Eurovision Şarkı Yarışması'nı Ukrayna kazandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Eurovision Şarkı Yarışması'nı Ukrayna kazandı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İtalya'da bu yıl 66'ıncısı düzenlenen Eurovision Şarkı Yarışması'nı "Stefania" adlı şarkısıyla Ukrayna'yı temsil eden "Kaluş Orkestra" grubu kazandı.
Eurovision'u geçen yıl kazanan İtalya'nın, Torino kentindeki Pala Olimpico salonunda ev sahipliği yaptığı bu yılki yarışmanın finalinde, 25 ülkeden temsilci yer aldı.
Yarışmanın finalinde Ukrayna'yı temsil eden "Kaluş Orkestra" grubu "Stefania" adlı şarkısıyla toplamda 631 puan alarak birinci seçildi.
İngiltere'nin temsilcisi Sam Ryders'ın seslendirdiği "Space Man" şarkısı 466 puanla ikinci olurken, üçüncülüğü ise 459 puanla İspanya'nın temsilcisi Chanel’in seslendirdiği "SloMo" şarkısı elde etti.
Yarışmanın finalinde jüri oylarında İngiltere önde çıkmasına karşın, Ukrayna'nın kazanmasında jüri oylarına ek olarak halk oylarından gelen 439 puan belirleyici oldu.
Bu sonuçla Ukrayna, 2004 ve 2016'nın ardından Eurovision Şarkı Yarışması'nı 3. kez kazanmayı başardı.
Diğer yandan, organizasyona ev sahipliği yapan İtalya da Mahmood ve Blanco'nun seslendirdiği "Brividi" şarkısıyla 268 puanla 6. basamakta yer buldu.
Nadir Rustamli'nin seslendirdiği "Fade To Black" şarkısıyla yarışan Azerbaycan ise 106 puanla 16. sırada yer aldı.
Almanya ise Malik Harris'in "Rockstars" şarkısıyla sadece 6 puan alarak yarışmayı 25. ve son sırada tamamladı.

 



‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor
TT

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

‘Pasif işitsel maruz kalma’ beyni geliştiriyor

Müziğin ve konuşmanın çocukların öğrenme yetenekleri üzerindeki olumlu etkisi bilim tarafından geniş çapta kabul edilmektedir ancak yakın zamanda, bir çocuğun çevresinden gelen belirli işitsel sinyallerin, gelişmekte olan genç beynindeki dil işleme ağlarının oluşumunda karmaşık bir rol oynadığını doğrulayan kanıtlar ortaya çıktı.

İşitsel sinyallere maruz kalma

Erken dönem beyin plastisitesi ve çocukların bilişsel ve dil gelişimi konusunda uzmanlaşan ünlü araştırmacı April Benasich, çığır açan yeni bir keşfe ışık tuttu. 6 haftalık bir deneyde, bir grup bebek kısa, sözel olmayan sesler ile bir dizi pasif işitsel içeriğe maruz bırakıldı.

Katılımcı bebekler işitsel parçaları tanımlama ve ayırt etmede yüksek oranda doğruluk gösterdi. 12 ve 18 aylıkken pasif işitsel maruziyete maruz kalmayanlara kıyasla daha yüksek dil puanlarına sahip oldukları görüldü.

Şarku’l Avsat’ın Cerebral Cortex dergisinde yayınlanan çalışmadan aktardığına göre çalışmanın sonuçları önemli bir bilimsel gelişme zira sözel olmayan seslere pasif maruz kalmanın değiştirici gücünü ortaya koydu. Birkaç milisaniye içinde meydana gelen küçük ses değişiklikleriyle karakterize edilen bu işitsel uyaranlar, bebekleri dilin varlığı konusunda uyaran sinyallere benziyor ve dilin etkili bir şekilde işlenmesi için gerekli sinir bağlantılarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynuyor.

Benassich’in laboratuvarındaki araştırmacılar tarafından yürütülen önceki çalışmalar, etkileşimli işitsel ipuçlarının temel beyin ağları üzerindeki değiştirici etkisini olduğunu ve bunun da zamanla bebeklerde odaklanma ve dil sonuçlarının iyileşmesine yol açtığı ortaya çıkardı.

Dilsel uyaran

Ancak asıl soru hala varlığını sürdürüyor. Benzer işitsel uyaranlara pasif olarak maruz kalmak dil ağlarında benzer etkiler yaratabilir mi? Yeni çalışma, dil işleme yetenekleri ve gelecekteki dil gelişimi üzerindeki önemli etkisini doğrulayan önemli sonuçlara ulaştı.

Sonuçlar, pasif işitsel maruz kalma yoluyla bile erken gelişim yıllarında hızlı işitsel işlem yeteneklerinin geliştirilmesinin, daha sonraki dil yeterliliği üzerinde olumlu bir etkiye sahip olabileceğini gösterdi.

Rutgers-Newark Moleküler ve Davranışsal Sinirbilim Merkezi’nde seçkin Sinirbilim Profesörü April Benasich “Gelişen dil ağlarını pasif olarak etkileme yeteneği ileriye doğru atılmış çok önemli bir adımdır. Pasif yol, optimal ağları teşvik etmek için daha basit ve daha ucuz bir alternatif sunarak ebeveynlere, evde tipik gelişimi destekleme fırsatı sunmanın yanı sıra, dil gelişiminde sıkıntılarla yüzleşen bebeklere klinikte veya pediatri merkezlerinde erişilebilir bir müdahale yapılmasına olanak sağlar” dedi.

Benasich’in önceki araştırmalarında, hızlı işitsel işlemleme yeteneği ölçümlerinin, en yüksek dil gecikmesi ve bozukluğu riski altındaki bebekleri tespit etmek için kullanılabileceğini ve bu duruma karşı müdahale etme ve sonuçlarını hafifletme fırsatı sağladığı sonucuna ulaşıldı.

Uzman araştırmacı “Bebeğin beyninin analiz etmesi gereken karmaşık ses farklılıkları, dil gelişimi için çok önemlidir. Beyinleri, gelen ilgili çevresel sesleri analiz edecek şekilde programlanmıştır. Eğer bu seslerin hepsi aynı frekansta ve aynı yoğunluktaysa beyin gerekli farklılıklara karşı duyarsızlaşabilir ve böylece güçlü dil ağlarının oluşumunu engelleyebilir” ifadelerini sözlerine ekledi.