Dünyadan Sevgililer Günü gelenekleri: Finler arkadaşlığı kutlarken, Güney Koreli bekarlar siyah erişte yiyor

İran'da dini yetkililer Sevgililer Günü'nü "Batı'nın kültürel saldırısı" oalrak niteleniyor (Reuters)
İran'da dini yetkililer Sevgililer Günü'nü "Batı'nın kültürel saldırısı" oalrak niteleniyor (Reuters)
TT

Dünyadan Sevgililer Günü gelenekleri: Finler arkadaşlığı kutlarken, Güney Koreli bekarlar siyah erişte yiyor

İran'da dini yetkililer Sevgililer Günü'nü "Batı'nın kültürel saldırısı" oalrak niteleniyor (Reuters)
İran'da dini yetkililer Sevgililer Günü'nü "Batı'nın kültürel saldırısı" oalrak niteleniyor (Reuters)

14 Şubat Cuma günü tüm dünyada Sevgililer Günü'nü kutlayan insanlar birbirlerini kart, hediye veya sembolik jestlerle sevgi yağmuruna tutacak.
Sevgililer Günü'nde bir kutu çikolata veya içten bir mesaj yazılmış kart hediye etmek yaygın bir uygulama olsa da, dünya genelinde gelenekler değişiklik gösteriyor.
Brezilya'dan Japonya'ya geleneksel Sevgililer Günü kutlamalarından bazılarını sizler için derledik.

Brezilya
Brezilya'da Sevgililer Günü 14 Şubat'ta kutlanmıyor.
Brezilyalılar bunun yerine haziranda "Dia dos Namorados" adını verdikleri bir günü kutluyor.
"Aşıklar Günü" anlamına gelen Dia dos Namorados, turizm şirketi Brazilian Experience'e göre Aziz Anthony Günü arifesine denk gelmesi için özellikle 12 Haziran'da kutlanıyor.
Şirkete göre Brezilyalılar, Aziz Anthony'nin "genç çiftleri müreffeh bir evlilikle kutsadığına" inanıyor.
Firma, Sevgililer Günü'nün geleneksel 14 Şubat gününde kutlanmamasının sebebinin, çoğu zaman bu tarihin ülkedeki en büyük etkinlik olan Karnaval Haftası'na denk gelmesi olduğunu belirtiyor.

Fransa
Çevrimiçi seyahat sitesi Lost in France'a göre, dünya genelinde insanların Sevgililer Günü kartları yazma geleneğinin kökeni 15. yüzyıl Fransasına uzanıyor olabilir.
Şirket, kayıtlara geçen ilk Sevgililer Günü kartının Orleans Dükü tarafından yazıldığını, Dük'ün 1415'te Londra Kulesine hapsedilmişken Fransa'daki eşine mektup ve şiirler yolladığını belirtiyor.
Fransa'da günümüzde devlet tarafından yasaklanan “une loterie d'amour" adlı bir de Sevgililer Günü geleneği vardı.
Lost in France, "aşk piyangosu" anlamına gelen bu geleneğin özetle "karşılıklı evlere giren tüm yaşlardan bekar kişilerin, birbirleriyle eşleşene kadar pencerelerden  bağırmasını" içerdiğini ifade ediyor.
"Partnerini çekici bulmayan erkek, kadını terk ederdi. Tek kalan kadınlar büyük bir şenlik ateşi kurar, nankör erkeklere küfür ve lanet ederek ederek tören eşliğinde resimlerini yakardı."

Filipinler
Son yıllarda Filipinler'de Sevgililer Günü'nde toplu düğün yapılması giderek daha popüler hale geldi.
Her yıl tekrarlanan bu gelenek sayesinde kendi düğün masraflarını karşılayamayan nişanlılara yardım ediliyor.
Şubat 2016'da Filipinler'in başkenti Manila'daki bir basketbol salonunda düzenlenen toplu düğünde 350 çift evlendi.
EFE haber ajansına göre Manila evlendirme dairesi toplu düğün için yaklaşık 14.482 sterlin (yaklaşık 115 bin TL) ödedi.
Manila evlendirme dairesi müdürü Joey Cabresa, "Buradaki insanların çoğu ilişkilerini resmiyete dökmek istese de evlenmek için kiliseye bile verecek parası olmayan kimseler" diyor.

Çin
Tur şirketi China Highlights'a göre, Çift Yedi Festivali olarak da bilinen Qixi (Çī-şì) Festivali, Batı'daki Sevgililer Günü'nün Çin versiyonu olarak değerlendiriliyor.
Geleneksel Çin takviminin 7. ayının 7. günü kutlanan festival bu yıl 25 Ağustos Salı gününe denk geliyor.
Şirket, festival için "Geleneksel Çin festivallerinin en romantiği olup, ülkenin küreselleşmesiyle beraber Çin'in Sevgililer günü olarak bilinmeye başladı" diyor.
"İnsanlar genelde artık geleneksel adetleri yerine getirmek yerine Çin Sevgililer Günü'nü sevdiklerine çiçek, çikolata ve başka hediyeler vererek kutluyor."
China Highlights ayrıca, Sevgililer Günü'nün Batılı versiyonunun genç nesil arasında Qixi'den daha popüler hale geldiğini ifade ediyor.

Finlandiya
Sevgililer Günü genellikle romantik aşkın kutlanışı olarak algılanırken, Finlandiya'da durum daha farklı.
14 Şubat'ta Finlandiya'daki insanlar platonik Arkadaş Günü kutlaması gerçekleştiriyor.
ThisisFinland adlı internet sitesi, “Arkadaşlarıyla olan ilişkilerini takdir edenler için Finlandiya Sevgililer Günü'nü geçirmek için doğru yer” diyor.
"Sevgililer Günü'nün Fince karşılığı 'ystävänpäivä' (Arkadaş Günü) ve isminden anlaşılacağı gibi ana fikrini arkadaşlığı kutlamak oluşturuyor. Finlandiya'da ystävänpäivä arkadaşlığın aleni ilanıdır."
Siteye göre, her ne kadar bu gün Fin takvimlerine resmi olarak 1990'ların ortalarında dahil edilmiş olsa da, 1980'lerden bu yana kutlanageliyor.

Japonya
Japonya'da Sevgililer Günü hediyesi alma sorumluluğunu yüklenen kadınlar geleneksel olarak tercihlerini çikolatadan yana kullanıyor.
Tam bir ay sonra, "Beyaz Gün" olarak bilinen 14 Mart'ta ise roller değişiyor, erkeklerden kadınlara hediye almaları bekleniyor.
Live Japan sitesi, "Japonya'da Sevgililer Günü'ne dair belirtilmesi gereken bir husus da, kadınların sadece romantik hisler besledikleri erkeklere değil, aynı zamanda aile mensuplarına ve hatta iş arkadaşlarına da çikolata hediye ettiğidir" diyor.
"Ancak tüm çikolatalar eşit kabul edilmediği gibi, verilen çikolatanın türü de ilişkiye göre değişiklik gösteriyor."

Kolombiya
Diğer dünya ülkeleri gibi Kolombiya da aşkı 14 Şubat harici bir günde kutluyor.
Çevrimiçi seyahat sitesi Medellin Guru'ya göre Dia de Amor y Amistad (Aşk ve Dostluk Günü) ülkede eylül ayının üçüncü cumartesi günü kutlanıyor.
Meksika, Porto Riko ve Kostarika dahil diğer Latin Amerika ülkelerindeyse Dia del Amor y Amistad, Sevgililer Günü'yle aynı tarihte kutlanıyor.
The Bogota Post'a göre Kolombiya'da Dia del Amor y Amistad "Sevgililer Günü ve Dünya Arkadaşlık Günü'nün bir karışımı olarak görülüyor".
Gazete şunları belirtiyor: "Sevgililer Günü'nü okul döneminin dışına almak isteyen ülke 1969'da bu günü Şubat'tan Eylül'e taşıdı. Yılın bu zamanı çikolata ve çiçeklerin daha iyi satış yakalaması da artı puan kazandırdı."

Güney Kore
Japonya'ya benzer biçimde Güney Kore'de de Sevgililer Günü'nde kadınların erkeklere hediye vermesi, erkeklerin de bir ay sonra tersini gerçekleştirmesi geleneği var.
Güney Kore'de ayrıca sevgililerle ilişkili geleneksel bir gün daha var: "Kara Gün"
Eğitim kurumu Asia Society, Sevgililer Günü'nden tam 2 ay sonra 14 Nisan'da kutlanan "Kara Gün'ün" bekar insanlar anısına düzenlendiğini belirtiyor.
Kurum, "Sevgililer Günü veya Beyaz Gün'de hediye alamayan bekarlar, 'Kara Gün' olarak bilinen 14 Nisan'ı diğer bekar arkadaşlarıyla Jjajyangmyeon (siyah erişte) yiyerek kutluyor" diyor.
"Belki de sevgililere özgü iki günle Kara Gün arasındaki en büyük farkın, bu günlerin aksine Kara Gün'e dair neredeyse hiçbir reklamın yer almaması olduğunu söylebiliriz."



Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
TT

Savaşlar ve anlaşmalar ABD’si: Karmaşık bir dünyayı basitleştirmek

 6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)
6 Haziran 2025'te Ukrayna Acil Durum İdaresi tarafından yayınlanan ve Boltava'da bir Rus hava saldırısından sonra yanan binaları gösteren fotoğraf (AFP)

Refik Huri

ABD, “uluslar inşa etme” başlıklı savaş döneminden Ukrayna, Gazze ve İran nükleer dosyasında acil uzlaşılar dönemine geçişi tamamlıyor. Her iki durumda da ABD dünyadaki komplikasyonları anlamaktan aciz gibi görünüyor.

Savaşlar döneminde, Başkan George W. Bush başkanlığında neo-muhafazakarlar, el-Kaide’nin New York'taki Dünya Ticaret Merkezi’ne yönelik saldırısını Afganistan'ı, ardından Irak’ı istila etme, Taliban ile Başkan Saddam Hüseyin rejimlerini devirme, dönemin ulusal güvenlik danışmanı Condoleezza Rice’ın, “Yeni Ortadoğu” olarak adlandırdığı planı gerçekleştirmeye çalışarak dünyayı zorla değiştirme hırsları için kullandılar.

Başkan Donald Trump'ın varmaya çalıştığı uzlaşılar döneminde ise itici güç anlaşmalar politikasıdır. Dünya Trump'ın ve etrafındaki oligarşinin gözünde savaş alanı değil, bir borsadır. Ukrayna, Gazze ve nükleer dosyada zor uzlaşılar için müzakereleri yürüten kişi ise krizler, savaşlar, jeopolitik ve stratejik çatışmalar dünyasında deneyimsiz olan gayrimenkul geliştiricisi Steve Witkoff'tur.

Beyaz Saray'daki karar alıcıya gelince, temsilcisinden daha deneyimli değil ve kararlarında içgüdü ile basit algıya güveniyor, bu şekilde ABD'yi değiştirmek istedi ve karmaşık bir dünyaya tosladı. Kendilerine hizmet eden anlaşmalara açık olsalar bile, ideoloji tarafından yönlendirilen üç oyuncu ile canlı yayında dilediği iyi dilekler ve iyi niyetli çağrılarla başa çıkmaya çalıştı. Bunlardan ilki, yorumcu Nahum Barnea tarafından “iki ayak üzerinde yürüyen bir yanlış anlama” olarak tanımlanan Binyamin Netanyahu’dur. İkincisi, İmam Humeyni'nin dediği gibi, ABD'ye düşmanlığı devrimin temellerinden biri saymaya bağlı kalan, İslam Cumhuriyeti'nin güçlü bir devlet ve Devrim Muhafızları’nın anayasaya göre ihraç etme görevini üstlendiği bir devrim olduğunda ısrar eden İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney’dir. Sonuncusu, istihbarattan Kremlin liderliğine yükselen, ABD, Avrupa ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi, Sovyetler Birliği'nin devrilmesinden sonra “tarihin sonu” olduğunu hayal ederek muzaffer gibi davranan herkesten Rusya’nın intikamını almaya başlayan tecrübeli Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’dir.

ABD Taliban’ı devirdikten sonra en uzun Amerikan savaşı haline gelen Afganistan'da 18 yıl boyunca savaştı ve “uluslar inşa etme” planını uygulamaya çalıştı.  General Stanley Allen McChrystal’ın dediği gibi, ABD, “geleneksel yollarla devrimci hedeflere ulaşmak istedi.” Yine ABD’nin en önemli komutanlarından olan McChrystal’a göre “başarı ölçeği öldürdüğümüz Taliban unsurlarının sayısı değil, aksine koruduğumuz nüfus sayısıdır.” Bir görgü tanığına göre, ABD’den yardımlar alanlar ve gündüz polikliniklerinde tedavi edilenler, geceleri ona karşı savaşıyorlardı. ABD, eski istihbarat direktörü Richard Helms'in şu sözlerini okumadı: “Ortadoğu politikaları ile ilgili tüm saçmalıkları unutun ve yüzyıllık ömürleri olan hususlara, dini mezhepler, aşiretler, kabileler ve etnik kökenlere dikkat edin.” Yine ABD, “Bir Afgan'ı kiralayabilirsiniz ama satın alamazsınız” diyen kişinin tavsiyesini dikkate almadı ve savaş Taliban’ın iktidara dönmesi ve kendisinin Kabil'den aşağılayıcı bir biçimde çekilmesiyle sona erdi.

ABD Irak'ı da kısa bir fırtınalı savaşın ardından işgal etti, Saddam Hüseyin rejimini devirdi ama çok geçmeden sokaklarında boğuldu. Terör diye adlandırdığı eylemlerle şiddetli bir direnişle karşı karşıya kaldı. Demokrasinin Irak'tan bölgeye yayılarak onu kaplayacağını hayal etti. Richard Perle'in dediği gibi saf bir şekilde “Saddam'ın devrilmesinin İranlıları Mollalar diktatörlüğünden kurtulmaya motive edeceğine” inandı. Ama bunun yerine Irak'ı “şer ekseni” içinde yer alan İslam Cumhuriyeti'ne altın bir tabakta sundu.

ABD anayasa uzmanı Noah Feldman'ın “hızlı seçimler yapmak demokrasiye hizmet etmeye kendisini adamamış, yanlış kişileri iktidara getirir” sözünü görmezden geldi. Irak'ın mutlak yöneticisi olarak atanan, ordunun ve Baas Partisi'nin dağıtılmasını emreden bilgisiz Paul Bremer da en azından şu itirafta bulundu: “Zaferden sonra Irak'taki güvenlik tehditlerine karşı koymaya hazır değildik.” Irak hükümetinin Amerikan güçlerinin yardımına ihtiyacı olmasına rağmen, Suriye'de Esed rejiminin devrilmesinden sonra İran’ın taraftarlarının bu güçlerin ülkeden hızla çekilmesi talebinin gerileyeceğini gösteren hiçbir şey yok. Artık Ahmet eş-Şara’nın başkanlığı konusunda rahatlamış olan Amerikan güçleri de kendisine karşı eylemlerde bulunan İran ve Suriye rejimleri arasında sıkışmış değil.

Steve Coll, “Aşil Tuzağı: Saddam Hüseyin, CIA ve ABD’nin Irak İşgalinin Kökenleri” kitabında: “Saddam'ın dayısı, eğitimcisi ve öğretmeni Hayrullah Kifah’ın, ailenin felsefesini ‘Allah üç şeyi yaratmamalıydı; Persler, Yahudiler ve sinekler’ şeklinde özetlediğini” anlatır.

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline gelince, Başkan Vladimir Putin bunu NATO’nun Rusya sınırlarına yaklaşmasına ve neo-Nazilerin Kiev’i kontrol etmesine karşı kendini savunmak olarak tasvir ediyor. Ukraynalı gazeteci Illia Ponomarenko ise “Sana nasıl olduğunu göstereceğim” kitabında böyle olmadığına inanıyor ve şöyle diyor: “Ukrayna savaşının NATO ve hayali Batı tehditleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine, bu işgal, devleti Rus halkının çıkarlarına değil, kendi çıkarlarının hizmetine sunan bir diktatörün deliliğiyle ilgilidir.” Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre buna ilave olarak, Putin Gürcistan'dan iki bölgeyi koparıp aldı, oğul Bush ve Obama ile bağları iyi olduğunda da Kırım'ı ilhak etti.

Kimse Trump'ın üç karmaşık sorunu çözecek anlaşmalarda nasıl başarılı olabileceğini bilmiyor. Bu sorunların ilki, İran'ın uranyum zenginleştirmesini ve yaptırımlara katlandıktan, nükleer eşikteki devlet olmak için milyarlarca dolar harcadıktan sonra nükleer silah sahibi olmasını önlemektir. İkincisi, Putin’in üçüncü yılında olmasına rağmen halen “özel operasyon” olarak adlandırdığı kapsamlı savaşı durdurmayı kabul etmesi için Cumhurbaşkanı Zelenskiy’yi, Kırım ve çoğu şu anda Rusya tarafından işgal edilmiş dört bölgenin kaybını kabul etmeye zorlamaktır. Üçüncüsü, Netanyahu’yu, savaşı bitirmeye ve Hamas hareketi ile İsrail'deki aşırı radikal hükümet arasındaki bir anlaşmayla rehineleri geri getirmenin bedeli olarak yıktığı Gazze'den çekilmeye zorlamaktır. Ama İsrail’in aşırı radikal hükümeti, Filistin devletini reddediyor ve Batı Şeria'yı ilhak etmekte diretiyor, eski rejimin silahlarının yok edilmesinden, onunla imzalanan güçleri ayırma anlaşması bölgesinin işgalinden sonra Suriye'deki yeni durumdan memnun, ayrıca Lübnan'daki Hizbullah'a şiddetli darbeler indirmeye de devam ediyor.

İronik olan, bu anlaşmalarda varsayılan başarının sadece statükoyu kabul etme ve “hakkın gücünden güç ile dayatılan hakka geçiş”ten ibaret olmasıdır.

Pascal De Sutter “Bizi Yönetenler” kitabında şöyle der: “En çılgın insanlara, kibirli ve yalancılara oy veriyoruz, çünkü hataları bize kendimiz hakkında güven veriyor. Bu yüzden bizim gibi olanlara oy veriyoruz.” ABD de bu konuda ilk değil, aksine listenin sonunda.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.