İran ve Taliban, sınırda yaşanan gerginliğin giderilmesi için görüşecek

İran'ın Kabil Büyükelçi Yardımcısı Hasan Murtazavi ve Taliban’ın Savunma Bakanlığı Müsteşarı Şubeyr Ahmed Kabil’de görüştü.
İran'ın Kabil Büyükelçi Yardımcısı Hasan Murtazavi ve Taliban’ın Savunma Bakanlığı Müsteşarı Şubeyr Ahmed Kabil’de görüştü.
TT

İran ve Taliban, sınırda yaşanan gerginliğin giderilmesi için görüşecek

İran'ın Kabil Büyükelçi Yardımcısı Hasan Murtazavi ve Taliban’ın Savunma Bakanlığı Müsteşarı Şubeyr Ahmed Kabil’de görüştü.
İran'ın Kabil Büyükelçi Yardımcısı Hasan Murtazavi ve Taliban’ın Savunma Bakanlığı Müsteşarı Şubeyr Ahmed Kabil’de görüştü.

İran ve Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasındaki sınırlarda yaşanan gerilimi ele almak için görüşmeler yapmak hususunda uzlaştı. İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi, orduya ait tank ve zırhlı araçların Afganistan sınırına gönderildiği yönündeki haberleri yalanladı. Geçtiğimiz hafta sonu, Afganistan sınırında İran sınır muhafızları ile Taliban güçleri arasında, Taliban'ın sınırda yol inşa çalışmaları başlatması üzerine bir anlaşmazlık yaşanmış, bunun üzerine İran, Dogarun Sınır Kapısı’nı geçici olarak kapatmıştı.  
İran medyasında, Belucistan eyaletinin merkezindeki Zahidan şehrinde konuşlu olan 88. Kolordu’ya ait olduğu iddia edilen tank ve zırhlı araçları taşıyan bir konvoyun video görüntüleri yayınlandı. İran merkezli Haber Online sitesi, söz konusu askeri konvoyun Afganistan sınırına konuşlanacağını ileri sürdü.  
Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin sözcüsü olarak bilinen Nour News sitesi, Afganistan sınırına asker gönderilmesiyle ilgili medyada dolaşımda olan fotoğraf ve videoların ‘eski bir tarihli ve konuyla alakasız’ olduğunu belirterek, doğu sınırlarının tamamıyla güvenli ve kontrol altında olduğunu vurguladı. Hudut muhafaza birliklerinin rutin bir şekilde sınır güvenliğini sağlamak için devriye görevlerini icra ettiğini kaydeden site, sınırdaki anlaşmazlığın giderilmesi için Taliban yetkilileriyle temasların devam ettiğine işaret etti. Nour News’in haberinde ayrıca, bazı çevrelerin kasıtlı olarak iki ülke arasında ciddi bir kriz varmış algısı yaratmak istediğine de değinildi.
İran’ın yarı resmi haber ajansı Tasnim’de yer alan haberde, İran'ın Kabil Büyükelçi Yardımcısı Hasan Murtazavi'nin dün Taliban’ın Savunma Bakanlığı Müsteşarı Şubeyr Ahmed ile görüştüğü belirtildi.  
Sınır anlaşmazlığının giderilmesi çağrısı yapan Şubeyr Ahmed, ‘’Taliban Başkanlık Heyeti'nin talimatıyla Afganistan'ın askeri ve savunma yetkililerinden oluşan 4 kişilik bir heyetin İran İslam Cumhuriyeti yetkilileriyle sınır işbirliği koşullarını kolaylaştırmayı ele alması hedeflenmektedir. Başta milyonlarca Afgan vatandaşını ağırlayan İran İslam Cumhuriyeti olmak üzere komşularımızla tam kapsamlı bir sınır işbirliği sağlamak istiyoruz. Savunma bakanlığımız, İran sınırlarında en ufak çatışma çıkmasına müsaade etmemekte kararlıdır. Bu bağlamda Savunma Bakanı sınır bölgelerindeki askeri hareketlilikleri yasaklamıştır’ diye konuştu.
Sınır anlaşmazlıklarını görüşmek için oluşturulan dört kişilik Taliban heyetinin, Ramazan Bayramı’nın ardından İran’a gelerek yetkililerle görüşmesi planlanıyor.  
Taliban yönetimi, İran’ın sınır bölgelerine ek takviye birlikleri gönderdiği iddiaları ile ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Tasnim haber ajansına göre, Taliban’ın sınırın sıfır noktasında bir yol çalışması başlatması, İran’ın hudut muhafaza birliklerinin teyakkuza geçmesine neden oldu ancak herhangi bir silahlı çatışma yaşanmadı. İran sınır birlikleri Taliban’ın yol çalışmasına engel oldu, Taliban askerleri de Afganistan topraklarına giren bir zırhlı araca el koydu. İran yönetimi, anlaşmazlığın ardından ülkenin doğusunda Afganistan'a açılan, (İslam Kale) Dogarun Sınır Kapısı'nı geçici olarak kapattı. Söz konusu sınır kapısı, Horasan eyaleti ile Afganistan'ın batısındaki Herat vilayetini birbirine bağlıyor.
Afganistan’da yayın yapan Tulu News televizyon kanalı, sınır bölgesinde yapılan yeni yol çalışmalarının durdurulduğunu duyurdu. Taliban yönetiminin Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, sınırdaki gerginliklerin giderildiği belirtildi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, Afganistan’daki iç sorunlar nedeniyle sınır bölgelerinde zaman zaman sorunlar çıktığını ancak İran sınır muhafızlarının görevlerini profesyonel bir biçimde yaptıklarını söyledi. Hatibzade, ‘’Afganistan’ın sınır muhafızlarının bir kısmı bazı hatalar yapıyor, endişelerimizi Taliban yönetimine ilettik, kendilerine profesyonel sınır muhafazası ile ilgili bazı tavsiyelerde bulunabileceğimizi de söyledik. Umarım bu anlaşmazlıklar ve sorunlar yakın zamanda giderilebilir’’ diye konuştu.  



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.