ABD ve Avrupa, Etiyopya ve Sudan’daki çıkarlarını korumak için mücadele ediyor

Addis Ababa'nın Tigray sorununu çözmesi, ABD ve Batılı tarafları hesaplarını gözden geçirmeye itiyor.

Birleşmiş Milletler’in New York'taki genel merkezinin önünde toplanan Tigrayli göstericiler. (AFP)
Birleşmiş Milletler’in New York'taki genel merkezinin önünde toplanan Tigrayli göstericiler. (AFP)
TT

ABD ve Avrupa, Etiyopya ve Sudan’daki çıkarlarını korumak için mücadele ediyor

Birleşmiş Milletler’in New York'taki genel merkezinin önünde toplanan Tigrayli göstericiler. (AFP)
Birleşmiş Milletler’in New York'taki genel merkezinin önünde toplanan Tigrayli göstericiler. (AFP)

Hem Sudan hem de Etiyopya, gerek siyasi ihtilaflar nedeniyle iç karışıklığa neden olan sorunlar olsaun gerekse kendi isteğine göre ilerlemek ve siyasi vizyonlarına ulaşmak için koşullarını dikte etmeye devam eden dış güçlerin hedefleriolsun, benzer sıkıntılardan geçiyorlar. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) varyantları ve diğer meselelerle meşgul olan uluslararası arenada şu sorunun cevabı merak ediliyor: Karşı karşıya oldukları iç koşullar ve dış zorluklar göz önüne alındığında iki ülkenin sorunları hangi noktaya gidiyor?

Etiyopya sıkıntıların üstesinden geldi
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti haftalık basın toplantısında, 2021 yılını ‘Nahda (Rönesans) Barajı ve dış güçlerin müdahale ettiği Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) ile yaşanan çatışmadan ötürü Etiyopya için bir imtihan ve baskı yılı’ olarak nitelendirdi. Sözcü açıklamasının devamında “Etiyopya, krizi uluslararası boyuta taşımaya yönelik tüm girişimlerin üstesinden gelerek bu aşağılık girişimlerin hepsini engellemeyi başardı” ifadelerini kullandı.
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ülkenin 1 Ocak 1956’da elde ettiği bağımsızlığı münasebetiyle benzer bir açıklama yaptı:
“Sudan zor bir durumdan geçiyor. Göz ardı edilemeyecek zorluklar, sıkıntılar ve krizlerle kuşatılmış durumda. Bunlarla ancak tam bir farkındalık, dürüstlük ve gerçek bağlılığın yanı sıra ulusun çıkarları her türlü çıkarın üstünde tutularak mücadele edilebilir.”
ABD, Sudan'da askeri ve sivil unsurlar arasında tanık olunan siyasi farklılıklar konusunda, geçtiğimiz 30 Ekim'de yaptığı çağrıda Sudan güvenlik güçlerinden her türlü şiddetten kaçınmalarını ve Sudan vatandaşlarının barışçıl gösteriler yapmasına saygı göstermelerini istedi.
ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman, "Sudan halkının Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki hükümeti barışçıl bir şekilde protesto etmesine izin verilmesi gerektiğini" vurguladı.

Akıl dışı baskılar
ABD ve Batılı örgütler Kasım 2020'de yapılan askeri operasyonunun ardından Tigray savaşının dayanakları hususunda Etiyopya hükümetini insan hakları ihlalleri ile suçlarken Etiyopya hükümeti ise "Tigray konusunda kendisine uygulanan baskıların akıl dışı”olduğunu söyledi.
Avrupa Birliği (AB) geçtiğimiz mart ayında Etiyopya hükümetini Tigray'da yaşananlarla ilgili eleştirdi. Avrupa Komisyonu, Tigray bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve mültecilere insani yardımların ulaştırılmasına getirilen kısıtlamalara ilişkin 'endişesini' dile getirdi. Ne var ki Etiyopya hükümeti bu açıklamaların doğru olmadığını söylüyor. Geçtiğimiz kasım ayında ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken yaptığı bir basın açıklamasında ‘Etiyopya'da yakında bir iç patlama’ olabileceğine dair uyarıda bulundu.
Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed, ABD'nin Addis Ababa'daki durumla ilgili tekrar tekrar yaptığı uyarılar ve ardından diplomatik heyetlerin ve yabancı uyruklu kişilerin ülkeyi terk etmesine yol açan korkutma ve kışkırtmaları hakkında, geçen haziran ayında değerlendirmelerde bulundu:
“Gerçek mermilerle değil, yalan yanlış söylemlerle savaşıyoruz. Etiyopya, kalkınma yolunu bozmaya çalışan iç ve dış mihrakların baskılarını engellemek için birçok büyük projeye imza atıyor."
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı 25 Mayıs'ta, Tigray Bölgesi’ndeki insan hakları ihlallerinden ötürü ABD'nin Addis Ababa'ya getirdiği kısıtlamalar karşısında rahatsızlığını dile getirdi. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti yaptığı basın toplantısında, "Kısıtlamalar iki ülke arasında 120 yıldır devam eden stratejik ilişkilere değer kazandırmıyor" dedi. Etiyopya Dışişleri Bakanlığı bir önceki gün de Birleşmiş Milletler'i (BM) Etiyopya'daki mevcut duruma ilişkin ‘tarafsız’ olduğunu bildirdiği tutumunu gözden geçirmeye davet etti.
Etiyopya Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Demeke Mekonnen geçtiğimiz cumartesi günü BM'ye gönderdiği mektupta BM'yi ‘TPLF'ye karşı verilen mücadelede taraflı tutumunu değiştirmeye ve Etiyopya hükümetine baskı yapmamaya’ çağırdı. Mekonnen ABD yönetiminin Addis Ababa'yı ‘Afrika Büyüme ve Fırsatlar Kanunu’nun (African Growth and Opportunity Act - AGOA) sağladığı imtiyazlardan çıkarmaya yönelik kararlarını ‘acele atılmış adımlar’ olarak değerlendirdi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Batılı ülkeler 5 Ocak'ta, Abdullah Hamduk'un görevinden istifa etmesinin ardından Sudan ordusunu tek taraflı bir şekilde yeni bir başbakan atamaması konusunda uyardı. ABD, AB, İngiltere ve Norveç tarafından yapılan söz konusu açıklamada “Sudan'da güvenilir bir hükümet ve parlamentonun kurulması, ekonomik yardımların yeniden başlamasını kolaylaştırmak için atılması gerekli bir adımdır” ifadeleri kullanılarak ülkenin bir çatışmaya girme tehlikesine karşı uyarıda bulunuldu. Ayrıca Batılı ülkeler, ‘ilgili sivil tarafların yönetimde geniş bir katılımı olmadan bir başbakanı veya belli bir hükümeti desteklemeyeceklerini’ vurguladılar.
Başbakan Abdullah Hamduk'un istifa etmesinin ardından Batı'nın gelecek hükümete yönelik tehditleri ışığında Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ‘ulusal kazanımlara bağlı kalınacağını, ülkenin kaosa kaymasına izin verilmeyeceğini, geçiş sürecini ve elde edilen başarıları koruyup vazifeleri tamamlamak ve barış yoluna devam etmek için ciddi bir şekilde çalışılacağını, geçiş yönetiminin bütün kurumlarının kurulacağını ve Sudan halkının ülkeyi yönetmesi için seçtiği kişiye yetki vereceği 2023 yılında belirlenen tarihte bağımsız seçimlerin düzenleneceğini’ vurguladı.
Etiyopya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dina Mufti geçen pazartesi Etiyopya Haber Ajansı'na (ENA) verdiği demeçte şunları söyledi:
“Addis Ababa, Sudan'daki durumu yakından izliyor ve Sudan halkının kendi iç ihtilaflarını herhangi bir dış müdahale olmaksızın barışçıl bir şekilde çözebileceğine inanıyor.”

İlginin iç yüzü
Etiyopya Kamu Diplomasisi Enstitüsü Başkanı Yasin Ahmed yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“ABD ve Batı'nın gösterdiği ilgi, insanlık olarak tanımlanan sebepler veya Batı'nın kutsal bir şiar olarak benimsediği demokrasi ilkelerinden kaynaklanıyor gibi görünse de bu önemin her şeyden önce çıkarlar tarafından harekete geçirilen sebepleri var. Batı siyasetindeki değişmez gerçek, gerek ekonomik gerek jeostratejik boyutlarda olsun kendi çıkarlarıdır. Etiyopya, 18’inci yüzyılda, İmparator Menelik döneminde Batı ve İtalya sömürgeciliğinden başlayarak sömürge dönemleri ve sonrasında Batılı güçlerin ilgi ve rekabetine sahne olmuştur. Bence ABD ve Batı'nın Etiyopya ve Sudan'ı hedef almasının en önemli gerekçeleri Washington, Pekin, Türkiye ve Rusya'nın Afrika Boynuzu üzerindeki rekabetinde gizli. Bu da Etiyopya ve Sudan'ı rekabet ve çatışma hususunda önemli iki ülke ve arena haline getiriyor.”

Açıklamasında Etiyopya sahnesine ilişkin tahminlerine de yer veren Ahmed sözlerini şöyle sürdürdü:
“Etiyopya'nın Tigray sorununu çözmedeki başarısı, başta ABD olmak üzere Batılı tarafları hesaplarını gözden geçirmeye itecek. ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman’ın Etiyopya’ya yapacağı ziyaret, Addis Ababa'ya yapacağı son ziyaret olabilir. Çünkü ABD yönetimi Feltman’ın yerine David Satterfield'ı geçirmeye karar verdi. Burada ortaya çıkan soru şu: Feltman’ı değiştirme kararı, Washington'ın Etiyopya hükümetine ve Afrika Boynuzu ülkelerine karşı başarısızlığı için bir örtbas mı?”

Ordunun yetkilendirilmesi
Diğer taraftan Afrika Danışmanlık Merkezi Müdürü Mu'tasım Abdulkadir el-Hasan duruma ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“Sudan'ın ekonomik ve stratejik öneme sahip olduğu Afrika Boynuzu bölgesi hedef alınıyor ve bölge üzerinden bir rekabet dönüyor. İki ülkenin içinde bulunduğu koşullardaki ortak faktör ve amaç, ABD ve Batı'daki müttefiklerinin iki ülkedeki siyasi sistemlere dayatmaya çalıştıkları itaat etme yaklaşımıdır. Sudan durumuna daha önceden hiç gösterilmeyen bir önem gösteriliyor. Bu da bu ülkelerin çıkarlarının arkasında Hartum'daki bir rejimin kendilerine müttefik olmasını ve emirlerine itaat etmesini sağlamaya çalıştıklarını gösteriyor. Sudan topraklarının sahip olduğu zenginliklerin elde edilmesi, dış güçler için bir sorun teşkil eden ordunun kasıtlı olarak yetkilendirilmesinin ardından, ulaşılmak istenen esas amaçtır. Dış güçler askeriyeyi çeşitli yollarla siyaset sahnesinden ekarte edip yerine arkasından kazanımlar elde edecekleri zayıf bir sivil rejim koymaya çalışıyor.”
Abdı-ulkadir, gelecekte yaşanacaklara ilişkin de tahminlerde bulundu:
“Önümüzdeki yıllarda ve 2023'te sivil bir hükümeti aday göstermek için yapılacak seçimlere kadar ordu, yönetim Sudan halkının hak ve çıkarlarını gözeten sivilllere devredilene kadar bırakana kadar iktidarda olacak. Bundan dolayı Sudan’da taraflar arasında daha fazla çatışmaya tanık olunacak.”



İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.


Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

TT

Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

BM Güvenlik Konseyi, pazartesi günü Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi planlanan Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırdı.

ABD tarafından dün hazırlanan bir karar tasarısı, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a yönelik yaptırımları da kaldırdı.

Karar tasarısına 14 ülke destek verirken, Çin çekimser kaldı.

Güvenlik Konseyi, "Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine tam saygı" taahhüdünü yineledi. Ayrıca, Suriye'nin tam, güvenli, hızlı ve engelsiz insani yardım erişimi sağlama ve terörizmle mücadele etme taahhüdünü memnuniyetle karşıladı. Güvenlik Konseyi kararı ayrıca, Suriye'nin "yabancı terörist savaşçıların" oluşturduğu tehdidi ele almasını, tüm Suriyelilerin insan haklarını korumasını, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmesini, geçiş dönemi adaletini ilerletmesini, kalan kimyasal silahları ortadan kaldırmasını ve kapsayıcı, Suriye liderliğinde bir siyasi süreç başlatmasını beklediğini belirtti.

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, kararı memnuniyetle karşılayarak, "Konsey, bu metnin kabulüyle Suriye'nin yeni bir döneme girdiğine dair güçlü bir siyasi mesaj vermiştir" dedi. Çin ise oylamada çekimser kalırken, Çin Büyükelçisi Fu Cong, Suriye'de "kırılgan güvenlik durumundan" "faydalanabilecek" "yabancı terörist savaşçıların" varlığından özellikle endişe duyduğunu belirterek, Konsey'in durumu tam olarak değerlendirmemiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Suriye'ye Hoş Geldiniz

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise Güvenlik Konseyi oylamasının ardından Suriye'ye ve halkına verdiği destekten dolayı ABD'ye teşekkürlerini iletti. Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, "X" platformunda yaptığı paylaşımda, "Suriye, ABD ve dost ülkelere Suriye'ye ve halkına verdikleri destekten dolayı teşekkürlerini sunar" ifadesini kullandı. Şeybani, Suriye diplomasisinin "engelleri ortadan kaldırma ve daha açık ve istikrarlı bir Suriye geleceğine giden yolu açmada aktif varlığını ve istikrarlı ilerleme kaydetme yeteneğini" bir kez daha teyit ettiğini belirtti.

Eş-Şara'ya yönelik yaptırımların resmen kaldırılması büyük ölçüde sembolik nitelikte; zira benzer adımlar, başkanlık görevi sırasında Suriye dışına çıkmak zorunda kaldığı her seferinde atılmıştı. Varlık dondurma ve silah ambargosu da kaldırılacak. ABD Başkanı Donald Trump, eş-Şara'nın savaştan zarar görmüş ülkesinde barışa doğru "iyi ilerleme" kaydettiğini söylemesinin ardından, 10 Kasım'da Suriye Devlet Başkanı'nı görüşmeler için ağırlayacak.

sdfg
Trump ve Eş-Şara'nın geçen mayıs ayında Riyad'da gerçekleştirdiği görüşmeden (AP)

Bu, eş-Şara'nın Washington'a ilk ziyareti olsa da eylül ayında Birleşmiş Milletler'e yaptığı ve on yıllardır New York'ta BM Genel Kurulu'na hitap eden ilk Suriye devlet başkanı olduğu tarihi ziyaretinin ardından ABD'ye yapacağı ikinci ziyaret olacak. Geçtiğimiz yılın sonlarında yönettiği güçler tarafından Beşşar Esed'i deviren eş-Şara, mayıs ayında ABD başkanının bölge turu sırasında Riyad'da Trump'la ilk kez bir araya geldi. Washington, eş-Şara liderliğindeki silahlı grup Heyet Tahrir eş-Şam'ı geçen temmuz ayında terör örgütleri listesinden çıkardı. Şam, pazar günü yaptığı açıklamada, Suriye devlet başkanının Washington'da kalan yaptırımların kaldırılması, yeniden yapılanma ve terörle mücadele gibi konuları görüşeceğini belirtti.


Refah tünelleri: Hamas militanlarının tahliyesi için ödenebilecek olası bir bedel

Filistinli bir kız, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında oynuyor (Reuters)
Filistinli bir kız, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında oynuyor (Reuters)
TT

Refah tünelleri: Hamas militanlarının tahliyesi için ödenebilecek olası bir bedel

Filistinli bir kız, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında oynuyor (Reuters)
Filistinli bir kız, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında oynuyor (Reuters)

Bilgi sahibi kaynaklar, Gazze Şeridi ile ilgili devam eden görüşmeler hakkında bir öneri sunulduğunu açıkladı. Öneri, İsrail kontrolündeki Refah bölgesinde (Gazze'nin güneyinde) konuşlanmış Hamas militanlarının, tünellerin imha edilebilmesi için tüneller hakkında bilgi vermelerini ve silahlarını teslim etmelerini öngörüyor. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre kaynaklar bu adımın, militanların Şeridin diğer bölgelerine tahliye edilmesi karşılığında olacağını söyledi. Kaynaklar, Hamas veya İsrail'in henüz öneriye yanıt vermediğini vurguladı.

Ateşkes anlaşmasında öngörüldüğü gibi, Hamas savaşçılarının İsrail kontrolü altındaki bölgelerde varlığını sürdürmesi, ateşkesin sürdürülebilirliğine tehdit olarak görülüyor. Refah, İsrail güçlerine karşı en az iki saldırıya tanık oldu. Hamas olaya müdahil olduğunu reddederken, İsrail onlarca Filistinlinin ölümüne yol açan saldırılarla misillemede bulundu.

Bu arada ABD, BM Güvenlik Konseyi'ne, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planını desteklemeyi amaçlayan bir karar tasarısı sundu. ABD misyonunun bir sözcüsü yaptığı açıklamada, Büyükelçi Mike Waltz'un öneriyi Konsey'in seçilmiş on üyesine ve birkaç bölgesel ortağa sunduğunu belirtti.

Ayrıca İsrail, "silah kaçakçılığını" önlemek amacıyla Mısır sınırında kapalı bir askeri bölge kurulacağını resmen duyurdu ve bu durum, iki ülke arasındaki artan gerilim konusunda yeni endişelere yol açtı.