Gösterilerde yaralanan ve tedavi masrafları devlet tarafından karşılanan Iraklı aktivistler Almanya’ya gitti

Kazımi, gösterilerde yaralananları ve ailelerini karşıladı (Irak Başbakanlığı)
Kazımi, gösterilerde yaralananları ve ailelerini karşıladı (Irak Başbakanlığı)
TT

Gösterilerde yaralanan ve tedavi masrafları devlet tarafından karşılanan Iraklı aktivistler Almanya’ya gitti

Kazımi, gösterilerde yaralananları ve ailelerini karşıladı (Irak Başbakanlığı)
Kazımi, gösterilerde yaralananları ve ailelerini karşıladı (Irak Başbakanlığı)

Irak’ta yolsuzluk, kötü yönetim, silahlı milislerin artan rolü ve devlet kontrolü dışındaki silahlara tepki olarak Ekim 2019’da başlayan protesto gösterileri sırasında ağır yaralanan aktivistlerden birkaçı tedavi görmek üzere dün (Cuma) Almanya’ya hareket etti.
Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, önceki gün (Perşembe) gösterilerde yaralanan aktivistlerden birkaçını ve ailelerini yurtdışı seyahatleri öncesinde kabul etti. Kazımi görüşmede aktivistlerin “fedakarlıklarından, reformların yapılması ve vatandaşların haklı taleplerinin kabul edilmesi için sergiledikleri duruştan” övgüyle söz etti. Kazımi, misafirlerine geçmiş olsun dileklerini ileterek, yolculuklarının güvenli bir şekilde geçmesi temennisinde bulundu. Irak Sağlık Bakanlığı ve Başbakanlık Ofisi’nin bu süreçte gösterdikleri çabalara dikkat çeken Kazımi, “Sağlık Bakanlığı ve Başbakanlık Ofisi, vize alma ve bürokratik süreçlerin yavaş işlemesinin yanı sıra Koronavirüs salgını gibi küresel koşullar sebebiyle yolculuk işlemlerinde yaşanan yavaşlığı aşmak için iki kat çaba gösterdiler” dedi.
Bazı kaynakların aktardığına göre, tedavi görmek için ülkeden ayrılan aktvistlerin sayısı 11. Almanya’ya hareket eden aktivistler arasında sırtına kurşun isabet etmesinin ardından felç kalan ve iki yıl boyunca hasta yatağına mahkûm olan ünlü aktivist Kemil Kasım da bulunuyor. Kasım dün Facebook hesabından yaptığı paylaşımda, Almanya’daki tedavi yolculuğunun Cuma günü başlayacağını, masrafları devletin karşılayacağını, kendisine ve diğer kişilere belirli bir meblağ tahsis edildiğini ifade etti. Kemil tedavi masraflarının tahsis edilen meblağın üzerine çıkması halinde tedavisi için toplanan bağışların kullanılacağını ifade etti. Kemil 2020 yılında Şubat ayının başlarında Sadr Hareketi mensupları olduğu tahmin edilen bazı kişilerin protestoların kalesine dönüşen Sadreyn Meydanı’ndaki göstericileri dağıtmak ve onları meydandan çıkarmak için yaptıkları baskın sırasında yaralandı.
Almanya’ya tedavi için gidenler arasında Necef kentinden Ebu Zeynelabidin el-Husnavi de bulunuyor. Husnavi’nin aktardığına göre geçen yıl tedavisi için başlatılan geniş çaplı bağış kampanyasında 282 milyon Irak dinarı (175 milyon doların üstünde) toplandı. Şarku’l Avsat’a konuşan Husnavi, aktivistlerin ve bağışçıların Almanya’dan vize alamaması sebebiyle daha önce tedavi sürecini başlatamadıklarını söyledi. Husnavi, “Başbakan Kemil Kasım ve bir grup yaralıyı tedavi etme sözü verdi. Bu da vize alma işlemini kolaylaştırdı” dedi.
Kemil Kasım’ın nispeten büyük bir bağış toplanmasıyla ilgili konuşan Husnavi, “(Kemil için toplanan bağış meblağı) bu meblağı harcama veya geriye kalan diğer (Ekim protestolarındaki) engellilere bağışlama meselesi, geçirdiği felç sonucu iki yıldır yatakta olan Kemil’e kalmış. Irak hükümetinin tedavi amacıyla ayırdığı para yetmezse Kemil’in tedavisini tamamlaması için ihtiyaç duyacağı hangi para Almanya’ya gönderilecek?” ifadelerini kullandı.
Basında çıkan haberlerde Irak hükümetinin tedavi masrafları için ayırdığı paranın miktarı 120 ila 150 bin dolar arasında olduğu ifade ediliyor. Bununla birlikte Irak Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği Sözcüsü Haydar Mecid, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu miktar, yaranın ve gerekli tedavinin özelliğine göre maliyetlerdeki artış veya azalışa göre tahsis edilir. Sağlık Bakanlığı'ndaki özel komiteler tedaviye ihtiyacı olan çeşitli vatandaşları yurtdışına göndermektedir. Bu aktivistler Sağlık Bakanlığı komitelerinin kriter ve şartlarını karşılamıyordu. Aktivistlerin tedavisi için Başbakan tarafından tahsis edilen miktarlar özel bir istisnadır” dedi.
Mecid, konuşmasının devamında, “Devlet, yaralılara yakınlarından refakat edecek bir kişinin yolculuk ve konaklama masraflarını üstleniyor” dedi. Mecid ayrıca söz konusu gösterilerde hayatını kaybeden ailelere 10 milyon dinar, yaralıların ailelerine de 5 milyon dinar tahsis edildiğini aktardı.
Irak hükümeti geçen yıl yaralı göstericilerden oluşan ikinci grubu tedavi için yurtdışına gönderdiğini açıklamıştı. Dönemin Hükümet Sözcüsü yaptığı açıklamada, “Yurtdışına giden yaralı sayısı 26. Vakalar, felç, omurilik ve göz gibi tüm ciddi yaralanmaları içeriyor. İlk grupta yurtdışına giden yaralıların çoğu, gösteriler sırasında en çok ölü ve yaralı veren Zikar vilayetindendi” ifadelerini kullanmıştı.



Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
TT

Bir gözü savaşta, diğer gözü kaderinde olan Gazze’nin ‘kafa karışıklığı’

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)
Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları giderek azalıyor (AFP)

İzzettin Ebu Ayşe

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in İran'a karşı başlattığı saldırıdan önce, ABD, İsrail, Hamas ve İran arasında Gazze konusunda geniş kapsamlı müzakereler yürütüldüğünü açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da Gazze'de tutulan rehinelerin durumuyla ilgili ciddi ilerlemeler kaydedildiğini doğruladı.

Ancak İsrail'in İran'a sert bir askeri darbe indirmesi, Gazze meselesinin çözülmesine ve ateşkes anlaşmasına varılmasına katkıda mı bulunacak, yoksa bölgedeki ateşkes müzakerelerini olumsuz yönde mi etkileyecek?

Darbe öncesi çabalar

İsrail, İran'ı 7 Ekim 2023 saldırılarını finanse etmekle suçluyor. Bu suçlamayı dayandırdığı nedenlerden biri Hamas Hareketi’nin Tahran'ın bölgedeki uzantılarından biri olarak görmesi ve Hamas ile İran arasında uzun soluklu ve güçlü ilişkiler olmasıdır.

Mevcut bilgilere göre ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Filistin asıllı Amerikalı akademisyen ve siyasi aktivist Bishara Bahbah, İsrail İran'a ağır bir darbe indirmeden önce, ABD ile İran arasında İran’ın nükleer programına ilişkin müzakerelerle eş zamanlı olarak Gazze konusunda bir anlaşma metni üzerinde çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Bu çabalar, ABD ile İran arasındaki müzakerelerle eş zamanlı olarak yürütülüyordu.

İsrail'in İran'a yönelik askeri saldırısı öncesinde, arabulucular Katar ve Mısır, ABD ile Gazze ve İran meselelerine dair görüşmeler yaptılar. Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Washington ile Tahran arasındaki müzakerelerin gelişmeleri ve Gazze'deki savaşı sona erdirecek bir anlaşmaya varılması için Witkoff ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi.

Tüm bu çabalar, Katar'ın Witkoff'un ateşkes önerisine ilişkin yenilikçi ve değiştirilmiş bir formül sunmasının ardından gerçekleşti. O sırada Hamas'ın geçici lideri Halil el-Hayya, "Gazze'deki savaşı durdurmaya yönelik bir dizi fikir aldık. Witkoff'un önerisine açığız. Ancak savaşı kalıcı olarak sona erdirmek ve İsrail ordusunun Gazze'den çekilmesini sağlamak için daha güçlü güvenlik garantileri gerekiyor” açıklamasında bulundu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre bu çabalar Tahran'ın doğrudan bilgisi dahilinde gerçekleştirildi. Trump, ilk kez Gazze'de ateşkes dosyasına doğrudan müdahale ederken bunu, “Gazze şu anda bizim, Hamas ve İsrail arasında yürütülen büyük müzakerelerin ortasında ve İran da bu müzakerelere katılıyor. Gazze'de neler olacağını göreceğiz. Rehineleri geri almak istiyoruz” şeklindeki heyecan verici açıklamasıyla duyurdu.

Ardından Netanyahu, esir takası ve Gazze'deki ateşkes müzakerelerinde önemli ilerleme kaydedildiğini söyledi ve ardından üst düzey bakanlarıyla bir toplantı yaptı. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar, rehinelerle ilgili anlaşmayı sağlamaya kararlı olduklarını ve ilerleme kaydedildiğini söyledi.

İsrail şartlarını koyuyor

Ancak İsrail'in İran'a saldırmasının ardından Gazze dosyasıyla ilgili tüm bu gelişmelere endişeyle bakılırken, Hamas bu eksene olan bağlılığını yeniden teyit etti ve tutumunda değişiklik yapmadı. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının tehlikeli olduğunu, bölgede patlamaya yol açabileceğini ve bunun Netanyahu'nun bölgeyi açıkça bir savaşa sürükleme konusundaki kararlılığını yansıttığını söyledi.

İsrail'in saldırısı, Gazze'deki savaşın gidişatını etkiliyor. Siyasi ve askeri gözlemciler, savaşın gidişatı ve ateşkesin Tahran ile Tel Aviv arasındaki askeri gelişmelere bağlı olarak değişebileceğini ve bir anlaşmaya varılabileceği gibi, tarafların tutumlarının sertleşebileceğini belirtiyorlar.

Siyasi araştırmacı Macid Ebu Herbid, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“İsrail, bölgede zaferler kazandığına ve İran'a karşı ezici bir galibiyet elde ettiğine inanıyor. Bu durum Netanyahu'yu, kazanan tarafın şartları belirlediği kuralına göre şartlarını ve taleplerini sertleştirmeye iten bir coşkuya kapılmasını sağlarken Gazze konusunda yenilgiye uğradığına inandığı Hamas'ın bu şartlara uyması gerektiğini düşünüyor.”

Ebu Herbid, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hamas her şeyi kaybettiğini düşünüyor olabilir ve bu yüzden tek seferde kapsamlı bir anlaşma imzalamakta ısrarcı bir tutum sergileyebilir. Bu durum toprak üzerindeki kontrolünü kaybettikten sonra kaybedecek başka bir şeyi kalmadığından kaynaklanıyor."

Ebu Herbid'e göre İsrail'in İran'a yönelik saldırıları Gazze dosyası üzerinde hızla etkili olmayacak. Yani ne Hamas ateşkes için acele edecek ne de İsrail anlaşmaya varmak ve rehinelerin serbest bırakılması için acele edecek. Siyasi araştırmacı, her iki tarafın da önceliklerini değiştirmek için Tahran'daki çatışmalardaki gelişmeleri beklediğini belirtti.

“İran ateşkesi engelleyebilir”

Askeri bilimler alanında öğretim görevlisi Muaviye Vasif ise İsrail ile İran arasındaki gerginliğin Gazze'deki ateşkes sürecine hizmet etmediğini söyledi. Vasif’e göre Netanyahu, Tahran'ı vurma planlarıyla meşgulken, Hamas durumu izliyor ve müzakere edecek birini bulamıyor. Bu yüzden Gazze'deki durum olduğu gibi kalabilir.

Vasif, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:

“Trump'ın açıkladığına göre İran, İsrail ile Hamas arasında Gazze konusunda yürütülen görüşmelere dahil olduğundan, herhangi bir öneriyi reddederek Hamas’ı etkileyecektir. Ayrıca ABD ile yürüttüğü görüşme ve müzakerelerde şartlarını sertleştiriyor ve bunları hiçbiri, kısa süreliğine de olsa bir ateşkese varılmasını isteyen Gazze halkının yararına olmayacak.”

Hamas'ın şu anda zayıf bir konumda olduğunu ve Tel Aviv'in İran'la savaşla meşgul olması nedeniyle İsrail'e Gazze'de ateşkes için baskı yapamayacağını söyleyen Vasif, Tahran'daki gerginliğin Gazze'deki çatışmaları hafifletebileceğini, ancak Netanyahu'nun şu anda zafer kazandığına inandığı için ateşkes görüşmelerini etkilemeyeceğini belirtti.

Güvenlik araştırmacısı Vail el-Mubeyyed ise farklı bir görüşe sahip. İsrailli bakanların İran'a yönelik saldırıyla meşgul oldukları bir ortamda Netanyahu'nun Gazze'deki ateşkes dosyasını gündeme getirebileceğini söyleyen Mubeyyed, “Tel Aviv hükümetindeki aşırı sağcı bakanlar İsrail'in Tahran'a yönelik saldırılarıyla meşguller ve şu an Gazze ile ilgili hiçbir şeye karşı çıkmıyorlar. Bu yüzden yakında Gazze'de bir ateşkes sağlanabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Hamas ne düşünüyor?

Hamas'a göre Gazze'de ateşkes umutları yok oluyor. Hamas liderlerinden İzzet Rişk, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının Gazze'deki sükuneti bozduğunu, Netanyahu'nun kibirli bir tavır sergilediğini ve Gazze'deki krizi kasıtlı olarak derinleştirerek bölgedeki gelişmelerle ilişkilendirdiğini söyledi.

İran’a yönelik saldırının Gazze'ye bazı yansımaları söz konusu ve Netanyahu, Hamas'ın müzakere turlarında gösterdiği esnekliğe rağmen savaşı sona erdirmek istemiyor. İsrail'e göre Gazze'deki savaşın sona ermesi bölgesel meselelerle ilişkili ve Tel Aviv bölge haritasını kendi istediği şekilde yeniden çizmeyi planlıyor. Gazze'de olanlar da bu planın sadece bir parçası.