Hammadde fiyatlarındaki artış Lübnan'daki ekonomik krizi derinleştiriyor

Lübnan endüstrisi birçok zorlukla karşı karşıya (NNA)
Lübnan endüstrisi birçok zorlukla karşı karşıya (NNA)
TT

Hammadde fiyatlarındaki artış Lübnan'daki ekonomik krizi derinleştiriyor

Lübnan endüstrisi birçok zorlukla karşı karşıya (NNA)
Lübnan endüstrisi birçok zorlukla karşı karşıya (NNA)

Beyrut’un güneyindeki Saadiyat bölgesinde bir temizlik malzemeleri fabrikasının sahibi olan Lübnanlı kadın Meryem Saab, fiyatlarını yüzde 40 artırdı. Saab, “Akaryakıt ve hammadde fiyatlarındaki artış, bana küçük fabrikamı korumak için başka bir çözüm bırakmadı” dedi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Meryem, fiyatlardaki göreceli artışa rağmen bir yandan müşteri kaybetme korkusuyla, diğer yandan çalışanlarının geçimini korumak için kârını azaltmak zorunda kaldığını söyledi.
Meryem, “2018 yılında fabrikayı açtığımızda, hedefimiz yavaş yavaş büyümekti. Ancak art arda gelen krizler, üretim ve teslimat maliyetlerine yansıyan akaryakıt fiyatlarındaki önemli artışlar, ayrıca diğer yandan da elektrik kesintileri ve hammadde fiyatlarındaki artışlar bizi bu duruma mecbur etti. Çünkü her yönden sorunların ve zorlukların yaşandığı bir ülkede risk almaktan korkuyoruz” dedi.
Özellikle de dört yıldır bu sektör, petrol fiyatlarının yükselmesine neden olan ve dünya genelinde hammadde arzında kriz oluşturan Rusya-Ukrayna anlaşmazlığının bir yansıması olarak peş peşe darbeler alıyor. Bu nedenle Lübnanlı sanayiciler, Ukrayna- Rusya savaşının sonucuna da endişeyle bakıyor. Bu çerçevede Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bakdaş, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Petrol fiyatlarındaki artış, Lübnan’daki sektör için büyük bir sorun. Ancak en büyük sorun, çoğu hammadde kaynağı fiyatlarının, yüzde 20 ile 200 arasında artmasından kaynaklanıyor. Bunun temel nedeni ise nakliye maliyetlerinin yüksek olmasıdır” dedi. Bakdaş, bu durumun üretimin, gıda ve gıda dışı ürünlerin fiyatlarını artıracağını söylerken, “2022 yılı, sanayiciler ve bir bütün olarak Lübnanlılar için 2021’den daha zor olacak” şeklinde konuştu.
Ziyad Bakdaş, “Tüm dünyayı etkisi altına alan bir ekonomik savaşın içindeyiz. Ancak Lübnan'ın sorunu çok daha büyük, çünkü istisnai bir durumda yaşıyor. Ekonomi çöküyor. Hükümetin kararları, taraflar arasında uyuşmazlığa neden oluyor. Elektrik krizi ve tüm sektörler üzerindeki etkisinden bahsetmiyorum bile. Küresel olarak ithal ve imal edilmiş hammaddelerin yüksek fiyatlarının daha da kötüleştirdiği sorunlarımızda boğuluyoruz” dedi.
“Yakın zamanda, hala bazı hammaddelere sahip tüccarlar ve sanayiciler, ikame değerini korumak için fiyatları yükseltecekler” diyen Bakdaş, kâğıttan örnek vererek, “2021 yılında bir tonun maliyeti, 700 dolara denk gelirken, bugün bir tonun fiyatı bin 500 dolar oldu” şeklinde konuştu.
Fabrikaların kapanmasını uzak bir ihtimal olarak görürken, ancak mevcut durumda devam etmenin kaçınılmaz olarak fabrikaların işçi sayısını azaltmasına yol açacağı konusunda da uyaran Bakdaş, “Bu gerçek, özellikle Lübnan’ın Arap pazarına ihracatını kaybetmesi ve yerel pazardaki satın alma gücünün düşmesinden sonra çoktan başladı. İthal gıda hariç fabrika satışları yüzde 50 düşerken, Suudi Arabistan, Bahreyn ve Kuveyt’e ihracatın yüzde 50’si kaybedildi” dedi.
Özellikle Lübnan Sanayi Bakanı George Boşikyan’ın ve Lübnan hükümetinin ülkede üretilen gıda mallarına dair uzun bir listenin ihracatını engelleme kararının ardından, Rusya ve Ukrayna krizinin bir sonucu olarak en büyük payı, Lübnan’daki gıda sektörleri aldı. Söz konusu karar, Lübnanlı yetkililerin Ukrayna’daki Rus askeri operasyonlarının Lübnanlıların zorlu yaşam koşulları çerçevesinde gıda güvenliği üzerindeki yansımalarını sınırlama girişimleri çerçevesinde alındı.
Bu çerçevede Bakdaş, “Sanayi Bakanı’nın kararı ve hükümetin kararı benimsemesi, biraz aceleci oldu. Öyle ki bakanın ertesi gün ihracatı yasak olan ürünlerin sayısını azaltması da bu aceleciliği kanıtladı. Bakan, sanayicilerle işbirliği yapıyor. İhracat için kendisine ulaşan hiçbir talebi geri çevirmiyor” ifadelerini kullandı.
İhracat kontrolü yapılacak ürünlerin un, yağ ve şeker üretiminde kullanılan malzemeleri kapsadığını ifade eden Ziyad Bakdaş, “Yağ ve un sorunu en büyük sorundur. Şeker krizi ise son zamanlarda yetkililerden duyduklarımıza göre çözüldü. Yakın zamanda Lübnan’a 14 ton şeker taşıyan bir gemi gelecek ve onu, 40 ton şeker taşıyan başka bir gemi daha takip edecek” değerlendirmesinde bulundu.
Lübnan Sanayiciler Derneği Başkan Yardımcısı Ziyad Bakdaş konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Asıl sorun, hammadde fiyatlarının yüksek olmasıdır. Böylece tüm imal ve ticari kalemlerin fiyatları, kaynağından pahalı hale geldiği için yükselecektir. Eskiden 500 dolar olan bir ton şeker, bugün bin 200 dolar, yani iki buçuk kat arttı.”



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.