Fas’ta kuyuya düşen çocuğun hayatını kaybetmesi şok etkisi yarattı

Dün kuyudan çıkarılan Rayyan adlı çocuğun cesedini taşıyan ambulans (AFP)
Dün kuyudan çıkarılan Rayyan adlı çocuğun cesedini taşıyan ambulans (AFP)
TT

Fas’ta kuyuya düşen çocuğun hayatını kaybetmesi şok etkisi yarattı

Dün kuyudan çıkarılan Rayyan adlı çocuğun cesedini taşıyan ambulans (AFP)
Dün kuyudan çıkarılan Rayyan adlı çocuğun cesedini taşıyan ambulans (AFP)

Fas’ta 5 gün boyunca düştüğü 32 metrelik kuyuda mahsur kalan Rayyan isimli çocuğun tüm kurtarma çabalarına rağmen hayatını kaybetmesi Fas’ta şok etkisi yarattı.
Sosyal medyada Irak, Yemen, Fransa ve ABD’ye kadar dünyanın her yerinden paylaşım yapılarak, Rayyan’ın trajik sonu nedeniyle duyulan üzüntü ifade edildi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Facebook üzerinden yaptığı paylaşımda, “Küçük Rayyan’ın ailesine ve Fas halkına acınızı paylaştığımızı söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı. 
Fas Kralı 6. Muhammed, çocuğun ebeveynleri Halid Oram ve Vessima Harşiş’i arayarak taziye dileklerinde bulundu.

Kraliyet Divanı tarafından yapılan açıklamaya göre, Fas Kralı bu trajik olayda hayatını kaybeden çocuğun tüm aile üyelerine taziye dileklerinde bulunarak, Cenab-ı Hakk’tan kendisine rahmet, yakınlarına ise sabır diledi.
Açıklamada, “Fas Kralı bu trajik olayın gelişmelerini yakından takip ediyordu. Gerekli önlemlerin alınması ve küçük çocuğun hayatının kurtarılması için azami çabayı gösterilmesi yönünde tüm yetkililere talimat verdi, ancak Allah’ın takdiri oldu” denildi.
Milan takımında forma giyen Cezayirli futbolcu İsmail Bennacer, Twitter hesabından kalp şeklinde bir balonla gökyüzüne yükselen bir çocuğun yer aldığı karikatürü paylaşarak, “Rayyan'ın cesareti hafızalarımızda kalacak ve bize ilham vermeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Fas asıllı ABD’li romancı Laila Lalami ise, “Hepimiz küçük Rayyan’ın başaracağını umuyorduk. Bütün bunlar çok trajik” şeklinde bir açıklama yaptı.
Rayyan, ülkenin kuzeyindeki Şafşavan şehrinde Salı günü öğleden sonra babası kuyuyu tamir ederken kuyuya düştü. 
Çocuğu kurtarma çalışmaları ülkenin en önemli gündem konusu oldu. Bu trajik olay dünya basınında da geniş yer buldu.
Önceleri köyden gönüllüler ve kurtarma ekipleri çocuğu kurtarmak için kuyuya inmeye çalıştı ancak kuyu dar olması buna engel oldu.
Cuma günü yerel basında çıkan haberlere göre, ailesi çocuklarının canlı çıkacağına dair umudunu son ana kadar hiç kaybetmedi.
Kurtarma ekipleri son günlerde çocuğa ve oksijen sağlamak için çalıştı ancak bunları kullanıp kullanmadığından emin değillerdi.
Günler boyunca buldozerler ve iş makineleri ile yapılan kazı Cuma akşamına kadar devam etti. Çocuğun kurtarılması için beton borular kullanılarak yatay sondaj çalışmaları yapıldı.
Cuma günü sürecin sona yaklaştığına inanılıyordu. Ancak yer yer toprak kayması yaşanması nedeniyle çalışmalar yavaşladı ve kurtarma ekipleri gece boyunca elle kazmaya başladı.
100 saati aşan çalışmanın ardından kuyudan çıkarılan Rayyan, ilk olarak ambulansa alındı. Ancak çocuğun vefat ettiğinin açıklanması ailesi ve toplanan büyük kalabalığı yasa boğdu.
Acılı aile cenazenin tarihini açıklamadı ancak bugün yapılacağı tahmin ediliyor.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24