Lübnan seçimleri: Müstakbel’den boşalan Sünni koltukları kim dolduracak?

Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora (Getty Images)
Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora (Getty Images)
TT

Lübnan seçimleri: Müstakbel’den boşalan Sünni koltukları kim dolduracak?

Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora (Getty Images)
Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora (Getty Images)

15 Mart’ta düzenlenmesi planlanan Lübnan genel seçimleri, 11 koltuklu Beyrut-2 seçim bölgesindeki adaylık düzenlemeleri sebebiyle farklı sonuçlanabilir. (Sünni) Müstakbel Hareketi Genel Başkanı Saad Hariri’nin seçimlere katılmamaya karar vermesinin ardından, Müstakbel adaylarından yoksun listelerin nasıl şekilleneceği merak konusu.
Beyrut’un Sünni çoğunluğa sahip ikinci bölgesindeki seçim savaşıyla ilgili belirsizlik, eski Başbakan Fuad Sinyora’nın ‘seçim sürecine aday olarak katılma ve Müstakbel’den boşalan Sünni kotaları Şii Hizbullah yanlısı Sünnilere kaptırmamak için oylama yapma’ çağrısında bulunarak açıkladığı koşulların genel yönü netleşene kadar devam edecek. Sinyora, İran’ın ülkedeki uzantısı Hizbullah liderliğindeki “Direniş Ekseni” yanlılarının Sünni kotaları doldurmaması için bir oylama çağrısı yapmıştı.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre eski Başbakan Sinyora, seçimlere katılım kararında eski Başbakan Hariri’nden farklı davranmasına rağmen hala Başbakan Necib Mikati ile koordineli olarak görüşmelerini sürdürüyor. Seçimlere katılma konusundaki isteksizliğini açıklama yarışında olan eski Başbakan Temmam Selam ile de temasa geçmeye hazırlanıyor. Öyle ki Beyrut sokaklarındaki durumun yeniden toparlanmasına ihtiyaç duyuluyor. Bu toparlanma ise ‘Müstakbel’den boşalan koltukları doldurma yetisine sahip bir aday listesinin oluşturulmasını gerektiren bir atmosfer sağlama çabaları’ çerçevesinde ikinci bölgedeki ilgili liderlerin görüşlerinin alınmasını gerekli kılıyor.  
Başbakan Sinyora, Selam’ın Müstakbel’e mensup Haririciler ve yandaşlarını bir araya getiren seçim kaldıracını sağlamadaki rolünün yanı sıra, çoğunluğu Başbakan Hariri’nin arkasında duran Sünni halk tabanını kazanmaya odaklanmış durumda.
Öte yandan Sinyora, Beyrut-2 seçim bölgesi aday listesinin oluşturulması için çaba sarf ediyor. Aynı durum İslami Hayırsever Projeler Derneği (Ahbaş) ve bu ittifakların dışından bir listeyle seçimlere katılan Milletvekili Fuad Mahzumi için de geçerli. Sinyora ayrıca, Ahbaş karşıtı olan ‘İslami Grup’ ile temas halinde.
Sinyora, seçimlere adaylığı konusunda karar vermekte hâlâ isteksiz olsa da şu anda Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’nın daimî üyesi olan Lübnan’ın eski Birleşmiş Milletler (BM) Büyükelçisi Navaf Selam ile de iletişim halinde. Koşullar hakkında endişeli olan Selam, adaylık kapısı kapanmadan önce, yakın bir zamanda tavrını belirginleştirmek üzere aday olma ya da olmama seçeneklerini inceliyor. Aynı şekilde ülkede, alacağı karara dair çeşitli istişarelerde bulunmak üzere Beyrut’a dönmeye hazırlandığı yönünde söylentiler yayılıyor.
Şarku’l Avsat’ın Beyrut’taki kaynaklardan edindiği bilgilere göre Hariri’ye mutlak sadakat borçlu olan bir grup, adaylık kapısı kapanmadan önce alabilecekleri nihai pozisyona hazırlanmak için, gözlerden uzak şekilde kendi inisiyatifleriyle sürekli toplantılar düzenliyor. Tavırları, şu ana kadar ‘devlet inşa projesine aykırı bir projeye sahip isimlerin denetimini engelleyecek bir listeye destek verilmesi’ ile ‘tarafsızlık’ arasında gidip geliyor. Söz konusu grup, her ne kadar arenayı başkası lehine terk etme eğilimi taşıyor olsa da aldığı seçim seçeneğini haklı çıkarmak için siyasi çıkışlar tasarlamaya çalışıyor.
Bu toplantılara katılan bazı isimler, iki ekip arasında ortak paydalar olması nedeniyle Sinyora’dan kopuk değiller. Bazıları ise seçimlere adaylık ve oy kullanma çağrısı konusunda Hariri ile birlikte hareket ediyor. Aynı şekilde İlerici Sosyalist Parti’nin adayı Milletvekili Faysal es-Saye’nin, diğer listelerin karşısında uzlaşı sağlanabilecek bir liste içerisinde yarışması mümkün. Ancak Temsilciler Meclisi Başkanı Nebih Berri’nin, müttefiki Hizbullah’ı ortak listelerinde ‘mevcut Milletvekili Talal Arslan tarafından isimlendirilen’ bir başka Dürzi’yi aday göstermemeye ikna etmesi halinde bu seçenek mevcut.
Diğer ittifaklara gelince öyle görünüyor ki tüm gruplarıyla sivil hareket, ‘seçimlere birleşik bir liste ve siyasi bir eylem programı ile katılarak, konumunu birleştirmek için istişarelerini yoğunlaştırması’ nedeniyle henüz seçim gürültüsüne dahil olmadı. Aynı şekilde Beyrut’taki kaynaklar, Ahbaş’ın seçim savaşını ittifaklar olmadan yapmaya karar verdiğini söylemesine rağmen Şii İkili, ittifaka katılıp katılmayacağından veya savaşta tek başına mı savaşacağından emin olmak için ‘Ahbaş’ın nihai kararını bekliyor.
Beyrut kaynakları, Ahbaş’ın Şii İkili ile siyasi ittifak içinde olsa da iki nedenden dolayı seçim işbirliğini desteklemediğini belirtti. Kaynaklara göre ilk neden, ülke dışında ikamet eden ve Projeler Derneği’ne mensup seçmenlerin, kendilerini hedef alan yaptırımlara maruz kalmamak için Hizbullah ile ittifak yapmaktan endişe duyması. Zira Ahbaş üyeleri, Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkesinde ve ABD’de, Hizbullah’ın terör listesinde bulunuyor olması nedeniyle hedef alınıyor.
Ancak ikinci neden, Ahbaş içerisinde seçim sürecinde Hizbullah’la işbirliği yapmamayı veya bu aşamada ona bağlı kalmamayı tercih eden bir grubun varlığıyla ilgili.
Şii İkili, Ahbaş’ın nihai kararı kendilerine iletmesini bekliyor. Aynı şekilde Projeler Derneği, daimî müttefikleri Emel ve Hizbullah’tan, ‘direnişi destekleyici siyasi tercihine sırt çevirmeden’ rızayla ayrılmayı destekleyen taraf. Bu bağlamda Hizbullah, iki müttefiki Özgür Yurtsever Hareket ve Emel arasında arabuluculuk yürütüyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Hizbullah, iki müttefiki ile üçlü seçim işbirliğinin ana hatlarını belirlemeye çalışıyor. Bu hat, şu anda Baabda- Güney Matn dairesinde ve Baalbek- Hermel dairesinde bir birleşik liste ile seçimlerde yarışmakla sınırlı. Daha sonra ise ikili, Emel ve Özgür Yurtsever Hareket’in Batı Bekaa- Raşaya seçim dairesinde tek listede toplanmasının karşılaştığı zorlukların aksine, Beyrut-2 seçim bölgesindeki ittifaklarını görüşecek.
Edinilen bilgilere göre Emel ve Hizbullah, Emel’in Biblos- Keservan ve Zahle bölgelerinde Hizbullah adaylarını desteklemesi karşılığında Hizbullah’ın Jezzine ve Batı Bekaa’da Emel’in adayını destekleyeceği seçim- siyasi ittifakları için bir formüle ulaştı. Aynı şekilde gerek güneyde gerekse Baalbek- Hermel’de Şii topluluğunun çoğunlukta olduğu kasabalarda ittifaklarında sorun olmadığı göz önünde bulunduruluyor. Şiilerin temsil edilmediği bölgelerde ise iki hareketin seçmenlerine özgürlük tanınıyor.



İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam
TT

İki ziyaret arasında Şam

İki ziyaret arasında Şam

İbrahim Hamidi

Şam günlükleri bir borsa gibi. Kalp atışları yükseliyor ve düşüyor. Şantiye işe başladı. Yeniden inşa mücadelesi başladı. Göstergelerin istikrar kazanması zaman alacak ama ilerleme var. Şehir, hayallere ve beklentilere yer açmak için sabrı benimsiyor.

Birkaç gün önce ziyaret ettiğim Şam, rejimin devrilmesinden sonra ziyaret ettiğim şehir değildi. Çok şey değişti, bazıları ise aynı kaldı. Suriyeliler gerek geçen yılın sonlarındaki gerekse ateş ve savaş yıllarındaki geniş beklentilerinin yörüngesinde dönmeye devam ediyorlar.

Geçtiğimiz yılın sonlarında şehir karanlıkta uyuyordu ama halkı uyumuyordu. Şam’da şenlik havası vardı. Rejimin devrilişinin mutluluğu, yıllarca veya on yıllarca süren sürgünden sonra birçok kişinin şehirlerine ve ailelerine dönüşünün sevinci yaşanıyordu. O zamanlar danslar Barada Nehri kıyılarına taşıyor ve yasemin şehrinin ağaçlarına yuva yapıyordu. Şarkılar arasında bir ses, “Başını kaldır, sen özgür bir Suriyelisin” şarkısını söyleyerek sürgünden dönen birini selamlıyordu. Bu şarkıyı ancak ülkesine dönen başka birini selamlayan bir başka şarkı ve sarılma bölüyordu.

Geceyle gündüz bir olmuştu. Bir kutlama karmaşası vardı. Duygular coşkuluydu. Şehir geri dönenlerle anlaşıp onları bağrına basıyordu. Zamanlamalara vakit yoktu, gözyaşları sel olmuş akıyordu. Trafik ışıkları ve onlara uyan yoktu, polis arabaları yoktu, trafik kuralları yoktu. Geç saatlere kadar ayakta kalınıyordu. Gecelerin elektriksiz olmasını, karanlıkta dans etmeyi herkes kabullenmişti. 

Yaşlı şehre kur yapılıyordu. Sokaklardaki ve binalardaki çatlaklara övgüler düzülüyordu. Gri gazlara kucak açılıyordu. Ne hesap sormaya vakit ne de hesap sorma niyeti vardı. Şehrin sokaklarında tezgahların ve kokuların yarattığı karmaşa kabullenilmişti. Tek şey, önemli tek husus, rejimin devrilmesine sevinmekti. Bunlar pek çok kişinin 54 veya 61 yıldır beklediği anlardı. Tarihi anların gücü karşısında her şey kabul edilebilirdi.

Hedefler ve beklentiler büyüktü, hayaller engindi, duygular coşkuluydu. Kasiyun Dağı’nın zirvesi randevu ve buluşma yeriydi, kafelerde seminerler düzenleniyordu. Siyasetçiler geri dönmüştü, aktivistler geri dönmüştü, devrimciler geri dönmüştü. Esed rejimi muhalifleri, Esed sonrası rejimi kurmak için geri dönmüşlerdi. Herkesin ülkenin geleceğine dair kendi vizyonu ve yeni Suriye'nin inşasındaki rolüne dair kendi düşüncesi vardı. Herkesin, kanlı on yılların, ağır on yılların saniyelerinde, birçoğunun kanıyla, yarasıyla çizdiği bir ülke haritası vardı. Herkesin “sessizlik cumhuriyeti”ndeki hücrelerinin tavanlarına, göç dalgaları ile yerinden edilenlerin çadırlarının deliklerine bakarak kurduğu kendine özgü hayalleri vardı. Ölüm botlarında boğulmaktan kurtulan herkesin, Suriye'nin bir kıyısından diğerine geçmekte kullanacağı bir botu vardı.

Şimdi Şam farklı. Şehir daha düzenli. Hizmetler daha ulaşılabilir. Polis ve güvenlik var. Kurumlar ve bakanlıklar çalışıyor. Şehir eski adetlerine döndü. Ve halkı ritmini yeniden buldu. Kafelerde, sokaklarda ne bir kutlama ne de bir şarkı var. Devrim marşları kayboldu. Şehrin göğünde ve pencerelerinde daha fazla ışık ve elektrik var. Adetler Şam sokaklarına sızdı.

Hizmetler daha iyi. Kurumlar çalışıyor. Elektrik artık evleri ve lambaları daha uzun süre ziyaret ediyor. Şehir arabalarla dolu. Trafik memurları trafiği organize ediyor. Trafik ışıkları yeniden yanıyor. Sürücüler ve yayalar onların komutlarına uyuyor.

Maaş ve döviz bürolarının önünde kuyruk var. Açlara ve yoksullara hizmet veren fırınların önünde bir sıra uzanıyor. Geçen yılın sonunda olduğu gibi güvenlik açısından durumları belirsiz olup bir çözüm arayanların oluşturduğu kuyruklar artık yok.

İnsanların kaygıları ve dertleri geri döndü. Hayat pahalılığı var. Emeklilerin maaşları kesildi, kamu çalışanları işten çıkarıldı. Şam çevresinde ve Suriye'nin batı ve güneyindeki güvenlik durumuyla ilgili endişeler yeniden gündemde. Beklentiler potansiyelin üzerindeydi. Rüyalar zamandan daha hızlıdır. Son haftalardaki birkaç sınavla insanlar dünyaya geri döndü. Tükenmiş, çökmüş, kuşatılmış bir ülke aylar içinde toparlanamaz. Şam Kılıcı’nın önünde çekilen bir fotoğraf, Amerikan “yaptırım kılıcı”nın darbelerinden kurtulmaya yetmiyor.

Şam aşağıdan böyle görünüyordu. Yukarıdan bakıldığında ise artık çehresi belirgin. Anayasal Beyanname yayımlandı. Siyasi sistem netleşti; beş yıllık geçiş süreci ile bir başkanlık sistemi. Hükümet kuruldu. Heyet Tahrir eş-Şam önemli bakanlıkları elinde tutarken, diğer bakanlıkları siyasi nüfuzu olmayan teknokratlara bıraktı. Mezhepsel kota olmaksızın etnik, dinsel ve mezhepsel tüm bileşenlerden bakanlar hükümette yer aldı. Tablo, yasama organının oluşturulmasıyla tamamlanacak.

Siyasetçilere ve siyaset yapmak isteyenlere mesaj ise açıktı. 29 Ocak Zafer Günü’nde verilen bu mesaj, askeri, siyasi ve sivil bütün devrimci örgütleri ve oluşumları feshediyordu. Yani siyasi partilere, siyasi bloklara yer yok.

Yukarının önceliği güvenliğin sağlanması ve ekonominin iyileştirilmesidir. Diyalog veya silahlı çatışma ya da uzlaşmalar yoluyla örgütlerin dağıtılması ve yeni Savunma Bakanlığı'na entegre edilmesi yoluyla güvenliğin sağlanmasıdır. Nitekim böyle de oldu. Hristiyanlar, Dürziler ve Kürtler artık “devlet şemsiyesi” altında kendi bölgelerini koruyorlar. Kıyı kesimindeki Alevilerin durumu ise ayrı bir konu. Rejim kalıntılarının isyanı yeni rejim için dahili ve İran'ın arkasında olduğu harici bir sınavdı. Güvenlik mensuplarının öldürüldüğü planlı bir askeri ayaklanmayla başladı ve yaraları hâlâ açık olan kanlı katliamlarla sona erdi.

Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı analize göre hükümetin yapısı ve bakan tercihleri, ekonominin iyileştirilmesinin bir öncelik olduğunu ve yaptırımların kaldırılmasının anahtarı olduğunu gösteriyor. Arap, bölge ve Avrupa ülkeleri Şam'a el uzattı. Şam'ın müttefiki olan bütün ülkeler, çarkın hızla dönmesi için seferber olmuş durumda. ABD yaptırımları ekonomiyi canlandırmaya yönelik katkıları sınırlandırıyor. Washington bu konuda ikiye bölünmüş durumda; bir grup, yeni Suriye hükümetini “el-Kaide benzeri” olarak görüyor. İkincisi, yeni hükümetle adım adım etkileşime geçmeye hazır.

İkinci grubun taraftarları Şam'a, Şam'ın bazılarını kabul etmenin zor, hatta imkânsız gördüğü sekiz maddelik bir talep listesi sundular. Bu zor talepler, Filistinli fraksiyonların siyasi faaliyetleri ve Suriye'deki bazı kişilerin sınır dışı edilmesiyle ilgiliydi. ABD'nin taleplerine yazılı bir mektupla yanıt veren Şam, Birleşmiş Milletler'de yeni Suriye bayrağını çekmek üzere New York'a, ardından Dünya Bankası toplantılarına katılmak üzere Washington'a bakan düzeyinde yapacağı ziyarete güveniyor.

Şam sokaklarındaki durum, kiliselerde, camilerde, kafelerde sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici

Zaman kılıç gibidir, halk “kurtuluş mucizesini” takdir eder, boş cepler ise mucizeler bekler. Alarm zili çalıyor. İş adamları ve bakanlar, yurtdışındaki işlerini ve kazanımlarını bırakarak kurumlara yerleştirilen bombaların imha edilmesine, kuruluşlardaki düğümlerin çözümüne katkıda bulunmak, “yaptırım kılıcı” altında yaşamanın alternatif yollarını aramak üzere ülkelerine dönmeye karar verdiler. Rejimin devlet kurumlarında işlediği katliamların boyutları geniş çaplı bir çalışmayla ortaya çıkarıldı.

Bakanlıkların başında teknokratlar ve uzmanlar var. Ama çok sayıda memurun bu bakanlıklar ve kurumlarla ilişiği kesildi. Yerlerine İdlib ve diğer güvenli bölgelerde kurulan eski otoritenin memurları getirildi. Eski memurların işten çıkarılması ile yerlerine gelen geçici ziyaretçi memurlar arasında çalışma saatleri kısa, tamamlanan işlerse az. Yaptırımları delme mücadelesi için gereken cephane yetersiz.

Gerileyen veya iyileşmeyen ekonomik durum ile güvenlik durumuna yönelik tehditler karışımı, içeride ve dışarıda yeni bir sınav için pusuda bekleyen gizli güçlerin beklediği bir fırsat. Karar vericiler ise bu bombayı etkisiz hale getirmek için çaba harcıyor.

Şam sokaklarındaki durum kiliselerde, camilerde, kafelerde, sosyal medyadaki paylaşımlara göre daha rahatlatıcı. Övgü şairlerinin şiirlerinde yüzeyde göründüğünden ise daha rahatsız edici. Şam'daki Hristiyan bayramlarının Genel Güvenlik unsurları tarafından korunması ve üst düzey siyasi ziyaretler rahatlama yaratan bir hamleydi. Başkentte kaçırma eylemlerine dair yayılan haberler ve söylentiler yahut ABD ve İngiltere'nin yaptığı seyahat uyarıları ya da Batılı başkentlerin diplomatlarının Şam'da uyumalarını engellemeleri ise korku yayıyor.

Bir haber yerinden edilmişleri ve mültecileri geri dönmeye teşvik ederken, bir diğeri gençleri göç etmeyi düşünmeye itiyor. Suriyelilerin yüreği her gün bir şeyler arasında gidip geliyor. Zorluklar çok. Şantiye kuruldu, yeniden inşa planı başladı, mayınları temizleme ve hayalleri gerçekleştirme mücadelesi başladı.