Florence Nightingale: Londra’dan İstanbul’a Hemşireliğin annesi

Rusya ile savaş, Florence Nightingale’in hemşirelik mesleğinde devrim yapmasına olanak tanıdı. 1854 Kırım Savaşı sırasında genç bir İngiliz hemşire, modern sağlık hizmetlerinin temellerini atmak için çabaladı

Florence Nightingale, Kırım Savaşı sırasında Üsküdar'daki bir askeri hastanede gece turunda, 24 Şubat 1855 (Getty Images)
Florence Nightingale, Kırım Savaşı sırasında Üsküdar'daki bir askeri hastanede gece turunda, 24 Şubat 1855 (Getty Images)
TT

Florence Nightingale: Londra’dan İstanbul’a Hemşireliğin annesi

Florence Nightingale, Kırım Savaşı sırasında Üsküdar'daki bir askeri hastanede gece turunda, 24 Şubat 1855 (Getty Images)
Florence Nightingale, Kırım Savaşı sırasında Üsküdar'daki bir askeri hastanede gece turunda, 24 Şubat 1855 (Getty Images)

Bilmeyenler için, Florence Nightingale’den önce hemşirelik ondan sonrası gibi değildi. Tüm tıp alanında devrim yarattığını söylemek doğru olur. Hemşire, hijyen uygulamalarının savunuculuğunu yaptı. Birileri, bunun önemsiz bir unsur olduğunu söyleyebilir. Ama aslında bu, meslektaşlarının elinde birçok hastanın iyileşmesinin anahtarıydı. Korona pandemisinin ortasında bile hijyen, enfeksiyon zincirlerini kırmak için ‘güvenli bir sığınaktı’ ve öyle olmaya devam ediyor. 
1854 yılında genç İngiliz kadın sağlıkçı, Osmanlı’da Üsküdar Askeri Hastanesi’ne gittiğinde sağlık tesisi, savaş alanının tanık olduğu trajedilerden farklı olmayacak kadar içler acısı durumdaydı. O zamanlar Rusya’nın bugün Ukrayna’ya saldırısındaki savaş alanı gibi Kırım Savaşı’na tanık oluyordu. İngiltere ve müttefikleri, Rus İmparatorluğu’nun toprak hırslarını geri püskürtmeye çalışırken, İngiliz askerlerin ölüm oranları artıyordu. Ancak bunun nedeni vücutlarına giren yaralar ve kurşunlar değildi. Aksine gerekli temizlik ve sterilizasyon sağlansa kaçınılabilecek bir hastalıktan kaynaklanıyordu. 
Genç İngiliz hemşire, yaralı askerlerin nasıl kan ve irinle sırılsıklam olduğuna tanık oldu. Birçok, farelerin sağa sola koştuğu alanlarda yatıyordu. Havalandırması olmayan bir koğuşta, yaralıların çürüyen yaraları kirli sargılarla sarılıyor, bitler ve pireler de dahil olmak üzere parazit böcekler, bazı hastaların vücutlarıyla beslenmeye bırakılıyordu. Her 150 askere sadece bir küvet düşüyordu. Washington Post’a göre ölü bir at, su kaynağında çürümeye bırakılmıştı. 
Gördüğü kadarıyla Nightingale, kollarını sıvadı, 38 kişilik bir ekiple, doktorlar da dahil olmak üzere birçok kişinin önemsiz gördüğü sorunları düzeltmeye koyuldu. Bunlar arasında kanalizasyon ve gıda kalitesi de yer alıyor. Genç hemşire, İngiltere’den ihtiyaç duyduğu malzemelerin gelmesini beklemeden bugün adı İstanbul olan dönemin Konstantiniyye kentine gitti. Yerel pazarlardan sabun, havlu, temiz çarşaf ve taze yiyecek aldı. Daha sonra o ve meslektaşları, hastaneyi temizlemek ve sterilize etmek için yola çıktı. Tedarik, hijyen ve beslenme ile ilgilenen Nightingale, bir nevi sağlık tesisi yöneticisiydi. Sonuç olarak, ölüm oranları azaldı ve kendileri ‘melekler’ olarak adlandırıldı.
Aynı zamanda Nightingale, ‘aydınlatma taşıyıcısıdır’. Çünkü gecenin karanlığında bile, hastalara yardım etmek için savaş alanlarına gider, elinde bir fenerle yolunu arardı. Daha sonra ‘Modern Hemşireliğin Kurucusu’ ve zamanının en beğenilen kadınlarından biri oldu.
Nightingale’e göre hasta bakımı bir lüks değil, bir zorunluluktur. Bu nedenle kendini, hemşirelik sistemlerine ve yöntemlerine büyük reformlar getirmeye adadı. Hayatının büyük bir kısmını hemşireliğin hem doktorlar hem de insanlar tarafından saygı duyulan bir meslek olmasını savunarak geçirdi. İlk profesyonel hemşirelik okulunu kurdu.
Buna rağmen Nightingale, hemşirelerin askeri mesleklerde ve tıp sektöründe erkeklerin yanında tanık olduğu küçümseme karşısında bağışık değildi. Ayrıca mevcut yönetimi aşma eğilimi birçok yetkiliyi kızdırdı.Ayrıca Washigton Post’a göre savaş sırasında “Fransızların Jeanne d’Arc’ı (Joan of Arc) yakarak infaz ettiği gibi yapabilse her yetkili de beni yakardı. Ama biliyorlar ki ‘savaş ofisi’, beni sınır dışı edemiyor, çünkü ülke beni destekliyor” ifadelerini kaleme aldı. Pek çok eleştirmen, ona karşı bir araya geldi. Kısa süre sonra ister taze ürünleri güvence altına almak isterse Kraliçe Victoria’dan gerekli malzemeleri temin etmek konusunda işleri halletme yeteneğine tanık oldular. 
Dünya geçen cuma günü başlayan ve perşembe günü Nightingale’in (Uluslararası Hemşirelik Günü olarak kutlanan) 202. doğum gününde sona eren Dünya Hemşirelik Haftası’nı kutlarken, ABD de dahil olmak üzere birçok ülke, bir hemşirelik kriziyle karşı karşıya. Kırım Savaşı’ndaki Nightingale gibi hemşireler, genellikle tıbbi sistemde, elleriyle inşa edemedikleri yapısal başarısızlıkların yükünü taşırlar. Hafife alınırlar ve fazla çalıştırılırlar. Buna binaen hemşirelik alanının, ‘korona pandemisinin azalmasıyla birlikte’ istifalar dalgasından büyük bir pay aldığı kaydedildi. ABD’de ise işlerine geri dönmeyi kabul etmeyen bir hemşireler dalgasına tanık oldu. 2030 yılına kadar yaklaşık 200 bin hemşirelik kadrosunun boş kalması beklenirken, diğer ülkeler de aynı durumdan değişen derecelerde mustarip. Yakın zamanda yapılan bir anket, hemşirelerin üçte birinden fazlasının yıl sonuna kadar işlerini bırakmayı planladığını ortaya koydu. Hemşirelerin yarıya yakını, kararlarının yorgunluktan olduğunu ifade etmiştir.
Kovid- 19 pandemisi, özellikle de bakımın yükünün ‘yetersiz buldukları bir ücret karşılığında uzun saatler çalışmak zorunda kalan’ hemşirelere düştüğü hastanelerde mevcut sorunları daha da kötüleştirdi. Hemşireler, işlerinde güvenlik ve saygınlık talep ederek, bugün Nightingale’in başlattığı görevi yerine getiriyorlar.Amaç, mesleklerinde fedakâr değil, uzman olarak muamele görmeyi sağlamaktır.
 
Bayan Florence Nightingale, ABD iç savaşı sırasında Federal Ordu’ya sahra hastanelerinin nasıl işletileceği konusunda tavsiyelerde bulundu (Getty) 
Hasta bakımına, hijyen ve sterilizasyona gösterilen özenin ötesinde Nightingale, verilerin görsel olarak gösterilmesinde de öncü olmuştur. İstanbul’da bir buçuk yıldan uzun bir süre sonra Nightingale, Kırım’ın savaş alanlarından İngiltere’ye döndü ve çalışmalarına burada devam etti. Küçük yaşlardan itibaren matematik okuduğu ve istatistik konusunda tutkulu olduğu göz önüne alındığında, bir sahra hastanesini denetlediğiÜsküdar’daki birçok ölümün ardındaki nedenleri bilmek ve bilgileri insanlara kolay anlaşılır bir şekilde sunmak istiyordu. Ortaya koyduğu çok net çizelgeler ve grafikler, o dönem için devrim niteliğindeydi. Kuru bilimsel istatistikler okumak yerine, önlenebilir bulaşıcı hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin Kırım’daki savaş alanında ölenlerden daha fazla olduğunu göstermek için renk kodlu pembe bir çizelge kullandı. 
Nightingale ayrıca, RSS Kraliyet İstatistik Kurumu’na üye olan ilk kadın oldu. Veriler, sağlık sektörü reformu arayışında kullanıldı. Mektuplarından birinde ‘"Ne zaman sinirlensem yeni bir grafik oluşturarak kendimden intikam alırım’ diye yazmıştı. 
Nightingale, hasta bakımını sosyal ve politik bir konu olarak nitelendiriyor. Yüksek ölüm oranı ile düşük gelirin yakından ilişkili olduğunu ortaya koydu. Bu durum, bugün hala bilinen bir olgu. Örneğin birkaç araştırma, fakir ABD’lilerin zenginlerin ölüm oranına göre çok daha yüksek oranlarda koronadan öldüğünü ortaya çıkardı. 
1860 yılında Nightingale, uzmanlar tarafından ilk sivil hemşirelik okulu olarak kabul edilen ‘Nightingale Eğitim Okulu’nu kurdu. Bu çerçevede Nightingale Business Group’ta araştırmacı ve Kanada’daki GuelphÜniversitesi’nde fahri profesör olan Lynn MacDonald, Nightingale Okulu’ndan önce hemşirelerin hiçbir eğitimi olmadığını belirtti. MacDonald, “Eskiden hemşire denenkişiler sadece hastane çalışanlarıydı. Genellikle pek bir şey bilmiyorlardı” dedi. 
Nightingale sayesinde hemşireler, ilk kez 1859 tarihli ‘Hemşirelik Üzerine Notlar’ kitabında açıkladığı bir konu olan ve bugün bizim hasta bakımı olarak kabul ettiğimiz noktaya ilgi duymaya başladı. Nightingale, “Hemşirelik kelimesini kullanıyorum, çünkü daha iyi bir alternatif yok. İlaç vermekten ve kompres yapmaktan biraz daha fazlasını ifade eder. Ancak aynı zamanda temiz hava, ışık, sıcaklık, temizlik, sakinlik ve doğru beslenme seçimi ve yönetimine de atıfta bulunuluyor” ifadelerini kullandı.
Ek olarak okulunda kurs, temel bilimler ve tıp öğretim yoluyla modern hemşirelikte ilk resmi eğitimi sağladı.Hemşirelik işçi sınıfı kadınlarıyla sınırlandırılırken Nightingale, onu meslek saflarına yükseltti ve farklı geçmişlerden kadınlar için daha kabul edilebilir hale getirdi.
Nightingale’in hemşirelik konusundaki bakış açısı, kısmen yazısının geniş çapta yayınlanması sayesinde, Atlantik’in ötesinde ABD’ye ulaştı. Hatta ‘Birlik Ordusu’, ABD İç Savaşı sırasında sahra hastanelerinin nasıl işletileceği konusunda ona danıştı. 1873’te Nightingale’in Londra’daki okulunu açmasından yaklaşık 10 yıl sonra New York’taki Bellevue Hastanesi, müfredatını Nightingale ilkelerine dayandırarak ABD’deki ilk hemşirelik programlarından birini başlattı.
Geçen bir buçuk yüzyıl boyunca, tıp bilimleri genişledi. Örneğin Nightingale okulunu kurduğunda mikrop teorisi yoktu. Bugün iş piyasasına çıkmadan önce hemşireler, hayatlarının birkaç yılını öğrenmek için harcıyor ve birçok hemşire pratisyen hekim meslektaşlarıyla benzer sorumluluklar üstleniyor. 
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre bununla birlikte hemşirelerin eğitiminde önemli gelişmeler görülse de bu, genellikle onlara nasıl davranıldığına yansımamaktadır. Bu nedenle 2022’de birçok hemşire, tamamen farklı alanlara yönelmeye başladı. Washington Post’a göre MacDonald, bugün hemşirelik mesleğinin hala düşük ücretli olduğunu ve hemşirelere saygı duyulmadığını belirtti. MacDonald, “Bu sorunlar hala var. Açıkçası Nightingale’inzamanından bu yana önemli ölçüde küçüldü, ama hala devam ediyor” dedi.



Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye, Suriye ordusunun yeteneklerini güçlendirecek

Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)
Bakanlar Murhef Ebu Kasra ve Yasar Güler, Suriye ve Türkiye savunma bakanlıkları arasında askeri eğitim ve danışmanlık anlaşması imzaladı (Suriye Savunma Bakanlığı)

Suriye ve Türkiye dün, Suriye ordusunun kabiliyetlerinin güçlendirilmesi, kurumlarının geliştirilmesi ve kapsamlı güvenlik sektörü reformunun desteklenmesini amaçlayan bir askeri iş birliği anlaşması imzaladı.

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), iki ülke savunma bakanlarının huzurunda Ankara'da imzalanan anlaşmanın, Suriye ordusunun operasyonel hazırlığını artırmak, ortak operasyonları güçlendirmek ve terörle mücadele, mayın temizleme, siber savunma, askeri mühendislik, lojistik ve barışı koruma operasyonları gibi uzmanlık gerektiren beceri eğitimleri sağlamak amacıyla eğitim kurslarını içerdiğini bildirdi.

Aralarında Dışişleri ve Savunma Bakanları ile İstihbarat Başkanı'nın da bulunduğu üst düzey Suriye heyeti, Türk yetkililerle görüşmek üzere Ankara'ya geldi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre siyasi olarak, Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şeybani ile Türk mevkidaşı Hakan Fidan'ın görüşmelerinde Süveyda dosyası, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) gerilimi, bölünme tehlikesi ve İsrail'in dış müdahaleleri gündemi oluşturdu.


ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
TT

ABD Azerbaycan-Ermenistan barış anlaşmasıyla İran sınırında

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Beyaz Saray'da imzalanan barış anlaşmasının ardından kameralara poz verirken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Ömer Önhon

Güney Kafkasya'da devam eden büyük oyunda, siyaset, ekonomi ve güvenliği bir araya getiren yeni bir proje öne çıktı. Beyaz Saray'da 8 Ağustos Cuma günü düzenlenen törende, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, iki ülke arasında barış için ortak deklarasyona imza attılar. Törene, anlaşmanın hamisi olarak belgeyi imzalayan ABD Başkanı Donald Trump da katıldı.

Ortak deklarasyon sınırlara saygı, bölgesel çatışmanın sona erdirilmesi ve güç kullanımının reddi gibi yedi temel maddeden oluşuyor. Taraflar ayrıca, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) Minsk Grubu'nun kapatılması için ortak bir talepte bulunmak da dahil olmak üzere çeşitli bazı belgeler üzerinde de anlaşmaya vardı ve bunları imzaladı. Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları, ‘Devletler Arasında Barış ve İlişkilerin Kurulmasına Dair Anlaşma’ taslağını imzalayarak, nihai metni tamamladılar. Bakü, Erivan'ın imzaların atılmasından ve nihai onaylamadan önce bölgesel talepleri sona erdirecek anayasa değişikliklerini yapmasını bekliyor.

Anlaşma ayrıca, Azerbaycan'ın ana kısmını Ermenistan toprakları üzerinden Nahçıvan'a bağlayan ‘Zengizor Koridoru’ olarak bilinen engelsiz bir geçiş bölgesi kurulmasını da kapsıyordu. Ermenistan, ABD ve üzerinde anlaşmaya varılan diğer dış taraflarla birlikte, ‘Trump'ın uluslararası barış ve refah yolu’ olarak adlandırılan bir çerçeve oluşturmak için çalışmayı taahhüt etti. Washington’daki görüşme önemli bir başarı olsa da, birçok ayrıntı hala net bir anlaşma ve daha fazla açıklığa ihtiyaç duyuyor.

Azerbaycanlılar ve Ermeniler arasındaki çatışma, 20’nci yüzyılın başlarına, her iki ülkenin de işgal altında olduğu ve 1990 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla bağımsızlıklarını kazandıkları döneme kadar uzanıyor. O zamandan beri, tarihsel anlaşmazlıklar ve bölgesel talepler nedeniyle aralarında zaman zaman savaşlar patlak verdi. Ermeniler, özellikle Rusya'nın büyük dış desteğiyle Karabağ ve diğer Azerbaycan bölgelerini işgal etti.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Azerbaycan, 2020 yılında Karabağ'ın büyük bir bölümünü geri alan bir askeri operasyon düzenledi ve ardından 2023 eylülünde terörle mücadele çerçevesinde hızlı bir harekatla işgal altındaki topraklarının geri kalanını da kurtardı. O tarihten bu yana Türkiye, ABD, İsrail, Fransa ve İran gibi ülkelerin farklı roller oynadığı karmaşık bir siyasi ve güvenlik sürecine girildi. Bu ülkeler, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için çaba sarf ettiler.

Başkan Trump, uzun süredir savaşları sona erdirme ve ekonomik ilişkileri güçlendirerek ve refahı artırarak ülkeleri bir araya getirme sloganını savunuyor ve bu konuda ABD'nin ekonomik çıkarlarına odaklanıyor. Ancak, savaşları birkaç gün içinde sona erdirebileceğine dair tekrar ettiği abartılı açıklamaları, özellikle bir günde sona erdirebileceğini söylediği Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirememesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından manevra yapıldığını itiraf etmesi, güvenilirliğini zedeledi.

fgthyu7
Nahçıvan Özerk Bölgesi'nin Stepanakert (Hankendi) şehrinde düzenlenen bir askeri geçit töreni, 8 Kasım 2023 (AFP)

Bu sefer işler onun lehine gelişebilir, çünkü yakında Putin ile görüşmeye hazırlanıyor ve bu da Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı sona erdirme umutlarını canlandırıyor. Pakistan ile Hindistan, Tayland ile Kamboçya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki çatışmaları sona erdirmeyi kendine mal eden Trump için, Kafkasya’daki son başarısı, uluslararası arenada başarılarını övünmek için yeni bir fırsat sunuyor.

Washington zirvesinin en önemli sonucu, anlaşmada ‘geçiş bölgesi’ olarak adlandırılan ve Zengizor Koridoru olarak bilinen, Ermenistan’da 43 kilometre uzunluğundaki şerit oldu. Bu şerit, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin ana kısmını, Nahçivan Özerk Cumhuriyeti'ndeki topraklarından ayırıyor.

Proje, Bakü'den başlayıp Ermenistan'dan geçerek Nahçivan'a ulaşan ve ardından Türkiye'ye varan bir demiryolu hattı ve otoyol inşasını kapsarken bu yol, İran sınırına paralel olarak uzanıyor.

Başkan Donald Trump, Zengizor Koridoru’nu, Azerbaycan'a Nahçıvan'a tam erişim hakkı tanıyan ve Ermenistan'ın toprak bütünlüğüne tam saygı gösteren özel bir geçiş bölgesi olarak tanımladı. Projeye, Trump Uluslararası Barış ve Refah Yolu (TRIPP) adı verildi.

Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığını tahmin ediyorlar.

Trump, Ermenistan'ın bu koridoru inşa etmek için ABD ile özel bir ortaklık kuracağını ve Washington'a 99 yıl süreyle uzatılabilir yönetim hakları vereceğini açıkladı. Projenin hayata geçirilmesi için ABD ve diğer ülkelerden müteahhitlerin yer alacağı bir koalisyon kurulacak ve ABD, Azerbaycan ve Ermenistan karı üzerinde anlaşmaya varılan oranlarda paylaşacak.

Teknik şüphelerle çevrili olan proje, çünkü Ermenistan koridorda egemenlik haklarına sahip olacak, ancak yolcuların ve malların denetimi ve kontrolü, trafiği veya ticari faaliyetleri engellemeyecek şekilde gerçekleştirilecek. Fakat bu durum, uygulama açısından hala belirsizliğini koruyor.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bu tarihi adımın Trump'ın kişisel müdahalesi olmasaydı gerçekleşemeyeceğini vurgulayarak, 35 yıl süren savaşı sona erdirdiği için Nobel Barış Ödülü'nü hak ettiğini ve onu bu ödüle aday göstereceklerini açıkladılar.

Azerbaycan-Ermenistan çatışmasında etkili olan başlıca güçlerden biri olan Türkiye, Washington’daki zirvenin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirirken bunu son derece önemli bir gelişme olarak nitelendirerek ABD'nin rolünü takdir etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anlaşmaya övgüde bulundu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise Zengizor Koridoru’nu Türkiye'yi Kafkasya ve Hazar Denizi üzerinden Türk dünyasına, Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Asya'nın derinliklerine bağlayan önemli bir bağlantı noktası olacağını belirtti.

juı8
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, ABD Başkanı Donald Trump'ın da hazır bulunduğu Washington'daki Beyaz Saray'da düzenlenen barış anlaşması imza töreninde tokalaşırken, 8 Ağustos 2025 (AFP)

Türkiye ve Azerbaycan, ‘iki devlet bir millet’ deyişiyle ifade edilen yakın bir ilişkiye sahipler. Dışişleri Bakanı Fidan da bu çerçevede ‘Türk dünyası’ terimini kullandı. Ankara, Ermenistan-Azerbaycan savaşının başından itibaren Bakü'nün yanında yer aldı ve askeri destek sağlayarak Azerbaycan'ın zaferinde önemli bir rol oynadı. Türkiye, 21 Eylül 1991'de Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmasına rağmen, Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi ve mevcut anlaşmazlıklar nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkiler gerildi.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 2022 yılında Türkiye'nin diplomatik girişimlerine yanıt verdi ve iki ülke arasında uzlaşı sürecinin ilk adımları atıldı. Bu süreç, geçtiğimiz haziran ayında Paşinyan’ın Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaretle taçlandı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki gelişmelerle birlikte, gözlemciler Türkiye ile Ermenistan arasında tam normalleşme ve diplomatik ilişkilerin kurulmasının çok da uzak olmadığı tahminlerinde bulunuyorlar. Birçok Ermeni Taşnak, özellikle de Ermeni diasporasından olanlar, Başbakan Nikol Paşinyan'ın Ermenistan'ın ulusal çıkarlarına aykırı davranışlarda bulunduğunu düşünüyor, ancak halkın geniş desteğine sahip olan Paşinyan bu eleştirilerden etkilenmeyecektir.

Ekonomik faaliyetler ve normalleşme ile ulaşım koridorlarının sağlayacağı fırsatlar büyük bir etki yaratacak olsa da bu durum, mevcut tüm gerilimleri ve zorlukları bir anda ortadan kaldırmaz.

Rusya, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgelerde veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun değil. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği biliniyor.

İran ve Rusya ise Aliyev ve Paşinyan’ın görüşmesi ve anlaşmaları imzalamalarının olumlu bir gelişme olduğunu vurguladılar. Ancak aynı zamanda, ABD'nin Moskova'nın arka bahçesi olarak gördüğü bölgede Rusya'ya karşı önemli bir diplomatik zafer elde etmesinden duydukları endişe ve rahatsızlığı da dile getirdiler. Bu gelişme, Rusya ile Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin gerginleştiği bir dönemde gerçekleşti.

Ermenistan, Paşinyan liderliğinde Rusya'nın nüfuzundan uzaklaşarak güvenliğini sağlamak için Batı'ya yakınlaşmaya çalışırken, Aliyev liderliğindeki Azerbaycan'ın politikası Rusya ile ilişkilerinde temkinli olmakla birlikte, son zamanlarda daha açık bir tutum sergilemeye başladı.

gthyu
Azerbaycan Savunma Bakanlığı'nın 19 Eylül 2023'te yayınladığı bir videodan alınan ve Bakü’nün Azerbaycan güçlerinin Ermenilerin Dağlık Karabağ bölgesinde kullandığı mevzileri imha etmesi sonucu meydana geldiğini söylediği bir patlamayı gösteren bir görüntü (AFP)

Öte yandan İran, Bakü ile Erivan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini memnuniyetle karşıladı, ancak projenin olası sonuçları konusunda uyarıda bulundu. Ulaştırma yollarının açılmasının, karşılıklı çıkarlar ve egemenliğin korunması çerçevesinde gerçekleşmediği sürece bölge halklarına fayda sağlamayacağını vurgulayan Tahran, doğu ile batıyı birbirine bağlayan Zengizor Koridoru’nun, kendisinin teşvik ettiği kuzey-güney koridoruna büyük zarar vereceğinden ve Ermenistan'a doğrudan erişimini engelleyeceğinden endişe ediyor.

İran, bölgenin güvenliğini tehlikeye atabilecek dış müdahalelere karşı uyararak Tahran'ın varlığını ve Azerbaycan'daki İsrail varlığını ciddi bir endişe kaynağı olarak gören ABD'ye açık bir gönderme yaptı.

Burada sorun, İran'ın bu projeyi gerçekten durdurabilecek durumda olup olmadığında. Ancak Rusya'nın, Batı'nın kendi hayati etki alanı olarak gördüğü bölgede veya sınırlarına yakın bölgelerde yaptığı hamlelerden memnun olmadığı biliniyor. Başkan Vladimir Putin'in harekete geçmek için uygun anı sabırla beklediği de biliniyor.

ABD’li yetkililerin, Washington'ın anlaşmalarının ve projelerinin Rusya, Çin ve İran'ı hedef alan jeopolitik manevraların bir parçası olduğunu açıkça ilan etmesiyle, bu ülkelerin tek tek veya toplu olarak bu planları engellemek yahut bozmak için karşı projeler veya planlar ortaya koyması şaşırtıcı olmaz.


Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
TT

Türkiye'nin batısında meydana gelen depremde 1 kişi hayatını kaybetti, 29 kişi yaralandı

Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)
Deprem sonucu yıkılan bir bina (AP)

Türkiye Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı dün Balıkesir'de meydana gelen depremin 6,1 büyüklüğünde olduğunu belirtti.

Yetkililere göre saat 19:53'te kaydedilen deprem, İstanbul ve İzmir dahil olmak üzere ülkenin batısındaki birçok şehirde hissedildi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İlgili tüm kurumlar depremle ilgili gerekli önlemleri aldığını” belirtti.

Erdoğan, “Balıkesir'i vuran ve komşu illerde de hissedilen depremden etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Balıkesir'de bugün meydana gelen depremde ilk belirlemelere göre 1 kişinin hayatını kaybettiğini, 29 kişinin yaralandığını açıkladı.

Bakan X platformunda daha önce yaptığı açıklamada, "Tüm Afet ve Acil Durum Yönetimi ekiplerimiz ve ilgili kurumlarımız derhal saha aramalarına başladı. Şu ana kadar herhangi bir olumsuz olay kaydedilmedi" demişti.

AFP’nin haberine göre Sındırgı Belediye Başkanı Serhan Sak, NTV'ye yaptığı açıklamada, depremin merkez üssü olan şehirde, şehir merkezindeki üç katlı bir bina da dahil olmak üzere 10 binanın yıkıldığını söyledi.

Sak, "Bu binada altı kişi yaşıyordu ve enkaz altından dört kişi kurtarıldı." diyerek, diğer ikisinin çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü belirtti. Sak, "Binalar ve camiler yıkıldı, ancak can kaybı olmadı" dedi.

AFAD, büyüklükleri 3,5 ila 4,6 arasında değişen yedi artçı sarsıntı bildirdi.

Geçtiğimiz haziran ayı başında Muğla’da meydana gelen 5,8 büyüklüğündeki depremde bir kız çocuğu hayatını kaybetmiş, 69 kişi de yaralanmıştı.

Türkiye, geçmişte birçok trajediye neden olan fay hatlarının üzerinde yer almaktadır.

2023 yılında meydana gelen şiddetli Hatay depreminde en az 53 bin kişi hayatını kaybetti.