Davos Zirvesi küreselleşmenin gerilemesi karşısında direnebilecek mi?

Davos Zirvesi olarak da bilinen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) bu yılki toplantısı, ‘Dönüm noktasındaki tarih; Hükümet Politikaları ve İş Dünyası Stratejileri’ temasıyla düzenleniyor

Birçok kişi, dünyanın küreselleşmenin rolünün azaldığı, daha önce eşi benzeri görülmemiş sağlık, güvenlik ve ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde uluslararası bir forum düzenlemenin ciddiyetini sorguluyor (Reuters)
Birçok kişi, dünyanın küreselleşmenin rolünün azaldığı, daha önce eşi benzeri görülmemiş sağlık, güvenlik ve ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde uluslararası bir forum düzenlemenin ciddiyetini sorguluyor (Reuters)
TT

Davos Zirvesi küreselleşmenin gerilemesi karşısında direnebilecek mi?

Birçok kişi, dünyanın küreselleşmenin rolünün azaldığı, daha önce eşi benzeri görülmemiş sağlık, güvenlik ve ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde uluslararası bir forum düzenlemenin ciddiyetini sorguluyor (Reuters)
Birçok kişi, dünyanın küreselleşmenin rolünün azaldığı, daha önce eşi benzeri görülmemiş sağlık, güvenlik ve ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde uluslararası bir forum düzenlemenin ciddiyetini sorguluyor (Reuters)

Davos Zirvesi olarak da bilinen Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) bu yılki toplantısına katılanlar farklı bir ruh hali içerisindeydiler. Her yıl düzenlenen toplantı, her zaman bembeyaz bir kar örtüsü ile süslenirdi. Ancak bu yıl bu örtünün olmamasının yanı sıra Ukrayna savaşının etkisi ve küresel düzeydeki ekonomik durgunluk gibi nedenlerden ötürü katılımcıların her zamanki coşkusu da yoktu.
Birçok kişi, dünyanın daha önce eşi benzeri görülmemiş sağlık, güvenlik ve ekonomik krizlerden geçtiği bir dönemde İsviçre Alplerinin zirvesinde uluslararası bir forum düzenlemenin ciddiyetini ve açıklığı ve uluslararası iş birliğiyle ünlü ‘Davos ruhunun’ küreselleşmenin rolünün hızla azalması karşısında ne kadar dayanabileceğini sorguluyor.

Özel bir forum
Klaus Schwab tarafından 1971 yılında kurulan WEF, büyük ekonomilere sahip ülkelerin liderlerinin ve zengin elitlerin dünyanın siyasi gündemini çizdiği özel bir yıllık toplantıya dönüştü. Her yıl Ocak ayında kendisine ev sahipliği yapan İsviçre’nin bir kasabası olan Davos’un adıyla da bilinen WEF, kendisine küreselleşmeyi temel aldı. On yıllardır katılımcıların çevrelerini ve toplumlarını dikkate almayı teşvik eden serbest ticaret ve ‘paydaş kapitalizmi’ ilkelerini destekledi.
Forum, geçtiğimiz yıllarda jeopolitik değişimlere uyum sağladı. Öncelikler listesine iklim değişikliklerini ve eşitsizlikle mücadeleyi ekledi. Ayrıca, yıllardır üst düzey politikacılar ve iş insanlarıyla sınırlı olan davetliler listesine sivil toplum temsilcilerini, çevre eylemcilerini, akademisyenleri ve kar amacı gütmeyen kuruluşları da ekledi.
Bu eğilim, forumu yeniden canlandırırken ekonomik politikaları formüle etmede ve görüşleri bir araya getirmede geleneksel uluslararası kuruluşlarla rekabet eden benzersiz bir forum haline getirdi. Davos, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, çevre aktivistleri ve politikacılar arasındaki geniş uçurumun bir sembolü haline gelen İsveçli genç iklim değişikliği aktivisti Greta Thunberg'le çatıştığı ve ABD’nin küreselleşmenin ve serbest ticaretin savunucusu rolünü terk etmiş göründüğü ve bir dönemde, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in kendisini küreselleşmenin ve serbest ticaretin savunucusu olarak sunmayı seçtiği platformdu.

Önemli yokluklar
Bu yıl ise forum sadece alışılagelmişin aksine havaların daha sıcak olduğu bir zamanda düzenlenmesiyle değil, aynı zamanda büyük ekonomik güçlerin liderlerinin yer almadığı katılımcı listesiyle de çok farklı bir görünüm çiziyor.  Foruma ABD, Çin, Fransa ve İngiltere’den liderler katılmazken, önceki oturumlarda açılış konuşmacısı olan Rusya da Ukrayna'da sürdürdüğü savaş nedeniyle bu yılki forum etkinliklerinin dışında tutuldu.
Önceki oturumlarda liderler forumda yoktu, ama bu yılki sınırlı temsil, forumun olağan ışıltısını yitirip yitirmediği sorusunu gündeme getiriyor.
ABD’yi bu yıl, İklim Değişikliği Özel Elçisi John Kerry ve Ticaret Bakanı Gina Raimondo başkanlığındaki bir heyet temsil ederken İngiltere yalnızca COP26 Başkanı Alok Sharma'yı, Çin ise İklim Değişikliği Özel Elçisi Şie Zhenhua’yı gönderdi.

Küreselleşme krizi
Hükümetler, Koronavirüs (Kovid-19) salgınının patlak vermesinin ardından önceliklerini gözden geçirdiler. Bunun sonucunda kapitalizmin önde gelen savunucuları korumacı politikalara başvurdu. Ülkeler, hareket özgürlüğü ve serbest ticaret pahasına da olsa sınırlar üzerindeki kontrollerini sıkılaştırdı. Bu politikalar, uluslararası arenada salgın biter bitmez sona erecek geçici önlemler olarak kabul edilirken Ukrayna savaşı, on yıllardır ilk kez savaş ve barış denklemlerini filtreleyerek dünyaya yeni bir gerçekliği dayattı.
Küreselleşme,  mevcut yüzyılda karşılaştığı en büyük sağlık krizine dünyanın ortak bir yanıt vermesini sağlamayı başaramadı. Dünya ekonomilerinin birbirine bağlılığı, tedarik zincirlerinin dayanıklılığını tesis edemedi. Ekonomik çıkarlar, Kremlin'in efendisinin (Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin) Avrupa'nın kalbinde askeri bir maceraya atılmasını engelleyemedi. Bu yeni gerçeklik, WEF’in üzerine kurulduğu ilkelere meydan okuyor. Batı'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kabul ettiği, küresel ekonominin refahını ve serbest ticaretin teşvikini barış ve istikrarın garantisi olarak gören teorileri sorgulanıyor.

İhtiyatlı iyimserlik
WEF Başkanı Klaus Schwab, bu zorlukların ciddiyetini inkar etmese de bunları yıllık düzenlenen forum için bir engel değil, bir itici güç olarak görüyor. WEF, uluslararası toplumun karşı karşıya olduğu tehditlerin ciddiyetinin farkında olduğunun bir işareti olarak bu yılki toplantısını ‘Dönüm noktasındaki tarih; Hükümet Politikaları ve İş Dünyası Stratejileri’ temasıyla düzenliyor. Birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında, bu yılki toplantıyı ‘WEF’in en önemli toplantısı’ olarak değerlendiren Schwab, “Yıllık toplantı, salgın ve savaşın bir sonucu olarak ortaya çıkan çok kutuplu bir dünya ile karakterize edilen bu yeni durumda küresel liderleri bir araya getiren ilk zirve” ifadelerini kullandı. Siyaset, iş dünyası, sivil toplum ve medyadan yaklaşık 2 bin 500 liderin bir araya geleceğini belirten Schwab, “Kriz odaklı bir dünyada sorunlarla yüzleşmek için güvenilir, gayri resmi ve eylem odaklı bir küresel platforma duyulan ihtiyacı gösteriyor” dedi.
WEF, Kovid-19 salgını nedeniyle iki yıllık bir aradan sonra önemini yeniden kazanmak için yoğun bir gündemle başladı. Ukrayna'daki savaşı, tüm dünyada yaygın haldeki enflasyonu, gıda güvenliği hayaletini ve iklimi, öncelikler listesinin ilk sıralarına koydu. Forumda barış müzakerelerinin başlaması ya da yeni bir ekonomik yol haritasının duyurulması beklenmese de WEF'ten yapılan açıklamaya göre Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, bugün düzenlenecek özel oturumda video konferans yoluyla katılımcılara hitap edecek. Forum sırasında uzmanlar ayrıca milyonları tehdit eden küresel ekonomik durgunluk ve kıtlıktan kaçınmak için önde gelen ekonomistlerin önerilerini takip edecek.



Çin'de Tesla'ya kritik yasak

Tesla Model S'in kapı kolu (Wikimedia Commons)
Tesla Model S'in kapı kolu (Wikimedia Commons)
TT

Çin'de Tesla'ya kritik yasak

Tesla Model S'in kapı kolu (Wikimedia Commons)
Tesla Model S'in kapı kolu (Wikimedia Commons)

Yerel haberlere göre Çinli düzenleyiciler, Tesla'nın geliştirdiği gizli kapı kollarına sektör genelinde yasak getirmeyi düşünüyor.

İlk olarak Mingjing Pro medya kuruluşu tarafından duyurulan bu önlemler, gömme tasarımla ilgili arıza oranları ve güvenlik sorunları hakkındaki endişeleri takip ediyor.

Yeni kısıtlamalar yürürlüğe girerse, Çin'de satılan tüm yeni araçlar Temmuz 2027'den itibaren mekanik kollara sahip olmak zorunda kalacak. Tesla'nın gelirinin beşte birinden fazlasının geçen yıl Çin'den gelmesi, ABD'li firma için bu özelliğin tamamen yeniden tasarlanması anlamına gelebilir.

Tesla, yenilikçi kol tasarımını ilk olarak 2012'de lüks Model S serisinde kullandı ve o zamandan beri birçok elektrikli araç üreticisi de bu kolların versiyonlarını benimsedi.

Bu kollar genellikle araç kilidi açıldığında araç kapısından çıkıyor ve araç hareket halindeyken tekrar içeri giriyor.

Wired'ın 2018  tarihli haberine göre yöneticilerin ilk itirazlarına rağmen Tesla patronu Elon Musk, müşterilere "geleceğin bir parçası oldukları" hissini vermek için otomatik kapı kollarının aracın tasarımına entegre edilmesinde ısrarcı oldu.

Otomobil üreticileri, gizli kapı kollarının yalnızca şık bir tasarım sağlamakla kalmayıp aynı zamanda yüksek hızlarda sürtünmeyi de azalttığını iddia ediyor.

Çinli medya organının haberinde, aerodinamikteki iyileştirmelerin minimum düzeyde olduğu ancak güvenlik sorunlarının önemli ölçüde arttığı belirtiliyor.

Bir elektrikli araç üreticisinden alınan veriler, kapı kolu arızalarının onarımların yüzde 12'sini oluşturduğunu gösteriyor.

Ayrıca, elektrikli kapı kollarının kısa devre yaparak yolcuları araçlarda mahsur bıraktığına dair birkaç haber de var.

Bu tür olaylar, onları kurtarma ekipleri için olası bir engel haline getiriyor. Çin Sigorta Otomotiv Teknolojisi Araştırma Enstitüsü (C-IASI) tarafından yapılan testler, elektronik kapı kollarının yandan çarpma sonrası yüzde 33 oranında arızalandığını gösteriyor.

Mekanik kapı kollarında bu türden arıza oranıysa yüzde 2.

Bazı Tesla kullanıcıları, kapı kolları donduğunda kapılarını açamadıkları için duydukları hayal kırıklığını da dile getiriyor.

The Independent, cevap hakkı için Tesla'yla iletişime geçti.

Independent Türkçe


Ons altın, tarihinde ilk kez 3 bin 600 doları aştı

Sidney'deki EBC rafinerisinde eritme kalıplarından çıkarılan altın külçeler (AFP)
Sidney'deki EBC rafinerisinde eritme kalıplarından çıkarılan altın külçeler (AFP)
TT

Ons altın, tarihinde ilk kez 3 bin 600 doları aştı

Sidney'deki EBC rafinerisinde eritme kalıplarından çıkarılan altın külçeler (AFP)
Sidney'deki EBC rafinerisinde eritme kalıplarından çıkarılan altın külçeler (AFP)

Altın fiyatı bugün tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşarak ons başına 3.600,46 dolara çıktı. Bu artış, geçen hafta beklentilerin altında kalan istihdam verilerinin ardından Fed'in bu ay faiz indirimi yapacağına dair beklentilerin artmasından kaynaklandı.

Spot altın, saat 01:21'de ons başına 3.586,81 dolardan işlem görüyordu. Altın, cuma günü 3.599,89 dolar ile rekor seviyeye yükselmişti.

Aralık teslimi ABD altın vadeli işlemleri yüzde 0,7 düşüşle 3.626,10 dolara geriledi.

Capital.com analisti Kyle Rodda, “Ana faktör, ABD istihdam verileri ve eylül ayında 50 baz puanlık faiz indirimi beklentisi. Bu ihtimal düşük olsa da istihdam verileri öncesindeki durumdan temel bir değişiklik anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Rodda, “Genel olarak, tüm faktörler şu anda altın fiyatını yukarı çekiyor. Bu haftaki sürpriz enflasyon verilerine rağmen, 3 bin 600 dolar seviyesinin iyi bir şekilde test edileceğini göreceğiz” dedi.

Geçtiğimiz ağustos ayında ABD'de istihdam artışı keskin bir şekilde zayıfladı ve işsizlik oranı yüzde 4,3 ile neredeyse dört yılın en yüksek seviyesine çıktı. Bu durum, işgücü piyasasının zayıfladığını teyit ediyor ve Fed'in önümüzdeki hafta faiz indirimi yapma olasılığını güçlendiriyor.

CME Group'un FedWatch aracına göre, altın fiyatı şu anda bu ay 25 baz puanlık bir indirim beklentisini yansıtıyor ve yüzde 8 olasılıkla 50 baz puanlık daha büyük bir indirim bekleniyor.

Düşük faiz oranları, altın tutmanın fırsat maliyetini azaltır ve doları zayıflatır, bu da diğer para birimlerini elinde bulunduran yatırımcılar için altını daha ucuz hale getirir.

Şimdi gözler, Fed'in beklenen faiz indiriminin boyutu hakkında daha fazla netlik sağlayabilecek olan perşembe günkü ABD enflasyon raporuna çevrildi.

Altın, zayıf dolar, merkez bankalarının alımları, para politikasındaki gevşeme ve hâkim jeopolitik ve ekonomik belirsizliklerin etkisiyle 2024'te yüzde 27 değer kazandıktan sonra, bu yıl şimdiye kadar yüzde 37 değer kazandı.

Çin Halk Bankası, geçtiğimiz ağustos ayında altın rezervlerini artırarak, değerli metali on ay üst üste satın almaya devam etti.

Bu arada altın yatırımcıları 2 Eylül'de sona eren haftada net uzun pozisyonlarını 20.740 kontrat artırarak 168.862 kontrata çıkardı.

Gümüşün spot fiyatı ise yüzde 0,5 düşüşle ons başına 40,75 dolara gerilerken, platin yüzde 0,1 artışla 1.374,35 dolara yükseldi. Paladyum ise 1.109,71 dolarda sabit kaldı.


Rusya'ya yönelik yaptırım riskleri arttıkça petrol yükseliyor

Alman Wintershall Dea şirketinin tesislerindeki pompalar (DPA)
Alman Wintershall Dea şirketinin tesislerindeki pompalar (DPA)
TT

Rusya'ya yönelik yaptırım riskleri arttıkça petrol yükseliyor

Alman Wintershall Dea şirketinin tesislerindeki pompalar (DPA)
Alman Wintershall Dea şirketinin tesislerindeki pompalar (DPA)

Petrol fiyatları bugün yüzde 1'in üzerinde yükselerek geçen haftaki kayıplarını telafi etti. Bu yükselişte, Ukrayna'ya düzenlenen saldırının ardından Rus ham petrolüne yönelik yeni yaptırım ihtimali, OPEC+'nın planladığı üretim artışı ile dengelendi.

Brent ham petrolü varil başına 80 sent veya yüzde 1,2 artışla 66,30 dolara yükselirken, ABD Batı Teksas Orta Kalite ham petrolü 75 sent veya yüzde 1,2 artışla varil başına 62,62 dolara yükseldi.

ABD işgücü piyasası verilerinin cuma günü zayıf çıkmasının ardından enerji talebi tahminlerinin düşmesi nedeniyle ham petrol fiyatları yüzde 2'nin üzerinde geriledi. Fiyatlar önceki hafta da yüzde 3'ün üzerinde düşüş kaydetmişti.

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü, Rusya ve diğer müttefikleri içeren OPEC Plus ittifakı, pazar günü ekim ayında petrol üretimini artırma konusunda anlaşmaya vardı. Sekiz OPEC Plus ülkesi, ekim ayında petrol üretimini günde yaklaşık 137 bin varil artıracak. Bu artış, eylül ve ağustos aylarında günlük 555 bin varil, temmuz ve haziran aylarında günlük 411 bin varil olan aylık artıştan önemli ölçüde daha düşük.

Rakuten Securities'in emtia analisti Satoru Yoshida, “Petrol talebi, üretim artışının beklentilerin altında kalmasıyla ortaya çıktı. Rusya-Ukrayna savaşında barış umutlarının azalması ve Rus petrolünün piyasayı desteklemeyeceği beklentisi, fiyatları desteklemeye katkıda bulundu” değerlendirmesinde bulundu.

Ukrayna yetkilileri tarafından dün yapılan açıklamaya göre, Rusya Ukrayna'ya en büyük hava saldırısını düzenleyerek Kiev'deki ana hükümet binasını ateşe verdi ve en az beş kişiyi öldürdü.

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, Avrupalı liderlerin bugün ve yarın ayrı ayrı ABD'yi ziyaret ederek, Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirmenin yollarını görüşeceklerini söyledi. Trump, savaşın mevcut durumundan memnun olmadığını, ancak yakında çözülebileceğine olan güvenini yineledi.

Fujitomi Securities analisti Toshitaka Tatsuya, "OPEC+'nın üretimi artırma kararının ardından petrol piyasasının istikrara kavuştuğunu ve geçen haftaki düşüşün ardından fiyatlarda geçici bir istikrar görüldüğünü" açıkladı. Tatsuya, OPEC+'nın üretimi artırma kararının etkisini geçen haftadan bu yana petrol piyasasının zaten emdiğini ifade etti. Tatsuya, "ABD'nin Rusya'ya yönelik olası yeni yaptırımları nedeniyle arzın sıkılaşacağı beklentilerinin de fiyat istikrarına katkıda bulunduğunu" belirtti.

Goldman Sachs, hafta sonu yayınladığı raporunda, Amerika kıtasındaki arz artışının Rusya'dan gelen arz düşüşünü telafi etmesi ve küresel talebin artması nedeniyle 2026 yılında petrol üretiminde hafif bir fazlalık olacağını öngördü.