Pilotun kokpitte sigara yakmasının uçak kazasına yol açtığı iddiası Mısır'da tartışma yarattı

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Pilotun kokpitte sigara yakmasının uçak kazasına yol açtığı iddiası Mısır'da tartışma yarattı

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

Mısır havayolu şirketi EgyptAir'a ait Paris-Kahire seferini düzenleyen uçağın 2016'da düşmesine pilotun kokpitte sigara yakmasının neden olduğu iddiaları, ülkede tartışmalara yol açtı.
Mısır merkezli "Sada el-Beled" haber sitesine konuşan, kazada ölen pilota yakın bir kaynak, pilotun kesinlikle sigara kullanmadığını, dış basında yer alan iddiaların yanlış, mantıksız olduğunu ve soruşturma sonuçlarıyla çeliştiğini belirtti.
Batı medyasında yer alan iddiaları "spekülasyon" olarak nitelendiren kaynak, bu iddiaların, Mısır Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma neticesinde yapılan açıklamayla uyuşmadığını kaydetti.
Uçak kazası hakkında resmi rapor yayımlama hakkına sahip tek makamın Mısır Başsavcılığı olduğunu belirten kaynak, "Uçak kazasının soruşturma dosyası henüz kapanmış değil. Başsavcılık tarafından soruşturma devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Haberde ayrıca uçak kazası dosyasının, 2019'da Fransa tarafından yapılan soruşturmanın neticesinde kamuoyuyla paylaşılan raporun ardından, havayolu şirketince tamamen Mısır Başsavcılığı'na teslim edildiği bildirildi.
Söz konusu iddialar hakkında henüz yetkili makamlardan resmi açıklama yapılmadı.

Ne olmuştu?
Son günlerde Batı merkezli bazı sitelerde yer alan haberlerde, 2016'da Paris-Kahire seferini düzenleyen EgyptAir'a ait MS804 sefer sayılığı uçağın düşmesine, pilotun kokpitte sigara yakmasının neden olduğu iddia edilmişti. Haberlerde, pilotun kokpitte yaktığı sigaranın, acil durum maskesinden sızan oksijenle tepkimeye girerek bir patlamaya yol açtığı öne sürülmüştü.
Uçağın Yunanistan'ın Girit Adası'na düşmesi sonucu, 15'i Fransa uyruklu toplam 66 kişi yaşamını yitirmişti.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24