Nesli tükenmekte olan hayvanlar havadan toplanan DNA ile izlenecek

Araştırmacı, Kristine Bohmann havadan hayvan DNA örnekleri toplamanın önemine dikkat çekti. (CNN)
Araştırmacı, Kristine Bohmann havadan hayvan DNA örnekleri toplamanın önemine dikkat çekti. (CNN)
TT

Nesli tükenmekte olan hayvanlar havadan toplanan DNA ile izlenecek

Araştırmacı, Kristine Bohmann havadan hayvan DNA örnekleri toplamanın önemine dikkat çekti. (CNN)
Araştırmacı, Kristine Bohmann havadan hayvan DNA örnekleri toplamanın önemine dikkat çekti. (CNN)

Bilim insanları havadan DNA toplayarak analiz etmeye başladılar. Bunu yapmak için kullanılan çığır açan yeni teknolojilerin, nesli tükenmekte olan hayvanların ve doğal ekosistemlerin çalışma ve koruma yöntemini değiştirebileceği belirtiliyor.
CNN’e göre biri Danimarka'dan, diğeri  Birleşik Krallık ve Kanada'dan olmak üzere bağımsız çalışan araştırmacılar, Danimarka'daki Kopenhag Hayvanat Bahçesi ve Birleşik Krallık'taki Hamerton Hayvanat Bahçesi Parkı'ndan örnekler toplayarak havadaki DNA'nın farklı hayvan türlerini tespit etmek için kullanılıp kullanılamayacağını araştırdılar.
Yapılan açıklamada tüm canlı organizmaların atık salgıladığında, bir yeri kanadığında ve deri değiştirdiğinde eDNA (çevresel DNA) olarak bilinen genetik materyali çevreye bıraktığı yönünde. Son yıllarda, bilim adamları belirli türleri izlemek için su kaynaklı RNA dizisini incelemeye başladılar.
Bununla birlikte, havadaki eDNA'yı izlemenin, suda olduğundan daha zor olduğu vurgulandı.
İki araştırma ekibi DNA'yı havadan süzmek için farklı yöntemler kullanırken hayvanat bahçesinin sınırları içinde ve dışında, yakınlarda gizlenen hayvanları tespit etmede başarılı oldular.
Hamerton Hayvanat Bahçesi'ndeki çalışma grubu kaplanlar, lemurlar ve dingolar da dahil olmak üzere 25 farklı hayvan türünün DNA'sını tanımlayabildiler.
Kanada York Üniversitesi Yardımcı Doçent ve İngiliz araştırmasının baş araştırmacısı Elizabeth Clare konuya dair yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Konsantrasyonda önemli bir düşüş olmadan, test ettiğimiz yerden yüzlerce metre uzaktaki hayvanlardan ve hatta dışarıdaki kapalı binalardan bile eDNA toplayabildik. Hayvanlar içerideydi ama DNA'ları oradaydı.”
Kopenhag ekibi, 30 memeli de dahil olmak üzere 49 omurgalı türünün DNA’sını havada tespit edebildi.
Kopenhag Üniversitesi Globe Enstitüsü'nden olan ve Danimarka’da gerçekleştirilen çalışmasının baş yazarı Doçent Kristine Bohmann, "Sonuçları gördüğümüzde hayrete düştük" dedi.
Söz konusu iki ekip aynı zamanda, hayvanat bahçesinde yaşamayan hayvanları da keşfetti.
Araştırmacılar, Hamerton Hayvanat Bahçesi'nin dışında keşfedilen ve nesli tükenmekte olan Avrasya Kirpisi de dahil çevre bölgelerde yaşayan hayvanları tespit ederken Kopenhag Hayvanat Bahçesi’nde de kızıl sincabın izleri bulundu.
Araştırmacılar, söz konusu teknolojinin bilim nsanlarının türleri izleme yöntemini şekillendirebileceğine, potansiyel olarak kameralara, kişisel gözetime ve kapsamlı saha çalışmasına olan ihtiyacı ortadan kaldırabileceğine inanıyor.
 Elizabeth Clare yaptığı söz konusu ilerlemeye dair şunları söyledi:
"Bu yaklaşımın doğası, özellikle savunmasız veya nesli tükenmekte olan türlerin yanı sıra mağaralar ve yuvaları uzakta olan, ulaşılması zor ortamlardaki türleri gözlemlemek için yürütülen çalışmayı değerli kılıyor. Hayvanlar, DNA'larının izlerini tam anlamıyla havadan yakalayabilirsek, bölgede olduklarını öğrenene kadar bizim için görünür olmak zorunda değiller.”



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space