Iraklı yetkili: Kuzey Suriye’deki El-Hol Kampı’nda 20 bini çocuk toplam 30 bin Iraklı mülteci bulunuyor

Özerk Yönetim ve Irak hükümeti arasında 30 bin Iraklının tahliyesi için anlaşmaya varıldı

Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Hol Kampı’nda kalan kadın ve çocuklar (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Hol Kampı’nda kalan kadın ve çocuklar (Şarku’l Avsat)
TT

Iraklı yetkili: Kuzey Suriye’deki El-Hol Kampı’nda 20 bini çocuk toplam 30 bin Iraklı mülteci bulunuyor

Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Hol Kampı’nda kalan kadın ve çocuklar (Şarku’l Avsat)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki El-Hol Kampı’nda kalan kadın ve çocuklar (Şarku’l Avsat)

Irak Göç ve Göçmenler Bakan Yardımcısı Kerim en-Nuri, Suriye’nin kuzeydoğusunda Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki El-Hol Kampı’nda 20 bini çocuk toplam 30 bin Iraklının bulunduğunu açıkladı.         
Nuri, Irak resmi haber ajansı INA’ya verdiği demeçte, “Suriye’deki El-Hol Kampı oradaki hükümetin elinde değil. Aksine Suriye Demokratik Güçleri’nin sorumluluğu altında bulunuyor. Kamp’ta 20 bini çocuk toplam 30 bin Iraklı bulunuyor. Onları orada bırakmak büyük bir hata. Rehabilite edilmeleri ve terörizm tarafından istismar edilmelerinin engellenmesi gerekir” dedi.
Kamptaki Iraklıların dosyalarının incelemesi ve haklarında güvenlik ve sabıka dosyası bulunmayanları tespit etmesi için hükümete bağlı bir güvenlik komitesi kurulduğuna işaret eden Nuri, güvenlik ve sabıka dosyası bulunmayan 453 aileyi Ninova vilayetindeki El-Ceda Kampı’na geri getirdiklerini söyledi. Son olarak 24 ailenin daha tahliyesinin tamamlandığı bilgisini paylaşan Nuri, uluslararası kuruluşlar ve güvenlik komitesi ile işbirliği içinde toplumsal rehabilitasyon için yoğunlaştırılmış bir program uyguladıklarını ifade etti.
Irak güvenlik komitesi heyeti, Suriye’de Fırat Nehri’nin doğusundaki kamplarda kalan Iraklı mültecilerin isimlerini kayıt altına alıyor. Kamplardaki kayıt işlemleri beş gündür devam ediyor. Bölgeyi ziyaret eden Irak heyetinde, Irak İçişleri Bakanlığı ve güvenlik teşkilatlarından yetkililer bulunuyor.
Irak heyeti, uluslararası koalisyon yetkililerinin huzurunda Özerk Yönetim makamlarıyla düzenlediği toplantılarda 30 bin Iraklı mültecinin önümüzdeki aydan itibaren kademeli bir şekilde ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin (UNHCR) gözetiminde tahliye edilmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Suriye’deki kamplardan tahliye edilen Iraklı mülteciler, Irak topraklarında bulunan kamplara yerleştirilecek. Tahliye edilecekler listesinde, DEAŞ örgütü saflarında savaştığından şüphe edilen yaklaşık 4 bin tutuklu ile 2011’den önce Suriye’ye gelen Iraklı mültecilerin de bulunduğu öğrenildi. 
Çoğu kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 56 bin kişinin yaşadığı El-Hol Kampı’ndaki Iraklı mülteciler 8 bin 200 aile ile kampın sayıca en kalabalık sakinleri kabul ediliyor. Kamp yönetiminin verilerine göre kampta kalan Iraklıların sayısı, 15 yaşın altındaki 20 bin çocuk dahil olmak üzere yaklaşık 30 bin. Suriye topraklarında doğan bazı çocukların kimlik belgesi bulunmuyor.
El-Hol Kampı’nda yaşayan 35 yaşındaki bir kadın mülteci diğer Iraklı kadın mülteciler gibi kendisinin de sabrının tükendiğini ifade etti. Ülkesine dönmek isteyenlerin isimlerini yazdırmak için oluşturduğu kuyrukta bekleyen siyah çarşaflı ve burkalı kadın mülteci, bağırarak şunları söyledi: “Eşlerimiz ve kardeşlerimiz olmadan nasıl döneceğiz? Hapishanelerde ne zamana kadar kalmaya devam edecekler? Dünya yaşadığımız trajediyi izliyor mu? Irak hükümeti bu yerde nasıl yaşadığımızı biliyor mu? Tüm dünya bu soruna göz yumuyor.” Bu kadın mültecinin eşi Mart 2019’da Deyrizor’un doğu kırsalındaki çatışmaların bitmesinin ardından tutuklanarak Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrol ettiği bir hapishaneye gönderildi. Kampı ziyaret eden Irak heyetine DEAŞ üyesi olmakla suçlanan tutukluların akıbetini sorduğunu belirten kadın mülteci, “Bana tatmin edici bir cevap vermediler. Onlara birçok kez sordum ancak cevapları kısaca ‘onların dosyalarını Irak yönetimi ile takip edeceğiz’ oldu” diye konuştu.
Irak’ın Anbar vilayetine bağlı El-Hadise şehrinin nüfusuna kayıtlı olan ve 5 yıldır El-Hol Kampı’nda yaşayan 41 yaşındaki Azab ismindeki kadın mülteci, eşi, bir erkek kardeşi ve üç amcasının tutuklandığını belirterek, kendisinin ve ailesinin Birleşmiş Milletler (BM) kontrolünde ve gözetiminde tahliye edilmeleri şartıyla dönmeyi kabul edeceğini söyledi. BM kontrolü ve gözetimini talep etme nedenini açıklayan Azab, “Artık Irak’ın birçok bölgesini kontrol eden Haşdi Şabi’nin intikam eylemlerinden endişe ediyoruz. Örgüt saflarında onlarla savaşan bizden sanıklar var. Hükümetin bu dosyayı nasıl yöneteceğini bilmiyoruz” ifadesini kullandı.
Irak’ın Musul kentinin nüfusuna kayıtlı olan 50’li yaşlarındaki Şeyma, 2015 yazında memleketinde yaşanan çatışmalar sırasında DEAŞ saflarında savaşan eşini ve yaşça en büyük oğlunu kaybetmesinin ardından geriye kalan ailesiyle birlikte Suriye sınırındaki El-Kaim kentine göç ettiler. Burada da çatışmaların şiddetlenmesi üzerine sırasıyla Suriye’nin Deyri Zor kırsalında bulunan Ebu Hamam, Hecin, Susa, Şufa köylerine ve son olarak 2019’da Bağuz kasabasına taşındılar.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, terör örgütü DEAŞ yanlısı hücrelerin örgütün yöntem ve taktiklerini izleyerek bölgede cinayetler işlediğini söyledi. El-Hol Kampı yöneticileri, bölgedeki şiddet eylemlerinin benzeri görülmemiş boyutlara ulaştığını ve bulundukları bölgenin Suriye’nin en kanlı bölgesi haline geldiğini belirtti.
Son dönemde tutuklanan DEAŞ hücrelerine yönelik yürütülen soruşturmalarda alınan itiraflar, bu hücrelerin korkunç planlarını ortaya çıkardı. Nitekim bu itiraflara göre, örgüt hücrelerinin Sanayi Hapishanesi’nden sonraki hedefi El-Hol Kampı. Bu planların kamptaki bazı kişileri cesaretlendirmesi sonucu son dönemde kamp içinde suç oranlarının arttığı ifade ediliyor. Kamp yönetimi ve kampın güvenliğinden sorumlu Asayiş güçleri, bölgede şiddet eylemlerinin ve insan öldürme olaylarının artmasıyla birlikte kamp içinde kimliği belirsiz çetelerin ve örgütün artan etkisini sınırlandırmak için mücadele ediyor.



İsrail ordusu Gazze'yi işgal etmek için ayrıntılı bir plan hazırladı

TT

İsrail ordusu Gazze'yi işgal etmek için ayrıntılı bir plan hazırladı

İsrail ordusu Gazze'yi işgal etmek için ayrıntılı bir plan hazırladı

Gazze'ye yönelik savaşı tamamen durduracak yeni bir takas anlaşmasının imzalanması için büyük çaba sarf edildiği, Mossad şefi David Brennai'nin anlaşma ve diğer konuları takip etmek üzere Doha'ya gittiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Tel Aviv'i ziyaret etme ihtimalinin güçlü olduğu bir dönemde, İsrail ordusu Gazze Şehrini ve tüm Gazze Şeridini işgal etmek için bir plan hazırladığını duyurdu.

Güvenlik birimleri, Gazze'yi işgal etmenin büyük bir hata olacağını, İsrail askerleri için ölüm tuzağı ve stratejik bir pusuya dönüşebileceğine inandıklarını hükümete bildirmelerine rağmen, özellikle de bir atılım ve müzakerelere dönüş umutlarının yeniden açıldığı bu dönemde, savaşta ve barışta karar verici olan siyasi liderliğin iradesine boyun eğdiler. Gazze Şeridi'nde işgal edilmemiş bölgeleri işgal etmek için bir savaş planı hazırladı. Genelkurmay Başkanı operasyonun hedeflerini Gazze'yi kontrol altına almak ve (Hamas'ı) yenilgiye uğratmak olarak formüle etti.

u6y7
İsrail askerleri 8 Haziran 2025'te Han Yunus'taki Avrupa Hastanesi'ni koruyor (DPA)

Siyasi çevreler planı, eksik ve Gazze'yi yavaş yavaş işgal etmeyi amaçlayan bir plan olarak değerlendirerek, hızlandırmak için gerekli araç ve planları geliştirmesi için orduya iade etmeyi planlıyor. Askeri kaynaklar siyasi çevrelerden gelen eleştirilere şu yanıtı verdi: "Neredeyse iki yıldır süren çatışmalardan sonra ordu, manevra yapan savaşçılarının güvenliği için en güvenli yöntemin bu yavaş yöntem olduğunu anlamaktadır. Ordu ayrıca tüm nüfusu (yaklaşık 800.000 kişi ve muhtemelen daha fazlası) sivil bölgeden çıkarıp Mevasi'deki bölgelere taşımadan işe başlamanın doğru olmayacağını da anlıyor."

Cesaret ve çatışma doktrinini terk etmekle suçlanmamak için ordu, Gazze Şehri'ndeki Zeytun mahallesine saldırarak Gazze'yi işgal etme yolunda önemli bir deneye başladığını duyurdu. Amaç bir sonraki güçlü adım için hazırlık ortamı yaratmak. İlerleme hızının yavaş olması, en azından birkaç ay sürmesi bekleniyor. Ordu, siyasi liderliğin çok sayıda silah ve  askerle hızlı ve güçlü bir “tek vuruş” operasyonu talebinin gerçekçi olmadığını açıkladı.

sdfertg
Gazze Şeridi sınırına yakın bir İsrail askeri karakolu Salı (Reuters)

İsrail Savunma Bakanlığı (IDF) Sözcüsü bugün yaptığı açıklamada “önümüzdeki günlerde binlerce yedek kuvvetler mensubunun, yedek kuvvetler için acil çağrı emri olan (Emir No. 8)'i alacağını” duyurdu. Sözcüye göre Gazze'ye doğru ilerleyişin en az iki alanda (Batı Şeria ve Yemen'deki Husiler) çatışmaların tırmanmasına yol açacağı ve başka bir alandan da meydan okuma girişimlerinin olabileceği tahmin ediliyor. Bu da Batı Şeria cephesi ve doğu sınırındaki tabur ve tugayların yanı sıra hava savunma sistemini takviye etmek üzere ilave yedek askerlerin seferber edilmesini gerektiriyor.

Yediot Ahronot'un askeri muhabiri Yoav Zeitoun'a göre dün (Perşembe) Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir, Gazze'nin işgalinin düzenli ordu güçlerine ek olarak 80 ila 100 bin arasında yedek askerin askere alınmasını gerektirdiğine inanıyor. Önümüzdeki günlerde çeşitli birimler Gazze'nin en az kayıpla işgal edilmesinin nasıl olacağı konusunda ayrıntılı müzakerelere devam edecek ve tatbikata katılacak tümen ve tugaylarda yapılandırılmış bir savaş sisteminin uygulanması bekleniyor. Gazze Şehri'nde, batı yakasındaki kulelerinde ve Hamas tarafından hazırlanan gerilla hücrelerine karşı, Gazze Şeridi'nin kuzeyinin geri kalanında sık sık çatışmaların, devam etmesi bekleniyor.

safrgt
Bombardıman nedeniyle Gazze'nin kuzeyinden yükselen dumanların sınırın İsrail tarafından görüntüsü... (Reuters)

Zeitoun bu görüşmelerin Genelkurmay'ın askerlerin moralinin erozyona uğramasından endişe duyduğu bir ortamda gerçekleştiğini ve bu nedenle toparlanmanın sağlanması ve bir sonraki görevler öncesinde nefes aldırılması ışığında kuvvetlerin verimliliğinin arttırılması ve yedeklerin askere alınmaya hazır hale getirilmesinin önemine dikkat çekildiğini belirtti. Genelkurmay Başkanı'nın geçen hafta ortak bir siyasi ve askeri liderlik toplantısında uyardığı gibi IDF'nin ciddi insan gücü sıkıntısı ve sahadaki birliklerin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleşiyor. Gazze Şeridi'ni işgal etmenin bir hata olacağını ve stratejik bir pusuya ve ölüm tuzağına dönüşebileceğini söyledi. Ancak siyasi liderlik bu sözleri reddetti. Netanyahu, ABD Büyükelçiliği'nin Ulusal Gün kutlamasını fırsat bilerek kendisini eleştirenlere saldırdı: “Tam zaferin ne demek olduğunu bilmeyen generaller var" dedi.

Safed'deki Kuzey Komutanlığı karargahında yaptığı konuşmada General Zamir eleştirilere şu yanıtı verdi: "Ordunun mücadelesi tüm cephelerde ve Gazze Şeridi'nde aralıksız devam ediyor. Bu, güney sakinlerinin güvenliğini sağlama hedefi doğrultusunda cesaret ve kararlılıkla yürütülen günlük bir fedakarlık gerçeğidir. Hamas yönetimini temelinden sarsmak ve kaçırılanları onurlu bir şekilde defnederek ya da evlerine getirmek, halkımıza ve aynı zamanda düşmanlarımıza verdiğimiz açık bir mesajdır. IDF güçlüdür, proaktiftir, saldırır ve tehditleri yok eder ve yeniden şekillenme sürecindedir. Yıllardır bizi boğan kıskaç düşmanlarımızın etrafında dönüyor ve sıkılaşıyor. Bu, sözlerle değil eylemlerle hayata geçirilen yeni bir gerçekliktir."