Nasrallah, Franciye ve Basil’in ‘vekaleti’ ile cumhurbaşkanlığı kartını elinde tutuyor

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah. (Lübnan haber ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah. (Lübnan haber ajansı)
TT

Nasrallah, Franciye ve Basil’in ‘vekaleti’ ile cumhurbaşkanlığı kartını elinde tutuyor

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah. (Lübnan haber ajansı)
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah. (Lübnan haber ajansı)

Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, iki yakın müttefiki; Özgür Yurtsever Hareketi (ÖYH) Başkanı Cibran Basil ile Marada Hareketi lideri Süleyman Franciye arasında ‘uzlaşı sağlayarak’ içeriye ve dışarıya ayrı ayrı mesajlar göndermiş oldu.  
Lübnan kamuoyuna verilen mesaj, ÖYH ve Marada Hareketi’ni ‘aynı siyasi çatı’ altında birleştirebilecek tek kişinin kendisi olduğu yönündeydi. ÖYH ve Marada Hareketi her ne kadar parlamento seçimlerinde kuzeydeki Üçüncü Seçim Bölgesi’nde birbirlerine karşı yarışıyor ve birbiri ile uzun süredir çekişme içinde olsalar da Hizbullah lideri tarafından aynı masanın etrafında bir araya getirilebildiler. Süleyman Franciye, Cibran Basil ile seçim ittifakı kurarak Sünni seçmenin gazabına maruz kalmaktan çekiniyordu. Nitekim Sünni seçmen, henüz Franciye’nin Müstakbel Hareketi lideri Saad Hariri ile Cumhurbaşkanı Mişel Avn arasında varılan uzlaşının bozulmasında öncü bir rol üstlendiğini unutmuş değildi.  
Şarku’l Avsat’a değerlendirmede bulunan siyasi kaynaklar, Marada Hareketi lideri Süleyman Franciye’nin seçimlerde Özgür Yurtsever Hareketi ile ittifak kurmak istememesinin, ÖYH’nin ülke içindeki ‘kötü algısını’ ve ‘kötü yönetiminin’ sorumluluklarını paylaşmak istememesine bağladı. Çünkü Süleyman Franciye, cumhurbaşkanı olma hedefine doğru ilerlerken Cibran Basil ile birlikte aynı safta görünmek istemiyordu.   
Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın görev süresi 31 Ekim’de sona eriyor. Hasan Nasrallah, Maruni müttefikleri Cibran Basil ve Süleyman Franciye’yi, parlamento seçimlerinin ardından gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecine hazırlık olarak bir araya getirmiş olabilir. Ancak Basil ve Franciye’nin ‘uzlaşısının’ Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai aracılığıyla gerçekleşmemesinin nedenleri merak konusu oldu. Rai daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde, Maruni liderlerle bir toplantı gerçekleştirmiş, Emin el-Cemil, Mişel Avn, Samir Caca ve Süleyman Franciye ile özel görüşmeler yapmıştı. Samir Caca cumhurbaşkanlığı adaylığından, Patrik Rai’nin ikna etmesi sonrası çekilmişti.  
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ın Franciye ve Basil arasında uzlaşı sağlanmasında öncü rolü üstlenmesi, Hristiyan kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Maruni seçmenler, cumhurbaşkanlığı seçiminde Hizbullah’ın etkisinin artmasına neden olan bu gelişmeye tepki gösterdi.  
Nasrallah’ın söz konusu ‘uzlaşıyı’ sağlayarak verdiği ikinci mesaj ise ‘uzlaşı gündeminde’ açıkça yer almamasına rağmen, cumhurbaşkanlığı seçimleri dosyasıyla ilgiliydi. Siyaset uzmanları, ‘cumhurbaşkanlığı seçiminin’ uzlaşı gündeminde açıkça yer almamasının, Nasrallah’ın uluslararası kamuoyuna güç gösterisinde bulunmasıyla ilişkilendirdi. Şöyle ki Nasrallah bu denli önemli bir olayı ihmal ederek, müttefiki olan ‘karşıt Maruni güçlerinin’ cumhurbaşkanlığının belirlenmesi yetkisini kendisine bıraktıklarını göstermek istiyordu. Nasrallah, Maruni vekaleti sonrası cumhurbaşkanı adayını uygun bir zamanda belirleyebileceğini gösterdi. Ayrıca Nasrallah, Basil ve Franciye arasındaki ‘uzlaşı toplantısında’ bu hususu açarak yeni bir tartışma konusu yaratmak istemedi. İran şimdilerde, Lübnan dosyasını Viyana’da gerçekleştirilen nükleer müzakerelerden uzak tutmak için çaba sarf ediyor. Lübnan’ın yeni cumhurbaşkanının belirlenmesini ise vekili olan Hizbullah’a bırakmış görünüyor. Hizbullah ise ittifak halinde olduğu Maruni partilerin liderlerinin cumhurbaşkanı olmak istediğini bildiği için zamanının gelmediğini düşünerek bu konunun tartışılmasının mümkün mertebe ertelenmesini istiyor.  
Siyasi kaynaklara göre Hizbullah uluslararası toplumla, özellikle de ABD ile müzakerelerinde ‘cumhurbaşkanlığı kozunu’ kullanmayı hedefliyor. Nitekim Nasrallah daha önce bazı dostlar aracılığıyla kendisiyle Washington arasında temas olduğunu ve ABD’nin ‘siyasi toparlanma sürecinde’ Hizbullah’ı yok saymayı düşünmediğini açıklamıştı. Ancak ABD Hizbullah’tan Lübnan kamuoyu ve Arap ülkelerine yönelik davranışlarını yumuşatması için inisiyatif almasını bekliyor. Washington yönetimi, Hizbullah’ın Arap ülkelerinin, özellikle Körfez ülkelerinin iç güvenliğine bir tehdit oluşturmaktan vazgeçmesini, Suriye, Irak ve Yemen’deki askeri eylemlerine son vermesini şart koşuyor.  
Bilindiği üzere Lübnan’da cumhurbaşkanı Hristiyanlardan seçiliyor. Ülkenin içinde bulunduğu şartlar düşünüldüğünde, yeni cumhurbaşkanı seçilirken içeride uzlaşı sağlanması, uluslararası dengelerin ve Arap ülkelerinin görüşlerinin dikkate alınması gerekiyor. Hizbullah eğer Mişel Avn ‘tarzı’ bir cumhurbaşkanında ısrarcı olur ve iç uzlaşıyı hesaba katmazsa planları ters tepebilir. Nitekim cumhurbaşkanının seçilebilmesi için parlamentonun üçte ikisinin onayı gerekiyor. Hizbullah’ın bu süreçte, Cibran Basil’in cumhurbaşkanı seçilme şansı olmadığını düşündüğü söyleniyor. Bunun nedeni ise ‘gölge cumhurbaşkanı’ olarak ABD tarafından veto yeme ihtimali ya da başta Körfez İşbirliği Teşkilatı olmak üzere Arap ülkeleri ile Lübnan’ın ilişkilerini bozması değil, daha çok iç siyasette ‘itibar kaybetmiş’ olması olarak gösteriliyor. Hizbullah’ın parlamento seçimlerinde Cibran Basil’i desteklemesinin nedeninin, kendisini cumhurbaşkanlığına aday göstermek amacı taşımadığı, istenmeyen adayların önünü kesmesi için onu kullanmak istediği olarak değerlendiriliyor.  



Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
TT

Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)

Londra polisi, temmuz ayı başlarından bu yana ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırılan ve yasaklanan Palestine Action grubunu desteklemek için dün düzenlenen yeni bir gösteride 425'ten fazla kişiyi gözaltına aldığını duyurdu.

Londra polisi tarafından yapılan açıklamada, bu sayının, vandalca eylemlerin ardından yasaklanan Palestine Action grubunu açıkça destekleyen herkesin tutuklanacağı uyarısının ardından kaydedildiği ve ayrıca kolluk görevlilerine karşı şiddet suçlamasıyla 25 kişinin tutuklandığı belirtildi.

dfgth
Londra'da Palestine Action grubunun bir destekçisini taşıyan polis memurları (AP)

Yüzlerce kişi öğle saatlerinde İngiliz Parlamento binası önünde toplanarak tutuklanma riskine aldırış etmeden “Soykırıma karşıyım. Palestine Action grubunu destekliyorum” yazılı pankartlar taşıdı.

Göstericiler arasındaki emekli Polly Smith (74) şöyle dedi:

“Biz terörist değiliz. Palestine Action grubunun var olma hakkı olduğunu söylemeliyiz. Yasak kaldırılmalı.”

Geri dönüşüm şirketi yöneticisi Nigel (62), grubu destekleyen bir pankart tutarak şöyle dedi:

“Hükümetimiz bu grubu yasaklamaya karar verdi. Bu tamamen yanlış. Protestoları durdurmaya çalışmak yerine (Gazze'deki) soykırımı durdurmak için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekir.”

fgthyu7
Londra'da Palestine Action grubuna getirilen yasağın kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir protestocu bir grup polis memuru tarafından polis arabasında gözaltına alınırken (Reuters)

Polis memurları ile tutuklamaları engellemeye çalışan katılımcılar arasında gerginlik yaşandı.

Metropolitan Polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, 150 tutukludan bir kısmının ‘polis memuruna şiddet uygulamak’ suçlamasıyla yargılandığı belirtildi.

Palestine Action grubu, üyelerinin özellikle Kraliyet Hava Kuvvetleri Üssü’nde gerçekleştirdiği eylemlerin ardından, temmuz ayı başlarında İngiltere’de ‘terör örgütleri’ listesine eklendi.

Defend Our Juries grubu o tarihten bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) ‘orantısız’ olarak nitelendirdiği yasağı protesto etmek için gösteriler düzenliyor.

dfrgtyu
Londra'da Palestine Action grubunu destekleyen bir gösteride bir adam polis memurlarına bağırırken (Reuters)

Dünkü gösteriden önce 800'den fazla kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 138'i ‘terör örgütünü desteklemek veya desteklemeye teşvik etmekle’ suçlanmıştı. Bu kişilerin çoğu altı ay hapis cezasına çarptırılırken, gösterilerin organizatörleri olarak görülenler 14 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Palestine Action grubunun kurucu ortağı Huda Amouri, gruba getirilen yasağı mahkemede itiraz etme izni aldı ve hükümete bu izni temyiz etme hakkı tanındı.

Öte yandan dün Londra sokaklarında binlerce kişi Filistin yanlısı bir gösteri düzenlerken, İsrail Hamas'a karşı Gazze şehrini kontrol altına almak amacıyla Gazze'ye yeni saldırılar başlattı.


Beşinci kol faaliyetleri, Beyrut'un güneyindeki Filistin kamplarında güvenliği tehdit ediyor

Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
TT

Beşinci kol faaliyetleri, Beyrut'un güneyindeki Filistin kamplarında güvenliği tehdit ediyor

Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)

Filistinli liderler, Fetih Hareketi’nin yakın zamanda başlattığı ve tüm kampları kapsayacağını iddia ettiği silah teslim sürecini engellemeye çalışan beşinci kol faaliyetlerinin Beyrut'ta bulunan Filistin kamplarındaki güvenlik durumunu karıştırdığından endişe ediyor.

Son iki gün içinde, Beyrut'un güneyinde bulunan Burc el-Baracne ve Şatilla kamplarında silahlı çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda yaralananlar oldu, yıkımlar meydana geldi ve birçok aile yerinden edildi. İki kampın çevresindeki sokaklara da kurşun yağdı.

Lübnan güvenlik kaynakları ve Filistin liderliği kaynakları, Burc el-Baracne'deki çatışmaların devam eden bir aile anlaşmazlığından, Şatilla'daki çatışmaların ise uyuşturucu satıcıları ve kanun kaçakları arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandığı konusunda hemfikir.

Çatışmaların yayılmasının önlenmesi

Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, ‘çatışmalar sırasında ordunun çatışmaların kamp dışına yayılmasını önlemek için güvenlik önlemleri aldığını’ belirterek, ‘şu anda bu tür çatışmalarla başa çıkmak için kamplara girme planı bulunmadığını’ vurguladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynak, sorunun, Burc el-Baracne'de silahlarını teslim eden tek grubun El Fetih olması, diğer grupların, çetelerin ve ailelerin ise silahlarını halen ellerinde tutması ve tereddüt etmeden kullanması’ olduğunu söyledi.

Beşinci kol faaliyetleri

Filistin liderliğinden bir kaynak ise ‘kontrolsüz silahların tüm Lübnan için tehdit oluşturduğunu ve kamplar içindeki kanunsuzluğa son verecek caydırıcı bir güç bulunmadığını’ belirtti.

Kaynak Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Lübnan ordusundan ‘Filistin güçlerinin iç anlaşmazlıklar nedeniyle şu anda durumu kontrol edemediği göz önüne alındığında, durumun daha da gerilmesini önlemek için üzerine düşen görevi yerine getirmesini’ istedi.

Kaynak, “Ordunun Burc el-Baracne'de yaşananlara son vermek için müdahale edeceği tehdidi, çatışmaların durmasına yol açtı” dedi.

Filistin güvenlik güçleri Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda konuşlandırıldı. (AFP)Filistin güvenlik güçleri Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda konuşlandırıldı. (AFP)

Kaynak, ‘kamplardaki çatışmaları alevlendirmek için beşinci kol faaliyetlerinde bulunulacağı’ endişesini dile getirerek, ‘Şatilla kampı sakinlerinin kampa giren, savaşan grupların evlerine ateş açan ve ardından ayrılan bir yabancıyı gördüklerini’ belirtti.

Kaynak, ‘silahların teslim süreci başlamadan önce, kamplardaki güvenliği kontrol etmek için tüm gruplardan ortak bir Filistin güvenlik komitesi oluşturmak üzere ileri düzeyde istişareler yapıldığını, ancak silahların teslimi konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle bu istişarelerin dondurulduğunu’ ifade etti.

Silahların tesliminden etkilenenler

Konuya yakın kaynaklar Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Silahların teslim edilmesinin devam etmesinden zarar gören birçok kişi var. Bunlar, diğer grupların silahlarını teslim etmeyi reddettiği bir dönemde bu sürece ikna olmayan liderler ya da silahlarını teslim etmemeleri için kendisine yakın gruplara baskı uygulayan Hizbullah'ın kendisi olabilir. Bu durum, silahların devletin elinde toplanması kararına boyun eğmeyi reddetmesi nedeniyle Hizbullah'ı zor durumda bırakacaktır. Söz konusu gruplardan herhangi biri, silah teslim sürecini dondurmak için kamplardaki güvenlik durumunu kışkırtmaya çalışabilir.”

 Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişinde zırhlı bir araçta bulunan Lübnan askerleri (EPA)Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişinde zırhlı bir araçta bulunan Lübnan askerleri (EPA)

Devletin otoritesi

Milletvekili Ziyad el-Havat, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Filistinlilerin silah tesliminin ikinci aşamasının tamamlanmasının ardından Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda meydana gelen silahlı çatışmalar, şimdiye kadar uygulananların gözden geçirilmesini gerektiriyor. Diyalog ve koordinasyon, devletin elinde ciddi bir silah tekeline yol açmayacak adımlar ve tedbirlerle eş anlamlı olmamalıdır. Aksi takdirde, bu silahlar toplandıkları ve imha edildikleri sırada nasıl ortaya çıktılar?” diye vurguladı.

El-Havat sözlerini şöyle sürdürdü: “Silahların devletin elinde toplanması için kararlar ve sloganlardan daha fazlası olması gerekiyor. Devletin her şeyden önce bir ‘otorite’ olduğu söyleniyor ve biz uzun bir bekleyişin ardından devleti istiyoruz. Hizbullah'ın silahlarının teslim edilmesiyle bizi bekleyen süreç daha karmaşık olacak. Lübnan genelinde güçlü ve yetkin bir devlet arzumuzdan taviz vermeyeceğiz.”

Silah teslim süreci devam edecek

Burc el-Baracne ve Şatilla kamplarındaki güvenlik gelişmeleri, Fetih Hareketi’nin Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Baracne kampı ile Litani Nehri'nin güneyinde bulunan er-Reşidiye, el-Bas ve Burc eş-Şemali kamplarında Filistinlilerin silahlarını teslim almaya başlamasından iki hafta sonra gerçekleşti. Bu adım, 21 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Mahmud Abbas arasında yapılan Lübnan-Filistin zirvesinde alınan, Lübnan'ın tüm toprakları üzerindeki egemenliğini, devlet otoritesinin güçlendirilmesini ve silahların devletin elinde toplanmasını teyit eden kararlarla uyumlu.

Şarku’l Avsat'ın elde ettiği bilgilere göre, Fetih Hareketi’nin silahlarını teslim etme süreci el-Bedavi ve el-Celil kamplarında yakında tamamlanacak ve son aşamalar Ayn el-Hilve ve el-Miyye ve Miyye'de gerçekleşecek.


Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
TT

Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)

Hizbullah yetkilisi Mahmud Kamati bugün Reuters'a yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın dün yapılan ve silahların devletin elinde toplanması planını ele alan kabine toplantısını ‘ülkenin bilinmeyene sürüklenmesini önlemek için akıl ve sağduyuya dönme fırsatı’ olarak gördüğünü söyledi.

Lübnan kabinesi dün, ordunun silahların devletin elinde toplanması planını memnuniyetle karşıladı ve ordunun planı uygulamaya başlayacağını belirtti. Kabine bir zaman çizelgesi belirtmedi ve ordunun bu alandaki yeteneklerinin sınırlı olduğunu kaydetti. Ancak, İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarının devam etmesinin ordunun ilerlemesini engelleyeceğini de bildirdi. Kabine toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Morcos, kabinenin planı resmi olarak onayladığını söylemedi.

Kamati Reuters'a verdiği demeçte, Hizbullah'ın, hükümetin dün açıkladığı, bu konudaki ABD yol haritasının uygulanmasının İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğu açıklamasına dayanarak değerlendirme yaptığını belirtti.

Kamati, İsrail'in saldırılarını durdurup Güney Lübnan'dan çekilmediği sürece planın uygulanmasının bir sonraki duyuruya kadar askıya alınması gerektiğini vurguladı.

Kamati, “Hükümetin, ABD'nin yol haritasının uygulanmasında herhangi bir ilerlemenin İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğunu açıklaması, planın bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığı anlamına geliyor” dedi.

Lübnan kabinesi geçtiğimiz ay, tüm silahların devletin elinde toplanması için bir plan geliştirme görevini orduya verdi ve İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarını durdurması karşılığında Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını amaçlayan ABD yol haritasını onayladı.

Kamati, “Hizbullah bu iki kararı kategorik olarak reddetti. Lübnan hükümetinin ulusal güvenlik stratejisi hazırlamayı taahhüt etmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.

İsrail geçen hafta, Lübnan ordusu Hizbullah'ı silahsızlandırmak için adımlar atarsa Güney Lübnan'daki askeri varlığını azaltacağını ima etti. Ancak son olarak çarşamba günü dört kişiyi öldürdüğü bir saldırı gerçekleştirdi.

Lübnan, geçen yıl İsrail ile yaşanan savaştan bu yana Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda bölünmüş durumda.

Lübnan, ABD ve Hizbullah'ın yerel muhaliflerinin örgütü silahsızlandırması yönündeki baskısı altında. Ancak Hizbullah, silahsızlandırmayı tartışmanın bile büyük bir hata olacağını söyleyerek bunu reddediyor. İsrail ise Lübnan'a hava saldırılarını sürdürüyor ve güneydeki geniş toprakları işgal ediyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım geçen ay iç savaş ihtimalini gündeme getirerek, hükümeti örgüte karşı çıkmaya çalışmaması konusunda uyardı ve sokaklarda protestoların patlak verebileceğini söyledi.