Sudan Direniş Komiteleri ‘Halk Yönetimini Kurma Sözleşmesi’nin ilanını erteledi

Sivil yönetim talep etmek için Hartum sokaklarına inan göstericiler (Reuters)
Sivil yönetim talep etmek için Hartum sokaklarına inan göstericiler (Reuters)
TT

Sudan Direniş Komiteleri ‘Halk Yönetimini Kurma Sözleşmesi’nin ilanını erteledi

Sivil yönetim talep etmek için Hartum sokaklarına inan göstericiler (Reuters)
Sivil yönetim talep etmek için Hartum sokaklarına inan göstericiler (Reuters)

Sudan Direniş Komiteleri, mevcut askeri darbe yönetimini düşürmeyi amaçlayan ‘Halk Yönetimini Kurma Sözleşmesi’ni ilan etmeyi erteledi. Sudan’ın ana muhalefeti Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) askeri liderleri, ülkedeki krizi aşmak için herhangi bir siyasi süreç başlatmak istememekle suçladı.
Direniş Komiteleri (halk hareketlerinin yönettiği halk örgütleri), dün yaptığı açıklamada, sözleşmenin ilanının ‘teknik sebeplerden’ dolayı ertelendiğini bildirdi. Sözleşmedeki tüm teknik ve hukuki aşamaların tamamlandığı, imzalanmadan önce karar sahibi olan devrimci kitlelere sözleşmenin sunulacağı ve resmi bir şekilde açıklanacağı son alamaya gelindiği belirtildi. Başkent Hartum’un tüm mahallelerinde ve diğer eyaletlerde bulunan direniş komitelerinin çatı kuruluşu olan Direniş Komiteleri, iktidardaki askeri yönetime karşı devam eden protestoları organize ediyor.
Direniş Komiteleri’nin açıklamasına göre, siyasi sözleşme 25 Ekim tedbirlerine karşı ayaklanan sokağın taleplerini ve sokaktaki devrimci güçlerle üzerinde uzlaşı sağlanan geçiş dönemini yönetme vizyonunu içeriyor. Direniş Komiteleri “askerlerle müzakere, ortaklık ve pazarlık yok” sloganını ve ordunun kışlalarına dönmesi, yönetimi derhal sivillere bırakması talebini yineledi.
Direniş Komiteleri, güvenlik güçlerinin Hartum ve diğer eyaletlerde onlarca üyesini tutuklamasını eleştirdi, bu tutuklamaları giderek yükselen halk hareketini durdurma çabası olarak niteledi ve tutukluların derhal serbest bırakılmasını talep etti.
Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) önceki gün yaptığı açıklamada cezaevlerinde bulunan barışçıl göstericileri serbest bırakma sözü verdi.
ÖDBG, Birleşmiş Milletler'in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) ile ülkedeki krizin çözümü amacıyla siyasi süreç konusunda yürüttüğü müzakerelerin son turunda iktidardaki askeri yönetimin Direniş Komiteleri, Meslek Odaları Birliği ve siyasi partilere karşı gerçekleştirdiği tutuklamaları kınadı.
ÖDBG, yaptığı açıklamada, görevden alınan geçiş hükümetinin yetkililerinin ordu tarafından tutuklanmasına işaret ederek, tüm devrim güçlerin hukuki ihlallere maruz kaldığını, yasal tedbirlerden ve adil hukuktan mahrum bırakıldığını kaydetti. Ülkedeki cezaevlerinde kalan tutukluların içinde bulunduğu sağlık durumları ve hayat şartları, aileleri ve avukatlarıyla görüşmelerinin engellenmesi ve kronik hastalığı bulunan tutuklulara tedavi ve ilaç sağlanmaması nedeniyle endişelerini dile getiren ÖDBG, mevcut duruma son verilmesi ve tamamen sivil bir geçiş yönetiminin kurulmasının önünü açacak anayasal düzenlemeler üzerinde anlaşma sağlanması gerektiğini yineledi. ÖDBG UNITAMS Başkanı Volker Peretz ile yaptığı görüşme sırasında, kanlı baskınların, tutuklamaların, kovuşturmaların ve ihlallerin devam etmesinin, geçiş yönetiminin, darbeye son vermek ve meşruiyeti yeniden sağlamak için hiçbir siyasi süreç başlatmayı arzulamadığını teyit ettiğini belirtti. Bu uygulamalara son verilmemesinin askeri yönetimdeki liderlerin, BM’nin ülkedeki krizi çözmek için tüm Sudanlı taraflarla istişareler yürüterek sunduğu girişimle ilgilenmek istemediğini gösterdiğini ifade eden ÖDBG, BM girişiminin desteklenmesi için Avrupa Birliği (AB) ve Troyka ülkelerinden etkili isimlerle uluslararası ve bölgesel aktörlerin yer alacağı yüksek düzeyli bir mekanizma inşa edilmesini önerdi. ÖDBG ayrıca eski Anayasal Belge’nin iptal edilmesini, tamamen sivil bir geçiş yönetiminin kurumlarıyla ilgili yeni bir anayasal belgenin ilan edilmesini ve ordunun siyasetten uzaklaştırılmasını talep etti. ÖDBG; Direniş Komiteleri ile mevcut durumun değişmesini ve yeni bir geçiş döneminin kurulmasını isteyen siyasi partilerin yer aldığı geniş tabanlı ve ortak merkezden yönetilen bir muhalefet cephesi kurmaya çalışıyor.



Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
TT

Hasm Hareketi'nin terör planının Kahire ile Ankara arasındaki ilişkiler üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi G20 Zirvesi çerçevesinde bir araya geldi. (Arşiv - Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı uzmanlar, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Hasm Hareketi’nin terör planını Türkiye'deki Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) unsurlarıyla ilişkilendiren açıklamasının iki ülke arasındaki ilişkiler üzerindeki etkisini küçümsedi. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan yetkililer, Kahire ve Ankara'nın şu anda iki ülke arasındaki anlaşmazlığın merkezinde yer alan Müslüman Kardeşler meselesini bir kenara bırakarak ‘daha derin’ stratejik konulara odaklandığını vurguladı.

Mısır İçişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Müslüman Kardeşler'e bağlı Hasm Hareketi’ne ait bir sığınağa baskın düzenlendiğini duyurdu. Açıklamaya göre, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçan askeri kanadı Hasm Hareketi’nin liderlerinin faaliyetlerini yeniden canlandırmak ve ülkedeki güvenlik ve ekonomik tesisleri hedef alan düşmanca operasyonlar düzenlemek için hazırlık ve planlama yaptıkları yönünde bilgi alındı.

Açıklamada, “Hasm Hareketi, ileri askeri eğitim aldığı bir sınır ülkesine kaçan unsurlarından birini, söz konusu planı gerçekleştirmek üzere ülkeye yasadışı yollardan sızmaya zorlayarak operasyonlarını planladı” denildi.

Komşu ülkenin adını açıklamayan bakanlık, hareketin ‘birçok sosyal medya sitesinde dolaşıma sokulan, komşu bir ülkedeki çöllük alanda elemanlarına eğitim verdiğini ve ülkede terör operasyonları gerçekleştirme sözü verdiğini içeren bir video hazırladığını’ bildirdi.

Açıklamada Türkiye'ye atıfta bulunulması, özellikle de Mısırlı yetkililerin terör örgütü olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler'in iki ülke arasında yaklaşık on yıldır süren soğukluğa neden olduğu düşünüldüğünde, Kahire ile Ankara arasındaki ilişkilerin güçlenme hızına etkisi konusunda soru işaretleri yarattı.

Ulusal güvenlik ve uluslararası ilişkiler danışmanı Tümgeneral Muhammed Abdulvahid, Mısır İçişleri Bakanlığı’nın açıklamasında Türkiye'ye yapılan atfın iki ülke arasındaki ilişkileri etkilemeyeceğini söyledi. Abdulvahid, “Türkiye'den bahsedilmesi, Müslüman Kardeşler'in Türkiye'ye kaçtığı gerçeğinin kabul edilmesi bağlamında tesadüfi bir durumdu” dedi.

Abdulvahid, Türkiye ile ilişkilerin ‘pek çok alanda çok iyi ve güçlü olduğunu ve Müslüman Kardeşler dosyasının artık etkili olmadığını’ belirtti. Abdulvahid, Mısır'ın ‘hareketin kaçak unsurlarının’ iadesine yönelik taleplerine işaret ederek şöyle dedi: “Açıklamada Türkiye'den bahsedilmesi iade sürecinin tamamlanması için bir tür baskı olabilir.”

İki ülke arasındaki normalleşme, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin Katar'da düzenlenen 2022 FIFA Dünya Kupası'nın açılışında el sıkışmalarından bu yana hız kazandı. Erdoğan'ın Şubat 2024'te Kahire'ye yaptığı ziyaretle zirveye ulaşan yakınlaşmayı, Sisi'nin aynı yılın eylül ayında Ankara'ya yaptığı ziyaret izledi ve iki ülke arasında ‘yeni bir iş birliği dönemi’ başladı.

Demokrasi Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı ve bölgesel ilişkiler araştırmacısı Kerem Said'e göre “Müslüman Kardeşler dosyası artık Mısır-Türkiye ilişkilerinde acil bir mesele değil. İki ülke arasındaki ilişkiler Kahire ile Ankara'nın çıkarlarına hizmet eden daha büyük ve daha derin stratejik meseleler tarafından yönetiliyor.”

Şarku’l Avsat'a konuşan Said, “Mısır ve Türkiye arasında Müslüman Kardeşler dosyası konusunda ilan edilmemiş bir koordinasyon var. Zira Kahire bazı hükümlülerin iadesini talep ediyor, bu da Kahire ve Ankara arasındaki anlaşmalara göre belirli prosedürlerin tamamlanmasını gerektiriyor” ifadelerini kullandı.

Said sözlerini şöyle sürdürdü: “İçişleri Bakanlığı'nın açıklaması ve Hasm Hareketi’ne yapılan atıf, Mısır ile Türkiye arasındaki ilişkilere yönelik bir meydan okuma içermiyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi şu anda Libya'daki durum, Akdeniz gaz dosyasının çözümü ve diğer bazı konular gibi daha önemli dosyalarla bağlantılı.”

Mısırlı akademisyen ve uluslararası ilişkiler araştırmacısı Beşir Abdulfettah da İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasında Hasm Hareketi'nin terör planının Türkiye'deki Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasının ‘Kahire ile Ankara arasındaki ikili ilişkilerin gidişatını etkilemeyeceği’ görüşünde.

Şarku’l Avsat'a konuşan Abdulfettah, ‘Mısır ve Türkiye'nin Müslüman Kardeşler dosyasındaki herhangi bir çatışmanın iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimini etkilemesine izin vermeme konusunda anlaştıklarını’ söyledi ve ‘Müslüman Kardeşler dosyasının diğer dosyaların önüne geçtiği bir dönemde ilişkilerin merkezinde yer aldığını ve anlaşmazlık nedeni olduğunu’ belirtti.

Abdulfettah, “Müslüman Kardeşler dosyasının yerine stratejik ve ekonomik dosyalar konuldu ve bu da Mısır ve Türkiye'nin ikili ilişkileri güçlendirmede ilerleme kaydetmesini sağladı. Ankara, Mısır'ın Hasm Hareketi’ne karşı attığı adımları anlıyor ve destekliyor. Türkiye, Mısır tarafıyla stratejik çıkarlara değer veriyor” şeklinde konuştu.

Mısır-Türkiye ilişkileri, Ankara'nın 30 Haziran 2013'teki gösterilerin ardından yasaklı Müslüman Kardeşler'e verdiği destek nedeniyle on yıldır süren kopukluk ve gerginliğin ardından giderek normalleşme eğilimine girdi.

Mart 2021'de Ankara, Mısır ile diplomatik temasların yeniden başladığını duyurdu. Türk makamları daha sonra Müslüman Kardeşler yanlısı üç kanaldan (Mekameleen, Vatan ve eş-Şark) ‘Mısır'a karşı kışkırtıcı programlarını durdurmalarını ya da Türkiye topraklarından yayınlarını kalıcı olarak durdurmalarını’ talep etti.

Mısır eski Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi Reha Ahmed Hasan, Mısır İçişleri Bakanlığı'nın Türkiye'ye yaptığı atfın ‘Ankara-Kahire ilişkilerini etkilemeyeceğini’ söyledi. Hasan Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Ankara, Kahire ile ilişkilerine önem veriyor ve şu anda komşu ülkelerle sıfır sorun politikası izliyor” dedi. Hasan, İçişleri Bakanlığı açıklamasında Hasm Hareketi’nin Türkiye'ye kaçan Müslüman Kardeşler unsurlarıyla bağlantısına atıfta bulunulmasını ‘örgüt unsurlarının 2013 yılında Türkiye'ye kaçtığı gerçeğini kabul ettiği ve Ankara'ya yönelik herhangi bir suçlama içermediği’ değerlendirmesinde bulundu.