NASA desteği, hedefe bir adım daha yaklaştırdı: Uçan robotlar Venüs'ün bulutlarını keşfedecek

Venüs, atmosferinin gelen Güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesi nedeniyle Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen (NASA)
Venüs, atmosferinin gelen Güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesi nedeniyle Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen (NASA)
TT

NASA desteği, hedefe bir adım daha yaklaştırdı: Uçan robotlar Venüs'ün bulutlarını keşfedecek

Venüs, atmosferinin gelen Güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesi nedeniyle Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen (NASA)
Venüs, atmosferinin gelen Güneş ışınlarının dışarı çıkmasına izin vermemesi nedeniyle Güneş Sistemi'ndeki en sıcak gezegen (NASA)

Güneş Sistemi'nin ikinci gezegeni Venüs'ün asidik bulutlarında çok yakında uçan robotlar gezebilir. 
ABD'deki West Virginia Üniversitesi'ndeki mühendisler, gezegenin atmosferini araştırmak üzere inşa edilecek hava robotları için bir kontrol yazılımı oluşturdu.
Çalışma, NASA'nın Rekabetçi Araştırmayı Teşvik Programı tarafından desteklendi. Araştırmacılar bu programdan 100 bin dolarlık hibe aldı.
Üniversitenin Makine ve Havacılık Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr. Guilherme Pereira, "Projenin temel amacı, hibrit hava robotlarının Venüs'ün atmosferini keşfetmesini sağlayacak bir yazılım önermek" dedi:
"Bu projede daha önce de hibrit araçlar önerilmişti. Ancak bunları mümkün kılacak herhangi bir yazılım görmedik.
Çoğunlukla bir balon yardımıyla uçan ve aerobot diye de bilinen hava robotları, özellikle meteoroloji gözlemlerinde sıklıkla kullanılıyor.
Öte yandan, Venüs gibi sıcak ve zorlu bir ortamda bu araçların kullanılabilmesi için bazı yeniliklere ihtiyaç var. NASA işte bu fikirleri hayata geçirmek için bağımsız araştırma ekiplerine destek verdiği projeler oluşturuyor.
Pereira ve meslektaşlarının geliştirdiği yazılım, birden fazla hava robotunun Venüs'e gönderildiği bir senaryoya dayanıyor. Ancak halihazırda uyarlanabileceği bazı projeler de var.
Bunlardan biri ABD'li havacılık firması Northrop Grumman'in WAMP (Venus Atmospheric Maneuverable Platform) adlı uzay aracı konsepti. Firma, bir zepline benzeyen bu uzay aracını 2029'da fırlatmak ve Venüs atmosferini incelemeye başlamak istiyor.
Bunun yanı sıra NASA da çeşitli amaçlar doğrultusunda birçok hava robotu geliştiriyor.
Yeni yazılım ise Venüs'ün keşfinde üç şekilde rol oynayabilir:
Rota oluşturma: Venüs'ü keşfe gidecek ve Güneş enerjisiyle çalışacak hava robotları, bu yazılım sayesinde rotayı bulunduğu koşullara göre uyarlayabilecek. En uygun rotayı hızla oluşturabilen yazılım, bu tür bir uzay aracının enerji tasarrufu yapmasını sağlayarak uçuş süresini uzatacak.
Pereira, "Optimal bir enerji stratejisi bulmaya çalışıyoruz" dedi:
"Bir hava robotu, gezegenin karanlık tarafında ışıksız, uzun süre geçirmek zorunda kalacak. Hayatta kalabilmek için yeterli enerjiye sahip olması gerekiyor."
Robotun kaybolmaması: Yazılımın ikinci amacı da hava robotlarının daima Dünya'dan izlenebilmesini sağlamak.
Şu anda Venüs'te GPS olmadığı için uzay araçlarını takip etmek zor olacak. Ancak yeni yaklaşım, görevden önce oluşturulan haritaları robotun hafızasına yükleyerek yerinin tespit edilmesini sağlayacak.
Hava olaylarının izlenmesi: Projenin üçüncü ve son amacı ise hava robotlarının Venüs atmosferindeki doğal olayları daha doğru şekilde tahmin etmesini sağlamak.
Pereira'ya göre her bir robotun kendi bölgesindeki rüzgar akışını kaydedip birbiriyle paylaştığı bir ağ oluşturulmalı. Bu sayede robotlar, atmosferik hava olaylarından yararlanabilir:
"Örneğin rüzgar, robotun hedefine doğru yönelirse araçlar rüzgarı arkasına alabilir. Bu sayede enerjisini koruyarak daha verimli şekilde uçabilir."
Independent Türkçe, TechExplorist, WVU Today



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space