Jeopolitik önceliklerini değiştiren İran dış politikasında yeniden Afrika’ya odaklıyor

Tahran ideolojisini yoksul ve ihtiyaç sahibi kesimlere empoze etmeye çalışıyor.

Ortadoğu Enstitüsü’nün raporu, İran'ın Hizbullah’ı Nijerya'yı İsrail'in ve Batı'nın bölgedeki emellerini engellemek için bir üs olarak kullandığını ortaya koydu. (Reuters)
Ortadoğu Enstitüsü’nün raporu, İran'ın Hizbullah’ı Nijerya'yı İsrail'in ve Batı'nın bölgedeki emellerini engellemek için bir üs olarak kullandığını ortaya koydu. (Reuters)
TT

Jeopolitik önceliklerini değiştiren İran dış politikasında yeniden Afrika’ya odaklıyor

Ortadoğu Enstitüsü’nün raporu, İran'ın Hizbullah’ı Nijerya'yı İsrail'in ve Batı'nın bölgedeki emellerini engellemek için bir üs olarak kullandığını ortaya koydu. (Reuters)
Ortadoğu Enstitüsü’nün raporu, İran'ın Hizbullah’ı Nijerya'yı İsrail'in ve Batı'nın bölgedeki emellerini engellemek için bir üs olarak kullandığını ortaya koydu. (Reuters)

Hüda Rauf
İran'ın temel hedefi daima etkisini Ortadoğu'ya yaymaya çalışmak olmuştur. Ancak Tahran'ın etkisini genişletmeye çalıştığı bir başka bölge daha var: Afrika Kıtası.
İran, Latin Amerika ülkeleri gibi Batı karşıtı politikaları ve ideolojileri benimseyen coğrafyalarla ya da Afrika ülkeleri gibi acı çeken, yoksul bölgelerle ilişki kurmak için ideolojisini zayıf, yoksul ve ihtiyaç sahibi kesimlere empoze etmeye çalışıyor. İran'ın Afrika'ya yönelik politikası stratejiyi ‘Güney-Güney’ ilişkileri olarak nitelendiren eski Cumhurbaşkanı Ahmedinejad döneminde başladı. Daha sonra Hasan Ruhani'nin sadece Batı ile ilişkileri düzeltmeye dayanan politikasının aksine bugün İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, İran'ın Arap komşuları ve Orta Asya ülkelerine odaklanarak doğuya yönelme politikası ışığında, Tahran’ın Afrika ülkeleriyle ilişkilerini ve Ahmedinejad'ın Afrika stratejisini canlandırmaya çalıştığını görüyoruz.

İran stratejisini canlandırmak
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran'ın Afrika'ya yönelik stratejisini canlandırma stratejisinin ilk adımı kapsamında Togo'nun Tahran Büyükelçisi ile yaptığı görüşmede, Batı'nın tarih boyunca Afrika'yı sömürmeye ve sömürgeleştirmeye çalıştığını, şu an halen bölgedeki çıkarlar hamlelerine devam ettiğini söyledi. Reisi ayrıca Batı'nın Afrika'daki amaçlarını ve çıkarlarını da kınadı, İran'ın Afrika ülkelerinin bağımsızlığına, gelişimine ve refahına verdiği desteği ifade etti. İran dış politikasında Afrika ülkeleriyle ilişkiler kurma ve güçlendirme planlarını bir öncelik olarak nitelendiren Reisi ayrıca İran'ın Togo da dahil olmak üzere Afrika ülkeleriyle çeşitli alanlarda ilişkilerini güçlendirmeye çalıştığını vurguladı.
İran, ‘direniş’ ekseni olarak nitelediği coğrafyayı genişletme yeteneğini ifade etmek için Afrika ülkeleriyle ilişkiler kurarak yoksul halklara karşı fikirlerini kullanmaya çalışıyor. İran, Afrika'daki nüfuzunu genişletmeye çalışırken ticari, askeri ve denizcilik alanlarında ilişkilerini pekiştirmeyi hedefliyor. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Tahran rejimi çoğunlukla Arap, Suudi, Türk ve İsraillilerin programlar, yatırımlar ve  projeler yürüttüğü bölgeleri hedef alıyor.
İran, Apartheid rejiminin sona ermesinden sonra Güney Afrika ile ticareti yeniden başlatan ilk ülkelerden biriydi. İki ülke o zamandan bu yana güçlü ilişkilere sahip. Ticaret, bu ilişkinin ayrılmaz bir dinamiği konumunda. Tahran, ekonomik zorluklara ve iç çalkantılara rağmen nüfuzunu pekiştirdiği gerekçesiyle ilişkilerini ilerletmeye çalışıyor.

Afrika'da kısmi nüfuz
İran diplomatik, siyasi ve güvenlik ilişkileri ve denizcilik, ticari ve kültürel alışveriş yoluyla Afrika'da kısmi nüfuz elde etti. Kıta’ya yönelik politikası, ‘devrimci’ vizyonunu dünyaya ihraç etme çabaları ve çıkarları doğrultusunda oluştu. Ancak İran'ın politikası aynı zamanda yaptırımlar ve izolasyonla mücadele sürecinde Kıta’daki devlet ve devlet dışı aktörlerle ortaklıklar kurarak devam etti. Kuzey Afrika'daki Sahel ülkelerindeki Müslüman toplumlarda nüfuzunu genişletmeye büyük önem veren İran’ın ABD ve İsrail karşısında, Kızıldeniz'de, Babu’l Mendeb bölgesinde ve Afrika Boynuzu'ndaki varlığı da arttı. Kızıldeniz'de devriye gezen denizaltıların konuşlandırılmasını kısmen geliştirip Batı Afrika ülkeleriyle askeri ilişkilerini de artırdı.
İran silah satmak, savaşması için militan eğitmek ve Şii grupları finanse etmek gibi faaliyetlerle Afrika'daki bazı ülkelerde etkisini artırmaya çalıştı. Ortadoğu Enstitüsü tarafından 2018 yılında yayınlanan bir raporda, İran'ın Hizbullah’ı Nijerya'yı saldırı başlatmak ve İsrail ile Batı'nın bölgedeki emellerini engellemek için bir operasyon üssü olarak kullandığını ortaya koydu. Raporda Nijeryalılara yönelik eğitimlere hız verdiği vurgulandı.

Şii mezhebini öğretmek
İran, Afrika Kıtası’nda kültürel ilişkileri artırmak için Şii merkezleri kurdu. Senegal gibi bazı ülkelerdeki üniversitelerde Şii mezhebine yönelik eğitimler verdi. İran'ın Uluslararası Al-Mustafa Üniversitesi'nin Senegal’deki şubesi, Fars diline ek olarak Şii mezhebi, İran kültürü ve tarihi, ayrıca İslami ilimlere yönelik eğitim vererek öğrencilere ücretsiz yiyecek ve maddi yardım sağlıyor.
Tahran Nijerya'da da benzer şekilde İran Dini Lideri’nin fikirleri doğrultusunda, kendilerinden etkilenen İslami bir örgüte sponsorluk yapıyor. Şii öğretileri, ‘Hausa’ dilinde yayınlanan ‘Al-Mizan’ gazetesi aracılığıyla yayılıyor. Kuzey ve Güney Nijerya'daki geniş bir okul, hastane, kültür merkezi ve sosyal yardımlaşma ağı kuran İran kolejlerinde ve üniversitelerinde eğitim görmeleri için gençlere burslar sağlıyor.

Dönüm noktası
Mahmud Ahmedinejad'ın cumhurbaşkanlığı dönemi, İran'ın Kıta’ya girişinde bir dönüm noktası oldu. İran şimdi Reisi döneminde jeopolitik önceliklerini değiştirip ‘Dünya, Batı ile sınırlı değil’ diyor. Afrika bir kez daha İran'ın dış politikasının merkezinde olacak. Yani Dış politikasını ekonomisini felç eden yaptırımlar ve diplomatik izolasyon karşısında Afrika'ya kaydıran İran son zamanlarda etkisini Ortadoğu'nun ötesine taşımak için çalışıyor.



İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
TT

İran Cumhurbaşkanı'nın yokluğunda süreç nasıl işleyecek?

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve yardımcısı Muhammed Muhbir (Tesnim)

İran anayasası, İran cumhurbaşkanının herhangi bir nedenle iki ay süreyle yetkilerini kullanamaması durumunda, İran cumhurbaşkanlığının görevlerini geçici bir komitenin üstlenmesini öngörüyor.

131. maddeye göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Rehber'in onayıyla, Meclis Başkanı ve Yargı Başkanının da yer aldığı bir komiteye başkanlık ediyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 50 gün içinde başkanlık seçimlerini düzenlemekle yükümlü olacak.

131. maddeye göre Rehber, cumhurbaşkanı yardımcısının yetkilerini gerektiği gibi kullanamaması halinde cumhurbaşkanının tüm yetkilerini doğrudan şahsen üstlenebilir veya yeni bir yetkili atayabilir.

İran Anayasası'nın 113. Maddesine göre İran Cumhurbaşkanı'nın, Rehber'den sonra ülkede en yüksek yetkili olduğunu ve Rehber ile ilgili konular hariç, Anayasa'nın uygulanmasından ve yürütme organını (hükümeti) yönetmekten sorumludur.

Bu, İran'ın başbakanlık görevini devralmak üzere geçici bir komite kurma durumu ile üçüncü kez karşı karşıya kalmasıdır.

İlki, İran devriminin ilkelerine ihanet ettiği gerekçesiyle Rehber Humeyni tarafından görevden alınan eski Cumhurbaşkanı Ebu'l Hasan Beni Sadr’ın görevden alınmasının ardından gerçekleşti. Beni Sadr 1979 devriminden sonra İran'ın ilk seçilmiş cumhurbaşkanıydı. Paris'te sürgünde iken Ekim 2021'de öldüğünde 88 yaşındaydı. Komitenin çalışmaları 22 Haziran 1980'den aynı yılın 2 Ağustos'una kadar yaklaşık iki ay sürdü.

İkincisi, 30 Ağustos 1981 tarihinde İran Başbakanı Muhammed Ali Recai'nin suikasta uğramasının ardından kurulmuştur. Komisyon, Başbakanlık binasının bombalanmasından birkaç saat sonra çalışmalarına başladı ve 9 Ekim 1981 tarihine kadar devam etmiştir.