Suriye’nin kuzeydoğusunun askeri haritası: Müttefikler ve hasımlar arasında iç içe geçmiş bölgeler

Müttefikler ve hasımlar arasında iç içe geçmiş bölgeler mevcut.

Suriye’nin kuzeydoğusunda, Haseke kırsalındaki el-Hol Kampı yakınlarındaki bir SDG unsuru. (29 Mart – AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusunda, Haseke kırsalındaki el-Hol Kampı yakınlarındaki bir SDG unsuru. (29 Mart – AFP)
TT

Suriye’nin kuzeydoğusunun askeri haritası: Müttefikler ve hasımlar arasında iç içe geçmiş bölgeler

Suriye’nin kuzeydoğusunda, Haseke kırsalındaki el-Hol Kampı yakınlarındaki bir SDG unsuru. (29 Mart – AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusunda, Haseke kırsalındaki el-Hol Kampı yakınlarındaki bir SDG unsuru. (29 Mart – AFP)

Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) askeri ve idari kontrolündeki Suriye’nin kuzeydoğu bölgesi, bugün Suriye toprakları içinde 30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge inşa etmek amacıyla, başta bölgenin en azından bir bölümüne operasyon düzenlemeye hazırlanan Türkiye olmak üzere çeşitli askeri güçlerin ve tarafların hareket alanı olarak biliniyor. Bu coğrafi bölgenin yüzölçümü, toplam 185 bin kilometrekare olan Suriye’nin yaklaşık üçte birine denk geliyor. Suriye’nin kuzeyindeki Halep ile Rakka, kuzeydoğusundaki Haseke ve doğusundaki Deyrizor vilayetlerini kapsıyor.
Sahadaki duruma gelince... İç içe geçmiş ve karmaşık bir görüntü arz eden askeri harita, Suriyeli silahlı muhalif grupların yanı sıra ABD, Rusya ve Türkiye gibi küresel ve bölgesel güçlere bağlı ordular arasında bölünmüş durumda. Suriye iç savaşının başlangıcından bu yana Türkiye’nin düzenlediği üç askeri operasyonun sonucunda ortaya çıkan bu bölünmeler, Halep kentinin kuzey kırsalından başlıyor. Nitekim SDG, Halep kentinin kuzeybatısında bulunan Şahba kantonunu kontrol ediyor. 50 kilometre kare yüzölçümüne sahip olan bu kantonun sınırları içinde Tel Rıfat, Fafin, Ahras ve Kefer Naya beldeleri bulunuyor. Kantonun bir bölümünde SDG’ye ek olarak Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’e bağlı hükümet güçleri ve Rus askeri polisleri konuşlanmış durumda. Kantonun geri kalan bölümü ise Türkiye’ye bağlı Suriyeli muhalif grupların kontrolünde. Halep yakınlarında Şii nüfusun ağırlıkta olduğu Nubul ve Zehra beldeleri ise Suriye ordu güçleri ile İranlı milislerin kontrolünde bulunuyor.

Halep vilayetinin doğu kırsalı
SDG, Halep’in vilayetinin doğu kırsalındaki Menbiç, El-Arime ve Aynu’l Arab (Kobani) kentlerinin ve kırsalının tamamını kontrol ediyor. Türkiye’nin güney sınırlarının karşısında yer alan Halep’in doğu kırsalı, coğrafi açıdan kuzeyde Halep kenti, doğuda Rakka vilayeti ile kırsalı, Deyrizor vilayeti ve Haseke vilayetiyle bitişik. Halep’in doğu kırsalında ayrıca Rus askeri polisleri ile Suriye hükümet güçleri de varlık gösteriyor. Halep’in doğu kırsalındaki Fırat Kalkanı Operasyon Bölgesi 2016’dan bu yana Suriyeli silahlı muhalif gruplar ve Türk ordusunun kontrolünde.

Rakka vilayetinin kuzeyi
Vilayet merkezi ve kırsalındaki Ayn İsa ve Tabka beldeleri SDG’nin kontrolünde. Aynı zamanda Rusya ve hükümet güçleri de bölgede konuşlanıyor. Rakka’nın Tel Abyad beldesi, Haseke kırsalındaki Rasulayn beldesi ve Halep-Lazkiye karayolunun (M4) kuzey tarafının içinde yer aldığı Barış Pınarı Bölgesi ise 2019’dan bu yana Suriyeli grupların ve Türk ordusunun kontrolünde yer alıyor

Suriye’nin doğusundaki Deyrizor vilayeti
Vilayetin doğu ve kuzey kırsalının tamamı ile Haseke ve Rakka vilayetlerinin idari sınırlarıyla bitişik olan batı kırsalının bir bölümü SDG’nin kontrolünde. Arap ve Batı ülkelerinin askeri güçlerinden oluşan DEAŞ Karşıtı Uluslararası Koalisyon ve ABD askerleri Deyrizor’da konuşlanmış durumda. Ayrıca vilayet merkezinde ve Fırat Nehri’nin güney yakasında İran Devrim Muhafızları’na bağlı milisler, Suriye hükümeti güçleri ve Rus askerleri bulunuyor.

Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayeti
Suriye sahasında birbiriyle çatışma halindeki tüm yerel, bölgesel ve uluslararası tarafların güçleri bu vilayetin sınırları içinde varlık gösteriyor. Zira ABD ordusu askerleri, Rus askeri polisler ve Türk sınır muhafızları Haseke’de konuşlanmış durumda. Tüm bu ülkelerin bölgede kendilerine ait üsleri bulunuyor. Vilayetin en büyük bölümü SDG’nin kontrolündeyken Suriye hükümet güçleri de vilayetin bir bölümünde faaliyet gösteriyor. Suriyeli muhalif gruplar ise vilayete bağlı Rasulayn kentini ve kuzey kırsalındaki Barış Pınarı Bölgesi’ni kontrol ediyor.
Şarku’l Avsat’ın bölgedeki haber ekibi, Rus askeri polislere ait askeri araçlardan ve askerlerden oluşan bir askeri gücün Haseke’nin Tel Tamir beldesinin batısında yer alan üssüne yöneldiğini gözlemledi. SDG, internet sitesinde yayınladığı açıklamada, uluslararası garantör güçlerin (Rus askeri polisler) Suriye’nin kuzeyindeki Ayn İsa beldesi ve Ayn el-Arab (Kobani) kentindeki rutin kara ve hava hareketlerinin SDG ile koordineli bir şekilde yürütüldüğünü belirtti. Açıklamada, şu ifadeler yer aldı:
“Uluslararası garantör ülkelerin Ayn İsa ve Kobani’deki rutin kara ve hava hareketleri, istikrarın korunması, gerilimi azaltma anlaşmalarındaki yükümlülüklere bağlı kalınması ve her tülü olası askeri gerginlikle yüzleşme amacıyla SDG ile koordineli bir şekilde yürütülüyor.”
SDG ayrıca uluslararası garantör ülkelere Suriye’nin kuzey bölgelerine askeri operasyonlar düzenleyen Türk güçlerine karşı caydırıcı yasal ve saha mekanizmalarını etkinleştirme çağrısında bulundu.
SDG, Uluslararası Koalisyon güçlerine ve ABD hava gücüne ait uçakların Rakka şehri üzerindeki hareketliliğe işaret ederek bu hareketliliğin DEAŞ ile mücadele ve bölgenin güvenlik ve istikrarını desteklenmesi kapsamında ‘dost uçaklara’ ait olduğunu savundu.



Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusu ülkenin güneyinde Hizbullah tüneli buldu

Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)
Hizbullah tünelini denetleyen Lübnan Ordusu, Litani Nehri'nin güney bölgesindeki tüneli etkisiz hale getirdi (Lübnan Ordusu Rehberlik Müdürlüğü)

Lübnan basını, Lübnan ordusunun Mekanizma Komitesi’nin talebi üzerine yapılan soruşturma sonucunda, ülkenin güneyindeki Tulin beldesinde Hizbullah tarafından inşa edilen tünellerden birini keşfettiğini bildirdi. Basında yer alan haberlerde, bu bölgenin daha önce İsrail tarafından bombalandığı belirtildi.

Lübnan ordusu, daha önce de Mekanizma Komitesi ve Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Barış Gücü (UNIFIL) arasındaki koordinasyon çerçevesinde Mekanizma Komitesi'nin talebi üzerine ve İsrail'in tehdidi sonrasında bazı yerleri ortaya çıkarmıştı. Bu son olay ise geçtiğimiz hafta İsrail'in bir evi bombalamakla tehdit etmesinin ardından Lübnan ordusunun güneydeki Yanuh beldesinde bir binayı kapsamlı bir şekilde aramasının ardından geldi. Yapılan aramada evde herhangi bir silah bulunamadı.

Bu olay, İsrail’in Lübnan’ın güneyinde bombardımanlarına devam ettiği ve çarşamba günü Kefer Kila beldesini hedef alan bir hava saldırısı düzenlediği bir dönemde meydana geldi. Ulusal Haber Ajansı (NNA), saldırının el-Aziziye ve eş-Şahrub beldeleri arasındaki Sari Tepesi’ni hedef aldığını bildirdi, ancak herhangi bir can kaybından bahsetmedi.

Başbakan Yardımcısı Mitri: Lübnan Ordusu sonraki aşamalara geçmeye hazır

Öte yandan Lübnan Başbakan Yardımcısı Tarık Mitri, Mekanizma Komitesi’ni bir tartışma forumu ve anlaşmalara uyumu denetleme ve doğrulama çerçevesi olarak nitelendirdi.

Beyrut'ta düzenlenen Carnegie Ortadoğu Merkezi'nin sekizinci konferansının ilk oturumunun açılışına katıldığı sırada İsrail'in sık sık tekrarlanan ihlallerine karşın, Lübnan'ın ilk günden itibaren bu anlaşmalara bağlılığını teyit eden Mitri, Hizbullah'ın silahlarına ilişkin olarak “Genelkurmay Başkanı Rudolf Heykel, ordunun kapasitesinin güçlendirilmesiyle başlayan beş aşamalı bir plan önerdi” dedi. Litani Nehri çevresindeki bölgede devlet otoritesinin genişlemesinin kademeli bir ilerleme kaydettiğini ve ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki görevini tamamlamak üzere olduğunu ve sonraki aşamalara geçmeye hazırlandığını vurguladı.

jgıu
Sınır kasabası Alma eş-Şaab'da bir askeri aracın üzerinde duran Lübnan askerleri, 28 Kasım 2025 (Reuters)

Yeniden yapılanma konusunda uluslararası toplumun desteğinin ön koşulu olarak devletin otoritesini tesis etmesini istediğini belirten Mitri, Arap ülkelerinin uluslararası ilişkiler yoluyla destekleyici bir rol oynayacağını umduğunu ifade etti.

Lübnan ve İsrail'den sivillerin katıldığı ikinci oturum

Olay, Lübnan-İsrail müzakerelerinde Lübnan heyetinin başkanı Büyükelçi Simon Kerem'in, aralık ayı başlarında gerçekleşen önceki oturumda İsrailli bir sivil ile birlikte iki ülke arasındaki ilk doğrudan görüşmelerde bulunduktan sonra katılacağı ikinci oturum olacak olan ateşkesin izlenmesinden sorumlu Mekanizma Komitesi'nin 19 Aralık'ta yapılması planlanan yeni oturumundan iki gün önce yaşandı. Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, çarşamba günü Kerem ile bir araya geldi ve komitenin yaklaşan toplantısı öncesinde kendisine talimatlarını iletti.

Ateşkes İzleme Komitesi'nde Lübnan, İsrail, Fransa, ABD ve BM yer alıyor. Ateşkes anlaşması, düşmanlıkların durdurulmasını ve Hizbullah'ın Litani Nehri'nin kuzeyine çekilmesini, bunun sonucunda Lübnan genelinde silahsızlandırılmasını ve İsrail ordusunun son savaş sırasında ilerlediği mevzilerden çekilmesini öngörüyor. Ancak İsrail, Lübnan topraklarındaki beş stratejik noktada askeri olarak varlığını sürdürürken, Hizbullah silah bırakmayı reddediyor.


Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
TT

Lübnan ordusunu desteklemek için "Paris toplantısında" üç öncelik belirlendi

Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)
Ordu Komutanı General Rudolph Heykel, pazartesi günü güneyde silahsızlanma planının ilk aşamasının uygulanmasını gözden geçirmek üzere yaptığı ziyarette büyükelçiler, diplomatlar ve askeri ataşelerle bir araya geldi (Yönlendirme Müdürlüğü)

İsrail'in Lübnan ile ateşkes anlaşmasını bozabilecek bir gerilime yol açabileceği endişeleri arasında, Lübnan ordusuna destek yollarını görüşmek ve Hizbullah'ı silahsızlandırma çabalarını gözden geçirmek üzere bugün Paris'te Fransa, Suudi Arabistan, Amerika Birleşik Devletleri ve Lübnan temsilcilerinin katılımıyla dörtlü bir toplantı düzenleniyor.

Fransız kaynakları, İsrail'in savaşa geri dönme yönündeki tekrarlanan ve aleni tehditleri göz önüne alındığında, Paris'in Lübnan üzerinde ciddi bir tehlike hissettiğini belirtiyor.

Paris'teki bilgili kaynaklar, bugün yapılacak toplantının üç ana öncelik çerçevesinde gerçekleştiğini söylüyor; bunlardan ilki, İsrail ve Lübnan arasındaki düşmanlıkların sona ermesini izlemekle görevli mekanizmanın gözden geçirilmesi ve geliştirilmesinin değerlendirilmesidir.

Lübnan'da İsrail'in gerilimi tırmandırmasını engellemek, toplantının ikinci önceliği olacak. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre toplantıya Lübnan Ordu Komutanı General Rudolph Heykel de katılacak ve silahların devletin elinde kalmasını sağlamaya yönelik Lübnan çabalarına dair bir genel bakış sunacak.

Üçüncü öncelik, ABD elçisi Morgan Ortagus'un ülkesinin Lübnan'daki planlarıyla ilgili olarak ne söyleyeceği ile ilgilidir.


Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Sadr, Irak’ta iki ilde askeri kanadını dondurdu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

Irak’ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Salı günü yaptığı açıklamada, hareketin askeri kanadı olarak bilinen “Seraya es-Selam”ın Basra ve Vasıt (Kût) vilayetlerinde faaliyetlerinin dondurulmasına karar verdiğini duyurdu. Açıklama, hareket mensuplarının bir kamu görevlisini darp ettiği görüntülerin sosyal medyada yayılmasının ardından geldi.

Irak makamları zaman zaman, belediye mevzuatına aykırı biçimde inşa edilen yapıları yıkım kararıyla kaldırıyor. Yerel halk arasında “tecevüz” olarak bilinen bu kaçak yapılar sorunu, çoğu zaman siyasi ve toplumsal gerilimlere neden oluyor.

Son olarak, sosyal medyada paylaşılan videoda Sadr Hareketi’ne bağlı kişiler olduğu belirtilen bir grup, Basra’nın merkezinde kaçak yapıların yıkımından sorumlu Makal Belediyesi Müdürü Esir el-Ubeydi’yi darbediyor. Görüntülerde, Ubeydi’nin, hareket mensuplarına ait olduğu öne sürülen kaçak bir evi yıktığı için hedef alındığı belirtiliyor. Video ülkede geniş yankı uyandırdı ve tepkiye yol açtı.

Basra’daki kaynaklara göre, yıkılan ev Sadr Hareketi’ne bağlı din adamı Şeyh Kusay el-Esedi’ye ait. El-Esedi’nin dinî eğitim gören, cuma imamı ve Seraya es-Selam’da görevli bir isim olduğu aktarılıyor. Ev, kentin en değerli bölgelerinden birinde izinsiz olarak kullanılıyordu.

Sadr’a yakınlığıyla bilinen ve X platformunda açıklama yapan “Salih Muhammed el-Iraki” isimli hesap, Seraya es-Selam’ın Basra ve Vasıt’ta altı ay süreyle “dondurulması ve tüm merkezlerin kapatılması” talimatını duyurdu. Açıklamada, kararın, “Seraya es-Selam’ın adını kirleten ihlallerin ve hakaretlerin önüne geçmek amacıyla” alındığı belirtildi.

Iraki mesajında, söz konusu davranışların “harekete karşı dış çevreler tarafından kasıtlı olarak yapılmış olabileceğini” öne sürerek “Seraya es-Selam’ın itibarı benim için varlıklarından daha önemlidir” ifadelerini kullandı.

Seraya es-Selam mensupları, 2014’ten bu yana özellikle Samarra kentinde yoğun şekilde konuşlanmış durumda. Kentte, 2006’da El Kaide tarafından bombalanan İmam Ali el-Hadi ve İmam Hasan el-Askeri türbeleri bulunuyor ve saldırının ardından bölgede mezhepsel çatışmalar patlak vermişti.

Örgütün ayrıca Bağdat ve Şii nüfusun çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde yaygın merkezleri bulunuyor. Hareket mensupları geçmişte de sosyal medyada Sadr’a yönelik sert eleştiriler yapan kişilere saldırmakla gündeme gelmişti.

sdvfg
Irak'ın güneyindeki Basra kentinde bulunan Şatt el-Arab sahil şeridinin önünden araçlar geçiyor (AFP)

Sadr hareketi, son hükümette ve parlamentoda temsil gücünü kaybetmiş olsa da, Seraya es-Selam ve hareket tabanı pek çok bölgede hâlâ ciddi nüfuza sahip.

Basra Valisi Esad el-İydani, saldırı sonrasında Sadr ile iletişime geçtiğini açıklayarak, “Sadr bu ihlali reddetti ve sorumluların cezalandırılacağını söyledi” dedi.

‘Mutsuz bir durumdayım’

Saldırıya uğrayan belediye yetkilisi Esir el-Ubeydi, yaşananları “mutsuz ve trajik bir durum” olarak tanımladı. Basra valisine gönderdiği ses kaydında, “Bu muameleyi hak edecek ne yaptığımı bilmiyorum” ifadelerini kullanarak korunma talep etti.

Ubeydi, görevini güvenlik güçleri ve yıkım ekipleri eşliğinde yürüttüğünü belirterek, evinin iki gündür akrabaları tarafından korunmak zorunda kaldığını anlattı. Yaptığı açıklamada, “Dört gündür uyuyamıyorum. Şikâyet için karakola gittiğimde bile hareket mensupları benden önce oradaydı” dedi.

Basra’da kaçak yapıların sayısına ilişkin net veri bulunmasa da, kentte nüfus artışı ve çarpık kentleşme nedeniyle sorun giderek büyüyor. Yerel yönetim son dönemde çok sayıda kaçak yapıyı yıktı ancak bu operasyonlar çoğu zaman bölgede gerginliklere yol açıyor.