İdlib’e takviye gönderen TSK, SDG kontrolündeki Ayn İsa kırsalını hedef aldı
Fotoğraf (AFP_Arşiv)
Ankara/Said Abdurrezzak
TT
TT
İdlib’e takviye gönderen TSK, SDG kontrolündeki Ayn İsa kırsalını hedef aldı
Fotoğraf (AFP_Arşiv)
Türkiye’nin Suriye'nin kuzeybatısındaki Gerginliği Azaltma Bölgesi'ndeki güçlerine takviye gönderdiği belirtilirken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) ise dün Rakka’nın kuzeyinde yer alan Ayn İsa beldesi kırsalını bombaladığı öğrenildi.
Türk ordusu, Suriye’nin kuzeydoğusuna, 90 zırhlı araç ve lojistik malzeme yüklü 8 kamyondan oluşan yeni bir askeri takviye gönderdi. Türk ordusuna ait askeri konvoy dün sabah İdlib'deki Babel Hava sınır kapısından geçiş yaparak Suriye topraklarına girdi. 50 araçlık bir konvoyun ise Suriye’ye girmek üzere sınır bölgesinde beklediği bildirildi.
Babel Hava sınır kapısı, insani yardım ve sınırlı ticari faaliyetler için iki ülke arasında açık olan tek sınır kapısı olma özelliğini taşıyor. Türk ordusuna ait konvoylar nadiren bu güzergahı kullanıyordu, genelde İdlib’in kuzeyindeki Kefer Lusin ve batısındaki Ayn el-Beyda bölgelerinden geçiş yapılmaktaydı. Takviye güçlerinin, TSK’nın El-Mestuma ve Teftenaz Havaalanı’ndaki kalıcı üslerine gönderildiği aktarıldı. TSK en son 16 Mart tarihinde İdlib’deki Gerginliği Azaltma Bölgesi’ne obüsler, roketatarlar ve ağır topçu sistemleri içeren 50 araçlık bir askeri konvoy göndermişti.
Öte yandan Türk ordusu, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) kontrolünde olan Rakka’nın kuzey kırsalındaki Ayn İsa beldesine topçu atışı gerçekleştirdi. Alınan bilgiye göre, Ayn İsa’nın doğusundaki Meşirfe köyüne çok sayıda havan topu isabet ederken, ölü ve yaralı sayısıyla ilgili bilgi edinilemedi. Türk ordusu önceki gün de Ayn İsa’ya bağlı Muallak ve Muhayyem köylerinin civarında SDG noktalarını bombalamıştı.
İsrail, Gazze'de Ez-Zehra kentindeki Adalet Sarayı binasını bombayla patlattı
(AA)
İsrail ordu radyosunun X sosyal medya hesabından patlatma anının videosu yayımlandı.
Videoda, İsrail askerlerinin, "7 Ekim'de öldürülenlerin anısına. Unutmayacak ve bağışlamayacağız." dediği ve sonrasında ondan geriye doğru saydığı duyuldu.
Binanın patlatılmasından sonra ise İsrailli askerlerin sevinç çığlığı attığı işitildi.
İsrail ordu radyosu, patlatılan binanın Hamas'a ait mahkemeler kompleksi olduğunu iddia etti.
İsrail ordusu, Gazze'de savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana çok sayıda kamu ve hükümet binasını hedef aldı.
Irak’tan Suriye’deki ABD üssüne 15 füze fırlatıldıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4708801-irak%E2%80%99tan-suriye%E2%80%99deki-abd-%C3%BCss%C3%BCne-15-f%C3%BCze-f%C4%B1rlat%C4%B1ld%C4%B1
Irak’tan Suriye’deki ABD üssüne 15 füze fırlatıldı
Suriye’deki ABD kuvvetleri (Arşiv-Reuters)
ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) dün yaptığı açıklamada, pazar günü ABD’nin Suriye’deki Ramilan üssüne Irak’tan yaklaşık 15 füzenin fırlatıldığını ve herhangi bir can kaybı veya maddi hasarın oluşmadığını duyurdu.
Açıklamada, ‘Doğal Kararlılık Operasyonu’ Ortak Görev Gücü’nün, füze fırlatma sahasını insansız hava araçları (İHA) kullanarak tespit ettiğini, Irak güvenlik güçlerine konum hakkında bilgi verdiğini ve Iraklı güçlerin de konuma intikal edip araştırmalar yaptığı bildirildi.
Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre bölgede, 20’ye kadar füze fırlatacak şekilde modifiye edilmiş bir yakıt kamyonunun bulunduğunu kaydetti.
ABD I,rak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı ‘Doğal Kararlılık Operasyonu’ adı altında uluslararası bir koalisyona liderlik ediyor.
Pazar günü Iraklı silahlı gruplar, Suriye’deki bir ABD üssünü hedef aldıklarını ve bombalamanın Gazze Şeridi’nde savaşın yeniden başlamasına yanıt olarak yapıldığını bildirmişlerdi.
AWP’nin haberine gruplar yayınladıkları bildiride, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Harab el-Cir üssünü büyük bir füze saldırısı ile hedeflediklerini ve “hedeflerini doğrudan vurduklarını” belirtmişlerdi.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), üssün ABD askeri kargo uçakları için bir pistin yanı sıra helikopterler için de bir iniş pisti içerdiğini belirtmişti.
İsrail güçleri Cenin’e 50’den fazla askeri araçla baskın düzenledihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4708786-i%CC%87srail-g%C3%BC%C3%A7leri-cenin%E2%80%99e-50%E2%80%99den-fazla-askeri-ara%C3%A7la-bask%C4%B1n-d%C3%BCzenledi
İsrail güçleri Cenin’e 50’den fazla askeri araçla baskın düzenledi
Cenin kampına yapılan eski bir baskında İsrail ordusunun askeri araçları (AP)
Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail güçlerinin Batı Şeria’daki Cenin kentine yeniden saldırdığını belirterek, dün geç saatlerde yapılan baskına İsrail’e ait 50’den fazla askeri aracın katıldığını kaydetti.
WAFA, Cenin-En-Nasıra Caddesi’nde düzenlenen saldırıda, askeri araçlara dört buldozerin eşlik ettiğini ve silahlı çatışmaların çıktığını bildirdi.
Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre WAFA, baskın ile eş zamanlı olarak bir keşif uçağının şehrin üzerinde uçtuğunu ve İsrail ordusuna ait keskin nişancıların ise bazı ev ve binaların çatılarına konuşlandırıldığını belirtti.
WAFA, Cenin kentindeki bazı mahallelerde ve kampta elektriğin kesildiğini ve İsrail güçlerinin Cenin Hastanesi, Ez-Zehra mahallesi, Ed-Dahiliye Dönel Kavşağı ve kampın dış mahallelerine konuşlandırıldığını bildirdi.
Filistin TV, İsrail kuvvetlerinin “Cenin kampının çeşitli bölgelerinde daha fazla altyapıyı yok ettikten sonra” şafak vakti Cenin şehri ve kampından tamamen çekildiğini bildirdi.
Buna karşılık Filistin Şehab Haber Ajansı bugün verdiği haberinde, keşif uçaklarının Batı Şeria’daki Nablus kenti üzerinde uçtuğunu söyledi. Ajans herhangi bir ek ayrıntı vermedi.
İsrail güçleri Ramallah’ın batısındaki Beyt Likya beldesini ve Budrus köyünü de bastı. Aksa TV, Ramallah’ın kuzeybatısındaki köyden 13 gencin gözaltına alındığını bildirdi.
İsrail'in savaşı durdurmak için ‘iki şartı’https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4708776-i%CC%87srailin-sava%C5%9F%C4%B1-durdurmak-i%C3%A7in-%E2%80%98iki-%C5%9Fart%C4%B1%E2%80%99
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)
İsrail’in tanklarla Hamas Hareketinin kalesi olarak tanımlanan bölgelerin derinliklerine girme girişimleri devam ederken, Gazze Şeridi dün şiddetli çatışmalara sahne oldu. Öte yandan Tel Aviv, kaçırılan İsraillilerin serbest bırakılması ve Hamas Hareketi’nin ‘dağıtılması’ yönündeki iki şartının yerine getirilmesi halinde savaşın derhal durdurulabileceği iddiasını sürdürüyor.
Filistinli kaynaklar, son birkaç saat içinde özellikle kuzeyde Cibaliye Mülteci Kampı çevresinde, Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye mahallesinde, Gazze Şeridi’nin güneyinde Han Yunus eteklerinde ve Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan Deyr el-Beleh yakınlarında olmak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyinde, merkezinde ve güneyinde şiddetli çatışmaların yaşandığını ve İsrail ordusunun, Hamas'ın kalesi sayılan bu bölgelerin derinliklerine sızma girişimlerinde bulunduğunu aktardılar. Kaynaklara göre işgalci İsrail ordusu, bunu başardığı takdirde Gazze Şeridi'ni 3 parçaya bölebilecek.
Ancak Şarku'l Avsat'a konuşan Gazze’deki Filistinli gruplardan kaynaklar, pek çok cephede çok şiddetli çatışmaların yaşandığını, en şiddetli çatışmaların Cibaliye, Şucaiyye, Han Yunus ve Deyr el-Beleh çevresinde meydana geldiğini belirttiler. Kaynaklar, ‘direnişçilerin iki gündür İsrail ordusunun bu bölgelerin derinliklerine ilerlemesini engellediğini, kayıplar verdirdiğini ve geri çekilmeye zorladığını’ vurguladılar.
Gazze genelinde çatışmalar yoğunlaşırken İsrail, Hamas'a iki şartla çatışmayı derhal durdurma teklifinde bulundu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Sözcüsü Ofir Gendelman, dün (Pazartesi) düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
“Savaş bugün durdurulabilir. Ancak tartışılamaz iki şartla. Bunlardan birincisi, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki tüm rehineleri istisnasız olarak serbest bırakması, ikincisi ise Hamas Hareketi’nin liderlerinin teslim olması ve hareketi dağıtmaları.”
Hamas, İsrail'in teklifine hemen yanıt vermezken her zaman olduğu gibi İsrail ordusunu Gazze'de yenilgiye uğratacağını söyledi. Hamas, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların tamamının serbest bırakılmasını da kapsayan daha büyük bir anlaşmanın yapılması halinde rehineleri serbest bırakacağını yineledi.
Öte yandan Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında öldürülenlerin sayısının (yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere) 16 bine, yaralıların sayısının ise 42 bine yükseldiği belirtildi.
Diğer taraftan Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümet koalisyonunda, özellikle Netanyahu’nun partisi Likud içinde dağılma sinyallerinin görüldüğünü aktardılar. Kaynaklar, bazı milletvekilleri ve bakanların, Benny Gantz'ın partisi Mavi-Beyaz İttifakı’na ya da İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın eski başkanı Yossi Cohen'in kurmaya çalıştığı ve sağcı liberal bir politika benimseyen yeni partiye katılmak için ciddi görüşmeler yürüttüklerini belirttiler.
Aynı kaynaklara göre Likud Partisi’nden ayrılmaya aday iki önemli isim var. Bunlardan biri Savunma Bakanı Yoav Gallant, diğeri ise Ekonomi Bakanı Nir Barkat.
Wall Street Journal: İsrail, Gazze’deki tünellere deniz suyu basmayı planlıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4708746-wall-street-journal-i%CC%87srail-gazze%E2%80%99deki-t%C3%BCnellere-deniz-suyu-basmay%C4%B1-planl%C4%B1yor
Wall Street Journal: İsrail, Gazze’deki tünellere deniz suyu basmayı planlıyor
İsrail’in Gazze Şeridi sınırına yakın bölgesindeki İsrail askerleri ve tankları (Reuters)
İsrail’in, Hamas üyelerini Gazze’deki tünellerden çıkarmak amacıyla, bu tünellere Akdeniz’den alınan deniz suyunu pompalamayı planladığı öne sürüldü.
Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığı habere göre, İsrail ordusu, Kasım ayı ortasında Şati Mülteci Kampı’nın kuzeyinde, saatte binlerce metreküp suyu taşıyacak ve tünelleri haftalar içinde sular altında bırakabilecek en az beş pompanın kurulumunu tamamladı.
ABD’li yetkililer, İsrail’in bu plan hakkında ABD’yi ilk kez geçen ay bilgilendirdiğini ve planın askeri açıdan uygulanabilirliği ve çevreye etkisi konusunda tartışmaların yaşandığını açıkladı.
Ancak yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin bu planı uygulamaya ne kadar yakın olduğunu bilmediklerini de ekledi.
Haberde, İsrail’in tünellere su basma planına henüz karar vermediği de ifade edildi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, bazı ABD’li yetkililer İsrail’in planına ilişkin kaygılarını dile getirirken, bazıları da planı destekliyor ve ülkelerinin bu plana karşı herhangi bir muhalefetinin olmadığını söylüyor.
İsrail’in planı konusunda bilgili bir kaynağın aktardığına göre, tünelleri su basması süreci Hamas üyelerini İsrailli rehinelerle birlikte buralardan ayrılmaya zorlayacak.
Ancak İsrail’in tüm rehineler serbest bırakılmadan önce söz konusu pompaları kullanmayı düşünüp düşünmeyeceği henüz belli değil.
Gazze savaşı bölgesel gerginlik riskini artırıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4707946-gazze-sava%C5%9F%C4%B1-b%C3%B6lgesel-gerginlik-riskini-art%C4%B1r%C4%B1yor
Gazze krizi, bazılarının beklediği gibi Ortadoğu'da geniş çaplı bir bölgesel savaş başlatmadı. Küresel enerji piyasalarına ve ekonomiye de zarar vermedi. Uzatılmış ateşkeslere ve rehine takası anlaşmalarına rağmen savaşın devam etmesi ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine kayması Ortadoğu'ya yayılma tehlikesi taşıyor. İsrail, Hamas'ın yeteneklerini yok etme ve kendisi dışında herhangi bir tarafın yöneteceği bir Gazze Şeridi yaratma bahanesiyle Gazze'de Demir Kılıçlar Operasyonu’nu sürdürüyor. Ancak çatışmanın uzun süre devam etmesi durumunda ister bir çatışma ister ABD-İran anlaşmaları yoluyla olsun bölgesel yansımaların ortaya çıkma riski hala mevcut.
Raporlar İran'ın Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini söylediğini ortaya koydu. Ancak İranlı ajanlar İsrail ve ABD’ye üç farklı bölgesel alanda yanıt verdi:
Birincisi: Hizbullah'ın İsrail-Lübnan sınırında başlattığı ve İsrail’in karşılık verdiği saldırılarla.
23 Kasım'da Güney Lübnan'da bir Hizbullah üyesinin cenazesi sırasında (EPA)
İkincisi: Yemen'den Husiler tarafından uzun menzilli füzeler ve insansız hava araçları (İHA) fırlatıldı. Bu füze ve İHA’lar İsrail ve ABD tarafından engellendi veya boş alanlarda düşürüldü. Ayrıca, İran'ın İHA’larının Körfez'deki Amerikan uçak gemisi üzerinde ‘gösteri’ yaptığı görüntüler yayınlandı.
Üçüncü yanıt: Belki de en beklenmedik olanı - aynı derecede bilinmeyen siyasi sonuçlarıyla birlikte - İran destekli milislerin Suriye ve Irak'taki ABD askeri üslerine karşı yürüttüğü yatay askeri tırmanıştı. Bu, çok sayıda ABD askeri saldırısına rağmen aylardır devam eden bir tırmanış. Bu tırmanışın tezahürlerinden biri, Biden yönetiminin göreve gelmesinden bu yana ilk kez ABD’nin Irak'taki İranlı milisleri bombalamasıydı.
Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana, Hizbullah her gün İsrail'e yönelik çok sayıda saldırının sorumluluğunu üstlendi ve bunları genellikle İsrail'in yanıtı takip etti. Bu dinamik, İsrail'in 18 Ekim'de Lübnan sınırından beş kilometre uzaktaki siviller için tahliye emrini vermesine yol açtı; buna Lübnan tarafı da aynı bölgede sınırdan uzaktaki köylerin çoğunu tahliye ederek eşlik etti. 20 Kasım itibarıyla Lübnan tarafında 70'in üzerinde Hizbullah savaşçısı ve 10 Lübnanlı sivil öldürülürken, İsrail tarafında ise 7'si asker olmak üzere 10 İsrailli öldürüldü. Daha sonra Hizbullah’ın ‘elit’ üyelerinin İsrail bombardımanında öldürüldüğü açıklandı.
“İran, Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini bildirdi.”
Ayrıntılı bir analiz, 7 Ekim ile 20 Kasım arasında Hizbullah'ın Lübnan'dan tanksavar silahları, topçu silahları, füzeler veya insansız hava araçlarını kullanarak yaklaşık 200 saldırı düzenlediğini gösteriyor. Bu saldırılardan şu ana kadar en önemlisi, 20 Kasım gecesi Hizbullah'ın İsrail kuvvetlerinin Beranit'teki ‘91'inci Tümen’ karargâhına ‘Burkan’ füzeleri atarak ağır hasara yol açmasıydı. Lübnan'da faaliyet gösteren Filistinli gruplar da İsrail'e daha az ölçüde saldırdı. Aynı dönemde Lübnan'dan yapılan 8 roket saldırısının sorumluluğunu Hamas'a bağlı İzzeddin El Kassam Tugayları üstlendi, saldırılar gün içinde gerçekleştirildi veya açık alanlara düştü, birçoğunu da İsrail ordusu durdurdu. Filistin İslami Cihad Hareketi’ne bağlı ‘Kudüs Tugayları’ iki kez Lübnan'dan İsrail'e sızma girişiminde bulunurken, Cemaat-i İslami’ye bağlı Fecr Kuvvetleri de Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine üç füze saldırısı düzenledi.
2 Aralık'ta güney Lübnan'daki Tayr Harfa kasabasının içinden yükselen dumanlar (AFP)
Bu saldırılar Hizbullah ile İsrail'in açıklanmayan angajman kuralları geliştirdiğini gösteriyor. Hizbullah sivilleri hedef almıyor (Hizbullah'ın kameralar ve diğer ‘casusluk cihazları’kuran askerler olduğunu iddia ettiği elektrik santrali çalışanlarına yönelik saldırı hariç). Hizbullah aynı zamanda öncelikli olarak İsrail'in askeri tesislerini hedef alıyor ve çoğunlukla İsrail içindeki beş kilometre derinliğindeki tahliye bölgesinin ötesine saldırı düzenlemekten kaçınıyor.
Öte yandan İsrail, öncelikle Hizbullah’ı hedef alıyor. Bu, Hizbullah’ın saldırılarına bir yanıt. İsrail, yalnızca Hizbullah’ın silah kaynaklarını hedef alıyor, ancak füze rampalarını hedef alan bazı önleyici hava saldırıları da yapıyor. İsrail ayrıca, Hizbullah’ı bu arazinin sağladığı örtüden mahrum etmek amacıyla, ormanlık alanlarda fosfor kullanıyor. 7 Ekim ile 20 Kasım tarihleri arasında İsrail, güney Lübnan'daki hedefleri hedef alan 350 ila 400 hava saldırısı veya topçu saldırısı gerçekleştirdi.
“Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalı saldırının ardından karşılık vermeye başladı.”
Kızıldeniz saldırıları
Husiler geçtiğimiz Ekim ayında İsrail'e çok sayıda füze ve insansız hava aracı saldırısı düzenlemiş, Babu’l Mendeb Boğazı'ndaki İsrail gemilerini tehdit etmiş ve saldırı girişiminde bulunmuştu. İsrail ve ABD, Husilerin füze ve insansız hava araçlarını önlemeyi başarmış olsalar da Yemen açıklarında bir Amerikan insansız hava aracını düşürerek, Mısır ve Ürdün'deki bölgeleri istemeden de olsa vurarak bölgede kaos yaratma yeteneklerini ortaya koydular.
Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalamanın neden olduğu patlamanın ardından, ABDgemisi USS Carney tarafından Kızıldeniz üzerinde düşürülen üç seyir füzesi ve çok sayıda insansız hava aracıyla karşılık vermeye başladı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), hedefin İsrail olduğunu öne sürdü. Yanlış giden füzelerden birinin vurulduğu bildirildi.
Daha sonra 27 Ekim'de Mısır'ın Taba ve Nuveyba kentlerine kimliği belirlenemeyen iki drone düştü.
Öte yandan İsrail, Kızıldeniz'den hava tehdidi geldiğini bildirerek Husilerin muhtemelen İsrail'e saldırmak amacıyla insansız hava araçları fırlattığını belirtti. İsrail ordusu, Kızıldeniz üzerinde insansız hava araçlarından birini Nuveyba yakınlarında yakaladı, diğer uçak ise İsrail sınırı yakınındaki Taba'da düştü.
Husilere bağlı Yemenli askerler, 21 Eylül'de Sana'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında balistik bir füzenin etrafında dururken (EPA)
Birkaç gün sonra, 31 Ekim'de Husiler, İsrail'in güneyine balistik ve seyir füzeleri yağmuru yağdırdığını ancak bunların hiçbiri belirtilen hedefe ulaşamadığını iddia etti.
Açık kaynaklardaki istihbarat raporları, bu füzelerden birinin Ürdün'ün el-Mudavara bölgesine düştüğünü gösterdi. Kısa bir süre sonra İsrail ordusu, bir F-35 savaş uçağının bir seyir füzesini önlediğini ve aynı zamanda uzun menzilli füze savunma sisteminin bir balistik füzeyi önlediğini gösteren görüntüleri yayınladı. 5 Kasım'da, Ürdün sınırı yakınında başka bir füzenin düşürüldüğü ve ardından ertesi gün Husilerin İsrail'e yönelik iddia edilen insansız hava aracı saldırısının gerçekleştiği bildirildi; bu, İsrail'in herhangi bir tepki vermesine veya havaalanlarının veya diğer tesislerin kapatılmasına yol açmadı.
“Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.”
Ancak 8 Kasım'da ABD’li savunma yetkililerinin Husilerin Yemen açıklarında bir Amerikan MQ-9 askeri İHA'sını düşürdüğünü doğrulamasıyla bu yol daha ciddi bir hal aldı.
14 Kasım'da Husiler, Babu’l Mendeb Boğazı'nda İsrail gemilerini alenen tehdit etmiş, bunu Yemen'den fırlatılan bir insansız hava aracıyla saldırı girişimi izlemiş ve Amerikan gemisi Thomas Hudner tarafından durdurulmuştu. Gemi mürettebatının, geminin ve mürettebatının güvenliğini sağlamak için bu drone ile çatışarak onu düşürdüğü, herhangi bir yaralanma veya zarara yol açmadığı belirtildi.
Uçak gemisi Eisenhower'ın ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2013 yılında paylaşılan bir fotoğrafı (AFP)
18 Kasım'da Husiler, İsrailli bir milyarderin sahip olduğu Bahamalar bandıralı Galaxy Leader adlı İsrail bağlantılı kargo gemisine el koydu. Türkiye'den gelen bu gemi Hindistan'a giderken Kızıldeniz'den geçiyordu. Bazı haberlere göre gemi, Yemen'in batısında Kızıldeniz'de konuşlu İran keşif botu ‘Behshad’ olduğundan şüphelenilen bir botun yanından geçti.Husiler geminin 25 kişilik mürettebatını rehin aldı ancak gemide İsrailli yoktu. Husiler daha sonra İsrail bandırası taşıyan gemileri ve İsrail şirketlerinin işlettiği veya sahip olduğu gemileri de hedef alacaklarını duyurdu.
Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.
“Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi.”
Irak ve Suriye
Washington'ı en çok endişelendiren şey, İran destekli milislerin hem Irak hem de Suriye'deki ABD üslerine yönelik saldırılarının seyri oldu. Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü meslektaşlarım, ayrıntılı bir saldırı takibi yaparak, bu milislerin 18 Ekim'den bu yana (7 Ekim saldırılarından hemen sonra) Irak ve Suriye'deki Amerikan ekiplerine yaklaşık 79 ayrı saldırı düzenlediğini gösterdiler. Bu, Suriye'deki ABD üslerine 44 ve Irak'ta 35 saldırı içeriyordu. Milisler, giderek artan bir doğrulukla füze, top ve insansız hava araçları kullandı. ABD Savunma Bakanlığı, 14 Kasım'da 18 Ekim'den bu yana Suriye'deki Amerikan birliklerine 28 saldırı ve Irak'ta 27 saldırı olduğunu duyurdu. (Pentagon, saldırıların özellikle ABD kuvvetlerine karşı yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, saldırılara ilişkin açık kaynak raporları dikkate almamaktadır ve saldırı sayıları arasındaki farkın nedeni de budur.)Her halükârda, saldırıların sıklığı, 7 Ekim saldırılarından önceki temel seviyelerin çok üzerinde arttı.
Veri analizi, saldırıların üç bölgeden başlatıldığını gösteriyor. İlki, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Fırat'ın doğusundaki ABDüsleri, Irak’ın batısı (Ayn el-Esed) ve Suriye'nin güneydoğusundaki el-Tenef'e odaklanıyor.
İkinci saldırı ise Kuzey Irak içinden, Fırat'ın doğusundaki ABD üsleri olan Suriye'deki Şeddadi ve Rumeylan ile Kuzey Irak'taki Erbil ve Harir havalimanlarındaki ABD üslerine yapılıyor.
21 Kasım'da Irak'ta Hizbullah Tugayları'ndan bir kişinin cenazesi sırasında (AFP)
Üçüncü grup saldırılar, Suriye'deki orta Fırat Nehri Vadisi'nin batı yakasındaki bir dizi İran milis üssünden başlatılıyor; bunlar arasında Amerikan üslerine ve Deyr-i Zor’daki petrol sahalarındaki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) yönelik kısa menzilli füzeler de bulunuyor. Aynı bölgeden Şeddadi, Rumeylan ve Tel Beyder'e bazı uzun menzilli drone saldırıları da yapılıyor.
Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi. 27 Ekim ve 8 Kasım'da yapılan iki açıklama ABD'nin İran'la gerilimi daha da artırmak istemediğini açıkça ortaya koydu. Ancak 13 Kasım'da yayınlanan açıklamada bu tür sözler yoktu; bu, daha fazla saldırının muhtemelen daha büyük bir tepkiye yol açacağına dair sessiz ama açık bir mesajdı. Bu saldırı, 16 Kasım'da, yani el-Ehli Hastanesi'ndeki patlamadan yaklaşık bir ay sonra, saldırılar yeniden başlamadan önce ABD kuvvetlerine bir barış gecesi yaşattı. Ayrıca 21 Kasım'da ABD ordusunun, Biden yönetiminin yaklaşık üç yıl önce göreve gelmesinden bu yana ilk kez Irak'taki İran milis mevzilerini bombaladığı açıklanmıştı.
“Açık kuralların bulunmaması ve Suriye'de faaliyet gösteren yabancı orduların çoğalması, kasıtsız gerginliklere yol açabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor.”
Açık kuralların olmaması
Biden yönetimi bu saldırıları küçümserken, her olay ABD’lilerin can kaybı olasılığını artırıyor ve 2024 ABD başkanlık seçimleri açısından siyasi sonuçları artırıyor. Pentagon 14 Kasım'da ABD Güçleri’nin 27 üyesinin beyin sarsıntısı geçirdiğini, 32'sinin ise ciddi olmayan yaralanmalar yaşadığını söyledi. 59 askerin tamamı aktif göreve geri döndü. Bu da Washington'un şu ana kadar bu saldırılarla etkili bir şekilde ve önemli bir maliyet olmadan başa çıkabildiğini gösteriyor. Ancak her saldırı can kaybıyla sonuçlanacak bir olay riskini artırıyor. Çok sayıda ölümle sonuçlanan herhangi bir saldırı, ABD siyasi yelpazesinin aşırı sağından ve solundan, Washington'un Suriye ve Irak'tan güçlerini çekmesi yönündeki çağrıların artmasına yol açacaktır. Esed rejimi, İran ve Rusya'yı içeren ‘Suriye Üçlü İttifakı’nın ilan edilen hedefi budur. Bu yaz, ittifak, ABD destekli SDG ile yerel Arap aşiretleri arasında bir ayrılık yaratmaya çalışıyordu. Ağustos ve Eylül aylarında, SDG'nin Kürt liderliği ve Deyr-i Zor Askeri Konseyi üzerindeki kontrolü gibi uzun süredir devam eden sorunlar nedeniyle çatışmalar yaşandı.
Genel olarak, Suriye'deki ABD'ye yönelik saldırılar, İran ve müttefikleri için düşük riskli ve yüksek ödüllü bir şekilde devam ediyor. Suriye, askeri rakiplere büyük manevra özgürlüğü sağlıyor ve oyunun kuralları orada daha esnek. Lübnan ve İsrail sınırında ise durum farklı. İki taraf da herhangi bir hatanın daha geniş bir çatışmaya yol açabileceğinden korktuğu için risk almaya isteksiz görünüyor.
Lübnanlı bir vatandaş, İsrail bombardımanına maruz kalan evindeki hasarı inceliyor (Reuters)
Ancak, aynı zamanda, Suriye'de çalışan yabancı orduların yaygınlığı ve açık kuralların olmaması, kasıtsız bir tırmanmaya ve bölgesel bir savaşın patlak vermesine neden olabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor. Bu savaş, özellikle Gazze savaşı uzun süre devam ederse ve İsrail, açıkladığı hedeflerine yaklaşırsa, büyük bir yıkımla birlikte gelecektir. İsrail, İran'ın ‘direniş eksenindeki’ tek Sünni müttefiki Hamas'ı ortadan kaldırmak olan ilan ettiği hedeflerine ulaşmaya yaklaştı.
ABD, Mısır ve Katar'ın sponsorluğunda İsrail ile Hamas arasındaki askeri duraklamalara ve esir değişimi anlaşmalarına rağmen, savaş yeniden başladı. İsrailli yetkililer, savaşın önümüzdeki yıl da aylarca devam edeceği yönündeki söylentilerin ortasında ‘Hamas'ı bitirme’ hedefine bağlılıklarını duyurdu. Bu durum, gerilimin Ortadoğu'daki diğer alanlara sıçramasına ve ABD Güçleri’nin ve İranlı milislerin konuşlandığı bölgelerde ‘angajman kurallarından’uzaklaşmanın kapısını aralıyor.
Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.
Gazze Şehri ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde iletişim hizmetleri tamamen kesildihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4707871-gazze-%C5%9Fehri-ve-gazze-%C5%9Feridinin-kuzeyinde-ileti%C5%9Fim-hizmetleri-tamamen-kesildi
Gazze Şehri ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde iletişim hizmetleri tamamen kesildi
(AA)
Jawwal'dan yapılan yazılı açıklamada, "Devam eden saldırılar nedeniyle ağın önemli unsurlarının zarar görmesi nedeniyle Gazze şehri ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki iletişim hizmetlerinin (sabit ve cep telefonu ile İnternet) tamamen kesildiğini duyurmaktan üzüntü duyuyoruz." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, Jawwal ekiplerinin hizmetleri yeniden sağlamak için sahada mevcut imkanlar dahilinde çalıştığı kaydedildi.
Haaretz: Mısır ve ABD, Gazze’ye yönelik yardımların artması için İsrail’e baskı yapıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4707826-haaretz-m%C4%B1s%C4%B1r-ve-abd-gazze%E2%80%99ye-y%C3%B6nelik-yard%C4%B1mlar%C4%B1n-artmas%C4%B1-i%C3%A7in-i%CC%87srail%E2%80%99e-bask%C4%B1
Haaretz: Mısır ve ABD, Gazze’ye yönelik yardımların artması için İsrail’e baskı yapıyor
İnsani yardım taşıyan kamyonlar, 2 Aralık’ta Refah Sınır Kapısı üzerinden Gazze Şeridi’ne girdi (AFP)
Mısırlı ve Filistinli kaynaklar, Mısır ve ABD’nin İsrail’e Gazze Şeridi’ne giren yardım miktarının artırılması konusunda baskı yaptığını bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın İsrail merkezli Haaretz gazetesinden aktardığına göre, İsrail hükümetinin Filistin topraklarındaki faaliyetlerinin koordinatörü Gassan Alyan, cumartesi günü Kahire’yi ziyaret etti ve Mısırlı güvenlik yetkilileriyle Gazze’ye insani yardım dağıtımının devam etmesi konusunda görüştü.
Haberde, Alyan’ın Kahire’deki görüşmelerinin, Gazze Şeridi’nin güneyinde devam eden askeri durumla ilgili olduğu bilgisi de verildi.
İsrail Yayın Kurumu’nun bildirdiğine göre, İsrailli bir siyasi yetkili, bugün ülkesinin ABD’den gelen talebe yanıt olarak, Gazze Şeridi’ne daha fazla insani yardım gönderilmesine izin vereceğini söyledi.
Adının gizli kalmasını isteyen yetkili, bu kararın ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in geçtiğimiz perşembe günü İsrail’e yaptığı ziyaret sırasında alındığını açıkladı.
Yardımların artmasını engelleyen konunun lojistik sıkıntılar olduğunu söyleyen söz konusu yetkili, şu ifadeleri kullandı:
“Daha fazla miktarda yardım girmesi mümkün olur olmaz bunu yapacağız. Yardımın başlatılması, Gazze’deki çatışmaların devam etmesine izin veren uluslararası meşruiyetin kabulünü sürdürmek için gereklidir.”
Filistin Kızılayı, dün Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi’ne giren 100 tırın teslim alındığını açıkladı.
İsrail ile Hamas arasında rehine ve tutuklu takasının yanı sıra insani yardımın Gazze’ye girişine izin veren bir haftalık insani ateşkesin ardından, İsrail’in Gazze’deki yoğun saldırıları geçen cuma günü yeniden başladı.
Hamas ile İsrail arasındaki imaj savaşı https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4707816-hamas-ile-i%CC%87srail-aras%C4%B1ndaki-imaj-sava%C5%9F%C4%B1
Fotoğraf Altı: Ekim saldırısının ilk günlerinde imaj savaşını İsrail kazanırken daha sonraki katliam sebebiyle bu zafer Filistinlilere geçti. (AFP)
Hamas savaşçılarının 7 Ekim'de İsrail askeri üslerine ve yerleşim yerlerine kasklarındaki kameralarla görüntüleyerek baskın düzenlemesi, hareketin yerli ve yabancı kamuoyunu kazanmak için imaj mücadelesi verme kararlılığına işaret ediyor. İsrail ise hedefleri doğrultusunda hareketi ortadan kaldırmak amacıyla Gazze Şeridi'ne savaş başlatmak üzere söz konusu saldırıda yaşamını yitirenlerin görüntülerinden yararlandı.
İsrail, Hamas saldırısında ölen bin 200 İsraillinin görüntülerini ön plana çıkarıyor. İsrail medyası ise İsrail'in Gazze'ye yaklaşık iki aydır devam eden hava, kara ve deniz saldırıları sonucu öldürülen, üçte birinden fazlası çocuk yaklaşık 16 bin Filistinlinin görüntülerini gizliyor. Hamas'ın Gazze çevresindeki İsrail askeri üslerine ve yerleşimlerine saldırması ve neticede İsrailli sivillerin ölmesinden yararlanan İsrail, Hamas’ı şeytanlaştırmak, bazen DEAŞ’a bazen ise Nazizm'e benzetmek, onu insanlıktan çıkmış göstermek ve hareketi tamamen ortadan kaldırmak için yürüttüğü savaşa uluslararası destek toplamak amacıyla bir medya kampanyası başlattı.
İmaj savaşı
Hamas ise saldırının başlangıcından bu yana Aksa Tufanı operasyonunun ve savaşçılarının İsrail sınırını geçip İsrail ordusunun kamp ve yerleşim yerlerine saldırısını görüntüleyip bunları servis etmek istiyor. Filistinlilerin moralini yükseltmek amacıyla, savaşçılarının Gazze sokaklarında İsrail tanklarıyla karşı karşıya gelmesini, bazen onları sıfırdan patlatmasını belgelemeye çalışıyor. Hareket, Kassam savaşçılarının İsrail ordusu ile silahlı çatışmaları öncesinde, sırasında ve sonrasında kameraya başvurdu.
Hamas savaşın ilk günü itibariyle, hareket yetkilileriyle yapılan medya toplantılarına ek olarak Gazze Şeridi'ndeki savaşın ayrıntılarını gözden geçirme yönünde basındaki haberlerin her gün Gazze'den, Lübnan'ın başkenti Beyrut'tan görünmesini istedi.
İsrail tarafında ise askeri operasyonun ayrıntılarını ve başarılarını gözden geçirmek amacıyla ordu sözcüsü her gün açıklamalarda bulunuyor. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yoav Galant ve savaş kabinesi üyesi Benny Gantz ise tekrar tekrar basın toplantıları düzenliyor.
Savaş mağdurlarının sosyal medyadaki görüntüleri, uluslararası kamuoyunun Filistinliler lehine değişmesine katkı sağladı. (AFP)
Independent Arabia’nın görüştüğü uzmanlar, ekim saldırısının ilk günlerinde imaj savaşını İsrail'in kazandığını belirtiyor. Ancak daha sonra İsrail'in Gazze Şeridi'nde gerçekleştirdiği yüzlerce katliam ve sebep olduğu ciddi boyuttaki yıkım nedeniyle imaj savaşını Filistinlilerin kazandığını vurguluyor.
Yalancılar ve kurbanlar
Arap Amerikan Üniversitesi Yeni Medya Profesörü Şadi Ebu Ayyaş, Saha savaşına eşlik eden medya savaşında imaj unsurunun çok önemli olduğuna inanıyor:
“Her iki taraf da iki türden bir imaj sunmaya çalışıyor: İlki, kendini savunma hakkına sahip olan mağdur imajı, ikincisi ise saha savaşlarında galip imajı. Hamas'ın İsrail'e saldırısının ilk günlerinde İsrail, hareketi DEAŞ’a benzetmeye, Batı kamuoyunun gözünde onu dünyanın en kanlı ününe sahip örgüt ile bağlı hale getirmeye çalıştı. İsrail, Hamas saldırısının etkilerini görmek için Gazze'yi çevreleyen yerleşim birimlerine gazeteciler için ziyaretler düzenledi. Kurban imajını öne çıkarmak için ikinci aşamada hareketi ortadan kaldırma konusunda sahadaki başarılarını göstermeye çalıştı. İsrail, Gazze Şeridi'ndeki yıkım ve katliam görüntülerinin dünya kamuoyuna ulaşması ardından yalnızca bir hafta boyunca dünya kamuoyunun sempatisini kazanmayı başardı, ancak daha sonra bu sempatiyi kaybetti.”
Ancak geleneksel Batı basınının sosyal medyanın varlığı dolayısıyla artık bu imajı kontrol edemediğine dikkat çeken Ebu Ayyaş, sosyal medya sayesinde geleneksel medyanın izleyicilerinin gördüklerini kontrol etme ve kendi anlatımına hizmet eden görseller yayınlama yeteneğini kaybettiğini vurguladı.
Ebu Ayyaş'ın belirttiğine göre bu durum İsrail için sıkıntı teşkil ediyor. Zira aralarında sivillerin ve çocukların da bulunduğu savaş mağdurları fotoğraflarının sosyal medyada yayılması, dünya kamuoyunun Filistinliler lehine değişmesine katkı sağlıyor.
Hamas'ın İsrailli rehineleri Kızılhaç'a teslim ettiği sırada yayınladığı, iki taraf arasında bir tür samimiyetin ortaya çıktığı görüntülere işaret eden Ayyaş, bunun Filistinlileri ve Hamas hareketini insanlıktan çıkmış göstermeye çalışan İsrail için sorun yarattığını vurguladı. Zira dünya kamuoyunun izlediği görüntüler, İsrail medyasının sunmaya çalıştığı hikayeler ile çelişiyor. Ayyaş, bu hikayelerin gelecekte dünyanın aklında kalacağını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürüyor:
Aynı zamanda, “İsrail anlatısı, sosyal medyanın Filistin anlatısı lehine oynadığı rol nedeniyle parçalandı. Filistinlilerin çektiği acılara ilişkin görüntüler, bu görüntülerin yayınlanmasına yönelik kısıtlamaların nispeten bulunmaması sayesinde aktarılmış oldu. Hamas ise Filistinlilerin, Arapların ve Filistin davasının dünya çapındaki destekçilerinin moralini yükseltmeyi başardı” vurgusunda bulundu.
Çelişen anlatılar
Filistin'in İngiltere'deki Misyonu Başkanı Büyükelçi Hüsam Zomlot da Independent Arabia’ya şu değerlendirmelerde bulundu:
“İsrail'in gazetecilerin Gazze Şeridi'ne girmesine izin vermemesine rağmen (Gazze Şeridi'nde İsrail güçlerine eşlik eden yabancı gazetecilerle sınırlı) Gazze Şeridi'nde kaydedilen korkunç görüntüler dünyanın her yerine yayıldı. Batı medyası Gazze'de olup bitenlerle ilgili gerçeği aktarmada başarısız olurken sıradan Filistinliler ise kişisel kameralarıyla olup biteni dünyaya aktarmaya katkıda bulundu. İsrail'in Filistinlileri birkaç kez öldürmeye yönelik kapsamlı bir planı var. Bunu onları hem gerçekten öldürerek hem de toplu katliam gerçeğini gizleyerek yaptı. Ayrıca onları ya terörist ya da terör destekçisi olarak suçlayarak canlı kalkan olarak kullanıldıklarını iddia etti.”
İsrailli yetkililer, görüntülerin Gazze'den aktarılmasını Hamas'a destek olarak görüyor. Zira bu, halkın orduya verdiği desteğe zarar verebilir. (AFP)
Batı medyasında Filistin anlatısını savunma yönündeki harekete öncülük eden Zomlot sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak İsrail, Gazze’deki gazeteciler, genç aktivistler ve resmi Filistin söylemi sayesinde ilk haftadan beri bunu başaramadı. Tüm bunlar İsrail'in planını bozdu. Başta İngiltere, ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere uluslararası kamuoyu, Filistin söylemine daha da yakınlaştı.”
Ancak Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre İsrailli siyasi analist Yoav Ashtern ise İsrail ve tüm kurumlarının Gazze Şeridi'nde ve çevresinde olup bitenlerin görüntülerini ve ayrıntılarını kontrol etmekle meşgul olduğunu söyledi.
Ashtern'in anlattığına göre Hamas hareketi önce Arap kamuoyunu, sonra Batı kamuoyunu önemserken İsrail ise Batı kamuoyunu kazanmak istiyor.
İsrail'in Filistinli tutukluları sakin ve düzenli bir şekilde serbest bırakmaya istekli olduğunu, Hamas'ın ise İsrailli tutukluları teslim ederken kendisini Filistin halkının bir parçası gibi gösteren ve onlara hizmet eden bir davranış sergilediğini de sözlerine ekliyor.
İsrail’e 7 Ekim'de düzenlenen saldırıda Hamas hareketinin tüm medya yeteneklerini kullandığına dikkat çeken Ashtern açıklamalarını şöyle sonlandırdı:
“Ancak bu, ona karşı bir araca dönüştü. Filistin halkının acısı İsraillilere ulaşmıyor. İsrail medyası, rolünü yerine getiremedi. Bu, kendi açısından bir zayıflık olarak değerlendirildi. Gazze Şeridi'nde yaşananlar tüm dünyaya ulaşıyor, İsraillilere ise ulaşmıyor. İsrailli yetkililer, görüntülerin Gazze'den transferini Hamas'a destek olarak görüyor. Zira İsrail halkının birliğine ve ordunun Gazze Şeridi'nde yaptıklarına verdiği desteğe zarar verebilir.”
*Bu haber Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.
İzzeddin el Kassam Tugayları: Tel Aviv’i füze bombardımanıyla hedef aldıkhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4707756-i%CC%87zzeddin-el-kassam-tugaylar%C4%B1-tel-aviv%E2%80%99i-f%C3%BCze-bombard%C4%B1man%C4%B1yla-hedef-ald%C4%B1k
İzzeddin el Kassam Tugayları: Tel Aviv’i füze bombardımanıyla hedef aldık
İsrail ile Hamas arasındaki geçici ateşkesin sona ermesinin ardından, 1 Aralık’ta Gazze Şeridi’nden fırlatılan roketler imha ediliyor (Reuters)
Hamas hareketinin askeri kanadı İzzeddin el Kassam Tugayları, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırıları devam ederken, Tel Aviv’i füze bombardımanıyla hedef aldıklarını duyurdu.
İsrail ordusu ise Tel Aviv’de sirenlerin çaldığını bildirdi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.
Ordu ayrıca, İsrail’in kuzeyinde sirenlerin çaldığını da duyurdu.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة