Baalbek'te seçim sonuçlarını Suriye'deki 10 bin Lübnanlı seçmen belirliyor

Suriye'deki 10 bin Lübnanlı seçmenin yüzde 80'i “Hizbullah” listesine oy veriyor

6 Mayıs 2018'de Beyrut kentinde  oy kullanan Lübnanlı bir kadın, mürekkep lekeli işaret parmağını gösteriyor. (AFP_Arşiv)
6 Mayıs 2018'de Beyrut kentinde oy kullanan Lübnanlı bir kadın, mürekkep lekeli işaret parmağını gösteriyor. (AFP_Arşiv)
TT

Baalbek'te seçim sonuçlarını Suriye'deki 10 bin Lübnanlı seçmen belirliyor

6 Mayıs 2018'de Beyrut kentinde  oy kullanan Lübnanlı bir kadın, mürekkep lekeli işaret parmağını gösteriyor. (AFP_Arşiv)
6 Mayıs 2018'de Beyrut kentinde oy kullanan Lübnanlı bir kadın, mürekkep lekeli işaret parmağını gösteriyor. (AFP_Arşiv)

Suriye sınır köylerinde ikamet eden Lübnanlı seçmenler, Lübnan'ın kuzey doğusunda yer alan Baalbek-Hermel ilçesindeki seçimlerin gidişatını etkiliyor. Seçim günü Suriye topraklarından yaklaşık on bin Lübnanlı seçmenin Lübnan'a girmesi ve çoğunluğunun Hizbullah, Baas Partisi ve müttefiklerinin desteklediği liste lehinde oy kullanması bekleniyor.
Şarku'l Avsat'ın Hermel’deki yerel kaynaklardan aktardığına göre, 2018 seçimlerinde Bekaa'nın kuzeyindeki Hermel ve çevre köylerdeki seçmen sayısı 35 bin civarıydı. Aralarında Suriye'den kendi köylerinden gelen 10 bin seçmen de bulunuyor. Bu yıl da aynı sayıda seçmenin seçimlere katılım göstermesi bekleniyor.
Lübnanlılar, Kuseyr kırsalındaki (batı Humus kırsalı) Suriye sınır köylerinde yaşıyor ve tarımla uğraşıyorlar. Lübnan topraklarındaki akrabalarını sürekli ziyaret ediyorlar. Lübnan'da ikamet eden Lübnanlılar tarım arazilerini incelemek üzere Suriye'nin iç bölgelerine giderken, Suriye'de ikamet eden Lübnanlılar sınır boyunca neredeyse her gün Lübnan topraklarına girip çıkıyorlar. Bu kimseler Blaouza, Havik, Samafyat, Zeyta, Diyabiya, Gogran, Burc el-Hamam, Rablah ve Nizariya gibi Kuseyr kırsalındaki köylerde ve kasabalarda yaşıyorlar.
Kaynaklar Suriye'de ikamet eden Lübnanlıların Hermel şehri ve komşu köylerdeki merkezlerde oy kullandıklarını aktardılar. Son seçimlerde yaklaşık 8 bin kişi Hizbullah, Baas ve müttefikleri tarafından desteklenen liste lehine oy kullandı. Diğerleri ise oyların yaklaşık yüzde 20'sini aldı. Bu kimseler Lübnan Güçleri ve Gelecek Hareketi tarafından desteklenen Hizbullah'a muhalif listeye oy verdiler.
Bu insanlar seçim günü Lübnan'a yasal ve yasadışı yollardan giriyorlar. Bazıları Şarku'l Avsat'a seçim günü gidiş gelişlerin genel olarak kendi özel nafakalarıyla gerçekleşmediğini ifade ettiler. Zayıf mali imkânları bulunan bu kimseler, birinin gelip kendilerini almasını bekliyorlar. Ancak Hermel'in kuzeyinde doğrudan Lübnan-Suriye sınırında bulunan köy sakinleri, oy merkezlerine yasadışı bir şekilde sınır kapılarından yürüyerek gidiyorlar.
Bu, herkesin geçişleri yasa dışı olarak kullandığı anlamına gelmiyor. Bazıları el-Kaa geçidinden geçiyor ve oylama sürecine katılıyor. Aynı şekilde, geçen yüzyılın altmışlı yıllarında Lübnan’ın Şavagir bölgesinden göç eden ve çoğu Hristiyan olan sakinler, Humus kırsalında yaşıyorlar ve Şavagir’deki mülklerini denetlemek için Lübnan içlerine seyahat ediyorlar. Onlardan biri seçim günü Şarku’l Avsat’a, “Oy kullanmak isteyenler Suriye otobüsleriyle Lübnan sınırına taşınır ve daha sonra sınırda bekleyen Lübnan otobüsleri ile oy kullanacakları merkezlere götürülürler” dedi.
Seçmen katılımı genellikle yüksek olur. Bu, lojistik olanaklar, seçmenlerin ikametgahlarından Lübnan'a ulaşım masraflarının karşılanması ve ulaşımın sağlanmasıyla bağlantılıdır ve bu genel olarak Hizbullah destekli liste tarafından sağlanır. Humus kırsalındaki Nizariya sakinleri genel olarak Fakiha ve Arsal sandıklarında oy kullanırlar. Bu kimseler “Hizbullah'a” muhalif listelere oy verirler. Cusiye sınırından Lübnan'a Suriye halk otobüsleri ile genel olarak yasal bir şekilde taşınırlar. Sınırda her birini isimlerinin kayıtlı olduğu yere götürecek Lübnan otobüsleri bekler.



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.