Irak muhalefeti Sadr’ın planlarını bozdu

Irak'ta muhalefet, Meclis’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunda üçte ikilik çoğunluğu bozmayı başardı.

AA
AA
TT

Irak muhalefeti Sadr’ın planlarını bozdu

AA
AA

Irak'ın muhalefet kanadı, Cumartesi günü (26 Mart) Meclis’te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunda üçte ikilik çoğunluğu bozmayı başardı. Bu gelişmenin ardından muhalefet, Sadr Hareketi Başkanı Mukteda es-Sadr'ın lideri olduğu Üçlü İttifak’ın cumhurbaşkanı adayının seçilmesini engellemek için tüm ağırlığını ortaya koydu.
Siyaset çevreleri, oturumu boykot edenlerin Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu ile uzlaşıp uzlaşmadığına bakılmaksızın ‘üçte iki çoğunluk engeli’ olarak adlandırılan grupta yer alan isimlere şüpheyle yaklaşıyor. Çünkü diğerleri, dengeyi bir başkasının aleyhine bozmaktan çekindikleri için gri alanda durduklarından üçte iki çoğunluk engeli grubundakiler gibi Nuri el-Maliki'nin evinde çekilen fotoğrafta yer almadılar.
Mukteda es-Sadr ve Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu arasındaki öne çıkma savaşı ve kararsızları kendi safına çekme rekabeti, aynı zamanda Meclis’teki en büyük bloku oluşturacak  ‘Şii sağını’ korumak için İran güdümlü bir ‘Lübnan metaforu’dur. Meclis’teki en büyük blok, Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu içinde en büyük Şii bloğu olarak anılmaya başlandı bile.
Sadr, yeni ortaya çıkan ve Irak'taki herhangi bir siyasi bağlamın parçası olmayan salt çoğunluk engeliyle, geri çekilemeyeceği en önemli siyasi çatışmanın merkezinde olduğunun farkında. Cumartesi günü Meclis’te cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunda yaşananlar Üçlü İttifakı (Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr hareketi, Hamis el-Hancer ve Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi liderliğindeki (Sünni) Egemenlik İttifakı ve Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi / KDP) hayal kırıklığına uğratmazken Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu için de bir galibiyet değildi. Ancak oturum, iki taraf arasındaki uzlaşı veya fikir birliği için fırsatların aynı oranda azaldığını kanıtlandı.
Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu, Şiilerin tamamı olmadan bir hükümet kurmanın imkansız olduğunu ve Şiilerin bir bölümünün Sünniler ve Kürtlerle ittifak kurmasını engellemek için ne lazımsa yapması gerektiğini düşünüyor.
Sadr ise Cumartesi günü kaybettiğini Çarşamba günü kazanması gerektiğine inanıyor. Sadr hareketine yakın bir kaynak, Çarşamba günü yapılması planlanan oturumdan önce üçte iki çoğunluğu yani 202 milletvekilinin desteğini alan tarafın, üçte iki çoğunluk engelini aşacağını ve Sadr’ın bunun için 18 sandalyeye ihtiyacı olduğunu söyledi. Sadr’a yakın kaynaklar, bağımsız milletvekillerinin oluşturduğu ‘Halk için İttifakı’ ile anlaşmaya varılmasının gerekli salt çoğunluğun elde edileceğinin bir göstergesi olduğunu, ancak bunun için hızlı ve net bir uzlaşının sağlanmasının gerektiğini düşünüyorlar.
Sadr'ın bu nokta çift yönlü bir yol ile çalışması gerekiyor. Bu yollardan birincisi, Necefli bağımsız akımlara kapalı olan kapıları açmak ve geleneksel hassasiyetleri aşarak bağımsız Necefileri kendi safına çekmek. Siyasi aktivistler, bu yolla birçok partinin dahil olduğu kamuya açık diyalogların Necef kanalının açılmasını kolaylaştıracağını, fakat somut sonuçlar hakkında konuşmak için henüz çok erken olduğunu söylüyorlar. İkinci yol ise, Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu çatısı altındaki bazı partilere karşı adımlar atılması. Örneğin KDP ile yeni bir uzlaşı yaparak Kürdistan Yurtseverler Partisi’nin (KYP) etkisiz hale getirilmesi bu adımlardan biri.
Sadr'ın yakın çevresine göre bu iki yolun da başarısız olması, Meclis’teki Sadr koalisyonunun çoğunluğunu Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu’nu ve onun Irak hükümeti üzerindeki etkisini boğmak için kullanarak başka türden bir siyasi mücadeleye girmek anlamına gelecektir. Çeşitli kaynaklar Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu’nun Başbakan Kazımi hükümetinin dışında kalmayı hesaba kattığını ve Sadr’ın elindeki kart ne olursa olsun kendilerinin o karta sahip olmadıklarına inandıklarını söylediler.
Tüm bu yollar, önümüzdeki Çarşamba günü yapılması planlanan Meclis oturumunun başarısız olmasının Irak siyasetinde bir ‘Lübnan sayfası’nın açılacağına işaret ediyor. Bu da Irak’taki aktörlerin anayasaya aykırı olasılıklara yönelmeye zorlanacağı anlamına geliyor.



Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini Güney Sudan'a yerleştirme planını engellediği doğru mu?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır'ın İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini Güney Sudan'a yerleştirme planını engellediği doğru mu?

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Kahire'deki el-İttihadiye Sarayı'nda Güney Sudan Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit ile bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Medya raporları, İsrail'in Güney Sudan ile Filistinlileri bu ülkeye yerleştirmek için görüşmeler yaptığını ortaya koydu. Diğer yandan Mısır'ın tutumu ve İsrail'in Gazzelileri nakletme planını engellemedeki rolü hakkında sorular ortaya atıldı. Cuba'nın bu konuda İsrail tarafıyla herhangi bir görüşme yaptığını yalanlamasına rağmen, ‘Mısır'ın Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi için baskı yaptığı’ haberleri çıktı.

Mısır, Filistinlileri Gazze Şeridi’nden, ister kendi topraklarına ister başka bir ülkeye olsun, yerinden etme girişimlerini ‘Filistin meselesinin tasfiyesi’ olarak değerlendirerek resmi ve tekrarlı bir şekilde reddettiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre, İsrail ile Güney Sudan arasında Gazze Şeridi sakinlerinin Güney Sudan'a yerleştirilmesi olasılığını görüşmek üzere görüşmeler yapıldı. Bunun İsrail'in Gazze Şeridi'nden toplu göçü kolaylaştırmak için daha geniş çaplı çabalarının bir parçası olduğu bildirildi.

Ancak Güney Sudan Dışişleri Bakanlığı bu iddiaları yalanladı. Bakanlık tarafından çarşamba akşamı yapılan açıklamada, “Cuba, Gazze Şeridi sakinlerinin Güney Sudan'a yerleştirilmesi için İsrail ile görüşmeler yaptığına dair son medya haberlerini kesin olarak yalanlıyor. Bu iddiaların hiçbir dayanağı yok; Güney Sudan'ın resmi tutumunu ve politikasını yansıtmıyor” ifadeleri yer aldı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, daha önce ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze nüfusunun büyük bir kısmını ‘gönüllü göç’ olarak nitelendirdiği bir şekilde başka ülkelere yerleştirmek istediğini söylemişti. Netanyahu salı akşamı yaptığı açıklamada, “Savaş hukukuna göre, nüfusun ayrılmasına izin vermek doğru olur” dedi.

Güney Sudan'ın tutumunu memnuniyetle karşılayan Filistin Devlet Başkanlığı, dün yaptığı açıklamada, ‘Cuba'nın İsrail işgal makamlarının yürüttüğü soykırım, açlık ve yerinden etme girişimlerine örtülü olarak katılmamasını’ övdü.

İsrail medyası, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerini başka ülkelere nakletmek için diğer ülkelere teklifler sunduğunu belirtti. İsrail Kanal 12 televizyonu, Netanyahu hükümetinin ‘Endonezya, Somali, Uganda, Güney Sudan ve Libya’ olmak üzere 5 ülkeyle, Gazze Şeridi'nden sürülecek Filistinlileri kabul etmeleri için görüşmeler yaptığını bildirdi.

AP, Mısırlı yetkililerin ‘İsrail'in Filistinlileri kabul edecek bir ülke bulma çabalarından, Güney Sudan ile yaptığı temaslar da dahil olmak üzere, aylardır haberdar olduklarını’ söylediğini aktardı. Yetkililer, ‘Güney Sudan'a Filistinlileri kabul etmemesi için baskı uyguladıklarını’ ifade ettiler.

Mısır Dışişleri Konseyi Üyesi Büyükelçi Salah Halime, Mısır'ın İsrail'in Filistinlileri yerleştirmek için bahsettiği ülkelerle temas halinde olduğunu düşünüyor. Halime, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Kahire, temaslarıyla Filistinlileri yerinden etme girişimlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve Arap, İslam ve Avrupa ülkelerinin bunu reddettiğini vurgulamayı hedefliyor” dedi.

Halime sözlerini şöyle sürdürdü: “Filistinlileri yerinden etme çağrıları Arap ve uluslararası kamuoyu tarafından reddediliyor. Buna rağmen İsrail bu çağrılarda ısrar ediyor. Kahire, bu önlemleri reddetmek için diplomatik temaslarını yoğunlaştırıyor. İsrail hükümetinin son uygulamaları, Filistin meselesini ortadan kaldırarak, sözde ‘Büyük İsrail’ hayalini gerçekleştirmek amacıyla yapılıyor.”

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, geçtiğimiz temmuz ayında Güney Sudanlı mevkidaşı Monday Simaya Kumba'dan bir telefon aldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasına göre, görüşmede ‘ikili ilişkilerin güçlendirilmesi yolları’ ele alındı.

Kahire Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Dr. Tarık Fehmi, Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte, “Mısır'ın Filistinlilerin yerinden edilmesini reddeden tutumu, diğer ülkelerin tutumlarına müdahale etmek anlamına gelmez. Mısır'ın bu konudaki tutumu sabit ve açıktır. Filistin meselesini korumak için bunun gerçekleşmemesi konusunda uyarıda bulunur, ancak diğer ülkelere kendi tutumunu dayatmaz” ifadelerini kullandı.

Fehmi'ye göre İsrail, Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden yerinden edilmesini kabul ettirmek için bazı Afrika ve Arap ülkelerindeki kriz ve çatışmalardan yararlanmaya çalışıyor. Fehmi, “Uluslararası toplumun yerinden edilme çağrılarını reddeden tutumu göz önüne alındığında, bu hamleler İsrail'in planının başarıya ulaşacağı anlamına gelmiyor” dedi.

Filistinlilerin Güney Sudan'a yerleştirilmesi konusunda tartışmalar, Güney Sudan Dışişleri Bakanı'nın geçen hafta İsrailli mevkidaşının daveti üzerine Tel Aviv'i ziyaret etmesinin ardından başladı. Güney Sudan medyası ise İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Sharren Haskel'in Cuba'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirerek iki taraf arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesi için yollar aradığını bildirdi.