Savunma şirketlerinin hisseleri, ekonomik hedefleri değişen yatırımcıları cezbediyor

Uzmanlar, savaşın yatırımcıların sektöre bakışını değiştirdiğini ve sektörün uluslararası güvenliğin sağlanmasındaki rolünün önemine dikkati çektiğini söylüyor

Lozan'da 5 Kasım 2020 tarihinde çekilen ve üzerinde Fransızca olarak ‘Savaş ticareti karşıtı girişime evet’ yazan bir kampanya afişi (AFP)
Lozan'da 5 Kasım 2020 tarihinde çekilen ve üzerinde Fransızca olarak ‘Savaş ticareti karşıtı girişime evet’ yazan bir kampanya afişi (AFP)
TT

Savunma şirketlerinin hisseleri, ekonomik hedefleri değişen yatırımcıları cezbediyor

Lozan'da 5 Kasım 2020 tarihinde çekilen ve üzerinde Fransızca olarak ‘Savaş ticareti karşıtı girişime evet’ yazan bir kampanya afişi (AFP)
Lozan'da 5 Kasım 2020 tarihinde çekilen ve üzerinde Fransızca olarak ‘Savaş ticareti karşıtı girişime evet’ yazan bir kampanya afişi (AFP)

Savunma hisseleri, Batı ülkelerinin artan askeri harcamalarına ilişkin beklentiler çerçevesinde sektörün yatırımcılar tarafından yeniden değerlendirilmesiyle birlikte bu yıl yaklaşık son on yılın en iyi performansını kaydetti. Peki bu dünyanın daha kötü bir yer haline geldiği anlamına mı geliyor?
MSCI Dünya Havacılık endeksi, Ocak ayının başlarından bu yana dolar bazında yüzde 17 seviyesini geride bıraktı. Bu rekor seviyeye, 1999 yılından beri sadece iki kez çıkıldığı kaydedildi.
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş, savunma sektöründe faaliyet gösteren şirketler için ülkelerden gelen yeni siparişler, daha yüksek gelirler ve daha güçlü karlarla beklentileri körükledi.  Uzmanlar, savaşın yatırımcıların sektöre bakışını değiştirdiğini ve sektörün uluslararası güvenliğin sağlanmasındaki rolünün önemine dikkati çektiğini söylüyor.
ABD merkezli dünyanın en büyük silah şirketlerinden Lockheed Martin ve İngiltere merkezli BAE Systems (Havacılık ve Uzay Mühendisliği Sistemleri) hisseleri yükselirken BAE Systems’in FTSE 100'de listelenen hisseleri de değer kazandı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in komşu ülke Ukrayna’ya askeri müdahalesi, bu kazanımlarla birlikte silah ve savunma üreticilerinin çevre ve toplum odaklı portföylerden ne ölçüde dışlanması gerektiği konusunda yeni bir tartışmayı da ateşledi.
Bazı uzmanlar, daha büyük bütçe vaatlerinin ne zaman kâra dönüşeceğini söylemek için henüz çok erken olduğunu savunarak savunma stokları konusunda erken bir heyecana kapılmama konusunda uyardılar.
Eski ABD Başkanı George W. Bush yönetiminde sanayi politikasından sorumlu müsteşar yardımcısı olarak görev yapan ve şu an Amerikan Girişim Enstitüsü'nde (AEI) görevli olan Bill Greenwalt, Financial Times gazetesine yaptığı değerlendirmede, “Sektörle ilgili bazı mantık dışı taşkın davranışlar başlamış gibi görünüyor. Henüz bir şey söylemek için çok erken” ifadelerini kullandı.
ABD, İngiltere ve diğer müttefik ülkeler, Ukrayna'ya büyük miktarda askeri yardım sözü verdiler ve yüzlerce tanksavar füzesi, insansız hava aracı (İHA), askeri mühimmat ve başka silahlar gönderdiler. Sadece ABD, geçtiğimiz Perşembe günü duyurulan, ağır silahları ve on binlerce mühimmatı içeren 800 milyon dolarlık yeni bir askeri yardım paketi de dahil olmak üzere Ukrayna’ya 3 milyar doların üzerinde askeri yardımda bulundu.
Ancak Ukrayna’ya şimdiye kadar gönderilen silahların çoğu ülkelerin kendi stoklarındandı. Greenwalt Financial Services şirketi, şu ana kadar siparişlerde ve sözleşmelerde bir artış olmadığını, hızlı hareket etmelerini gerektiren bir hareketlilik görmediklerini açıkladı.

Hisse senetleri ve uzun vadeli savunma oyunu
Bernstein Private Wealth Management’tan analist Douglas Harned, hisse senedi fiyatlarındaki ani yükselişin önceki bölgesel çatışmalarda görülen eğilimlerle tutarlı olduğunu ve yatırımcıların temel bütçe eğilimlerini dikkate alması gerektiğini belirtti. Harand, “Bütçe eğilimleri ve göreli değerlendirmeler, savunmayı yatırımcılar için uzun vadeli bir oyun olarak ilgi çekici kılıyor mu?” diye sordu.
Analistlerden bazıları ise endüstri takvimlerinin, eğer gelirse şirketlerin bu siparişleri yetiştirmekte zorlanacağına işaret ettiğini söylüyorlar. Capital Alpha Partners Genel Müdürü Byron Callan, bu yıl bir tank, uçak veya bir gemi sipariş edilse, 2023, 2024 ve bazı durumlarda 2026'ya kadar teslim edilemeyeceğini söyledi. Bu hisselerde ve duyarlılıkta önemli bir hareketlilik olduğunu düşünen Callan, “Departmanlar, tüm bunların şirketleri için ne anlama geldiğini anlamak konusunda biraz geriden geliyorlar” dedi.
ABD'li teknoloji şirketi Raytheon ile yapılan işbirliğiyle Ukrayna için Javelin tanksavar füzeleri üreten ABD'li savunma devi Lockheed Martin'in CEO'su James D. Taiclet, geçtiğimiz haftanın başlarında zorlu bir ortamın oluşabileceği uyarısında bulundu. Şuan caydırıcılığın hiç olmadığı kadar değerli bir ürün olduğuna işaret eden Taiclet, ancak bunun gerçek sözleşmelere dönüşüp dönüşmeyeceğini ve ne zaman olacağını söylemek için henüz çok erken olduğunu vurguladı.  Lockheed Martin'in CEO'su şirketin henüz 2022 tahminini güncellemediğini belirtti.

Almanya'daki savunma şirketlerinin de hisseleri yükseldi
Uzun vadeli yatırımlar yapmayı hedefleyen yatırımcılar için cevabını bilmeleri gereken asıl soru, Batılı ülkelerin hükümetlerinin savunmaya daha fazla harcama sözü vermelerinin, savunma stoku harcamalarında kalıcı bir değişime yol açıp açmayacağıdır. Silah programları, Kovid-19 salgını sırasında başta sağlık projeleri olmak üzere hükümet bütçesi için rekabet edilen çeşitli talepler karşısında geri planlara itildi. Öyle ki bazı büyük yatırımcılar, savaş öncesinde, büyük savunma şirketlerine karşı bahse girecek kadar ileri gittiler.
Almanya, uzun bir aranın ardından savunma harcamalarını 2022 yılındaki öncelik listesine yeniden ekledi.  Berlin, savunma politikasında tarihi bir değişiklik yaparak silahlı kuvvetlerini modernize etmek için 100 milyar euroluk (108,1 milyar dolar) bir bütçe ayırdığını duyurdu. Bu da Almanya'da listelenen savunma şirketlerinin hisselerini yükseltti. NATO ülkeleri için tank ve zırhlı araç üreten Rithenmetall şirketinin piyasa değeri bu yıl iki katından fazla arttı.
Breakout Point verilerine göre yatırım, danışmanlık ve risk yönetimi alanında dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olan BlackRock, Ocak ayı sonlarında İngiltere merkezli BAE Systems şirketinde yüzde 0,6'lık kısa bir pozisyon aldı. Geçtiğimiz Şubat ayının ikinci yarısında pozisyonunu hızla üçte bir oranında azalttı.
Çok uluslu bir Amerikan finansal hizmetler şirketi olan Citadel, İtalyan havacılık, savunma ve güvenlik şirketi Leonardo’daki hisselerinin satış fiyatını 10 Şubat'ta yüzde 0,69'dan yüzde 0,42'ye düşürdü. BlackRock şirketi, 28 Şubat'ta Leonardo'daki büyük açık pozisyonunu yüzde 1,13 azaltarak yüzde 0,12'ye indirdi.

Sürdürülebilir fonlar ve savunma harcamaları
Bazı uzmanlar ise Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) yatırımcılarının duygularında bir değişime neden olabileceğini düşünüyorlar. Endüstri yöneticileri son aylarda, sürdürülebilirlik odaklı yatırımlardaki yaygın eğilimin, kurumsal yatırımcıların hisse senetlerini elden çıkarmaya başlamasına yol açacağından endişeleniyorlar ve bu endişe katlanarak artıyor.
Vertical Research Partners analisti Rob Stallard, Ukrayna'daki savaştan kaynaklanabilecek belki de en büyük değişikliğin ESG uygulamalarının savunmanın ‘kötü’ olduğu şeklindeki tembel görüşünün tersine dönmesi olabileceğini söyledi.
Polar Capital’in CEO'su Gavin Rochussen ise şunları söyledi:
“En büyük ikilem, birçok sürdürülebilir fonun, hükümet sözleşmeleri dahil olmak üzere savunma harcamalarını tamamen dışarıda tutmasıdır. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş, bunun anlaşılmasından beri suları bulandırıyor. Peki, bir ülkeyi başka bir ülkenin işgalinden korumak için ne yapabilirsiniz? Ülkelerin kendi öz savunma harcamalarını desteklemedikleri gerçekten doğru mu?”
İsveç bankasının 831 milyar İsveç kronluk (86,7 milyar dolar) yönetime sahip fon yönetimi kolu olan SIB Varlık Yönetimi, savunma hisselerini geri plana iten politikalarını açıkça gevşeten birkaç şirketten biri. SIB Varlık Yönetimi, Nisan ayı başlarından itibaren fonlarının bir kısmını artık savunma sanayine yatırabilecek.
SIB Varlık Yönetimi bünyesindeki 100'den fazla şirketten sadece altısı bu yatırımları yapabilecek. Kara mayınları ve misket bombaları gibi silahlarla ilgili uluslararası anlaşmaları ihlal eden şirketler ise bu yatırımlardan yararlanamayacaklar. Aynı durum, nükleer silah üreticileri için de geçerli.
SIB Varlık Yönetimi’nden yapılan açıklamada, “Müşterilerimizin ve hissedarlarımızın savunma sanayine yatırım yapmak istemediğini ve bundan sonra da SIB Varlık Yönetimi’ne bağlı birçok şirketin bu tür yatırımlardan uzak durmaya devam edeceği unutulmamalı” denildi.

Savunma hisseleri
Jeeves analistleri tarafından kısa bir süre önce yapılan bir yatırımcı anketi, savunma hisselerine daha az katı bir yaklaşım çağrısı yapılmasına rağmen çok az sayıda yatırımcının politikalarında değişikliğe gittiğini gösterdi. Ankete göre katılımcıların yüzde 44'ü şu an ESG ile ilgili politikalarını yeniden gözden geçiriyorlar. Buna karşın sadece yüzde 8'i bunu özellikle savunma alanında yapıyorlar.
Ninety One şirketinin fon yöneticisi Philip Saunders, değişimin geleceğinden emin. Saunders, “Sarkaç sallanıyor. İvmenin tek yönlü göründüğü bir zamandayız. Şimdi hep birlikte geri adım atmamız gerekiyor. Çünkü gerçek dünya 24 Şubat'tan önce düşündüğümüzden daha uğursuz bir yer” ifadelerini kullandı.



Erdoğan imzayı attı! 52 yıllık tarihi anlaşma sonlandırıldı

Akdeniz'deki Ceyhan limanında petrol tankları (Arşiv- Reuters)
Akdeniz'deki Ceyhan limanında petrol tankları (Arşiv- Reuters)
TT

Erdoğan imzayı attı! 52 yıllık tarihi anlaşma sonlandırıldı

Akdeniz'deki Ceyhan limanında petrol tankları (Arşiv- Reuters)
Akdeniz'deki Ceyhan limanında petrol tankları (Arşiv- Reuters)

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Ağustos 1973'te imzalanan ve iki ülke arasındaki en önemli ekonomik anlaşmalardan biri olan Irak-Türkiye petrol anlaşmasını feshetti.

Türk cumhurbaşkanlığı kararı dün resmi gazetede yayınlandı ve anlaşma ile buna ek tüm protokol ve mutabakat metinlerinin 27 Temmuz 2026 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmasına karar verildi.

Basra Üniversitesi Ekonomi Profesörü Nebil El-Marsumi, Türkiye'nin kararının, "19 Eylül 2010'da değiştirilen anlaşmanın 11. maddesine" dayandığını değerlendiriyor. Bu madde, tarafların anlaşmanın sona ermesinden bir yıl önce diğer tarafa yazılı bildirimde bulunarak 15 yıllık anlaşmayı feshedebilmelerine olanak tanıyor. El-Marsumi, iptal kararını, "Türkiye'nin Basra'dan Ceyhan limanına petrol ve doğalgaz taşımak için yeni boru hatları kurma isteğine" bağladı.

Ülkenin güneyindeki petrol sahalarından ihraç edilen hacme kıyasla boru hattından ihraç edilen petrol miktarı az olsa da Irak-Türkiye boru hattı, Irak petrolünün küresel pazarlara ihraç edilmesi için stratejik bir arter teşkil etmektedir. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre özellikle son yıllarda bu konuda yaşanan gerginlikler, Bağdat ve Erbil arasındaki hukuki anlaşmazlıklar ve Ankara'nın Irak hükümetinin itirazlarına rağmen Kürdistan Bölgesi'nden petrol ihraç etmek için boru hattını kullanması göz önüne alındığında, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde kilit bir eksen oldu. Boru hattı, son yirmi yılda çok sayıda sabotaj ve saldırı eylemine maruz kaldı. Irak'ın Türkiye'ye karşı açtığı tahkim davasını kazanmasının ardından yaklaşık iki yıl önce kapatılmıştı.