Irak’taki siyasi güçlerin kronik problemi: Günlük işleri yürütme statüsü kavramı

Irak’taki siyasi güçlerin kronik problemi: Günlük işleri yürütme statüsü kavramı
TT

Irak’taki siyasi güçlerin kronik problemi: Günlük işleri yürütme statüsü kavramı

Irak’taki siyasi güçlerin kronik problemi: Günlük işleri yürütme statüsü kavramı

Irak’ta erken seçimlerin düzenlenmesinin üzerinden yedi ay geçti. Iraklı siyasi güçler, Mustafa el-Kazımi başkanlığında ve günlük işleri yürütme statüsünde olan hükümetle çalışmak konusunda bölünmüş durumdalar. 
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr liderliğindeki Üçlü İttifak'ta yer alan bazı partiler de dahil olmak üzere ön planda olan siyasi güçler, Kazımi hükümetiyle ilgili bir sorun görmezken Şii siyasi güçleri bir araya getiren Koordinasyon Çerçevesi’ndeki bazı siyasi güçler ve bloklar, Kazımi hükümetinin iktidarda kalmaya devam etmesinin yalnızca rakiplerine, özellikle de en büyük rakipleri olan Mukteda es-Sadr'a hizmet ettiğini düşünüyorlar.
‘Günlük işleri yürütme statüsü’ ile ilgili tartışma, hem anayasal yorumu hem de pratikte taahhütleri yerine getirmek, hizmetler sunmak ve taraf olmadığı zorluklarla mücadele etmek zorunda olan bir hükümet olması gibi farklı boyutlara sahip. Şii tarafların kendi aralarındaki tartışmanın son iki gün içinde daha da artması ve bu tartışmanın silahlı çatışma boyutuna ulaşabileceği korkularının ortaya çıkmasından sonra, Başbakan Kazımi ve hükümeti üzerindeki baskılar arttı. Etkilenen taraflar, hükümetin özellikle mali hatalarını yakalayıp bunları kullanmaya başladılar. Gözlemciler, çeşitli siyasi güçlerin ve siyasetçilerin, günlük işleri yürütme statüsündeki hükümeti hedef alan eleştirilerinin bazı başarısızlıkları ya da yetkilerini aşmasıyla ilgili olmadığını daha ziyade siyasi güçlerin özellikle iki ana Şii gücün, (Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi) ortaklardan (Sünniler ve Kürtler) uzakta olsun ya da olmasın aralarındaki anlaşmazlıkları çözme konusundaki beceriksizliklerinden kaynaklandığını düşünüyorlar.
Seçimlerde birinci parti olan Sadr Hareketi, başından beri bir ulusal çoğunluk hükümetinin kurulması konusunda ısrarcı olurken İran'ı ve Irak siyaset sahnesinde İran ile bağlantılı birçok siyasi gücü kızdıran “Ne doğu ne de batı” sloganını kullandı. Mukteda es-Sadr, bölünmüş halde Şii Evi’nin dışından iki güçlü müttefiki (Muhammed el-Halbusi ve Hamis el-Hancer liderliğindeki (Sünni) Egemenlik İttifakı ve Mesud Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi/KDP) yanına çekmeyi başardı. Ulusal çoğunluk hükümeti kurma konusunda ısrar eden Sadr, birçok girişiminin başarısız olmasına rağmen bu hedeften geri adım atmadı. Sadr tarafından kurulan ve ‘Vatanı Kurtarma İttifakı’ olarak adlandırılan üçlü ittifak, Meclis’te yapılan üç oturumunda da KDP'nin cumhurbaşkanı adayının seçilmesini sağlayamadı. Bunun üzerine Sadr, 40 günlük bir inzivaya çekilerek muhaliflerine yeni hükümeti kurma şansı tanıdı. Zaman dolduktan sonra Sadr, bu kez bağımsız milletvekillerine hükümeti kurmaları için 15 gün süre verdi. Ancak bağımsızlar, Sadr’ın rakibi Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın görünen bir girişim başlattılar. Son olarak Sadr, diğer taraflara hükümet kurma fırsatı tanımak için 30 günlüğüne muhalefette kalacağını belirtti. Ancak bundan sadece bir gün sonra, Federal Yüksek Mahkeme'nin “Gıda Güvenliği ve Kalkınma için Acil Destek” isimli kanun tasarının yasalaşmasını reddetme kararının ardından, Federal Yüksek Mahkeme’ye ve muhaliflerine karşı sert eleştirilerle sahneye geri döndü.
Hükümetinin cari yıl bütçesi onaylanmayan ve siyasi güçlerin yarattığı birtakım krizlerle mücadele etmek için hükümeti tarafından sunulan Gıda Güvenliği ve Kalkınma için Acil Destek kanun tasarısı iptal edilen Başbakan Mustafa el-Kazımi, söz konusu siyasi güçlerin tam yetkiye sahip bir Irak hükümeti kurmadaki başarısızlığına katlanmak zorunda kalıyor. Kazımi, Şarku'l Avsat'ın da aralarında bulunduğu basın mensupları ve akademisyenlerin katıldığı bir toplantıda, siyasi blokların hatalarına ve seçimlerin üzerinden yedi ay geçmesine rağmen halen yeni bir hükümet kuramamalarına katlanamadığını açıkça vurguladı. Siyasi ablukanın bir sonucu olarak tek başına taşıması gereken yüklerden dolayı yorgun görünen Kazımi, buna rağmen fikirlerini açıkça ifade etmekten geri durmadı. Hükümetinin istisnai koşullarda kurulduğunu belirten Kazımi, seçimlerin yapılması görevini başarıyla yerine getirdiğinin altını çizdi. İktidara, önceki hükümetin çalışanların maaşlarını ödeyemediği bir dönemde geldiğini belirten Kazımi, şu anda Merkez Bankası'nda 71 milyar dolarlık rezerv olduğuna dikkati çekti.
Devletin yönetimiyle ilgili olarak milli gelirin sadece bir grup arasında değil, tüm Iraklılar arasında adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini vurgulayan Kazımi, önceki hükümetlerdeki istihdam politikası nedeniyle bütçenin büyük kısmının çalışanlara gittiğini, buna karşın milyonlarca işsiz genç ve mezun için iş olanakları yaratacak gerçek yatırımlara harcanmadığını belirtti. Siyasi ablukanın nedeninin siyasi güçler arasındaki güven bunalımı olduğuna işaret eden Kazımi, hükümetinin dış politikada yaptıklarını da en önemli başarılarından biri olarak değerlendirdi.



Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.


İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.