğini, Washington’un, Gazze Şeridi’nde Hamas hareketinin yeniden yükselişine olanak tanıyacak herhangi bir yönetim ve güvenlik boşluğundan kaçınmak istediğini söyledi.
Açıklamasında iki devletli çözüme bağlılığını teyit eden Gordon, Filistin halkının açık bir siyasi ufka sahip olması gerektiğini vurgulayarak, ABD'nin her türlü saldırganlığı caydırmaya ve bölgesel gerilimin önlenmesine yardımcı olmaya yönelik çabalarını tartıştığını aktardı.
Axios'un haberine göre iki ABD’li yetkili, Biden yönetiminin Gazze Şeridi'nin kuzeyinde olduğu gibi güneyinde de kara operasyonunun devam etmesi konusundaki endişelerini İsrailli yetkililere ilettiğini söyledi.
Yetkililer ayrıca, ABD ile İsrail'in savaş sonrasında Gazze'ye yönelik vizyonları arasında, özellikle de Filistin Yönetimi'nin oynayacağı rol arasında farklılıklar olduğuna dikkati çekti.
Haberde ABD’li bir yetkilinin Gazze Şeridi'ni yönetebilmesi için Filistin Otoritesini desteklemeye ve güçlendirmeye ihtiyaç olduğunu aktardığı belirtildi.
Bugün Ramallah'ı ziyaret etmesi planlanan Gordon’un Filistinli yetkililerle toplantılar yapılacağı ifade edildi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة