Suriye’de muhalif gruplar ‘yerli bir füze’ ile ikinci kez bir Rus uçağını hedef aldı

Suriyeli aktivistler, devrimin 11. yıldönümünü anmaya hazırlanıyor

İdlib'in Belyun köyünde Rus savaş uçaklarının yıktığı binaların önünden geçen çocuklar (DPA)
İdlib'in Belyun köyünde Rus savaş uçaklarının yıktığı binaların önünden geçen çocuklar (DPA)
TT

Suriye’de muhalif gruplar ‘yerli bir füze’ ile ikinci kez bir Rus uçağını hedef aldı

İdlib'in Belyun köyünde Rus savaş uçaklarının yıktığı binaların önünden geçen çocuklar (DPA)
İdlib'in Belyun köyünde Rus savaş uçaklarının yıktığı binaların önünden geçen çocuklar (DPA)

Aktivistlere ve muhaliflerin havacılık gözlemevlerine göre Pazartesi günü Suriye’nin kuzeybatısında Fethu’l-Mubin Operasyon Odası’na bağlı Suriyeli muhalif gruplar, yerel yapım bir füze ile bir Rus operasyon uçağını hedef aldı. Öte yandan Suriyeli aktivistler, Suriye devriminin 11. yıldönümünü anmak için İdlib’de ve Suriye'nin kuzeyindeki diğer bölgelerde bayraklar ve pankartlarla meydanlarda hazırlıklar yapıyorlar.
İdlib’in hava sahasındaki uçak hareketlerini izleme ve takip etme konusunda uzmanlaşmış olan 80. Gözlem Birimi'nden bir yetkili, Fethu’l-Mubin Operasyon Odası çatısı altındaki Suriyeli muhalif grupların 14 Mart Pazartesi günü öğleden sonra İdlib kırsalındaki Cebel el-Erbain’de, Rusya’ya ait A500 model askeri operasyon uçağını, karadan havaya yerel yapım bir füze ile hedef aldığını, ancak füzenin uçağa isabet etmediğini ve Rus savaş uçağının operasyon uçağını korumak için müdahale etmesinin ardından Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ilinin hava sahasından çıktığını açıkladı.
Yetkili, kısa bir süre önce de bir Rus uçağının bu tür yerel yapım karadan havaya füzeyle hedef alındığını, ancak füzenin patlamadığını ve uçağı vuramadığını belirtti. Böylece Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib’in hava sahasında ikinci kez yerel bir uçaksavar füzesi kullanıldı.
İdlib Havacılık Gözlemevi'nden başka bir yetkili de Rus operasyon uçağının uçuşu sırasında uçağın pilotu ile Rusya'nın Suriye'deki Hmeymim Hava Üssü arasında yapılan ve gizlice dinlenen görüşmede, pilotun üsse uçağın Suriyeli muhalif grupların kontrolündeki bölgeden geçerken hedef alındığı ancak uçağın isabet almadığı konusunda bilgilendirdiğini aktardı.
İdlib'deki aktivistler, Pazartesi sabahı, Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nin (İGAB) yanı sıra Türk güçlerinin ve Suriye Milli Ordusu'nun (SMO) Halep'in kuzeyindeki nüfuz alanlarının hava sahasında Rus savaş uçaklarının yoğun uçuşlar gerçekleştirdiklerini ve bunlara İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye semalarında 6'dan fazla Rus keşif uçağının uçuşunun eşlik ettiğini bildirdiler. Ayrıca Maaret en-Numan ve Kefer Nebil bölgesinde konuşlu Suriye rejimi güçleri ve rejim yanlısı İran destekli milislerin, İdlib'in güneyindeki Cebel ez-Zaviye’ye bağlı el-Bara, Sufuhun, Deyr-i Sunbul, Fuleyfil ve Kansafra bölgelerini topçu ve füze atışlarıyla hedef aldıklarını, saldırılar sonucunda 4 sivilin ağır yaralandığını aktardılar.
Suriyeli muhalif gruplardan askeri bir kaynak, Pazar gününü Pazartesiye bağlayan gece, Lazkiye'nin kuzeydoğusundaki Cebel el-Ekrad'daki Kabana bölgesi çevresinde muhalif gruplar ile rejim güçleri arasında, orta ve ağır menzilli silahlarla şiddetli çatışmaların patlak verdiğini ve karşılıklı olarak ağır topçu atışları yapıldığını açıkladı. Askeri kaynak, çatışmalar sonucunda rejim güçlerinden 3 unsurun yaralandığını, bir askeri noktanın imha edildiğini kaydetti.
Öte yandan Suriyeli aktivistler, İdlib ve Halep'te Suriye Devrimi’nin 11. yıldönümünü anmak üzere İdlib şehir merkezi ve çevresi ile Halep'in kuzey kırsalındaki bölgelerde meydanları, ‘Esed’i devirmekten başka çare yok’ yazılı devrim bayrakları, pankartlar ve sloganlarla donatarak hazırlıklara başladılar.
Hama kırsalından olan aktivist Bekkar Hamidi, birkaç gün önce, Suriye devriminin 11.  yıldönümünü anmak için Suriye içindeki ve dışındaki çok sayıda Suriyeli aktivist ile Halep'in kuzeyindeki İdlib’de bulunan Sabaa Bahrat Meydanı, Binniş, Eriha, El-Bab, Afrin ve Azez gibi merkezi noktalarda devrimci eylemlerin koordine edildiğini, yerinden edilmelere rağmen devrimin devam ettiğini göstermek amacıyla farklı bölgelerden yerinden edilmiş çok sayıda Suriyelinin katılacağını söyledi.
Hamidi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“11 yıl önce Özgürlük ve Onur Devrimi'nde özgürlük, haysiyet, hukukun üstünlüğü ve Esed rejiminin devrilmesi talebiyle yola çıktık. Şimdi ise başta tutuklular, işgal altındaki köylerimiz ve ilçelerimiz, Suriye halkını öldüren ve taciz eden Rus ve İranlı işgalciler gibi bir takım meselelerimiz var. Her yıl Suriye devrimini anma tarihi yaklaşırken çok sayıda çizer, medya uzmanı ve mühendis, Suriyelilerin taleplerini ifade eden sloganların fikirlerini ortaya koymak için çalışıyor. Bunları uygun kumaş parçalarına yazıp renklendirerek gösteri yapılan meydanlara asıyorlar.”



Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
TT

Filistinliler yardım kuyruğunda katlediliyor: Kıyamet günü gibi

GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)
GHF'nin erzak noktalarında yaşanan saldırılar dünya gündeminden düşmüyor (AFP)

Gazze'deki sağlık çalışanları, ABD ve İsrail destekli Gazze İnsani Yardım Vakfı'nın (GHF) erzak dağıtım noktalarında her gün Filistinlilerin öldürüldüğünü anlatıyor.

Han Yunus’taki Nasser Hastanesi’nden Dr. Muhammed Sakr, haftalardır yüzlerce kişinin acile getirildiğini belirterek şunları söylüyor: 

Görüntüler gerçekten şok edici, kıyamet gününün dehşetini andırıyor. Bazen yarım saat içinde 100 ila 150 arasında, ağır yaralanmalardan ölümlere kadar çeşitli vakalar geliyor. Bu yaralanma ve ölümlerin yaklaşık yüzde 95'i ‘Amerikan gıda dağıtım merkezleri’ olarak adlandırılan erzak noktalarından geliyor.

Gazze Sağlık Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre, GHF’nin faaliyetlerini başlattığı 27 Mayıs’tan 2 Temmuz’a kadar en az 640 kişi erzak dağıtım merkezlerine giderken öldürüldü. 4 bin 500’den fazla kişinin de yaralandığı aktarılıyor. 

Guardian’a konuşan doktor, GHF’nin yarattığı kaosun halihazırda çökmenin eşiğindeki sağlık sistemine daha fazla yük bindirdiğini belirtiyor: 

Zaten her yatakta bir hasta var ve bu ek vakalar bize inanılmaz bir yük getiriyor. Hastaları acil servisin zemininde tedavi etmek zorunda kalıyoruz. Yaralanmaların çoğu göğüs ve kafaya ateşli silahla yapılan saldırılarla oluşmuş. Bazı hastalar bacakları ve kolları ampute edilmiş halde geliyor.

Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nden yapılan açıklamada da doktorların büyük bir yük altında ve çok zor koşullarda çalıştığı ifade ediliyor. Özellikle yaralı sayısında ciddi artış olduğuna dikkat çekiliyor: 

Bir aydan biraz fazla bir sürede tedavi edilen hasta sayısı, önceki yıl boyunca meydana gelen tüm kazalarda tedavi edilen toplam hasta sayısını aştı. Yaralılar arasında bebekler, gençler, yaşlılar ve anneler var. Yaralıların çoğunu genç erkekler ve çocuklar oluşturuyor. Birçok kişi sadece aileleri için yiyecek veya yardım almaya çalıştıklarını söylüyor.

Komitenin Refah’taki hastanesinde çalışan sağlık görevlilerinden Haytam Hasan, günde 30 ya da 40 kişinin ameliyathaneye alındığını belirtiyor.

İsrail ordusu, 7 Ekim 2023’ten beri sürdürdüğü saldırılarda Gazze’deki 36 hastanenin neredeyse yarısını kullanılmaz hale getirdi. Kalan hastanelerse çok düşük kapasitede çalışıyor. Bunlara ek olarak Gazze Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre İsrail, savaşın başından bu yana en az 1580 doktoru ve sağlık görevlisini öldürdü.

Filistinli yetkililer, Netzarim ve Refah bölgelerindeki GHF'ye ait erzak dağıtım noktalarının "insani yardım" kisvesi altındaki ölüm tuzaklarına dönüştüğünü ve İsrail'in sivilleri kasıtlı olarak hedef aldığını savunuyor. İsrail ordusuysa iddiaları reddederek kurallara uymayan kişilere "uyarı ateşi" açıldığını öne sürüyor.

Diğer yandan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, pazartesi günü yaptığı açıklamada, orduya Gazze'nin güneyindeki Refah şehrinde "insani yardım kenti" kurulması talimatını verdiğini duyurmuştu. Gazze'deki tüm sivillerin kademeli olarak bu bölgeye toplanması, daha sonra da başka ülkelere sürülmesi hedefleniyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'yi "Ortadoğu'nun Rivierasına" çevirme planı da tepki çekmişti. Trump, Filistinlilerin çevre ülkelere yerleştirilmesiyle bölgenin kontrolünün ABD'ye geçmesini ve Gazze'nin turizm merkezine dönüştürülmesini önermişti. 

Reuters’ın görüştüğü Gazzeliler, ABD ve İsrail’in sürgün planını kabul etmeyeceklerini söylüyor. Filistinli Mansur Ebu Hayer, şu ifadeleri kullanıyor: 

Burası bizim toprağımız. Kime bırakacağız, nereye gideceğiz?

Independent Türkçe, Guardian, Times of Israel, Reuters