İsrail güvenlik güçleriyle yaşanan çatışmaların ardından Ebu Akile’nin cenazesi defnedildi

İşgal ordusu, gazetecinin askerlerinden biri tarafından vurularak öldürülmüş olabileceğini itiraf etti

Dün Doğu Kudüs’te gazeteci Şirin gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenaze töreni sırasında tabutunu taşıyan Filistinliler ile İsrail polisi çatıştı (AP)
Dün Doğu Kudüs’te gazeteci Şirin gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenaze töreni sırasında tabutunu taşıyan Filistinliler ile İsrail polisi çatıştı (AP)
TT

İsrail güvenlik güçleriyle yaşanan çatışmaların ardından Ebu Akile’nin cenazesi defnedildi

Dün Doğu Kudüs’te gazeteci Şirin gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenaze töreni sırasında tabutunu taşıyan Filistinliler ile İsrail polisi çatıştı (AP)
Dün Doğu Kudüs’te gazeteci Şirin gazeteci Şirin Ebu Akile’nin cenaze töreni sırasında tabutunu taşıyan Filistinliler ile İsrail polisi çatıştı (AP)

Cenaze törenine yapılan doğrudan saldırıya ve onlarca yas tutan kişinin darp edilmesine ve tutuklanmasına rağmen, gazeteci Şirin Ebu Akile’nin işgal altındaki Doğu Kudüs’teki cenaze töreni, şehir tarihindeki en büyük cenaze törenlerinden biri oldu.
İsrail polisinin ‘Kudüs’ün İsrail’in birleşik başkenti’ olduğunu göstermek amacıyla Filistin bayrağının taşınmasını engelleme girişimlerine rağmen, gazetecinin ebedi istirahat yerine kadar, onlarca bayrak ona eşlik etti.
İsrail hükümeti cenaze töreninin Cenin, Nablus ve Ramallah’ta olduğu gibi yapılmasını engelleme ve Filistinli görünümü vermeyen bir sivil cenaze töreni yapma kararı almıştı. Bu amaçla, gazetecinin kardeşi Antoine Ebu Akile’yi, bir İsrail İç İstihbarat Servisi (Şin-Bet) görevlisinin kendisini beklediği polis merkezine çağırarak, kolluk kuvvetlerinin gerekli önlemleri alması için cenaze töreni hakkında bilgi vermesini istedi.  Antoine Ebu Akile yurtdışından yeni döndüğünü ve gençlerin, kilisenin, ailenin ve Filistin siyasi liderliğinin ne karar verdiğini bilmediğini belirterek cevap verdiğinde memur ona, cenaze törenin sadece dini ve aile içine olması, siyasi bir görünüme sahip olmaması ve Filistin bayrağı taşınmayan bir cenaze olduğundan emin olması gerektiğini söyledi. Zira normal, güvenli bir cenaze töreni istiyorlarsa, İsrail’in isteklerini yerine getirmesi, cenaze töreni sırasında kamu güvenliğini rahatsız etmekten ve kışkırtmalardan kaçınmaları gerektiği belirtildi. Bu şartların ihlal edilmesinin güvenlik kuvvetlerinin müdahale etmesine neden olacağı tehdidinde bulundu.
Ebu Akile ailesi bu tehdidi ve İsrail makamlarının cenaze törenine kısıtlama getirme girişimini reddetti. Ailenin avukatı Mueyyed Miari, “İsrail makamları şehit Şirin’in cenazesi için kısıtlamalar ve şartlar koymaya çalıştı. Bunu reddettik ve müdahale edilmemesini ve cenaze törenine kendisine uygun şekilde saygı gösterilmesini istedik” ifadelerini kullandı. Ardından işgal güçleri, tehditlerinin ciddiyetini kanıtlamak için perşembe akşamı Kudüs’te Beyt Hanina’daki Toplantı Kilisesi’ndeki cenaze evine baskın düzenledi. Askerler, mekâna asılmış Filistin bayrağını indirmeye çalıştı, bu durum direniş ve çatışmalarla sonuçlandı. Çok sayıda genç tutuklandı, ancak Filistin bayrağı tekrar evin üzerinde dalgalandı ve gençler yüzlerce bayrak astı, şehrin duvarlarına bayrak resmi çizildi. Kudüs’teki ulusal ve İslami güçler cenaze töreni sırasında kapsamlı bir grev ilan etti.
Sabah saatlerinde Filistinliler, şehir genelinde büyük bir polis kalabalığına ve askeri kontrol noktalarına uyandı. Gençleri durdurdular ve cenazeye katılımları konusunda sorguya çektiler. Filistin bayrakları arandı. Resmi cenaze alayı, Ramallah’taki cumhurbaşkanlığı konutundan Kudüs’e doğru yola çıktı, yolda el-Emari mülteci kampında ve ardından da Kalandiya kampında ara verdi. İşgalci güçler, Kudüs’e girer girmez yollarını kesti ve tabutun olduğu cenaze arabasını aradı ve Şirin Ebu Akile’nin şalı da dahil olmak üzere eşyalarına el koydu.
Naaş, cenaze töreni başlayıncaya kadar durması için Kudüs’teki Fransız Hastanesine nakledildi. İşgal güçleri hastane binasını ve bahçesini bastı. Katılımcılara iterek ve vurarak saldırdı. Güçlendirilmiş kuvvetlerle cenazeye katılanları kuşattıktan sonra, ses bombaları atıldı. Gençler tabutu korumak için acele etmeseydi, tabut yere düşecekti. Kudüs Kızılayı, işgal güçlerinin hastane basması sırasında, onlarca kişinin coplarla vahşice darp edildiğini bildirdi. Daha sonra naaş, tören ve duaların başladığı Roma Katolik Kilisesi’ne götürüldü. Kiliseye giden yolda işgal güçleri, omuzlarda taşınan naaşın Filistin bayrağına sarılmasını zorla engelledi. İşgal güçleri bunu, askeri bir operasyonla, bombalar atarak, katılımcıları darp ederek, tabutu taşıyanları abluka altına alarak onları naaşı bir cenaze aracı ile taşımaya zorlayarak yaptı. İşgal güçleri kilise bahçesine bile girdi. Askerler, Filistin bayrağı veya Şirin Ebu Akile’nin resmini taşıyanlara saldırdı. Cenaze alayı, işgal altında bulunan şehirdeki kiliseden, büyük bir kalabalığın katılımıyla, cenazenin ebedi istirahat yerine, Zion Dağı mezarlığına doğru yola çıktı.
Cenazeye, Filistin halkının her kesiminden hatta barışı destekleyen bazı Yahudilerden ve Batı Şeria’daki tüm Filistinli grupların temsilcilerinden büyük katılım oldu. Aynı zamanda Ortak Arap Listesi’nden çok sayıda diplomat, yabancı büyükelçi ve Knesset üyesi katıldı.
İsrail ordusu, Şirin Ebu Akile’nin öldürülmesiyle ilgili hikayesinde yeni bir değişiklik yaptı. Cuma günü yapılan açıklamada, askerlerden birinin Ebu Akile’yi teleskopik görüşlü bir tüfekle öldürmüş olabileceğini belirtti. Ordu, yaptığı soruşturmanın Ebu Akile’nin vurulmasına neden olan silahlı saldırının kaynağı için iki olasılık olduğunu gösterdiğini, bunlardan ilki ile ilgili olarak “Çatışma sırasında olmuş olabilir, asker, cipteki özel bir aradan atış yaparken, silahlı bir kişi teleskopik görüşle askerin içinde bulunduğu araca ateş açmıştı” ifadelerine yer verdi.  Ordu ikinci ihtimal olarak ise, “Askeri gücü hedef alma girişimi sırasında gerçekleşmiş olabilir, Filistinli silahlı kişiler yoğun ateş açtı ve bu sırada çeşitli yerlerden yüzlerce mermi atıldı. Filistinli militanların İsrail ordusuna ait bir aracı hedef alma girişiminde, askeri araçlara denetimsiz bir şekilde onlarca kurşun sıkıldı ve muhabir de burada bulunuyordu, gazeteciye isabet eden kurşun bu kurşunlardan olabilir” iddiasında bulundu.
Filistinliler, bir Filistinli silahlı kişinin Şirin’e ateş etme olasılığının olmadığını, çünkü Şirin’in bulundukları yerden çok uzakta olduğunu bir kez daha belirttiler ve gazetecinin İsrail kurşunlarıyla kasten öldürüldüğü konusunda ısrar ettiler.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.