Ebu Gayt: Arap Birliği Zirvesi zamanında yapılmayacak

Arap ülkeleri, Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesine karşı çıkıyor.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)
TT

Ebu Gayt: Arap Birliği Zirvesi zamanında yapılmayacak

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt. (EPA)

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Arap coğrafyasındaki gelişmeler ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle Cezayir’in, bir sonraki Arap Birliği Zirvesi’nin tarihi konusunda anlaşmak için ek istişareler talep ettiğini bildirdi. Arap dışişleri bakanlarının Cezayir tarafından önerilen tarih üzerinde anlaşmak üzere 9 Mart'ta bir araya geleceği bilgisini paylaştı.
Gayt’ın açıklamaları, Ürdün Kralı 2. Abdullah ve Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen Safadi ile yaptığı görüşme sonrası devlet televizyonu tarafından yapılan ve dün akşam yayınlanan röportaj sırasında geldi.
Arap Zirvesi’nin belirlenen zamanda yapılmayacağını belirten Gayt zirvede Suriye konusuna ilişkin şunları söyledi:
“Şu an itibariyle katılacak gibi görünmüyor. Ancak zirve düzenlenene kadar üye ülkeler arasında belirli bir yaklaşım üzerinde istişare yapılır, Suriye hükümetiyle görüşme kabul edilirse ve Suriye’deki yönetim de Arap ülkelerinin tutumlarına olumlu cevap verirse Suriye’nin Arap Birliği’ne geri dönmesini engelleyecek bir durum olmaz diye düşünüyorum.”


Ebu Gayt, Ürdün Kralı 2. Abdullah ile görüşme gerçekleştirdi. (AFP)

Gayt açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ama bunlar gerçekleşmeyebilir. Bunları şartlar olarak söylemiyorum. 21 ülke tarafından temsil edilen Arap devletleri grubu ile Suriye arasındaki uzlaşı çerçevesinden bahsediyorum.”
Gayt, Arap Birliği'nde Suriye'nin dönüşüne karşı ülkelere varlığına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu:
“Suriye’nin pozisyonlarındaki ısrarları sebebiyle Arap Birliği’ne dönüş olmadığını söyleyen ülkeler var. Suriye hükümetiyle görüşmeyi ve taleplerine cevap verip vermeyeceklerini savunan Arap ülkeleri de bulunuyor. Suriye ile ilgili dikkate alınması gereken Birleşmiş Milletler kararları mevcut. Araplar olarak hepimiz Suriye meselesini önemsiyoruz. Milyonlarca Suriye vatandaşının yanı sıra Ürdün, Irak ve Lübnan da etkilendi. Suriye meselesinde ister bölgesel isterse uluslararası güçlerden olsun, çıkan gerilim ve yapılan dış müdahale nedeniyle herkes zarar görüyor.”
Suriye sahasında birden fazla yabacı güç bulunduğuna dikkat çeken Gayt, pozisyonların netliğine gereksinim duyulduğunu belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hiç şüphesiz herhangi bir Arap tarafının Arap Birliği’ne dönüşü güç. Ancak umuyorum ki bu dönüş, Arap Birliği’nin bölgede kendisiyle uyumlu olan Suriye'ye dönmesi için gerçek olur. Şimdiye dek Arap ülkelerinin pozisyonlarını takip ettim. Herkes büyük bir dikkatle hareket ediyor.”
Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesinin önündeki engellere ilişkin sorulara da cevap veren Gayt, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararının uygulanmasına atıfta bulundu.Arap Birliği’nin tüm süreci yakından takip ettiğini vurguladı.
Gayt, konuya dair Kuveyt’te de kendisine sorular yöneltildiğini belirterek “Arap bakanların herhangi birnin net konuşmadı. Bu nedenle Kuveyt'te söz konusu dosya açılmadı ve konunun halen askıda olduğunu söyledim” dedi.
Gayt, Cezayir’de düzenlenecek toplantıda bu konunun gündeme gelip gelmeyeceği ile ilgili de şunları söyledi:
“Konu hakkında hazırlık yapılmalı. Bu nedenle kimsenin bu konu hakkında açıkça konuşmadığını tüm samimiyetimle söylüyorum. Konu perde arkası tartışmalarda kalırsa bir sonuca varılamaz.”
Arap Birliği’nde 21 ülkenin birbirinden güç alarak hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Genel Sekreter sözleirni şöyle sürdürdü:
“Arap ülkeleri henüz harekete geçmedi. Suriye topraklarında bulunan ve Arap çıkarlarına uymayan yabancı güçlerin olduğunun farkındalar. Suriye'yi Arap Birliği'ne yeniden dahil etme kararını Araplardan başka kimse veremez.”
Suriye’nin Arap Baharı sırasında Arap Birliği’nden çıkarılmasının ‘yanlış bir karar’ olup olmadığı sorusuna cevap veren Gayt, “Bazı Arap ülkeleri tarafından birçok başarısız girişim oldu” diyerek bu duruma yaşanan rahatsız edici olayların yol açtığını vurguladı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24