Grip ve Kovid-19 tespiti için akıllı telefon uygulaması

ABD araştırmacılar tarafından geliştirildi ve kullanımında yer alan araçların hepsi evde bulunur.

Grip ve Kovid-19 tespiti için akıllı telefon uygulaması
TT

Grip ve Kovid-19 tespiti için akıllı telefon uygulaması

Grip ve Kovid-19 tespiti için akıllı telefon uygulaması

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisine bağlı en bilindik sorunlarından biri virüsün “sessiz vektörleri” olarak biliniyor. Sessiz vektörler, ‘virüsü taşıyan, semptom göstermeyen ve virüsü başkalarına bulaştırabilen kişiler olarak’ tanımlanıyor. Pandemi ile ilgili diğer bir sorun ise influenza (grip) virüsleri ile Kovid-19 arasında ayrım yapılması sorununa dayanıyor. Söz konusu iki sorunu aşmak için, cep telefonundan kullanılan hızlı ve ucuz testler yapmak önemlidir. Washington Üniversitesi’nden profesör olan Michael Mahan liderliğindeki bir ABD’li bir araştırma ekibi, Bacticount adlı bir uygulama aracılığıyla bir çözüm sundu. Amerikan Tabipler Birliği Dergisi’nin (JAMA) son sayısında konu ile ilgili bir çalışma yayınlandı.
Michael Mahan Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Akıllı telefona dayalı teşhis, evde düşük maliyetli testler için bir platform sağlar. Söz konusu uygulama bilinen en hızlı, en hassas, en uygun maliyetli ve en gelişime açık testlerdendir. Kovid-19’un yeni varyantları ve influenza da dahil olmak üzere pandemiye yol açabilecek diğer patojenlere de kolayca uyarlanabilir, Akıllı telefonun kamerasını kullanan uygulama ve laboratuvar kiti, kimyasal reaksiyonu ölçmeye ve 25 dakika içinde PCR testleri kadar hassas bir şekilde, zaman ve maliyetten açısından çok daha az bir maliyetle tanı koymaya yardımcı olur” ifadelerine yer verdi.
Washington Üniversitesi profesörü testin adımlarını, kullanıcının tükürüğünü bir bardağa koymasının ardından viral RNA'yı serbest bırakmak ve tükürük örneklerinin termal analizini yapmak üzere tükürüğün sıcak bir yüzeye yerleştirdiğini sonra enzimler ve patojene ait problar içeren özel bir reaksiyon çözeltisi gerektiren LAMP adı verilen reaksiyon karışımını eklediğini, etkileşimler tamamlandığında ise, semptom göstermeyen bir kişiye koronavirüs bulaşıp bulaşmadığını belirlemek veya kişinin semptomlarının olması durumunda ise koronavirüs ile mi yoksa influenza ile mi enfekte olduğunu görmek için bir akıllı telefonun kamerası ile çalışan Bacticount uygulamasının kullanıldığını açıkladı.
Her bir hızlı antijen testi başına 10 ila 20 ABD doları ve her bir PCR testi için ise 100 ila 150 ABD dolarlık fiyat ile karşılaştırıldığında bu testin maliyeti sadece 7 doları aşmıyor. Test maliyetinin yüzde 90’ı reaksiyonda kullanılan enzimlere dayanıyor. Mahan’ın belirttiğine göre araştırma ekibi, söz konusu uygulamada ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) yönergelerini dikkate aldı ve uygulamayı Google Play üzerinden Bacticount başlığı altında kullanıma sundu. Mahan, “Dünya çapında Kovid-19 yeni varyantlarının ortaya çıkmasıyla birlikte, pandemiyi kontrol altına alma çabalarında test ve tanı önemini korumaya devam ediyor. Dünya nüfusunun neredeyse yarısının bir akıllı telefonu var. Bunun hassas teşhis için, adil ve eşit erişim sağlamak üzere etkileyici bir potansiyel olduğuna inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy