Lübnan: Parlamento seçimlerinde aday listesi 100’ü aştı

Adaylar seçmenleri sandığa çekme sorumluluğu taşıyor  

Parlamento seçimlerindeki aday listeleri 100’ü aştı. (Lübnan haber ajansı)  
Parlamento seçimlerindeki aday listeleri 100’ü aştı. (Lübnan haber ajansı)  
TT

Lübnan: Parlamento seçimlerinde aday listesi 100’ü aştı

Parlamento seçimlerindeki aday listeleri 100’ü aştı. (Lübnan haber ajansı)  
Parlamento seçimlerindeki aday listeleri 100’ü aştı. (Lübnan haber ajansı)  

Lübnan'da yaklaşan parlamento seçimleri öncesi aday listelerinde önemli bir artış yaşanması dikkati çekti. İçişleri Bakanlığı’na bağlı seçim kuruluna şu ana kadar 103 ‘aday listesi’ ile başvuru gerçekleşti. Bir önceki seçimde 77 aday listesi bulunmaktaydı. Veriler incelendiğinde, Beyrut’un Sünni seçmenin ağırlıklı olduğu ikinci seçim bölgesinde, Daniye, Munye, Akkar, Sayda ve Trablus’taki aday listelerinde artış olduğu görüldü. Ayrıca Devrim ve Değişim Güçleri’nin ortak adaylar üzerinde uzlaşamaması da ‘aday listelerindeki’ artış üzerinde etkili oldu.  
Beyrut İkinci Seçim Bölgesi, Akkar, Trablus ve Sayda’daki ‘aday listelerindeki artışın’ başlıca sebeplerinden biri olarak, Müstakbel Hareketi Başkanı Saad Hariri’nin seçimleri boykot kararı alması gösteriliyor. Müstakbel Hareketi ve Hariri, Sünni seçmen nezdinde adeta rakipsiz sayılmaktaydı. Hariri’nin kararının ardından, Başbakan Necib Mikati ve eski başbakanlar Temmam Selam ve Fuad Sinyora da seçimlerde aday olmama kararı aldı. Ancak, Mikati, Selam ve Sinyora, özellikle Beyrut bölgesinde seçime girecek Sünni adayları belirlemede aktif rol üstlenmiş durumda.  
Başbakan Necib Mikati seçimlerde aday olmasa da Trablus’ta Kerim Kabbara başkanlığında oluşturulan liste ile Akkar’da Azm Hareketi başkanı Heysem İzzeddin tarafından oluşturulan ‘milletvekili aday listesini’ desteklediğini gizlemiyor. Eski Başbakan Saad Hariri’ye yakın kaynaklar, Hariri’nin Müstakbel Hareketi liderlerini tek tek aradığını ve kendilerinden tarafsız kalarak, ‘aday listelerine’ müdahil olmamalarını istediğini bildirdi. Hariri, daha önce aldığı boykot kararının delinmesine ses çıkarmasa da Mavi Akım’ın (Müstakbel Hareketi) seçim mekanizması içinde doğrudan yer almasına karşı çıkmaya devam ediyor.  
Sünni ağırlıklı ilçelerdeki ‘aday listelerinin çokluğu’ bazıları tarafından demokratik rekabet çerçevesinde yorumlansa da buna karşı çıkanlar, Sünni seçmenin oylarının bölüneceğini ve bunun rakiplere yarayacağını savunuyor. Sünni adayların büyük çoğunluğunun, İran ve Suriye destekli ‘Direniş Ekseni’ karşıtı söylemleri benimsediği görülüyor. Müstakbel Hareketi ve Saad Hariri’nin seçimlere katılmayacak olmasının, Sünni oyların temsil gücüne olumsuz bir etki yapacağına kesin gözüyle bakılıyor. Müstakbel Hareketi’nin seçimlere katılmama kararı, bu boşluğu doldurma iddiasında olan birçok maceraperestin de aday olmasına olanak sağladı. Böylelikle Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın, Hizbullah’ın desteğiyle, Sünnileri siyaset sahnesinde daha da etkisiz kılma girişimleri karşılık bulacak gibi görülüyor. Nitekim Avn, parlamentonun Hariri’nin hükümet kurması yönündeki kararını veto ederek bu arzusunu gün yüzüne çıkarmıştı.
Öte yandan şu önemli sorunun cevabı merak ediliyor. Sünni seçim bölgelerindeki adayların çokluğu Sünnilerin seçime katılım oranlarını olumlu yönde etkileyebilir mi? Son seçim anketlerine göre, Sünniler bu adaylar arası bölünmeden ötürü seçimlere katılma noktasında isteksizlik sergiliyor. Bazıları bu anket sonuçlarının ‘yönlendirme’ içerdiğini savunarak, sonuçlarına şüpheyle yaklaşıyor. Sünnilerin siyaset sahnesinden dışlanmamak adına daha önce olmadığı kadar seçimlere rağbet göstereceğini iddia ediyorlar. Böylelikle yönetim denkleminde onlara yer olmadığını düşünenlere bir ders verme fırsatları olduğu düşünülüyor. Bu nedenle ‘seçim düellosunda Sünni referansların bulunmamasının yarattığı boşluğu doldurmak, aday sayısını artırmakla değil, seçmenleri toplu oy kullanmaya teşvik etmekle olacaktır’ diyorlar.
Sünni seçim bölgelerinde aday olanlar doğrudan Hariri’nin yerini alma niyetleri olduğunu göstermeyerek, seçim çalışmalarını Hizbullah öncülüğündeki mevcut yönetim karşıtlığına dayandırıyor. Mevcut siyasi denklemin değişmesini isteyen Sünni seçmenlerin, 15 Mayıs’ta seçimlere geniş katılım sağlamasını umuyorlar. Öte yandan bazı taraflar, belki de Ramazan ayının etkisiyle, Sünni seçmenlerde yeni adaylara yönelik henüz bir coşku gözlemlemediklerini, onlarında tıpkı diğer Lübnanlılar gibi ekmek derdine düşmüş durumda olabileceğini ifade ediyorlar.
Öte yandan Şii İkili (Hizbullah ve Emel), Baalbek-Hermel ve güney bölgelerinde, birbirine karşı aday olan Sünnilerin bölünmüşlüğü nedeniyle, seçim sonuçlarını şimdiden garantiledikleri için durumdan memnun görünüyorlar. Güneyde Devrim ve Değişim Güçleri ile sol tandanslı partiler arasında, her iki tarafta Hizbullah’a karşı olsa da bir uzlaşı sağlanamadı. Sünni seçmenler de birbirine karşı güçlü adaylar öne sürerek oyların bölünmesine neden oldu. Hizbullah, Şii seçmenin olmadığı bölgelerde de aktif bir şekilde seçim çalışması yürütüyor. Kendi adayının olmadığı bölgelerde, müttefiki olan Cibran Basil liderliğindeki Özgür Yurtseverler Hareketi’ni (ÖYH) destekliyor. Cumhurbaşkanı Mişel Avn’da tarafsızlığını bir yana bırakarak, eski Milletvekili Emel Ebu Zeyd’i, adaylıktan çekilerek Cezin-Sayda bölgesinde ÖYH’nin adayı Ziyad Esved’i desteklemesi yönünde ikna etti.



Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan: Beşli komite Lübnan için bir emniyet sibobu

Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan, Fransa’nın Lübnan Büyükelçisi Anne Griot'u kabulü sırasında. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan, Fransa’nın Lübnan Büyükelçisi Anne Griot'u kabulü sırasında. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
TT

Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan: Beşli komite Lübnan için bir emniyet sibobu

Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan, Fransa’nın Lübnan Büyükelçisi Anne Griot'u kabulü sırasında. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)
Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan, Fransa’nın Lübnan Büyükelçisi Anne Griot'u kabulü sırasında. (Lübnan Ulusal Haber Ajansı)

Lübnan Baş Müftüsü Şeyh Abdüllatif Diryan, beşli komitenin Lübnan için bir emniyet sibobu olduğunu belirterek Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian'ın Lübnan'ın içinde bulunduğu krizden çıkışa katkı sağlamak için gösterdiği çabaların devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Müftü Diryan’ın açıklamaları, diplomatik görevinin sona ermesi dolayısıyla kendisine bir veda ziyaretinde bulunan Fransa'nın Lübnan Büyükelçisi Anne Griot ile Lübnan meselelerini ve iki ülke arasındaki iş birliğini konuştukları görüşme sırasında geldi.

Daru’l Fetva medya ofisi tarafından yapılan açıklamada “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Lübnan Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian'ın Lübnanlı liderlerle yaptığı istişareler hakkında Büyükelçi Griot tarafından Müftü Diryan'a bilgi verildiği” belirtildi.

‘Beşli komitedeki ülkelerin ve cumhurbaşkanlığı krizine çözüm arama çabalarının, gelecekteki özgür Lübnan için olduğunu’ ifade eden Diryan, “Lübnanlıların aranan özelliklere sahip, kapsayıcı bir cumhurbaşkanının seçilmesini beklediklerini” söyledi.

Diryan, Lübnan'daki siyasi güçleri “Beşli Komite ve Fransız Özel Temsilcisi Jean-Yves Le Drian ile iş birliği yapmaya ve ülkeyi kontrol eden karanlık tünelden çıkmak için kendilerine sunulan teklif ve girişimlere yanıt vermeye” çağırdı. “Uluslararası çaba, Lübnan'ın önce bir cumhurbaşkanı seçerek, ardından bir hükümet kurarak ve reformları gerçekleştirerek Lübnan'ı korumak için sunulan önerilere vereceği cevaba tabidir” diyen Diryan “Söz konusu çabaların yakın gelecekte istenilen başarıya ulaşılarak meyve vereceğini, zira başarısızlığın Lübnan ve Lübnanlılar için bir kayıp getireceğini” belirtti.