Libya’da Başağa hükümetinin iktidarı üstlenme şansı var mı?

Fethi Başağa, göreve gelmesinin üzerinden 3 ay geçmesine rağmen halen görevini yerine getiremedi.

İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa. (Başağa’nın kişisel Facebook sayfası)
İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa. (Başağa’nın kişisel Facebook sayfası)
TT

Libya’da Başağa hükümetinin iktidarı üstlenme şansı var mı?

İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa. (Başağa’nın kişisel Facebook sayfası)
İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa. (Başağa’nın kişisel Facebook sayfası)

Fethi Başağa liderliğindeki Libya İstikrar Hükümeti karşısında işler, liderlerinin beklediğinden daha karmaşık hale geldi. Kulislerde yaşananlar da dahil sahada devam eden hareketlilik, özellikle de göreve başlamasının üzerinden yaklaşık 3 ay geçmiş olmasına rağmen henüz görevlerini yerine getirememiş olması dolayısıyla her pozisyonda farklı bir hal aldı.
Belirsizliklerle dolu bu durum ortasında çoğu Libyalı şu soruyu sormaya başladı: Başağa hükümetinin ülkede iktidarı üstlenme şansı sona mı erdi?
Bu soruyu gündeme getirenler, ‘geçen hafta ortalarında görevini başkentten yürütmek için ikinci kez Trablus’ta girme girişiminde başarısız olmasının ardından’ Başağa’nın oyunun birçok kartını kaybettiğine inanıyor. Sonuç olarak Başağa’nın önünde ‘Libyalıların nefret ettiği ve reddettiği bir durum olarak, hükümetini dayatmak için silah gücünü kullanmaktan’ başka seçeneği yok. 
Başkent birkaç gün önce, Fethi Başağa’nın Trablus’a girme girişiminin ardından Abdulhamid Dibeybe liderliğindeki geçici Birlik Hükümeti’ne sadık güçler ile rakibi Başağa’yı destekleyen diğer güçler arasında silahlı çatışmalara tanık oldu. Daha sonra Başağa, Trablus’u terk etmek zorunda kalırken, ‘Libyalıların kanının dökülmesini önlemek’ için gitmek zorunda kaldığını gerekçe gösterdi. Ayrıca Başağa, hükümetinin ertesi gün Sirte’den çalışmalarına başlayacağını açıkladı. Ancak Libya’nın doğusundaki politikacılar, Başağa’nın henüz ‘bunu gerçekleştirmediğini’ belirtti.
Başağa, söz konusu dönemde düzenlediği bir basın toplantısında Trablus’a girişinin gerekçesine ilişkin şunları söylemişti:
“Hükümetin Temsilciler Meclisi tarafından onaylanmasından bu yana 81 gün bekledik. Sabır ve bilgelik kazandık. Batı bölgesindeki halkımızdan başkente girmemiz için büyük bir baskı vardı. Ama kazanana kadar barışçıl yollardan hedefimize doğru devam edeceğiz.”
Diğer yandan Abdullah es-Sini’nin eski hükümetinde Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı olan Hasan es-Sağir şu açıklamada bulundu:
“Başağa, bu ayın 18’inde Trablus’tan ayrıldıktan bir gün sonra bir videoda göründü. Görüntülerde, ertesi gün görevine Sirte’den başlayacağı taahhüdünde bulunuyordu. Ama bunu ne Sirte’den ne de başka bir şehirden gerçekleştiremedi. Bu konuşmanın üzerinden bir hafta geçti.”
Dibeybe hükümetinin muhaliflerinden Sağir şu soruları yöneltti:
“Parlamento veya hükümetteki ortakları bu adıma itiraz mı etti? Yoksa ABD’liler, Trablus’a girmesi için müzakere hattına mı girdi? Ya da Başağa’dan başka bir alternatif ve isim arayışlarına mı başlandı?”
Sağir’in konuşmasında dikkat çekici olan şey, Temsilciler Meclisi dışından Ulusal Ordu’yu (LUO) destekleyen çok çeşitli politikacıların görüşlerini yansıtmasıydı. Tamamı, ‘bir damla kan dökmeden Trablus’a girmeyi ve barışçıl bir şekilde iktidarı ele geçirmeyi vaat eden’ Başağa’nın performansından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirirken hükümetinin başka bir kuruma paralel olmayacağını belirtiyor.
Dibeybe’nin ‘halk tarafından seçilen bir hükümete devredilene kadar’ iktidara bağlı kalması karşısında Başağa’nın Trablus’a ilk girme girişimi başarısız oldu. Kendisi, hükümetinin ilk toplantısını Trablus’un 750 km güneybatısında bulunan, ülkenin güneyindeki Sebha şehrinde yapmak zorunda kaldı.
Her iki hükümete de daima eleştiride bulunan Libyalı politikacı şunları syledi:
“Başağa, destekçilerinin geniş baskısına maruz kalıyor. Bu nedenle 8. Kuvvet Tugayı (Navasi) koruması altında. Sonuçlarını hesap etmeden ikinci kez Trablus’a girmeye çalıştı. Dibeybe’nin arkasında sıralanan kuvvetlerin boyutunun farkında değildi. Bu yüzden Navasi, ona desteğini sürdürmeye devam etmedi.”
Başağa’nın ‘Dibeybe’yi çevreleyen silahlı grupların çoğunluğunu etkisiz hale getirmesi’ ve ‘ülkeyi etkileyebilecek büyük çaplı çatışmaların patlak vermesi’ dışında Trablus’a giremeyeceğini belirten politkacı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şu an ABD’nin ve uluslararası arenanın yaklaşımında, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin mümkün olan en kısa sürede yapılması için gerekli anayasal ortamın nasıl sağlanacağına odaklanılıyor.”
Temsilciler Meclisi, mart ayı başlarında Başağa’yı başbakan olarak atamıştı. Ancak Dibeybe, iktidardan vazgeçmeyi ve görevi Başağa’ya devretmeyi reddetti. Bu, her iki tarafın da silahlı gruplara başvurduğu, rakip iki hükümetin varlığına yol açtı.
Bu krizin yanı sıra Muhammed el-Menfi liderliğindeki Başkanlık Konseyi, göreve başladığından bu yana ortaya koyduğu ulusal uzlaşı projesini gerçekleştirme yolunda ilerliyor. Proje, Libya halkının isteklerini gerçekleştirmek için tüm tarafların katılımıyla seçimlerin yapılması yolunda yasal bir çerçeve oluşturarak, geçiş aşamalarını sona erdirmeyi amaçlıyor. Menfi, geçen salı günü Zintan şehrinin ileri gelenleriyle yaptığı görüşmede, ülkenin tanık olduğu krizi aşma konusunda ulusal uzlaşının önemine dikkat çekti.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.