Ulusal Halk İstişarelerini savunan Tunus Cumhurbaşkanı medyayı suçluyor

BM yetkilileri el-Bahiri’nin serbest bırakılması veya ceza muhakemesine uygun bir şekilde suçlamada bulunulmasını istiyor.

Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Ulusal Halk İstişarelerini savunan Tunus Cumhurbaşkanı medyayı suçluyor

Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said dün akşam yaptığı açıklamalarda, ülkenin siyasi, sosyal ve ekonomik geleceğini belirlemek amacıyla halka bir dizi sorunun yöneltildiği Ulusal Halk İstişarelerini savunarak, “Bu istişare uygulamasının yeni bir şey olmadığını zira Venezuela, Brezilya ve Şili gibi birçok ülkede kullandığını, ayrıca yeni yöntem ve düşüncelere göre, bunun farklı konularda kamuoyundaki baskın eğilimler ve görüşler hakkında bilgi edinmenin bir yolu” olduğunu belirtti.
Başbakan Necla Budin’i ağırladığı görüşmede, hükümetin istişareyi organize etmeye yönelik hazırlık çalışmalarına övgüde bulunarak, medyayı gerçekleri çarpıtmak itham ederek eleştiren Cumhurbaşkanı Said “Temel ve asıl konuların dikkat verdikleri konuların en sonuncusu. Arkalarında mali lobiler var” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı “Özgürlüğü küfür olarak görüyorlar” ifadelerini kullanırken, medya adamlarını “artık kimsenin inanmadığı geleneksel yollarına ve sosyal medya aracılığıyla ortaya çıkmış yollarına geri dönmekle” itham etti.
Bazı insan hakları örgütlerinin ve siyasi liderlerinin, Nahda hareketinin liderlerinden Nureddin el-Bahiri’nin ve zorunlu ikamete tabi tutulan herkesin serbest bırakılmasına yönelik çağrılar konusunda Cumhurbaşkanı Said, “Ev hapsine konulanların, cezaevinde olması gerekiyordu” dedi. Ayrıca Tunus yönetimi ve güvenlik makamlarıyla birlikte, söz konusu kişilerin pasaport sahtekarlığı ve terör listelerinde yer alan kişilere pasaport verilmesi de dahil olmak üzere birçok suça karıştıklarını kanıtlayan çok sayıda belgenin bulunduğunu vurgulayarak “Hiç kimse, ifade ettiği bir görüş veya tutum nedeniyle hapse atılmadı” dedi.
Sayıştay’ın 2019 seçimlerine ilişkin raporunda bildirdiği ihlaller sebebiyle 19 siyasi liderin yargıya sevk edilmesi ile ilgili olarak Said, kimseyi hedef almadığını, ancak onların cezalandırılmasını gerektiren belgelerin bulunduğunu, ihanetler, bağlantılar ve yurt dışından finansmanların söz konusu olduğunu belirtti. Ayrıca “Bazı Batılı başkentler, mali çevrelerinin etkisi altında Tunus’un hukuka saygı duymadığını söylemek istiyor. Ancak biz kimsenin kanundan üstün olmadığını söylüyoruz.” ifadelerini sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Tunus’a karşı suç işleyen herkesten hesap sorulması için bir kez daha çağrıda bulundu ve yargının işleyişine müdahale etmeyi reddettiğini vurguladı.
Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler (BM) dün, Tunus’ta insan haklarının durumunun kötüleşmesinden endişe ettiğini belirterek, ülkenin yetkili makamlarına Nahda partisinden liderlerinden eski bakan Nureddin el-Bahiri’nin serbest bırakma veya hakkında ceza muhakemesine uygun bir şekilde suçlamada bulunma çağrısında bulundu.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Sözcüsü Liz Throssell dün Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, “Tunus’ta son bir ayda yaşanan olaylar, ülkedeki insan haklarının durumunun kötüleşmesine yönelik endişelerimiz derinleştirdi” ifadelerine yer verdi.
Throssell “Yetkililer, Bahiri’nin terörle bağlantılı suçlarla itham edildiğini belirttiler. Ancak avukatının, yöneltilen ithamlar hakkında henüz resmi olarak bilgilendirilmediğini biliyoruz” açıklamasında bulundu. Tutuklanmasından iki gün sonra hastaneye kaldırılan el-Bahiri’nin, tansiyon, şeker ve kalp rahatsızlıklarından muzdarip olduğunu ve tutuklandığından beri açlık grevinde olduğunu da hatırlatmak gerekiyor.
Throssell, Nahda partisinden eski bir içişleri bakanının danışmanı olarak görev yapmış olan Fethi el-Beledi’den bahsederek, aynı gün ve benzer koşullarda başka bir kişinin tutuklandığını, 4 Ocak’a kadar kendisin nerede olduğu yönelik bilgi alınmadığını belirtti. Ayrıca “Yetkililere, söz konusu iki kişinin serbest bırakılmasını hızlandırma veya ceza muhakemesi standartlarına uygun olarak suçlamada bulunmalarını istiyoruz” ifadelerini de sözlerine ekledi.
Bu bağlamda, eski bakan Muhammed Abu, bir radyo kanalında yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Said’in Tunusluları yanılttığını söylerken, bu davayı Yüksek Yargı Konseyi’ne bırakmasını ve dikkatini bunun yerine Nahda Hareketi, Tunus’un Kalbi Partisi ve Nida Tunus Partisi (NTP) gibi siyasi partilerle ilgili yolsuzluk konularına ve organize suç konulara gibi gerçek dosyalara yöneltmesin talep etti.
Abu ayrıca, yargıçların ve politikacıların mülkiyetlerine yönelik davaların yanı sıra birkaç TV kanalıyla ilgili kara para aklama dosyasının açılmasını talep etti. Abu Nureddin el-Bahiri’e yöneltilen, Tunus vatandaşlığının satılması ve evrakta sahtecilik ithamlarının “Tunus’taki birçok avukatı güldüren boş bir dosya” olarak değerlendirdi.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."