Kızıldeniz ülkeleri krizlere karşı birleşiyor mu?

Bu bölgenin, bölge ülkelerinin çıkarları pahasına nüfuzu paylaşmak için gerçek veya hayali bir çatışma alanına dönüşeceğinden farklı bir endişe mevcut

Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi’nin en belirgin hedefleri, ‘küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumak, güvenlik, yatırım ve kalkınma yönlerini geliştirmek, taraf ülkeler için istikrarı sağlamak, ortak çıkarlarını desteklemek ve bölgede olumsuz rol oynamaya çalışan dış güçleri caydırmaktır’ (Independent Arabia- Hasan Hamed)
Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi’nin en belirgin hedefleri, ‘küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumak, güvenlik, yatırım ve kalkınma yönlerini geliştirmek, taraf ülkeler için istikrarı sağlamak, ortak çıkarlarını desteklemek ve bölgede olumsuz rol oynamaya çalışan dış güçleri caydırmaktır’ (Independent Arabia- Hasan Hamed)
TT

Kızıldeniz ülkeleri krizlere karşı birleşiyor mu?

Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi’nin en belirgin hedefleri, ‘küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumak, güvenlik, yatırım ve kalkınma yönlerini geliştirmek, taraf ülkeler için istikrarı sağlamak, ortak çıkarlarını desteklemek ve bölgede olumsuz rol oynamaya çalışan dış güçleri caydırmaktır’ (Independent Arabia- Hasan Hamed)
Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi’nin en belirgin hedefleri, ‘küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumak, güvenlik, yatırım ve kalkınma yönlerini geliştirmek, taraf ülkeler için istikrarı sağlamak, ortak çıkarlarını desteklemek ve bölgede olumsuz rol oynamaya çalışan dış güçleri caydırmaktır’ (Independent Arabia- Hasan Hamed)

Mana Abdulfettah
Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi (Kızıldeniz Birliği) su yollarınıngüvenliği ve enerji güvenliği ile ilgili, stratejik öneme sahip ve birkaç gergin ve çalkantılı bölgede yer alan Kızıldeniz’in güvenliğini çevreleyebilecek tehlikeyi idrak etmek için bir dizi etkileşim çağrısında bulundu.Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’in Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkeler için güvenlik ve kalkınma amaçlı bir oluşum kurulmasının önemine dair açıklaması sonrasında bu durum, Suudi Arabistan başta olmak üzere Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkelerin, ‘Kızıldeniz ve Aden Körfezi Kıyısındaki Arap ve Afrika Ülkeleri Konseyi’ni kurup yönetmesi için bir gerekçe olarak görülüyor. Konseyin kuruluş sözleşmesi, 6 Aralık 2018’de Riyad’da komşu sekiz Arap ve Afrika ülkesinin (Suudi Arabistan, Sudan, Mısır, Yemen, Ürdün, Cibuti, Somali ve Eritre) dışişleri bakanları tarafından imzalandı. Sözleşmede ayrıca, konseyin ‘küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumayı, güvenlik, yatırım ve kalkınma yönlerini geliştirmeyi, taraf ülkeler için istikrarı sağlamayı, ortak çıkarlarını desteklemeyi ve bölgede olumsuz rol oynamaya çalışan dış güçleri caydırmayı’ amaçladığı ifade edildi.
Konseyin kurulma gerekliliği, bazı uluslararası güçlerin varlıklarını güvence altına alma ve çıkarlarını gözetme amaçlarına bakılmaksızın hareketlerini öngörerek, askeri üslerin kurulduğu noktalardan yararlanılmasından doğdu. 

Uluslararası varlık
Kızıldeniz bölgesindeki çatışmanın itici güçlerinin başında, bazı ülkelerin siyasi kırılganlıklarından ve sağlam bir güvenlik altyapısına duyulan ihtiyaçtan yararlanan, ekonomik sebeplerle bölgesel ve uluslararası güçlerin rekabeti geliyor. ABD, Cibuti’nin stratejik konumu ve Batı yanlısı yönelimi nedeniyle 11 Eylül 2001 olaylarından sonra terörle mücadele operasyonları başlatmak için Cibuti’deki askeri üssünü tercih etti. Daha önce ise ABD Barış Enstitüsü (USIP), Orta Doğu ve Afrika Boynuzu’nu birbirine bağlayan bölgeler arası dinamiklerin analizindeki boşluğu kapatmak için Kızıldeniz Girişimi’ni başlattı. Bu boşluk, bölge ülkeleri arasında köprü kurmak amacıyla bir anlaşmaya varılmadığı sürece siyasi, toplumsal ve etnik bölünmeler tarafından yönetiliyor. Bölge ülkeleri arasında bu açığı kapatmak için bir anlaşmaya varılmadığı takdirde Kızıldeniz bölgesindeki olası çatışmayı azaltmak zorlaşıyor ve ABD’nin dikkati, bu bölgedeki jeopolitik manzaranın hızla değişmesine kayıyor. Öyle ki Washington, geçtiğimiz yıllarda geri çekilmesinin bir sonucu olarak bir tehlike sezmeye başladı. Daha sonra belirli görevler ve belirli bir zaman çerçevesi ile bölgeler arası konularda koordinasyon sağlamak amacıyla Afrika Boynuzu ve Kızıldeniz’deki temsilcilerine odaklanarak, yavaş yavaş bölgesel diplomasi yoluyla geri döndü. Çin açısından ise Kızıldeniz, Deniz İpek Yolu’nun önemli bir parçası ve Çin projesinin (Kuşak ve Yol Girişimi) iki tarafından biri olarak sayılıyor. Bu nedenle Çin, diğer askeri üslerin de kendisine katılması beklentisiyle Babu’lMendeb Boğazı yakınında Cibuti’de bir askeri üs kurdu. Kendisi, başta ABD olmak üzere diğer uluslararası güçlerle herhangi bir çatışmadan uzak durmayı amaçlıyor. Ancak diğer taraftan Çin, bir yanda İran diğer yanda da İsrail ile ilişkilerini de genişletiyor. Aynı şekilde Cibuti’de Rusya, Türkiye ve askeri üs kurmak isteyen diğer ülkelerin varlığının yanı sıra Fransa, Japonya, İspanya ve İtalya’nın da üsleri bulunuyor.  
Türkiye, Somali’de askeri bir üs kurdu. Eski Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in devrilmesinden önce Sudan’ın Sevakin şehrinde de bir başka üs kurmaya çalışıyordu. Ayrıca Eritre’deki ‘Massava’ limanı da askeri bir varlığa tanık oluyor. Ancak söz konusu varlık, sınırlı düzeyde.

Bölünmelerin etkisi
Bu yoğun varlık, iki türlü. İlk olarak daha önce bazı Husi saldırılarında olduğu gibi, gemi trafiğini tehdit ederek ve yabancı gemileri hedef alarak olası terör eylemlerini engelleyebilecek bu üslere yönelik yarı askeri alarm durumuyla ilgili. Ancak ikincisi ise bu bölgenin, Somali’deki çatışma, Eritre’ye yayılması muhtemel olan ‘Tigray’ çatışmaları, Sudan’daki siyasi istikrarsızlık ve Yemen savaşının diğer yakası Afrika Boynuzu’ndakisavaş ve çatışma bölgelerine yakınlığıyla ilgili. Kızıldeniz havzasının uluslararası nüfuzunun, kendisini çevreleyen ülkelere yansıyan ve Kızıldeniz’in jeopolitik kavramına dayanan, Kızıldeniz’deki güvenlik sistemine girme tehdidinden kaynaklanması dikkat çekici. Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu birbirine bağlayan önemli bir su yolu olarak çevresindeki herhangi bir istikrarsızlık belirtisi, doğrudan ona yansıyacak.
Her ülkeye özgü bu faktörlere ek olarak her ülkenin komşularının siyasi, güvenlik ve ekonomik koşullarından etkilenmesine ilişkin güvenlik endişeleri nedeniyle bu ülkeler arasında ayrılık belirtileri görülüyor. Batı politikası, yükselen siyasi İslam akımlarına ve Somali gibi kırılgan ülkelerdeki terörist hareketlerin faaliyetlerine karşı koymak için Mısır gibi etki alanlarına odaklanarak ve bölgeyi Afrika Boynuzu’na kadar çevreleyerek, ‘Arap Baharı’ olaylarından bu yana bu harekete odaklandı.
Bölünme ortamı, ülkelerin birbirlerine karşı ‘içeride gerilim yatakları oluşturma’ suçlamalarından, tarafları patlatmaya yönelik girişimlerden ve siyasi, etnik ve bazen de ekonomik iddialara dayalı düşmanlık tohumlarının ortaya çıkmasından da kurtulmuş değil. Anlaşmazlıklar yalnızca bunlarla da sınırlı değil. Aksine tehlike, bölgenin ve Kızıldeniz’i batıdan çevreleyenülkelerin, özellikle etnik, siyasi ve dini bölünmelerle çekişen bir bölge olması nedeniyle, ayrı devletlere ve bölgelere ayrılma olasılığında yatıyor. Bu bölünmüş bölgelerin bölge dışından ülke ve kuruluşlarla ittifak kurmaları mümkün, zira bölgede bir dayanak bulmak istiyorlar. Tüm bu nedenlerle uluslararası güçler modellerini sunmaya çalışıyor. Bu noktada ABD’nin argümanı, demokrasi ve insan hakları, Çin’in argümanı ise kalkınma ve yatırımdır. Rusya ve Türkiye gibi diğer güçler ise ekonomik, askeri ve güvenlik modelleri arasında bölünmüş durumda.

Çatışma sahnesine dönüşüm
Bu uluslararası yaklaşım, İran’ın Basra Körfezi, Kafkaslar, Orta Asya ve Batı Asya’ya ek olarak Kızıldeniz’in emperyal rüyasının beş sütunundan biri olacağına dair hırsını canlandırmak amacıyla Kızıldeniz ve su yolları yakınında fiili varoluş rekabeti oluşturuyor. İran, Kızıldeniz’i, ‘Basra Körfezi’ndeki Hürmüz Boğazı’ndan Kızıldeniz’de Yemen’e yakın Babu’lMendeb Boğazı’na kadar’ gerginliği aktarabilecek hayati bir alan olarak görüyor. Eğer bu olursa burada, varlığını gösterebilecek ve dünya petrolünün yüzde 30’unun geçtiği hayati koridorun güvenliğini tehdit edebilecek. 
Aynı şekilde bu hırs, Umman Denizi ve Basra Körfezi’ni çevreleyen İran kıyılarından, ardından Kızıldeniz’den geçerek Eilat limanının eteklerinde Süveyş Kanalı’na kadar deniz yayının bir uzantısını oluşturacak. Bu durumun, İran’ın son zamanlarda Afrika Boynuzu ve Sudan’dan başlayıp Batı Afrika’ya kadar uzanan Afrika Kıtası’ndaki müdahalelerle açıklanması mümkün.
Bu bölgenin, bölge ülkelerinin çıkarları pahasına, nüfuzu paylaşmak ve uluslararası çıkarları gözetmek için gerçek veya hayali bir çatışma alanına dönüşeceğinden farklı bir endişe mevcut. Kızıldeniz’in ve su yollarının güvenliğine dair bir güvence bulunmaması, Körfez ülkelerinin en önemli endişelerinden biri olmaya devam ediyor. Herhangi bir olası tehdide karşı ancak entegre bir siyasi, güvenlik, askeri ve ekonomik yol içerisinde bir strateji çizilerek bu endişeyle karşı karşıya gelinebilir. 

Stratejik Öngörü
Kızıldeniz’deki stratejik duruma dair öngörü, küresel petrol talebinin gerçeği ve geleceği, enerji güvenliği ikilemi, küresel ticaret hareketi ve güvenlik seviyelerinin ölçülmesi ile belirleniyor. Bunların tamamı, hayati su yollarının güvenliğini tamamen bozmanın zor olduğunu ve bir kaza sonucu bile olsa herhangi bir şekilde kapanmalarının imkânsız olduğunu bize gösterecek kadar iç içe geçmiş verilerdir. Zira ‘Ever Given’ konteyner tankerinin başına gelenler ve Süveyş Kanalı’nı diğer gemilerin trafiği ve ihracat hareketliliği için ağır kayıplar bırakan bir süre boyunca kapatması iyi biliniyor. Ayrıca deniz trafiğinin korsanlık ve silahlı milislerin saldırısı gibi isyanlarla karşı karşıya kalabilmesi de olası. Ancak bölgedeki uluslararası güçlerin hedef birliği eksikliği nedeniyle tam askeri operasyonların başlatılabileceği bir arena olması pek mümkün değil. 
Mantıklı ve acil nedenlerle Kızıldeniz’e kıyısı olan ülkeler, çıkarlarına uygun tek bir güç olmak için topraklarını savunmaya ve ekonomik güçlerini jeopolitik ve ekonomik hedeflerin bir karışımıyla güçlendirmeye çalışıyorlar. Hatta bu ülkeler, geleneksel ittifakta bir silaha dönüşebilecek ve çatışmaya yol açabilecekekonomik ihtiyaç boşluklarını istismar etmemeye çalışıyor. 
Uluslararası güçler, ekonomik güç için bölgesel işbirliğini güçlendirmeden, uluslararası kuruluşlar aracılığıyla, ‘savaş başlatarak ticaret alışverişlerini ve yoksullaşmayı izlemek, Etiyopya ve Somali gibi bazı ülkelerde yaşananlara benzer şekilde bu durumu sona erdirme ve barış getirme çabalarına sessiz kalmak ve şu anda Sudan’da olduğu gibi siyasi şiddet eylemlerine zımni bir destek vermek’ gibi çeşitli araçlar kullanabilirler. Bu durum, tarafları sıkılaştırma politikası olarak biliniyor. Ayrıca başta ekonomik olmak üzere çeşitli türlerde uluslararası yaptırımlar, kuşatma ve hegemonya dayatması da söz konusu.



İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
TT

İsrail Cibaliye'de evlerine gitmeye çalışan sivillere saldırdı: 15 ölü ve 30 yaralı

İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)
İsrail askerleri bugün Gazze Şeridi'nde (İsrail Ordusu- AFP)

Filistin Televizyonu bugün (Cumartesi), İsrail'in Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında evlerine dönmeye çalışan sivillere saldırması sonucu 15 kişinin öldüğünü ve 30 kişinin yaralandığını bildirdi.

Konuyla ilgili olarak Filistin Haber ve Enformasyon Ajansı (WAFA) bugün "işgal ordusunun Cibaliye kampındaki bir sığınağın girişini bombaladığını ve kamp içinde evlerine dönmeye çalışan vatandaşları hedef aldığını, bunun sonucunda çoğu Kamal Adwan Hastanesi’ne nakledilen onlarca şehit ve yaralı olduğunu" bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre WAFA haberinde: "Günlerdir sürekli bombardıman altında olan kamptaki insani durum felaket boyutunda; kampta kalan aileler kuşatma altında, gıda, su ve ilaç gibi temel yaşam ihtiyaçlardan yoksun, ambulans ve sivil savunma ekipleri kampa ulaşamıyor ve içerideki ceset ve yaralıları alamıyor, bu ise gerçek bir felaketin habercisi" ifadelerini kullandı.

Yedioth Ahronoth gazetesi dünkü haberinde, Cibaliye mülteci kampındaki İsrail güçlerinin buradaki çatışmaları, 7 Ekim 2023'te savaşın başlamasından bu yana ordunun karşılaştığı en şiddetli çatışmalar olarak nitelendirdiğini bildirdi.

Gazete, İsrail güçlerinin Cibaliye 'deki çatışmaların çok yoğun olduğunu ve Hamas'ın "büyük bir direniş" gösterdiğini söylediklerini aktardı.


Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
TT

Gazze Şehrinin güneybatısında bu sabah şiddetli silah sesleri ve patlamalar duyuldu

Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)
Gazze Şeridi'nde operasyon yapan İsrail askerleri (AFP)

Filistin Enformasyon Merkezi (PIC), bu sabah Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Gazze Şehri'nin güneybatısında şiddetli silah ve patlama seslerinin yankılandığını duyurdu.

Merkez, İsrail güçlerinin birkaç gündür askeri operasyon yürüttüğü Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampında da gruplar ve İsrail güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandığını belirtti.

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta, Refah şehrinin güneyi ve doğusu yoğun topçu bombardımanına ve helikopter saldırılarına maruz kaldı.

İsrail saldırısında Han Yunus'un doğusundaki Abasan el-Kabira bölgesinde El Farahin kasabası da hedef alındı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre El Aksa TV, İsrail uçaklarının Refah'ın merkezindeki bir evi hedef alması sonucu dün akşam iki kişinin öldüğünü bildirmişti.

İsrail uçakları ayrıca Cibaliye Kampı'nın batısındaki Faysal bin Fahd Okulu'na çok sayıda füze atarak, bir vatandaşı ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına neden oldu.


El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
TT

El-Kassam Tugayları Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerinin öldürüldüğünü duyurdu

Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)
Gazze Şeridi'ndeki Cibaliye Mülteci Kampı yakınlarında bir İsrail tankı (AP)

Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları bugün (Cumartesi) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda 15 İsrail askerini öldürdüğünü duyurdu.

Şarku'l Avsat'ın Filistin merkezli Safa haber ajansından aktardığına göre, el-Kassam Tugayları tarafından X platformunda yayınlanan paylaşımda, “Mücahitlerimiz, bir Kassam grubunun çok sayıda askerin barikat kurduğu eve baskın düzenleyerek askerlerle sıfır mesafeden çatışmaya girmesi ve ardından Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ın doğusunda yer alan et-Tanur mahallesi bölgesinde bir anti-personel düzeneğini patlatmasının ardından 15 Siyonist askeri ortadan kaldırmayı başardı” ifadesi yer aldı.

Almsn Haber Ajansı DPA'ya göre açıklamanın devamında, “Aynı bölgede bir Siyonist Merkava 4 tankı Yasin 105 füzesiyle hedef alındı” denildi.

İsrail ordusu, İsrail'in askeri operasyonları sonucunda Gazze Şeridi'nin dört bir yanından yerinden edilen yaklaşık 1,5 milyon Filistinliye ev sahipliği yapan kentte askeri operasyon başlatmanın yansımaları konusunda bölgesel ve uluslararası uyarıların ortasında, pazartesi günü Refah'ın doğusunda bir operasyon başlattı.

İlgili bağlamda Safa haber ajansı, İsrail ordusunun Cibaliye Mülteci Kampı’na yönelik işgalini yedinci gününde de sürdürdüğünü ve bu sabah yerel saatle 9:30'da kampın batı bölgelerine yeniden topçu ateşi açtığını bildirdi. Ajans ayrıca, İsrail işgal güçlerinin günlerdir sağlık ekiplerinin sokaklardaki ölülere ulaşmasını engellediğini de belirtti.


Hizbullah'ın İsrail'e karşı kullandığı yeni silahlar neler?

İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
TT

Hizbullah'ın İsrail'e karşı kullandığı yeni silahlar neler?

İran'ın Elmas füzesi (arşiv)
İran'ın Elmas füzesi (arşiv)

Hizbullah İsrail ile çatışmalarında zaman zaman yeni silahlar duyuruyor. Son olarak perşembe günü, hedeflerinin üzerine saldırmadan önce füze fırlatan bir insansız hava aracını (İHA) yedi ay önce başlayan gerginlikten beri ilk kez kullandı. Peki, Hizbullah'ın İsrail'e yönelik saldırılarında kullandığı bu yeni silahların en öne çıkanları hangileri?

Silahlı saldırı SİHA’ları

Hizbullah, perşembe günü İsrail'in Metula kentindeki bir askeri alana iki adet S-5 füzesi ile donatılmış ‘silahlı saldırı SİHA’sı’ ile operasyon düzenlediğini ve ardından SİHA’nın infilak ettiğini duyurdu. Hizbullah, SİHA’nın tankların bulunduğu bölgeye doğru uçuşunu, iki füze ateşlemesini ve ardından patlamasını belgeleyen bir video yayınladı.

​​Hizbullah’ın ‘Sarallah’ tanksavar füze sistemi. (Hizbullah’ın yayınladığı bir videodan)

Hizbullah’ın ‘Sarallah’ tanksavar füze sistemi. (Hizbullah’ın yayınladığı bir videodan)

Hizbullah, 7 Ekim'de Gazze Şeridi'nde İsrail ile Hamas arasında başlayan savaşın ardından, İsrail ile karşılıklı bombardıman yapılmasından bu yana ilk kez böyle bir silah kullandığını duyurdu. İsrail ordusu perşembe günü SİHA patlaması sonucu üç askerin yaralandığını açıkladı.

Hizbullah medyası tarafından verilen bilgiye göre SİHA'nın savaş başlığı 25 ila 30 kilogram ağırlığında yüksek patlayıcı içeriyordu.

Askeri analist emekli Tuğgeneral Halil el-Hilu AFP'ye yaptığı açıklamada, bu SİHA’nın öneminin İsrail toprakları içinden saldırı düzenleyebilmesi olduğunu belirterek, Hizbullah'ın ‘kolayca kontrol edilebilen ve radarlar tarafından tespit edilmeden alçak irtifada yavaşça uçabilen İHA’lar’ gönderebilme kabiliyetinden faydalandığını kaydetti.

Hizbullah çarşamba günü, Lübnan sınırına 30 kilometreden fazla uzaklıktaki Tiberya kentinin batısında bulunan bir İsrail üssüne ‘bir dizi saldırı SİHA’sı” ile saldırı düzenlediğini duyurdu. Analistlere göre bu, karşılıklı bombardımanın başlamasından beri İsrail toprakları içinde düzenlenen en derin saldırı oldu.

Güdümlü ve ağır füzeler

Hizbullah son haftalarda, askeri mevzileri ve araçları hedef almak için İHA’lar ve güdümlü füzeler kullandığı ‘karmaşık’ olarak tanımladığı saldırılar düzenlediğini duyurdu.

Hizbullah ayrıca son zamanlarda İran yapımı Burkan ve Elmas ile adını 2015 yılında Suriye'de öldürülen bir Hizbullah komutanından alan Cihad Muğniye gibi güdümlü ve ağır füzeler kullandığını da açıkladı.

 İran'ın Burkan füzesi (Tahran'ın müttefiki Yemenli Husilere bağlı medya kuruluşları)

İran'ın Burkan füzesi (Tahran'ın müttefiki Yemenli Husilere bağlı medya kuruluşları)

Hilu ayrıca, Hizbullah'ın halen ağırlıklı olarak 5 ila 8 kilometre menzile sahip Kornet tanksavar füzelerine güvendiğini ve bunları daha uzak mesafelerde de kullanabileceğini belirtti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Hizbullah diğer yandan Demir Kubbe'yi atlatan ve sadece tanklar tarafından durdurulabilen bir başka zırh delici güdümlü füze olan Rus Konkurs füzesini de kullanıyor.

Hizbullah'ın büyüklüğü tam olarak bilinmemekle birlikte son yıllarda gelişen devasa bir silah cephaneliği bulunuyor. Hizbullah birçok kez İsrail'in derinliklerine ulaşabilen çok sayıda gelişmiş silah ve füzeye sahip olduğunu açıkladı.

Son yedi aydır Hizbullah ve İsrail, analistlerin deyimiyle, her iki tarafın da birbirlerinin saldırı yöntemlerini ve askeri taktiklerini test ettiği günlük bir yıpratma savaşı yürütüyor.


Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
TT

Hizbullah operasyonlarında ‘taktiksel’ gelişme

 Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)
Lübnan askerleri ve Kızıl Haç gönüllüleri, İsrail'in hava saldırısında iki Suriyeli çocuğun ve bir Hizbullah üyesinin öldüğü Neccariye beldesinde. (AP)

Hizbullah ve İsrail arasındaki çatışmalar, Hizbullah’ın operasyonlarındaki ‘taktiksel’ gelişmeyle daha önce görülmemiş bir gerilime tanık oluyor. Ancak bu durum, görüldüğü üzere ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalmaya devam ediyor.

Geçtiğimiz saatlerde Lübnan'ın iç kesimlerinde, ilki güneyde Sayda bölgesinde, ikincisi ise Lübnan'ı Suriye'ye bağlayan uluslararası yol üzerindeki Bekaa Vadisi'nde olmak üzere iki suikast kaydedildi.

Şarku’l Avsat’ın ulaştığı bilgilere göre ilk saldırıda bir Hizbullah üyesi ve iki Suriyeli çocuk öldürülürken, Mecdel Encar'daki ikinci saldırıda bir el-Kassam Tugayları yetkilisi hedef alındı. Hizbullah suikastlara birkaç operasyonla karşılık verdi. Bunlardan biri insansız hava araçlarıyla (İHA) yapılan hava saldırısıyla Catun'daki topçu taburu karargahının, diğeri ise 50 Katyuşa roketiyle Suriye'nin Golan bölgesindeki Tsnobar lojistik üssünün hedef alınmasıydı.

Uzmanların kanaatine göre Lübnan'ın güney cephesinde artan gerilimin, ABD ve İran'ın çatışmaların genişlemesine karşı çıkan kararlarıyla ilgili nedenlerden dolayı ‘daha geniş kapsamlı bir savaşın çatısı altında’ kalması bekleniyor.


‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
TT

‘Amerikan limanı’ faaliyete geçerken Gazze Şeridi'ndeki çatışmalar şiddetlendi

 ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) tarafından Gazze açıklarındaki yüzer iskelenin Gazze Şeridi sakinleri için yardım almaya başlarken yayınlanan fotoğrafı (CENTCOM - AFP)

ABD'nin Gazze açıklarındaki yüzer limanına nakledilen ilk yardımlar, kuşatma altındaki Gazze Şeridi'nde dağıtılmaya başlanırken, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye'de 27 Ekim'de kara harekâtının başlamasından bu yana yaşanan çatışmaların ‘en şiddetli boyuta ulaşabileceğini’ bildirdi.

Bu atmosferde ABD Başkanı Joe Biden yönetimindeki yetkililer, Tel Aviv'i Washington'un Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme ve Ortadoğu'da kalıcı barışı sağlama vizyonunu benimsemeye ikna etme fırsatlarını tükettiklerini ve iki tarafın her zamankinden daha uzak hale geldiğini düşünüyor.

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı bilgiye göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, askeri yönetimin insan kayıplarının yanı sıra yılda yaklaşık 5,4 milyar dolara mal olacağını gösteren bir ordu raporu nedeniyle, Gazze Şeridi üzerinde askeri yönetim uygulama planına alternatif aramaya karar verdi..


Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
TT

Cenin Taburu'nun komutanlarından biri İsrail'in Cenin'e düzenlediği hava saldırısında öldürüldü

Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)
Geçtiğimiz nisan ayında Cenin'de İsrail ateşiyle öldürülen bir gencin cenaze töreni sırasında iki silahlı Filistinli (Reuters)

İsrail ordusu dün akşam (Cuma) bir savaş uçağının Batı Şeria'daki Cenin Mülteci Kampı’nda bir evi bombaladığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın İsrail medyasından aktardığına göre Cenin'deki bombalama eylemi saldırı planlayan bir hücreyi hedef aldı. Filistinli medya kuruluşları daha sonra ölen kişinin İslam Hamayse adlı Cenin Taburu komutanı olduğunu bildirdi.

İslami Cihad Hareketi’nin silahlı kanadı Kudüs Seriyyeleri’ne bağlı Cenin Taburu, Komutan İslam Hamayse’nin öldürüldüğünü duyurdu.

Filistin Sağlık Bakanlığı ise İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırıda bir Filistinli’nin öldüğünü ve sekiz kişinin de yaralandığını açıkladı.

Bakanlık açıklamasında sekiz yaralıların durumunun ‘stabil’ olduğunu ve iki hastanede tedavi gördüklerini bildirdi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Durumu stabil olan beş şarapnel yaralanması Cenin Devlet Hastanesi'ne, durumu stabil olan üç yaralanma ise İbn Sina Hastanesi'ne ulaştı.”

İsrail ordusu, operasyonun savaş uçakları ve bir helikopter tarafından gerçekleştirildiğini ve Gazze Şeridi'ndeki savaşın patlak vermesinden çok önce şiddet olaylarının arttığı Batı Şeria'da nadir görülen bir olay olduğunu belirtti.

Ordu, militanlar tarafından operasyon merkezi olarak kullanılan bir yerleşkeyi vurduğunu ve Hamayse'nin İsraillilere yönelik birçok saldırıdan sorumlu olduğunu söyleyerek öldüğünü doğruladı.

İsrail ordusu ayrıca, saldırının ‘yakın bir tehdidi bertaraf etmek için gerçekleştirildiğini’ ifade etti, ancak hangi tehdit konusunda bilgi vermedi..


ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
TT

ABD elçisi: "İslamcılar" bizim ve Sudanlılar için bir sorun

ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)
ABD'nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello (Şarku'l Avsat)

ABD'nin Sudan özel elçisi Tom Perriello dün (Cuma) yaptığı açıklamada, devrik rejimin destekçileri olan İslamcıların mevcut sahnedeki varlığının "bizim ve Sudanlılar için büyük bir sorun teşkil ettiğini" söyledi. Perriello: "Ordu içinde savaşçılar olduğunu biliyoruz ve ülke dışından gelip savaşa katılanlar da var" ifadelerini kullandı. Kenya'nın başkenti Nairobi'de bir grup Sudanlı ile yaptığı toplantıda Perriello, ülkesinin kurumları ve bireyleri etkileyecek yaptırım silahının kullanımını genişleteceğini ve bunların çeşitli ülkelerdeki çalışmalarını etkileyeceğini belirtti. Perriello, "Vahim sonuçları olacağı nedeniyle" El Fashir'e askeri müdahaleye karşı Hızlı Destek Kuvvetleri’ne güçlü uyarılarda bulunduğunu belirtti.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ise El Faşhir'in saldırıya uğraması halinde insani bir felaket yaşanabileceği uyarısında bulundu.


İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
TT

İsrail, Uluslararası Adalet Divanı önünde Güney Afrika'nın ‘soykırım’ suçlamalarına yanıt veriyor

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki durumla ilgili Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılan duruşma sırasında Uluslararası Adalet Divanı (UAD) yargıçları mahkeme salonuna giriyor, 16 Mayıs 2024. (AFP)

İsrail bugün Uluslararası Adalet Divanı (UAD) önünde, Güney Afrika'nın Refah'taki askeri operasyonla Gazze Şeridi'ndeki ‘soykırımı’ devam ettirdiği yönündeki suçlamalarına cevabını sunacak.

Pretorya, UAD'dan İsrail'in Hamas'ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylediği Refah saldırısını durdurmasını talep etti.

İsrail daha önce uluslararası hukuka bağlılığının ‘sarsılmaz’ olduğunu vurgulamış ve Güney Afrika'nın açtığı davayı ‘tamamen temelsiz’ ve ‘ahlaki açıdan iğrenç’ olarak nitelendirmişti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas'ın son kalesi olarak gördüğü Refah'ta geniş çaplı bir kara harekâtının Hamas’ı ortadan kaldırmak için gerekli olduğunu söylüyor.

İsrail dün (Perşembe) yaptığı açıklamada, yoğun nüfuslu bu kente yönelik geniş çaplı bir saldırıya karşı uluslararası uyarılara rağmen, Refah'taki kara operasyonlarını ‘yoğunlaştıracağını’ duyurdu. İsrail'in Refah'ta ‘insani bir felaketi’ önlediğini düşünen Netanyahu, ofisi tarafından Arapça olarak yayınlanan açıklamasında “Şu ana kadar Refah'taki yaklaşık yarım milyon insan çatışma bölgelerinden tahliye edildi. Bahsettikleri insani felaket gerçekleşmedi ve gerçekleşmeyecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise Refah'taki askeri operasyonun ‘takviye kuvvetlerin girişiyle devam edeceğini’ duyurdu.


"Hamas, Filistin Devlet Başkanı'nın Arap Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan üzüntü duyuyor ve birlik konusundaki kararlılığını teyit ediyor

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
TT

"Hamas, Filistin Devlet Başkanı'nın Arap Zirvesi'nde yaptığı konuşmadan üzüntü duyuyor ve birlik konusundaki kararlılığını teyit ediyor

Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki Hamas üyeleri (AFP)

Hamas hareketi yaptığı açıklamada, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Bahreyn'in başkenti Manama'daki Arap zirvesi öncesinde, 7 Ekim operasyonuna ilişkin konuşmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Abbas zirvede, Hamas'ın "7 Ekim'deki askeri operasyonu tek taraflı bir kararla gerçekleştirdiğini ve İsrail'e Gazze'ye saldırması için daha fazla bahane sağladığını" söyledi. Hamas ise İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği suçlar için "bahane beklemediği" yanıtını verdi.

Abbas konuşmasında, Hamas'ın "bölünmüşlüğe son vermeyi ve Filistin meşruiyet şemsiyesine geri dönmeyi reddeden tutumunun, işgal hükümetinin Gazze Şeridi'nin, Batı Şeria ve Kudüs'ten ayrılmasını pekiştirmek, bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek ve Ulusal Otorite ile Filistin Kurtuluş Örgütü'nü zayıflatmak için 7 Ekim'den önce uygulamaya çalıştığı İsrail planına hizmet ettiğini" belirtti.

Ancak Hamas yaptığı açıklamada "ulusal birlik konusundaki kararlılığını defalarca vurguladığını, Filistin iç cephesini güçlendirmek ve ulusal safları birleştirmek için her aşamada gerekli esnekliği gösterdiğini" ısrarla vurguladı.