Libya’daki siyasi gerilim vatandaşların endişelerini artırıyor

Libyalıların büyük çoğunluğu, Trablus’taki askeri seferberliğin taraflar arasında savaşa yol açmasından korkuyor. (AFP)
Libyalıların büyük çoğunluğu, Trablus’taki askeri seferberliğin taraflar arasında savaşa yol açmasından korkuyor. (AFP)
TT

Libya’daki siyasi gerilim vatandaşların endişelerini artırıyor

Libyalıların büyük çoğunluğu, Trablus’taki askeri seferberliğin taraflar arasında savaşa yol açmasından korkuyor. (AFP)
Libyalıların büyük çoğunluğu, Trablus’taki askeri seferberliğin taraflar arasında savaşa yol açmasından korkuyor. (AFP)

Libyalılar, olası bir çatışmanın yaşam koşulları üzerindeki etkisine dair korku duyarken Abdulhamid Dibeybe ve Fethi Başağa hükümetleri arasındaki gerilimin seyrini de endişeyle takip ediyorlar.
Siyasi Diyalog Forumu üyesi Zehra Langi, sokağın büyük bir bölümünün siyasi arenada olup bitenleri uzaktan izlediğini aktardı. Langi, tarafların çatışmalarının ‘bu kişilerin temsil ettiği tüm kurum ve kuruluşlarda umutsuzluk ve güven kaybı yarattığına’ dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Vatandaşlaın büyük çoğunluğu, artık yaşam koşulları konusunda güvence sağlamak için siyasi arenada olup bitenleri yakından takip ediyor. Bir kısmı ise hükümet üzerindeki mevcut çatışmayı kimin kazanacağını veya kalkınma ve yeniden yapılanma sağlama yeteneğinin kapsamını bilmekle ilgilenmiyor.”
Zehra Langi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, özellikle çatışan taraflardan herhangi birinin durumu kendi lehine çözmeye çalışmasının sokakta saflaşmaya neden olabileceği uyarısında bulundu.
Langi, koşulların silahlı bir çatışmaya dönüşmesi durumunda, uluslararası toplumun ‘maaş ödemelerinin sürekliliğini sağlamak ve vatandaşların temel hizmet ve ihtiyaçlarını karşılamak için’ Birleşmiş Milletler (BM) aracılığıyla bazı önemli kurumların çalışmalarını etkisiz hale getirmekte aceleci davranacağını belirtti. Yetkili, bu kurumların başında ise Ulusal Petrol Şirketi ve Merkez Bankası’nın geldiğini vurguladı.
ABD gibi Libya işleriyle ilgilenen birçok ülkenin büyükelçilikleri ve BM misyonu tarafından geçen ay, başta Merkez Bankası olmak üzere ilgili Libyalı kurumlara birçok mesaj gönderildiğini belirten Zehra Langi, mesajda ‘Dibeybe’nin bu kurumların tarafsızlık ilkesini ihlal eden popülist politikalarının finansmanını kısıtlamanın yanı sıra maaş harcamalarının sınırlandırılması ve likidite sağlanması gerektiğine’ dikkat çekildiğini aktardı.
Libya Temsilciler Meclisi üyesi Ali et-Takbali de sokaklarda gelişmeleri takip etme konusunda bir isteksizlik olduğunu kaydetti. Zira vatandaşların ‘seçimlerin ertelenmesi ve siyasilerin çatışmalarının yeniden başlaması’ nedeniyle hayal kırıklığı yaşadığını dile getirdi.
Takbali, Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmede bulundu:
“Politikacılar ister hesaplarını kapatmakla, isterse de kurumlardaki pozisyonları aracılığıyla menfaat elde etmekle meşgul olsunlar, Libyalılara sadece belli amaçları olduğunu ve yetersiz hizmetler ve birikmiş krizler ortasında günlük acılarını hafifletme hususunda ciddiyet görmediklerini söylüyorlar.” Yeni bir hükümetin varlığıyla herkes belirlenen süre içinde seçimlere hazırlanmak için sabırsızlanıyor. Bu durum, Ulusal Birlik Hükümeti’nin vatandaşların koşullarını iyileştirmek için değil, daha çok cumhurbaşkanının seçim kampanyasına hizmet etmek için kullandığı geniş bir harcama politikasıyla karakterize edildiğini gösteriyor.”
Ancak Libyalı ekonomist Süleyman eş-Şahumi, Libyalıların hükümet meselesine olan ilgisinin büyük ölçüde halen mevcut olduğunu dikkat çektiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
 “Çünkü bunu gösterecek faaliyetler olmasa bile bu ilgi, geçim kaynaklarıyla ilgili. Birlik Hükümeti’nin üç bakanının ve bazı üst düzey yetkililerinin yolsuzluk suçlamasıyla hapse atılması, özellikle de yasama erki tarafından kendisine tanınan meşruiyetin sona ermesinden sonra bu hükümetin performansına ve ayrılma arzusuna ilişkin sokaklarda güçlü bir izlemin yarattı.”
Süleyman eş-Şahumi, Başağa’nın başkent Trablus’taki başbakanlık binasında görevlerini yerine getirebilmesi halinde, yeni hükümetin karşılaşabileceği ekonomik engellere dair bazı gözlemciler tarafından dile getirilen endişeleri ise önemsiz bulduğunu söyledi. Şahumi, Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir’in Başağa görevlerini resmi binadan yerine getirdiği sürece kendisiyle çalışacağını belirterek Başağa’nın ‘hükümet bütçesini meclise sunup onay aldığı’ andan itibaren Kebir’in buna cevap vermek zorunda kalacağını vurguladı. Petrol üretim ve ihracat faaliyetlerini yeniden tehdit edebilecek geniş çaplı bir silahlı çatışmanın olası olmadığını ifade eden Şahumi sözlirni şöyle sürdürdü:
“Büyük ölçekli bir savaş senaryosu düşünmek olası değil. Ancak petrolü kiralama ve iptal etme konusuna gelince; Ukrayna krizi nedeniyle Rus petrolünün yokluğunda küresel piyasanın istikrarını etkileyeceği için bu mümkün değil.”
Diğer yandan Libya’daki Ulusal İnsan Hakları Komitesi’nden Beşir el-Amuri, Libyalıların siyasete olan ilgilerini ifade etme biçimlerinin ‘belirli bir akımı destekleyen ideolojik bir grup’, ‘bir ölçüde siyasi bilgiye sahip olan ve ülke için en iyisini talep eden bir ikinci grup’ ile ‘maruz kaldığı pek çok acı nedeniyle öncelikle ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanan üçüncü bir grup’ arasında farklılık gösterdiğini söyledi. Amuri, son grubun Dibeybe’nin hibe ve kredi sağlama politikalarıyla kendisine çekebildiği oluşum olduğuna dikkat çekti.
Beşir el-Amuri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ayrıca son grubun, ‘Dibeybe’nin politikalarının devlet kamu hazinesi üzerindeki etkileri hakkında ekonomistlerin yaptığı ciddi uyarılara’ dikkat etmediğini vurguladı. Aynı şekilde Başağa hükümetini de eleştiren Amuri şu değerlendirmede bulundu:
“Bazı bakanların seçilmesi hayal kırıklığı oluşturdu. Bu seçim, sokakların beklentilerinin altında kaldı. Durum, kendisine sadık birkaç vatandaşı da bu hükümetin herhangi bir reform yapamayacağı konusunda önyargılı kararlar vermeye sevk etti.”



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.