İtalya, Arnavutluk ve Makedonya’nın AB’ye üye olması için müzakerelerin derhal başlatılmasını istedi

İtalya Başbakanı Mario Draghi, Fransa’nın Strasbourg kentinde konuşurken (DPA)
İtalya Başbakanı Mario Draghi, Fransa’nın Strasbourg kentinde konuşurken (DPA)
TT

İtalya, Arnavutluk ve Makedonya’nın AB’ye üye olması için müzakerelerin derhal başlatılmasını istedi

İtalya Başbakanı Mario Draghi, Fransa’nın Strasbourg kentinde konuşurken (DPA)
İtalya Başbakanı Mario Draghi, Fransa’nın Strasbourg kentinde konuşurken (DPA)

İtalya Başbakanı Mario Draghi, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın Avrupa Birliği’ne (AB) üye olması için müzakerelerin hızlı bir şekilde başlatılmasını istedi. Draghi, Sırbistan ve Karadağ’ın üyeliğine dair yürütülen müzakerelerin ise hızlandırılması için çağrıda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Fransa’nın Strasburg kentinde Avrupa Parlamentosu’nda konuşan Draghi, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı karşısında AB’nin güçlendiğini belirtti. Draghi, “Avrupa için güzel hayaller kuran ülkelerin AB’ye katılımı bir tehdit oluşturmaz. Bu ülkeler aksine bu hayalleri gerçekleştirmenin bir parçasıdır” dedi.
Draghi, İtalya’nın Avrupa Konseyi’nin Mart 2020’de aldığı karar uyarınca Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın üyelik müzakerelerinin bir an önce başlatılmasını istediğini belirtti.
Arnavutluk ve Kuzey Makedonya, geçtiğimiz yaz mevsiminden bu yana AB üyesi olmak için müzakerelerin başlamasını istiyor.
AB, bazı şartlar altında Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın birliğe üye olması için müzakerelerin başlatılmasını kabul etti. Almanya ve Hollanda, Tiran’dan seçim, yargı, yolsuzluk ve suçla mücadeleye ilişkin reform yapmasını istedi.
Bulgaristan, iki ülke arasındaki gergin ilişkiler nedeniyle Makedonya’nın AB üyesi olmasını istemiyor. Ancak Bulgaristan Başbakanı Kiril Petkov, Mart ayı sonlarında yaptığı açıklamada Ocak ayından bu yana devam eden müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini açıkladı.
Draghi, “Sırbistan ve Karadağ’ın müzakerelerine hız kazandırmak, Bosna Hersek ve Kosova’nın isteklerine dikkat etmek istiyoruz. Bütün bu ülkelerin AB üyesi olmasını destekliyoruz ve Ukrayna’nın da AB üyesi olmasını istiyoruz. Ukrayna ile mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde ilerleme göstermemiz gerekiyor” dedi.



X'in sahibi Elon Musk, Avustralya'yı sansür uygulamakla suçladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

X'in sahibi Elon Musk, Avustralya'yı sansür uygulamakla suçladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'li iş insanı ve sosyal medya platformu X'in sahibi Elon Musk, tüm X kullanıcılarının Sydney'deki kilise saldırısına ilişkin görüntülere erişiminin geçici süreyle durdurulması gerektiğine dair mahkeme kararının ardından Avustralya yönetimini sansür uygulamakla suçladı.

Ulusal basındaki haberlere göre, Avustralya e-Güvenlik Ofisi, X kullanıcılarının Sydney'deki kilise saldırısına ilişkin görüntülere erişiminin küresel çapta geçici süreyle yasaklanması için federal mahkemeye başvurdu.

Hakim Geoffrey Kennett da tüm X kullanıcılarının söz konusu görüntülere erişiminin geçici süreyle durdurulması gerektiğine hükmetti.

Musk, X hesabından yaptığı açıklamada, Avustralya'yı sansür uygulamakla suçlayarak, Avustralya e-Güvenlik Ofisinin tüm ülkeler için sansür uygulamayı istediğine işaret etti.

Avustralya e-Güvenlik Ofisinin talebine tepki gösteren Musk, söz konusu içeriklerin Avustralya için sansürlendiğini kaydetti.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese de konuya ilişkin yaptığı açıklamada, kendisini hukukun üstünde gören Musk’ı "kibirli milyarder" olarak tanımladı.

Avustralya ile X arasında, söz konusu içeriklerin platformdan kaldırılmasına yönelik tartışmalar sürüyor.

Albanese, dün yaptığı açıklamada, 13 ve 15 Nisan'da Sydney kentinde düzenlenen saldırılara ilişkin görüntüleri kaldırmayı reddeden X’e tepki göstererek, sosyal medyanın "sosyal sorumluluğu" bulunduğunu bildirmişti.

Sydney'in doğusundaki Westfield Bondi Junction Alışveriş Merkezi'nde 13 Nisan'da düzenlenen bıçaklı saldırıda 6 kişi hayatını kaybetmişti. Saldırgan, olay yerinde kendisine müdahale eden polis memuru Amy Scott tarafından vurularak öldürülmüştü.

Kentteki Christ The Good Shepherd Kilisesi'nde 15 Nisan'da canlı yayımlanan ayinde de Piskopos Mar Mari Emmanuel hedef alınmıştı. Piskopos ve 3 kişi yaralanmış, saldırgan yakalanmıştı.


ABD'de Texas'ta bir belediye başkanı, 23 Nisan dolayısıyla koltuğunu Türk çocuklara devretti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'de Texas'ta bir belediye başkanı, 23 Nisan dolayısıyla koltuğunu Türk çocuklara devretti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'de Texas eyaletinin büyük şehirlerinden biri olan Plano'nun Belediye Başkanı John Muns, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla koltuğunu Türk çocuklara devretti.

Texas'taki Türk toplumunu temsil eden "Turkish Society of Texas (TURKSOTX)" derneği, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Plano Belediye Başkanı Muns'u makamında ziyaret etti.

Bölgede yaşayan 5-12 yaş arası Türk çocuklarını kabul eden Muns, onlarla sohbet etti ve hediyeler verdi.

Muns'un 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla başkanlık makam koltuğunu temsili olarak devrettiği çocuklar arasında Deniz Gürman, Atakan Ayata, Atlas Bal, Demir Yarımer, Ayla Deveci, Ahmet Efe Bektaş, Ella Kasaburi, Alp Tanrıverdiler, Ata Canberk ve Arya Bal yer aldı.

Belediye Başkanı'nın koltuğuna oturan 5 yaşındaki Deniz Gürman'ın "Bu yıl kentte çocuklar için neler yapılmasının planlandığını" sorması üzerine Muns, 23 Nisan'ın Plano'da da bayram olarak kutlanacağı ve bunun için bir bildiri yayımladıkları yanıtını verdi.

Muns, 23 Nisan'ın Plano'da bayram ilan edilmesine ilişkin bildiriyi TURKSOTX Başkanı Şaduman Gürbüz'e sundu.


Azerbaycan: Ermenistan, Azerbaycan Türklerine karşı etnik temizlik yaptı

Fotoğraf: Selman Aksünger/AA
Fotoğraf: Selman Aksünger/AA
TT

Azerbaycan: Ermenistan, Azerbaycan Türklerine karşı etnik temizlik yaptı

Fotoğraf: Selman Aksünger/AA
Fotoğraf: Selman Aksünger/AA

Azerbaycan, Ermenistan'ın işgal ettiği topraklarda ve Ermenistan'da yaşayan Azerbaycanlılara karşı sistematik etnik temizlik politikası uyguladığını belirtti.

Azerbaycan tarafından, Uluslararası Adalet Divanı (UAD) nezdinde "Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin ihlal edildiği iddiasıyla Ermenistan'a karşı açılan davada, Divan’ın yargı yetkisine ilişkin duruşmalar sürüyor.

Birleşmiş Milletlerin (BM) yargı organı UAD’nin Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Barış Sarayı’ndaki yerleşkesinde yapılan duruşmalarda, Azerbaycan Dışişleri Bakan Yardımcısı Elnur Mammadov, Ermenistan'ı Azerbaycan Türklerine karşı etnik temizlik yapmakla suçladı.

Mammadov, Divan yargıçları karşısındaki sunumunda "Ermenistan, 1991'deki yasa dışı işgalinin ardından, daha önce işgal ettiği topraklardaki Azeri nüfusa ve kültürüne yönelik 30 yıllık etnik temizlik ve buna bağlı kültürel yok etme kampanyası yürütüyor." dedi.

Ermenistan'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) birçok kararına açıkça meydan okuduğunu belirten Mammadov, "Ermenistan, Azerbaycan Türklerini atalarının evlerinden sürmek, yerlerine tek etnikli bir Ermeni nüfusu yerleştirmek ve Azerbaycanlıların geri dönmelerini engellemek için sistematik bir kampanya yürütmüştür." ifadelerini kullandı.

Mammadov, Ermenistan'ın Karabağ'da kasıtlı olarak kara mayınları ve bubi tuzakları yerleştirdiğini anlatarak, "Azerbaycan’ın sunduğu gerçekler ve kanıtlar, bu sistematik, ırkçı motivasyonlu kampanyanın sadece bir parçasını oluşturmaktadır." şeklinde konuştu.

Ermenistan'ın, BMGK'nin birçok kararında, Azerbaycan egemenliğindeki topraklardaki güçlerini "derhal, tamamen ve koşulsuz" olarak çekmesi çağrısına uymadığından bahseden Mammadov, Ermenistan'ın uluslararası ve insan hakları mahkemelerinin kararlarına da karşı hareket ettiğini aktardı.

Mammadov, sunumunda, Ermeni ırkçı hareketinin ana liderlerinden biri haline gelen Garegin Nzhdeh'in sadece Ermeni ırkından oluşan ve Ermenistan toprakları dışındaki bölgelere de yayılmayı hedefleyen tek uluslu devlet ideolojisinin bugünkü Ermenistan'da giderek daha yaygın ve görünür hale geldiğini anlatarak, bu ideolojinin Azerbaycan Türklerine karşı yapılan ırkçı ve ayrımcı saldırılara kaynaklık ettiğini vurguladı.

- Azerbaycan Türkleri topraklarına geri dönmek istiyor

Ermenistan işgali öncesinde, Karabağ'daki birçok noktada Azerbaycan Türklerinin nüfusun büyük bölümünü oluşturduğunu fakat işgal süresince bu durumun tersine döndürüldüğünü aktaran Mammadov, Ermenistan tarafından sürülen Azerbaycan Türklerinin topraklarına geri dönme hakkı talep ettiğini söyledi.

Mammadov, Ermenistan'ın mayın ve bubi tuzakları yerleştirerek, Azerbaycan Türklerinin topraklarına dönüşünü engellediğini ifade etti.

Mammadov, Ermenistan'ın kasıtlı olarak mayınların yer aldığı haritaları Azerbaycan'a vermediğini ve bunun yanında Azerbaycan Türklerine karşı yürütülen nefret söylemini ve dezenformasyonu engellemediği gibi, sorumluları cezalandırmadığını vurguladı.

- Ermenistan'ın Azerbaycan Türklerine yönelik ırkçı uygulamaları

Azerbaycan'ın avukatlarından Stephen Fietta, Ermenistan'ın Azerbaycan Türklerine yönelik ırkçı uygulamalarını anlatarak, Ermenistan tarafının iddia ettiğinin aksine Divan’ın yargı yetkisi olduğunu ve davayı esastan incelemesi gerektiğini belirtti.

Fietta, UAD'nin söz konusu davaya ırk ayrımcılığı sözleşmesi kapsamında bakmaya yetkili olduğunu vurguladı ve bu sebeple davanın esasına girerek Azerbaycan’ın Ermenistan’a yönelik iddialarını incelemesini talep etti.

Azerbaycan'ın avukatlarından Uluslararası Hukuk Profesörü Stefan Talmon ve Profesör Vaughan Lowe, Ermenistan'ın itirazlarının hukuken geçerli olmadığını anlatarak, Azerbaycan'ın, Ermenistan'a karşı açtığı davanın konu ve zaman bakımından Divan'ın yetkisine uygun olduğunu belirtti.

Azerbaycan'ın avukatlarından Samuel Wordsworth, Ermenistan'ın, savunma amaçlı değil, aksine Azerbaycan Türklerine yönelik ırkçı saiklerle mayınları yerleştirdiği ve geri dönmelerini engellemek için kullandığını dile getirdi.

Cenevre Üniversitesinden Uluslararası Hukuk Profesörü Laurence Boisson De Chazournes, Ermenistan'ın, 1991'den Karabağ'ın kurtarılmasına kadar devam eden süreçte, Azerbaycan Türklerine yönelik kültürel unsurları bilinçli şekilde yok ettiğini ve bunu yaparken çevreye ağır tahribat verdiğini vurguladı.

- Ermenistan suçlamaları reddetti

Ermenistan avukatları, dün yapılan duruşmada UAD’nin davaya bakmaya konu ve zaman bakımından yetkisi olmadığını belirterek, Azerbaycan’ın açtığı davanın yetkisizlik sebebiyle düşürülmesini istemişti.

Duruşmalar yarın Ermenistan, 26 Nisan Cuma günü ise Azerbaycan tarafının yapacağı ikinci tur sunumların ardından sona erecek.

- İki ülke arasındaki karşılıklı dava

İki ülke birbirine karşı karşılıklı aynı davayı açtı.

Ermenistan, 16 Eylül 2021'de "Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme"nin ihlal edildiği iddiasıyla Azerbaycan aleyhine UAD'de dava açtı.

Ermenistan'ın Azerbaycan aleyhine iddiaları, Azerbaycanlıların "Vatan Muharebesi" dediği, Eylül 2020'de başlayarak 44 gün süren 2. Karabağ Savaşı ve sonrasında yaşananları kapsıyor.

Azerbaycan, 21 Nisan 2023'te, mahkemenin yargı yetkisine ilişkin ön itirazlarda bulundu ve bu itirazlar hakkında verilecek karara kadar davanın esası hakkındaki yargılamanın askıya alınmasını istedi.

Divanın, 15-19 Nisan'da her iki ülkenin de yargı yetkisine ilişkin sözlü beyanlarının alındığı duruşmalarda Azerbaycan, mahkemenin yargı yetkisinin bulunmadığını, Ermenistan'ın gerekli kabul edilebilirlik şartları oluşmadan siyasi amaçla dava açtığını ve UAD nezdindeki dava açma amacını kötüye kullandığını belirterek, davanın reddini istemişti.

Bugün başlayan duruşmalar ise Azerbaycan'ın, 23 Eylül 2021'de, yine aynı sözleşmenin ihlal edildiği iddiasıyla Ermenistan aleyhine açtığı davaya ilişkin.

Ermenistan, 21 Nisan 2023'te Azerbaycan'ın açtığı davada mahkemenin yargı yetkisine ilişkin ön itirazlarda bulundu ve bu itirazlara ilişkin bugün başlayan duruşmalar 26 Nisan'da sona erecek.


İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te son 200 günde 8 bin 430 Filistinliyi gözaltına aldı

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
TT

İsrail, Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te son 200 günde 8 bin 430 Filistinliyi gözaltına aldı

Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA
Fotoğraf: Mostafa Alkharouf/AA

İşgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim'den bu yana ihlallerini artıran İsrail'in, son 200 günde bu bölgelerde en az 8 bin 430 kişiyi gözaltına aldığı bildirildi.

İsrail güçleri, Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını 200. gününde devam ederken, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki baskın ve gözaltılarını da sürdürüyor.

Filistin Esirler Kulübünden yapılan yazılı açıklamada, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 7 Ekim'den bu yana ihlallerini artıran İsrail'in, son 200 günde en az 8 bin 430 kişiyi gözaltına aldığı ifade edildi.

Gözaltına alınanların 280'inin kadın, 540'ının çocuk olduğu bilgisi verilen açıklamada, son 200 günde gözaltına alınanların toplam sayısının, hem bu sürede gözaltına alınıp tutukluluğu devam eden hem de serbest bırakılanları kapsadığı kaydedildi.

Açıklamada ayrıca İsrail'in, 7 Ekim'den bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 8 bin 430 Filistinliyi gözaltına almasıyla cezaevlerindeki toplam Filistinli sayısının 3 bin 660'ı idari tutuklu olmak üzere 9 bin 500'ü geçtiği aktarıldı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Gazze'ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da ihlallerini artıran İsrail güçleri ile yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında son 200 günde 122'si çocuk, 4'ü kadın 487 kişi öldü, 4 bin 900 kişi yaralandı.


BM'den İngiltere'ye tartışmalı "Ruanda Planı"nı yeniden gözden geçirmesi çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

BM'den İngiltere'ye tartışmalı "Ruanda Planı"nı yeniden gözden geçirmesi çağrısı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Birleşmiş Milletler (BM), düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya sınır dışı edilmesine yönelik tartışmalı yasa tasarısının parlamentodan geçmesinin ardından İngiltere'ye, bunu yeniden gözden geçirmesi çağrısında bulundu.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, İngiltere'deki tartışmalı "Ruanda Planı"na ilişkin ortak yazılı açıklama yaptı.

Yasa tasarının parlamentodan geçmesinin ardından endişeli olunduğu bildirilen açıklamada, "Bunun, küresel sorumluluk paylaşımı, insan hakları ve mültecilerin korunması üzerinde oluşturacağı olumsuz etki konusunda bir kez daha uyarıda bulunuyoruz." ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, İngiltere'ye düzensiz göçmenleri Ruanda'ya gönderme planını yeniden gözden geçirme çağrısı yapılarak, bunun yerine düzensiz göçmen akışını engellemek için pratik önlemler alınması tavsiye edildi.

Mülteciler ve göçmenler için alınacak önlemlerde, uluslararası işbirliğine ve uluslararası insan hakları hukukuna saygı gösterilmesinin önemine de işaret edildi.

Grandi, "Yeni yasa, İngiltere'nin, Mülteci Sözleşmesi'ni ihlal ederek ihtiyaç sahibi kişilere sığınma sağlama yönündeki uzun geleneğinden bir adım daha uzaklaştığını gösteriyor." ifadesini kullanarak, mültecilerin korunmasının, tüm ülkelerin yükümlülüğünde olduğunu belirtti.

Türk de bu yeni yasanın, İngiltere'de hukukun üstünlüğünü ciddi şekilde engelleyeceği ve dünya genelinde tehlikeli bir emsal teşkil edeceği değerlendirmesinde bulundu.

İngiltere'de parlamentodan geçen yasa tasarısı, İngiltere Kralı 3. Charles'ın onayının ardından yasalaşacak.

- Tartışmalı "Ruanda Planı" nedir?

İngiliz hükümeti, Nisan 2022'de hazırlanan "Ruanda Planı" kapsamında, düzensiz göçmenleri ve ülkeye yasa dışı yollarla girip sığınma talebinde bulunanları, Ruanda'ya gönderme hedefini açıklamıştı.

Ülkede muhalefet, insan hakları örgütleri ile Birleşmiş Milletler başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun tepki gösterdiği karar, Yargıtay ve Yüksek Mahkemece yasaya uygun bulunmuştu.

Kararın ardından Haziran 2022'de Ruanda'ya 7 kişiyi taşıyan ilk uçuş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla durdurulmuştu. Bunun üzerine, İçişleri Bakanlığı, Yüksek Mahkeme'de yeni bir dava açmış, mahkeme de 19 Aralık 2022'de Ruanda uçuşunun yasal olduğuna karar vermişti.

Mahkeme, temyiz yolunu da açık tutmuş, insan hakları savunucularının bu mahkemede açtığı dava sonucu 29 Haziran'da Ruanda planının yasalara uygun olmadığına karar verilmişti. Hükümet ise Temyiz Mahkemesinin kararını Yüksek Mahkeme'ye taşımış, Yüksek Mahkeme de 15 Kasım'daki kararında Ruanda'ya gönderilecek kişileri bu ülkede kötü muameleye maruz kalma ve kendi ülkelerine gönderilme gibi riskler bulunduğunu belirterek, planın yasaya uygun olmadığını açıklamıştı.

Bunun üzerine Ruanda'yla 5 Aralık 2023'te yeni bir anlaşma imzalanmıştı.

Bu anlaşmaya göre, İngiltere'nin Ruanda'ya gönderdiği düzensiz göçmenler, İngiltere dışında başka bir üçüncü ülkeye sınır dışı edilemeyecek. Ruanda'daki diğer sığınmacılarla aynı haklara sahip olacak söz konusu kişilerin yasal talepleri için destek verilecek. Ruanda'nın sorumlulukları bağımsız gözlemciler tarafından kontrol edilecek. Yasa tasarısıyla Ruanda, düzensiz göçmenlerin sınır dışı edilebileceği güvenli ülke kabul edilecek. Ruanda'nın güvenli olduğunu gösterir yasal adımlar ve uygulamalar da hayata geçirilecek.


Japonya'da iktidar ve muhalefet heyeti tartışmalı Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret etti

Fotoğraf: Ahmet Furkan Mercan/AA
Fotoğraf: Ahmet Furkan Mercan/AA
TT

Japonya'da iktidar ve muhalefet heyeti tartışmalı Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret etti

Fotoğraf: Ahmet Furkan Mercan/AA
Fotoğraf: Ahmet Furkan Mercan/AA

Japonya'da iktidar ve muhalefet kanadı milletvekilleri, "geçmiş militarizmin sembolü" görülen tartışmalı Yasukuni Tapınağı'nı ziyaret etti.

Başkentte devlet ve bürokrasi dünyasının konuşlandığı Çiyoda bölgesindeki Şinto inancı tapınağında 21-23 Nisan'da geleneksel ilkbahar festivali sürüyor.

Resmi Kyodo ajansının haberine göre, iktidar ve muhalefet üyesi 90'dan fazla milletvekiliyle bazı bakan yardımcıları Yasukuni Tapınağı'na ziyaret düzenledi.

Ekonomi Güvenliğinden Sorumlu Bakan Takaiçi Sanae ile Ekonomik Canlanmadan Sorumlu Devlet Bakanı Şindo Yoşitaka da tapınağı ziyaret etmişti.

Bakan Takaiçi, ziyaret sonrası açıklamasında, "Ulusal politika uğruna hayatını kaybedenlerin ruhlarına saygıyla şükranlarımı sundum." ifadesini kullanmıştı.

Başbakan Kişida Fumio'nun makamı adına saksıda "kutsal Masakaki çiçeği" gönderilmişti. Kişida'nın tapınağı ziyaret etmeyi planlamadığı aktarılmıştı.

- Komşu ülkeler nezdinde diplomatik tepkilere yola açıyor

Tapınak, özellikle ilkbahar, sonbahar başlangıçları ile Japonya'nın mağlubiyetini ilan ettiği 15 Ağustos'un yıl dönümünde, savaşta hayatını kaybedenlerin anılması amacıyla ziyaretçi akınına uğruyor.

Japon İmparatoru için can verilmesine şükran duyulması ve savaşta öldürülen ataların ruhlarına saygı duyulması niyeti taşıyan tapınak gezileri, komşu ülkeler nezdinde diplomatik tepkilere neden oluyor.

Yasukuni'yi, "Japonya'nın geçmiş militarizminin sembolü" olarak gören Güney Kore ve Çin yönetimleri, başta başbakan olmak üzere Japon hükümeti temsilcilerinin tapınağa bağış ve gezilerini protesto ediyor.

- Başbakan düzeyinde en son Abe gitmişti

Tapınağı başbakan düzeyinde en son Aralık 2013'te Başbakan Abe Şinzo ziyaret etmişti.

Ülkenin "en uzun süre görev yapan başbakanı" ünvanına sahip Abe Şinzo'nun tapınak ziyareti Güney Kore, Çin ve Tayvan'ın tepkisini çekmişti.

1869'da inşa edilen tapınağın, İkinci Dünya Savaşı'nda ölen 2,5 milyon kişinin anısını onurlandırdığı ancak tapınak keşişlerinin, savaş dönemi Başbakanı ve Japon Ordusu Generali Tojo Hideki dahil 14 savaş suçlusunu, 1978 yılında "kutsal" kabul etmesi nedeniyle tartışmalı statüsünü koruduğu biliniyor.


Fransa'da Filistin destekçisi milletvekili, "terör propagandası" suçlamasıyla ifadeye çağrıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fransa'da Filistin destekçisi milletvekili, "terör propagandası" suçlamasıyla ifadeye çağrıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fransa'da Filistin'e verdiği destekle bilinen Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) partisi Milletvekili Mathilde Panot "terör propagandası" suçlamasıyla ifadeye çağrıldı.

LFI Meclis Grup Başkanvekili Panot, X sosyal medya hesabındaki paylaşımında, Paris Emniyet Müdürlüğünün kendisini ifadeye çağırdığını duyurdu.

Hiçbir çağrılmanın ve korkutmanın kendilerini Filistin halkına yapılan soykırımı protesto etmekten alıkoyamayacağını vurgulayan Panot, düşünce özgürlüğüne ve demokrasiye yönelik "endişe verici saldırıların" farkında olunmasını istedi.

Panot’un "terör propagandası" suçlamasıyla ifadeye çağrılması siyasilerden de tepki topladı.

Avrupa Parlamentosu (AP) Milletvekili Manon Aubry, X hesabından yaptığı paylaşımda, Panot'un ifadeye çağrılmasını "benzeri görülmemiş ve son derece ciddi" bir olay olarak niteleyerek herkesi tepki göstermeye çağırdı.

Milletvekili Farida Amrani de paylaşımında "Filistin soykırımına karşı olan tüm seslerin" (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron yönetimi tarafından susturulmaya çalışıldığı eleştirisinde bulundu.


ABD'de İslami Yaşam Merkezi'ne saldıran kişi "nefret" suçundan yargılanacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'de İslami Yaşam Merkezi'ne saldıran kişi "nefret" suçundan yargılanacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'nin New Jersey eyaletindeki Rutgers Üniversitesinin İslami Yaşam Merkezi'ne saldıran kişinin "nefret" suçundan yargılanacağı bildirildi.

Federal savcılar tarafından dün yapılan açıklamada, Ramazan Bayramı'nda Rutgers Üniversitesinin İslami Yaşam Merkezi'ne saldıran 24 yaşındaki Jacob Beacher'ın yaklaşık 40 bin dolarlık hasara yol açtığı kaydedildi.

Açıklamada, Beacher'ın dini uygulamaları kasıtlı olarak engelleme ya da girişiminde bulunduğu gerekçesiyle nefret suçuyla itham edildiği duyuruldu.

Ayrıca açıklamada Beacher'ın Rutgers Üniversitesiyle herhangi bir bağının bulunmadığı, federal yetkililere yalan beyan verdiği belirtildi.

- Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi "nefret" suçlamasını memnuniyetle karşıladı

ABD’nin en büyük Müslüman sivil hakları savunucu örgütü Amerikan-İslam İlişkileri Konseyinin (CAIR) New Jersey Temsilciliği "nefret" suçlamasını memnuniyetle karşıladı.

CAIR'in New Jersey Temsilciliği, yaptığı açıklamada, söz konusu saldırının Müslüman, Filistinli ve bu gruplarla irtibatlı öğrencilerin ülke genelindeki üniversitelerde karşılaştıkları "bağnaz şiddetin" bir örneği olduğuna dikkati çekti.

Beacher, 10 Nisan'da Rutgers Üniversitesinin İslami Yaşam Merkezi'ne yaptığı saldırıda yaklaşık 40 bin dolarlık hasara yol açmıştı.

İslami Yaşam Merkezi'ndeki bazı dini eserlere ve Kur'an ayetleri içeren çok sayıda eşyaya da zarar veren Beacher'ın ayrıca Filistin bayrağı ve merkeze ait yardım kutusunu da çaldığı iddia edilmişti.


Fransa'da terör örgütü PKK'nın finanse edilmesiyle bağlantılı 8 kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fransa'da terör örgütü PKK'nın finanse edilmesiyle bağlantılı 8 kişi gözaltına alındı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fransa'da terör örgütü PKK'yı finanse ettikleri gerekçesiyle 3 vilayette toplam 8 kişinin gözaltına alındığı bildirildi.

Fransa Ulusal Terörle Mücadele Savcılığından (Pnat), AA muhabirine yapılan açıklamaya göre, Paris Adli Mahkemesinin terörle mücadele birimi, 2020-2024 yıllarında terör örgütü PKK ile bağlantılı suçlarla ilgili soruşturma başlattı.

Soruşturma, terör eylemi hazırlığı amacıyla bir suç grubuna katılmak, terör örgütünü finanse etmek ve PKK terör örgütüyle bağlantılı olarak organize çete halinde haraç toplama girişimi gerekçeleriyle açıldı.

Fransa'da söz konusu soruşturma kapsamında Seine-Saint-Denis, Seine-et-Marne ve Bouches du Rhone vilayetlerinde bugün 8 kişi gözaltına alındı.

Komşu ülke Belçika'da terör örgütü PKK propagandası yapan "Sterk tv ve Medya Haber tv" tarafından kullanılan ofislerde yapılan aramalar, bir Fransız terörle mücadele savcısının talebi üzerine gerçekleştirildi.

Belçika'da federal polis, ülkenin Flaman Bölgesi'ndeki Denderleeuw kasabasında yer alan ve terör örgütü PKK propagandası yapan "Sterk tv ve Medya Haber tv" tarafından kullanılan ofislere baskın gerçekleştirmişti.

Ofislerde arama yapılan operasyonda bazı bilgisayarlara ve çok sayıda dokümana el konulmuştu.

Polis kaynakları 200'den fazla polisin katılımıyla yerel saatle 01.30'da başlayan operasyonun 4 saat sürdüğünü belirtmişti.

Belçika Federal Savcılığı, operasyonun, terörün finansmanının önlenmesi konusunda soruşturma yürüten Fransa'nın talebi üzerine gerçekleştirildiğini bildirmişti.

- 3 PKK'lı iade edildi

Fransa'dan sınır dışı edilme kararı olan PKK'lı Firaz Korkmaz'ın Türkiye'ye iadesine karşı çıkan terör örgütü yandaşları 27 Mart'ta Charles de Gaulle Havalimanı'nda olay çıkarmıştı.

Yaklaşık 20 kişilik grup, Korkmaz'ı götüren Ulusal Geri Gönderme Birimi ekibine saldırmıştı.

"PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan ulusal seviyede aranan Mehmet Kopal ise 9 Nisan'da Fransa'dan Türkiye'ye getirilmişti.

Fransa'dan son bir ay içinde PKK'lı Serhat Gültekin de Türkiye'ye iade edildi.


Avusturya'da çocuk istismarı ve Nazi propagandası içeren 33 bini aşkın paylaşım yapıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Avusturya'da çocuk istismarı ve Nazi propagandası içeren 33 bini aşkın paylaşım yapıldı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Avusturya’da, 2023’te çocuk istismarı ve Nazi propagandası içeren 33 bin 349 paylaşım yapıldığı bildirildi.

Çocuk istismarı ve Nazi propagandası içeriklerini kayıt altına alan Spotline Merkezinden yapılan açıklamada, geçen yıla ait veriler ve merkez yöneticilerinin değerlendirmeleri kamuoyuyla paylaşıldı.

Açıklamada, geçen yıl çocuk istismarı ve Nazi dünya görüşünü övücü 33 bin 349 paylaşım yapıldığı, 2022’de bu sayının 33 bin 257 olduğu belirtildi.

Bunlardan 11 bininin yasa dışı olduğu aktarılan açıklamada, önceki yıla oranla bu tür paylaşımların iki kat arttığının altı çizildi.

Spotline Yöneticisi Barbara Schlossbauer, çalışmaya ilişkin yaptığı açıklamada, merkezlerinin öncelikli hedefinin yasa dışı içerikleri, bürokrasi engeli olmadan, hızlı bir şekilde dijital platformlardan kaldırmak olduğunu ifade etti.

Schlossbauer, bu hedefi gerçekleştirebilmek için çeşitli ulusal kurumlarla dayanışma ve uluslararası kuruluşlarla yürüttükleri işbirliğinin belirleyici olduğunu vurguladı.

Söz konusu yasa dışı içeriklerin tamamının ülke dışındaki sunuculardan yapıldığını kaydeden Schlossbauer, bu tür içeriklerle mücadelede, yasaklamadan ziyade paylaşımın silinmesinin ve ulaşılabilir olmasını engellemenin daha etkili olduğunu sözlerine ekledi.