BAE’den ABD’ye Husilere karşı kararlı duruş çağrısı

ABD’nin Yemen Temsilcisi Lenderking, 'gerginliği azaltmak' için ziyaretlerine başladı.

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, ABD'nin Yemen temsilcisi ile bir araya geldi. (SEBE)
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, ABD'nin Yemen temsilcisi ile bir araya geldi. (SEBE)
TT

BAE’den ABD’ye Husilere karşı kararlı duruş çağrısı

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, ABD'nin Yemen temsilcisi ile bir araya geldi. (SEBE)
Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, ABD'nin Yemen temsilcisi ile bir araya geldi. (SEBE)

ABD, Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking'in Yemen'de barış çabalarını güçlendirmek ve yeniden ateşkes sağlamak için yeni ziyaret turlarına başladı.  Söz konusu ziyaretlerin hedefinde Husi saldırılarına karşı uluslararası alanı harekete geçirmek var.
ABD’nin bu adımı, İran destekli Husilerin Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) başkenti Abu Dabi'de düzenlediği ve üç kişinin öldüğü, 6 kişinin de yaralandığı saldırıların hemen ardından geldi.
ABD'li yetkili geçen yıl da benzer ziyaretlerde bulunmuş, Yemen'de ateşkes yapılması için bir dizi adımlar atmıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından çarşamba günü yapılan açıklamada Yemen Temsilcisi’ninKörfez ülkeleri  ile İngiltere'nin başkenti Londra'yı ziyaret edeceği ve barış çabalarını canlandırmaya çalışacağı kaydedildi.
Açıklamada Lenderking'in Birleşmiş Milletler ile bölgesel üst düzey hükümet yetkilileri ve diğer uluslararası ortaklarla koordinasyon içinde çalışacağı belirtildi. BM liderliğinde kapsamlı bir barış sürecine tam olarak katılma çağrısı yapacağı bilgisi paylaşıldı.
Bakanlık açıklamasının devamında, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffith’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) belirttiği gibi Yemen'de 16 milyon kişinin toplam 3 milyar dolar tutarında acil yardıma ihtiyacı olduğu vurgulandı. Başta bölgesel olmak üzere tüm bağışçıların ek finansman sağlaması ve çatışmanın taraflarının insani yardıma erişimi kolaylaştırmak ve Yemen'in yakıt krizini çözmek için adımlar atmasının şart olduğu vurgulandı.
Washington'daki BAE Büyükelçiliği, Abu Dabi'deki tesislere düzenlenen, üç kişinin yaşamını yitirmrsine,  altı kişinin de yaralanmasına neden olan saldırının ardından ABD yönetimine ve Kongre'ye yeniden Husileri yabancı terör örgütü olarak sınıflandırma çağrısında bulundu. 
Büyükelçilik, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda da Husilerin yeniden terörist listesine alınması çağrısını yineledi.
ABD merkezli Axios sitesinde yer alan habere göre söz konusu çağrılar, BAE petrol tesislerine düzenlenen son Husi saldırılarının ardından hız kazandı.
Haber sitesinin alıntı yaptığı resmi kaynaklara göre konu, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın  BAE Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan ile yaptığı görüşmede de gündeme geldi.
Abu Dabi Veliaht Prensi ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutan Yardımcısı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan, ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin yanı sıra başta savunma ve askeri alanlar olmak üzere bölgedeki gelişmeler ve uluslararası dosyalar ele alındı.
BAE Resmi Haber Ajansı WAM’a göre, terörist Husi milislerin ülkede gereçekleştirdiği son saldırının gündeme geldiği görüşmede, bölgenin güvenliğine ve istikrarına yönelik tehditler ve bu tür saldırgan uygulamalara karşı sağlam bir uluslararası duruş sergileme ihtiyacı ele alındı.
ABD Savunma Bakanı görüşme sırasında  ülkesinin söz konusu saldırıları kınadığını, güvenliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik tehditler karşısında BAE'nin yanında durduğunu yineledi.
Diğer yandan, Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf da uluslararası topluma, Körfez Girişimi, Ulusal Diyalog Konferansı’nda alınan kararlar ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2216 sayılı kararını içeren üç referans kapsamında Husi grubuna daha fazla baskı uygulama ve Yemen krizini çözmek için barış sürecine ciddi şekilde dahil olma konusunda atılacak adımlarınönemini vurguladı.
Hacraf’ın açıklamaları, ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking ile Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Genel Sekreterlik merkezinde çarşamba günü gerçekleştirdiği görüşme sırasında geldi. Görüşmede söz konusu referansa dayalı siyasi çözüme ulaşmak için bölgesel ve uluslararası çabalar bir kez daha gözden geçirildi.
ABD, Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan’ın yaptığı açıklamada da BAE tesislerinin hedef alındığı ve sivillerin ölümüne yol açan saldırıdan Husi grubunu sorumlu tutmak için çalışma sözü verilmişti.
ABD'nin Abu Dabi'de meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınadığını vurgulayan Sullivan, saldırıdan İran destekli Husi milislerin sorumlu tutmak için çalışacaklarını vurguladı.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü John Kirby salı günü düzenlediği basın toplantısında ülkesinin, topraklarına yönelik tüm tehditler karşısında BAE'ni savunma taahhüdünü sürdüreceğini ancak Pentagon'un Emirlikler'e sağlanabilecek silah ve teçhizat konusunda herhangi bir ek planı olmadığını belirtti.

Kirby açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“ABD, bu tür saldırılarda insansız hava araçlarının kullanılmasının getirdiği zorluklar karşısında BAE'nin kendi savunmasına katkı için yaptığı talepleri incelemeye devam edecek. İran destekli Husilerin son saldırısında da olduğu gibi; BAE’nin bu tür saldırılara karşı koyabilecek yeteneklere sahip olmalarını sağlamak için  çalışacak.“



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.