Batı Afrika’daki askeri darbeler neden halk tarafından kabul görüyor?

Belki de darbe yapılan bu ülkeleri bir araya getiren diğer bir ortak özellik de istikrarsızlıktan, yolsuzluktan ve yoksulluktan şikayet ediyor olmalarıdır

Gözlemciler, Batı Afrika'daki göreceli sakinlik döneminin ardından askeri darbelerin yeniden başlamasının nedenleri konusunda farklı değerlendirmeler yaptılar (The Independent Arabia)
Gözlemciler, Batı Afrika'daki göreceli sakinlik döneminin ardından askeri darbelerin yeniden başlamasının nedenleri konusunda farklı değerlendirmeler yaptılar (The Independent Arabia)
TT

Batı Afrika’daki askeri darbeler neden halk tarafından kabul görüyor?

Gözlemciler, Batı Afrika'daki göreceli sakinlik döneminin ardından askeri darbelerin yeniden başlamasının nedenleri konusunda farklı değerlendirmeler yaptılar (The Independent Arabia)
Gözlemciler, Batı Afrika'daki göreceli sakinlik döneminin ardından askeri darbelerin yeniden başlamasının nedenleri konusunda farklı değerlendirmeler yaptılar (The Independent Arabia)

Hatice et-Tayyib*
Afrika’da özellikle Mali, Gine, Burkina Faso ve hatta Nijer, Çad ve Gine Bissau'da orduların vatanı savunmak, El Kaide ve DEAŞ ile bağlantılı terörist gruplarla savaşmak olan misyonları sivil yöneticilerin ülkelerini siyasi ve ekonomik olarak güvenli hale getirmedeki başarısızlıklarından yararlanarak bazen iktidarı ele geçirebildikleri bazen başarısız oldukları darbelere liderlik etme şeklinde değişti.
Batı Afrika’da (Sahel), son bir buçuk yıl içerisinde biri Ağustos 2020'de diğeri Mayıs 2021’de gerçekleşen iki ayrı askeri darbeye tanık olan Mali başta olmak üzere dört devlet başkanının devrildiği ve beşinin orduyu iktidara getirmeyi başardığı yedi darbe girişimi yaşandı. Ayrıca Eylül 2021'de Gine’de ve Ocak 2022'de Burkina Faso’daki askeri darbelerin yanı sıra Çad'da cephe hattında ayrılıkçı grupların saldırısı sonucu hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı İdris Debi Itno’nun oğlu ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı General Mahamat İdris Debi’nin anayasaya aykırı bir şekilde babasının halefi olarak ülkenin geçici cumhurbaşkanı olduğu bir darbe gerçekleşti.
Batı Afrika’da geçtiğimiz Mart ayında, seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Bazum’un göreve başlamasına bir gün kala Nijer’de ve bu ay Gine-Bissau'da olmak üzere iki başarısız darbe girişimine tanık olundu. Gine-Bissau'da ordu, müzakereler sonucunda Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo serbest bırakıp kışlaya dönemeye ikna oluncaya kadar hükümet karargahını kuşattı.
Bahsi geçen bu ülkelerin tümü Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu’na (ECOWAS) üyeler ve Fransa’nın eski sömürge kolonileri olduklarından resmi dilleri Fransızcadır. Sahel'de faaliyet gösteren Fransız askerlerinin, silahlı gruplara karşı yürüttüğü operasyonlarda başarısız olmaları bu ülkeleri siyasi ve ekonomik olarak etkilemiştir.
Darbeleri memnuniyetle karşılamaları halkın siyasilere olan öfkesinin bir yansıması
Gözlemciler, bir süre göreceli sakinlik yaşayan Batı Afrika'da askeri darbelerin yeniden başlamasının nedenleri konusunda farklı değerlendirmelere sahipler. Bazıları, bunun, söz konusu ülkelerdeki yolsuzluk olaylarının yaygın bir şekilde yaşanması, seçilmiş yöneticilerin demokratik yönetimi güçlendirememeleri ve yeniden seçilebilmek için seçim yasalarını ve anayasayı ihlal etmeleri gibi bölgedeki darbelerin de ana nedenleri olan bu meselelerden kaynaklandığını düşünüyorlar. Bazıları ise uluslararası toplumun darbeleri kınayan açıklamalarına rağmen, halkların askeri darbeleri memnuniyetle karşıladığına ve darbelere karşı herhangi bir iç muhalefetin olmadığına inanıyorlar. Bu da darbelerin bazılarının başarısının önemli bir nedeni ve komşu ülkelerin ordularını darbe girişiminde bulunmaya cesaretlendiren bir faktör olarak görülüyor.
Halk kitlelerinin, 2013 yılında ‘adil ve demokratik’ olarak nitelendirilen seçimlerle göreve gelen dönemin Devlet Başkanı İbrahim Boubacar Keita’nın yönetimine karşı ordu tarafından yönetilen 18 Ağustos 2020 darbesini desteklemek için sokağa çıktıkları Mali’de olanlar, belki de insanların artık modern bir yönetim ya da demokrasi hayali kurmadığının bir göstergesidir.
Askeri ve sivil toplum temsilcileri, emekli Kurmay Albay Bah N'Daw'ı ülkeyi iki yıl boyunca yönetecek geçici sivil devlet başkanı olarak seçmeye karar verdiler. Ancak ordu, N'Daw'ın askerleri hükümet kadrosu dışında tutması nedeniyle bu kez ona cephe aldı ve darbeyi yapan Albay Assimi Goita, beş yıllığına Mali’nin geçici devlet başkanı oldu.
Siyaset araştırmacısı Muhammed Mahmud Vild Sedati, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Batı Afrika'da demokrasinin iflası, halkları darbelere tahammül etmeye ve darbelerin yeniden başlamasına izin vermeye itti. Önceki rejimler, halkların yoksulluk ve işsizlik sorunlarına çözüm bulunması taleplerini karşılayamadıklarından hesap verebilirlik, şeffaflık, katılım ve entegrasyon ortadan kalkmış, yerini yolsuzluk, adam kayırma, güvensizlik ve kurumların iflası almıştır. Bir yanda her zamankinden daha aktif ve ölümcül hale gelen silahlı grupların insafına terk edilen, diğer yanda son yıllardaki ekonomik ve siyasi zorlu koşullarla birlikte ordunun ve Afrika'da fırsat kollayan ülkelerin hırslarıyla karşı karşıya kalan Batı Afrika tarihi bir dönüm noktasından geçiyor. Siyasi değişimi, bölgesel ve kıtasal kurumlarda darbelere karşı ortak tutumları ve anayasaya aykırı hükümet değişikliklerine karşı sağlam bir duruşu destekleyerek ve adil seçimlerin düzenlenmesini teşvik ederek bölge ülkelerindeki darbe dalgasını durdurmak büyük önem taşıyor.”

İktidar için mücadele
Batı Afrika’daki son darbeler, radikalizmle mücadele edilmesi ve milislerin uzaklaştırılmasına yönelik tüm uluslararası ve bölgesel çabalara rağmen yaşanan güvenlik kaosları ve yetkililerin artan aşırılık yanlısı şiddet olaylarını kontrol altına alamamalarıyla ilişkiliydi.
Tekrarlanan bu krizler, Sahel bölgesindeki güvenlik durumunu iyileştirme çabalarını baltaladı ve durum dramatik bir şekilde kötüleşti. Teröristler ve isyancılar güçlendi. Bu da askeri darbelere verimli bir zemin hazırladı. Ordu, halkların iktidardaki rejimlere karşı öfkesini kullanarak darbeler yaptı ve bu darbeleri meşrulaştırdı. Halka kısa süre içerisinde ülke güvenliği sağlama ve büyük siyasi reformlar yapma vaatlerinde bulundu.


Sahel’de son aylarda yeni darbe girişimine tanık olundu (The Independent Arabia)

Uluslararası toplum, Mali, Gine ve Burkina Faso’ya bu darbeler nedeniyle ciddi yaptırımlar uyguladı. Aynı şekilde bu ülkelere ekonomik abluka uygulayan ve ordunun iktidarı sivil bir rejime devretmesini şart koşan ECOWAS ve Afrika Birliği (AfB) de yardımları askıya almaya, finansmanları durdurmaya ve darbelere karışanları cezalandırmaya karar verdi.
Batı Afrika'da peş peşe gerçekleşen darbelerin, bu ülkelerin halklarının ‘ülke gerçeklerinden uzaklaşmakla suçladığı’ siyasi yönetimlerinin yaşadığı derin bir krizi yansıttığına şüphe yok. Son dönemde darbelerdeki bu artışa karşı herhangi bir itirazın olmaması, bölgesel ve uluslararası darbelere karşıtlık ve demokrasiye destek konusundaki iradenin gerilediğini de yansıtıyor. Kısa bir süre içinde çok sayıda darbenin yapılması ise iktidarı ele geçirme hayali kuran her ordunun iştahını kabartıyor.
*Batı Afrika konularında uzman Moritanyalı gazeteci
Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Indepdent Arabia'dan çevrilmiştir.



Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım atılımları’ bir ‘ateşkes’ anlaşmasının başlangıcı mı?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
TT

Gazze Şeridi'ndeki ‘insani yardım atılımları’ bir ‘ateşkes’ anlaşmasının başlangıcı mı?

Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyinde bir yardım kamyonundan un almak için toplanan yerlerinden edilmiş Filistinliler, 27 Temmuz (EPA)

İsrail, Hamas'ın ateşkes önerisini reddetmesinin ardından ABD'li arabulucu ile Gazze Şeridi'ndeki ateşkes görüşmelerinden çekilmesinden iki gün sonra tek taraflı ve ani bir kararla Gazze Şeridi'nde kısmi insani koridorlar ilan etti ve esirleri kurtarmak için ‘alternatif seçenekler’ arayacağını belirtti.

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki açlığı reddeden uluslararası baskı altında dünyaya ihraç etmek istediği bu insani tablo, ABD'nin müzakerelerde ‘ilerleme’ kaydedildiğinden söz ettiği bir döneme denk geldi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Washington'un istemesi halinde ateşkese yol açabilecek daha fazla endişe ve sınırlı senaryolar taşıdığını düşünüyor.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada Gazze Şeridi'nin belirli bölgelerinde her gün on saat süreyle askeri operasyona ara verme kararı aldığını ve açlıktan ölen Filistinlilerin görüntülerinin dünyayı alarma geçirmesinin ardından bölgede yardım için yeni koridorlar açılmasına izin vereceğini duyurdu. İsrail Yayın Kurumu bir kaynağa dayandırdığı haberinde, “İsrail uluslararası baskılar nedeniyle sınırlı bir insani ateşkes kararı aldı” dedi, ancak ateşkesin süresini açıklamadı.

zasdefrgt
Gazze Şeridi'nin güneyinde insani yardım dolu bir çuval taşıyan Filistinli bir kadın (AFP)

Kahire el-İhbariyye televizyonu dün yardımların Mısır tarafındaki Refah Sınır Kapısı’ndan İsrail kontrolündeki Kerem Şalom Sınır Kapısı üzerinden Gazze Şeridi'ne doğru hareket etmeye başladığını bildirdi.

Yardım kuruluşları geçen hafta Gazze Şeridi'ndeki 2,2 milyon insan arasında açlığın yayıldığını ve yiyeceklerin tükendiğini belirtirken, Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı da son birkaç hafta içinde onlarca Gazzelinin yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybettiğini doğruladı. Savaşın başlamasından bu yana 85'i çocuk olmak üzere toplam 127 kişinin yetersiz beslenmeden öldüğü belirtildi.

Baskıyı azaltma girişimi

İsrail'in bu kararı, ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun, 6 Temmuz'dan bu yana Gazze müzakerelerine ev sahipliği yapan Doha'dan, esirlerin geri dönüşü için ‘alternatif seçenekler’ üzerinde çalışmak üzere istişarelerde bulunmak üzere ekiplerini geri çektiklerini açıklamalarından iki gün sonra geldi.

xscdfrgt
İsrail'in el-Bureyc Mülteci Kampı’na düzenlediği saldırının ardından yıkılan bir binanın enkazından mutfak tüpü çıkaran Filistinliler (AFP)

Bu arada ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada, hareketin ‘bir anlaşma yapmak istemediğini’ söyledi. Trump, “Liderlerinin ölmek istediğini düşünüyorum ve bu çok kötü bir şey. İşi bitirmemiz gereken bir noktaya geldik” ifadelerini kullandı.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde İsrail uzmanı olan Said Ukkaşe, İsrail'in yardımlarla ilgili açıklamasının Netanyahu üzerindeki uluslararası baskıyı azaltmaya yönelik bir girişim olduğuna inanıyor ve bu hamlenin dünya medyasının dikkatini insani ateşkese çekeceğini öne sürüyor. Perde arkasında ise İsrail ve Washington, koşulsuz bir anlaşmayı kabul etmesi için Hamas üzerindeki baskıyı arttırmak amacıyla geniş çaplı bir askeri operasyona hazırlanıyor.

Ukkaşe, bu insani ateşkesin İsrail'in sivilleri hedef almamasını teşvik edeceğini ve askeri operasyon için bir bahane olacağını, Hamas'ın oynadığı ve uluslararası destek aldığı açlık kartını sona erdireceğini ve Filistin hareketi üzerinde ek baskı başlatacağını ve bu adımın Washington ve İsrail'in konuştuğu alternatifler arasında olabileceğini açıkladı.

İsrail Başbakanı, ordunun kuşatma altındaki bölgeye yardım girişi için güvenli yollar açtığını duyurmasının ardından Birleşmiş Milletler'in (BM) Gazze Şeridi'ndeki insani durum nedeniyle hükümetini suçlamayı bırakması gerektiğini söylediğinde bu durum zaten teyit edilmişti.

asdefrt
Gazze Şeridi'nde un çuvalları taşıyan Filistinliler, 27 Temmuz (DPA)

Dün bir hava üssünde incelemelerde bulunan Netanyahu, BM'nin ‘güvenli rota olmadığını söyleyerek bahaneler ürettiğini’ belirtti. Netanyahu, “Bu doğru değil. Güvenli rotalar var. Bunlar her zaman vardı, ancak bugün resmileştirildiler. Artık mazeret kalmadı” şeklinde konuştu.

Soru işaretleri

Hamas konusunda uzman bir Filistinli siyasi analist olan İbrahim el-Medhun'a göre İsrail'in son dönemdeki tutumu ciddi soru işaretleri yaratıyor. El-Medhun, “Acaba bu yardımların girişine yönelik gerçek bir eğilim mi yoksa sadece yanıltıcı bir manevra mı?” diye sordu.

El-Medhun, Hamas’ın ‘yardım girişine yol açacak hiçbir adıma itiraz etmediğini, ancak özellikle İsrail işgalinin hareketin yurtdışındaki liderlerine yönelik suikast operasyonları düzenleyeceğine dair açık tehditleri ışığında, herhangi bir ihanet ya da aldatma girişimine karşı temkinli olduğunu’ belirtti.

Öte yandan Washington tehditten iyimserliğe geçti. Witkoff Fox News'e verdiği demeçte, Hamas ile müzakerelerin ‘yeniden rayına oturmaya başladığını’ söyledi.

Aynı kanala açıklamalarda bulunan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da yakında bir anlaşmaya varılabileceğine dair iyimserliğini dile getirdi. Rubio, Witkoff'un haftalardır dosya üzerinde çalıştığını, müzakerelerde ‘önemli ilerleme’ kaydedildiğini ve bir anlaşmaya ‘çok yakın’ olduklarını belirtti.

Kahire el-İhbariyye televizyonunun cuma günü Mısırlı bir kaynaktan aktardığına göre Mısırlı ve Katarlı arabulucular müzakerelerdeki son gelişmeleri istişare etmek üzere yoğun temaslarda bulundu. Kaynak, “Hamas'ın teklifi incelendikten sonra müzakereler bu hafta yeniden başlayacak” dedi.

Kritik bir an

Hamas müzakere ekibinin bir üyesi olan Gazi Hamad, cumartesi günü Filistin medyasında yer alan açıklamalarında, hareketin Gazze Şeridi'nde nihai bir ateşkese ulaşmak amacıyla müzakereleri sürdürmek için arabulucularla birlikte çalıştığını doğruladı.

xsdfrg
Kerem Şalom Sınır Kapısı’nda insani yardımların yanında nöbet tutan İsrail askeri, 27 Temmuz (AFP)

Hamad, müzakerelerin kısa süre içerisinde ‘doğru yola’ geri dönmesini umduğunu ifade etti. Hamad, “Hiç kimse müzakerelerin çökmesini istemiyor ve herkes bir anlaşmaya varmaya çalışıyor. Çünkü alternatiflere izin vermeyen çok önemli bir andayız. Savaş korkunç, kayıplar çok büyük ve herkes bunu halkımızın onurunu koruyan adil bir anlaşmayla sona erdirmekten başka seçenek olmadığının farkında” ifadelerini kullandı.

ABD'nin önceki tehdit ve geri çekilmelerinden farklı açıklamaları ışığında her şeyin mümkün olduğuna inanan Ukkaşe, bu değişiklikler ışığında bir ateşkes anlaşması ve esir takasının şu anda öngörülemeyeceğini vurguladı.

Öte yandan el-Medhun şu ana kadar ABD'nin tutumunun belirsizliğini koruduğunu belirtti. “Hamas'ın sunduğu şey, ateşkese varma olasılığına kapı açan olumlu ve gerçekçi bir pozisyondur” diyen el-Medhun, pozisyonun artık İsrail ve ABD yönetiminde olduğunu vurguladı.

Hamas'ın tüm senaryolara karşı tetikte olacağını ve her türlü gelişmeyle başa çıkmaya hazır olduğunu belirten el-Medhun, temel önceliği olan ‘savaşı durdurmak ve soykırımı sona erdirecek bir ateşkese ulaşmak’ hedefine bağlı kalacağını ifade etti.