Taiz’deki kuşatmayı kim kaldırabilir?

Yemen’de Husilere karşı toplumsal öfke artıyor

Bir eylemci, 25 Mayıs’ta Taiz kuşatmasının kaldırılması çağrısı yapan kalabalığın arasında bir pankart taşıyor (AFP)
Bir eylemci, 25 Mayıs’ta Taiz kuşatmasının kaldırılması çağrısı yapan kalabalığın arasında bir pankart taşıyor (AFP)
TT

Taiz’deki kuşatmayı kim kaldırabilir?

Bir eylemci, 25 Mayıs’ta Taiz kuşatmasının kaldırılması çağrısı yapan kalabalığın arasında bir pankart taşıyor (AFP)
Bir eylemci, 25 Mayıs’ta Taiz kuşatmasının kaldırılması çağrısı yapan kalabalığın arasında bir pankart taşıyor (AFP)

Yemen’in Taiz şehrindeki ana yolların ve çıkışların açılması için çaba sarf eden taraflar, kuşatma nedeniyle Taiz halkının başvurduğu alternatif yollara çok benzeyen uzun ve karmaşık yollar takip ediyor. İlan edilen iki aylık insani ateşkes sona ermek üzereyken şehirdeki kuşatmayı kaldırılmadı. Kuşatmanın kaldırılması için birçok manevra ve hesap yapılıyor.
Aynı şekilde kuşatma altındaki Taiz halkının acıları devam ediyor. Halk, kuşatmadan kaçmak için şehrin ve çevre dağların etrafında dolanan uzun, dar ve çoğunlukla asfaltsız yolları kullanıyor. Her gün yüzlerce araba, kamyon ve otobüs kazası meydana gelirken, durum daha fazla sıkıntıya yol açıyor.
Şehrin en önemli çıkışında, yani şehrin doğusunda Husiler tarafından yedi yıldır kapalı tutulan el-Havban çıkışında yüzlerce vatandaş, uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in (BM) liman ve yolların açılmasına yönelik prosedür ve çabalarındaki yavaşlamayı protesto ediyor. Avukat, aktivist ve günlük nöbetlere katılanlardan biri olan Salah Ahmed Galib, BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in Sana Havalimanı’nın işletmesini kolaylaştırmak için her türlü çabayı gösterdiğini, ama Taiz için konuşmalar ve toplantılar dışında hiçbir şey yapmadığını söyledi.
Salah, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, BM Temsilcisine ve uluslar3arası topluma Taiz’deki kuşatmayı kaldırma yükümlülüklerini yerine getirmeleri ve ilan edilen insani ateşkesin tüm şart ve koşullarını yerine getirmeleri çağrısı yaparken, kendi sarf ettikleri çabaların boşa olacağını bildiklerini söyledi.
Yazar ve araştırmacı Vassam Muhammed de Salah ile aynı fikirde. Öyle ki Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Taiz kuşatmasının yakın zamanda sonlanmayacağını belirten Muhammed, Husilerin Taiz’deki yollardan birini açması halinde halka karşı çeşitli ihlallerin uygulanacağı karmaşık prosedürler ortaya koyacaklarını ve belki de yan yollarda bugün yaşananların iki katının yaşanacağını dile getirdi.
Muhammed, ‘Husiler baskılara yanıt verirse, Taiz kuşatmasını sonlandırmak için ne yapacak?’ diye sorarken, cevabı da yine kendisi verdi; “Yollardan birini açacak. Bu kuşatmanın etkili bir sonu olmayacak. Bu nedenle ‘bu ateşkes, mevcut koşullar ve çeşitli taraflarla ilgili birçok noktada yenilenmiş olsa bile’ Taiz kuşatmasının, son ateşkes anlaşmalarına dayalı olarak sona erebileceğine inanıyorum” dedi.
Husiler açısından Taiz kuşatmasının sona ermesi, en büyük nüfus kitlesine sahip olan şehrin geri döneceği ve yeniden birleşeceği anlamına geliyor. Bu durum, şehrin eski etkisini yeniden kazanmasını ve Husilere karşı direnmek için yeni mücadele yöntemleri geliştirmesini sağlayacak. Bu yöntemler, kuşatma nedeniyle şehrin parçalanma ve bölünmesi ortasında şu an olası değil.

Kuşatma haritasında değişiklikler
Taiz kuşatması, Yemen krizindeki en karmaşık meselelerden biri. Birçok yönden dayatılmış olan kuşatma, şehri kırsal çevresinden izole ederken, şehrin ülkenin geri kalanıyla doğrudan bağlantısını da kesiyor.
Şarku’l Avsat’ın şehir sakinlerinden edindiği bilgilere göre Husiler, savaşın başladığı dönemde doğuda Cumhuriyet Sarayı yakınında, Kalaba, Zeyd el-Muşka ve Sale kasabasının birçok sokağında Sana’ya giden ulaşım araçlarının istasyonlarına, kuzeyde başta Asafra er-Ramdah geçidi olmak üzere birçok geçide ve batıda ise eski havaalanı ve Şar’ab kavşağına konuşlandı. Husiler, bu bölgelere keskin nişancılar ve mayınlar yerleştirirken, şehrin bu bölgelerinin kurtarılması sonrasında Husilerin doğudan, kuzeyden ve batıdan silahlı ve keskin nişancılarıyla kuşattığı Sale kasabasının büyük bölümlerinin yanı sıra Kahire ve Muzaffar kasabalarındaki kuşatma da tamamen değişti. Ancak güneyde, kurtarılmış kırsal mahalleler olan Sabr el-Mavadim, Sabr el-Masrah, Sabr Maşraa ve Hadnan, Husilerin kontrolü altındaki bölgelere uzanan zorunlu çıkışlar haline geldi.
Doğu tarafında ise şehrin en önemli ve en büyük banliyösü olan el-Havban’a giden yol trafiğe kapatıldı. El-Havban, geniş bir sanayi bölgesi ve çoklu ticari faaliyetleri içerdiği için genel açıdan Yemen’de ekonomik hareketliliğin en yoğun olduğu bölgelerden sayılıyor. Söz konusu kasaba, kuşatmadan önce şehrin ekonomik akciğeriydi. Yoğun bir kentsel aktiviteye sahne oluyordu. Kasabada Taiz şehrinin yakınından geçen yol, İb ve Zamar şehirlerinden geçerek kuzeyden başkent Sana’ya ve güneyde de Lahic’den geçerek ülkenin en büyük limanlarını içeren güney liman kenti Aden’e doğru uzanıyor.
Batı tarafından ise kuşatma, hâlâ milislerin kontrolünde olan Hudeyde limanına ek olarak beş yıl önce kurtarılan ve Taiz’in tek doğrudan deniz çıkışı olan Muha limanına giden yolu kesti. Kuzeye gelince şehrin bazı ilçelerine giden tüm yollar trafiğe kapatılmaya devam ediyor.
Güney tarafından yüksekliği ve engebeli yapısı ile ayrıca dar ve virajlı yollarıyla Sabr Dağı öne çıkıyor. Bu yollar, Husilerin Taiz’in batı ve güneybatısını kontrol ettiği dönemde kullanılıyordu.
Aynı şekilde şehirdeki bir vatandaş, el-Havban’a ulaşmak isterse, yarım saatten daha kısa bir sürede ulaşmak için şehrin sokaklarından doğuya yönelmek yerine, kuzeye yönelip Sabr kasabasındaki dar dağ yollarından geçmek, Dimne Hadir bölgesine ve oradan da el-Havban’a ulaşmak zorunda. Şehre dönüş de aynı yoldan oluyor ve bir yolculuk, 8 saati aşıyor. Bu yolculuk sırasında kişi, tutuklanma, kontrol noktalarında gasp, adam kaçırma ve hatta yollara yerleştirilmiş mayınların patlamasına maruz kalabilir.
El-Havban, Taiz şehrini güneybatıdan dünyaya bağlıyor. Kuşatma altındaki şehre hizmet etmede oynadığı hayati rol nedeniyle geniş bir ün kazandı.

Kısmi kurtuluş ve ters sonuçlar
Yazar ve araştırmacı Mustafa Naci el-Cabzi, Taiz kuşatmasının devam etmesinin çeşitli gerekçelerden kaynaklandığını söyledi. Öyle ki şehrin kurtuluş sürecinin tamamlanmaması, tam tersi bir sonuca yol açtı. Ve Husi milisler, toplu intikam ve cezalar olarak kuşatmayı sürdürmeye devam etti. Kuşatma, çocuklar açısından bir keskin nişancıya dönüştü ve yerleşim bölgeleri, her gün top mermileriyle hedef alındı. Bununla birlikte milislerin Taiz’e dayatılan kuşatmalarını sürdürmelerinin ekonomik gerekçeleri de bulunuyor. Bu duruma, Husilerin Taiz’deki en önemli endüstriyel üretim alanları üzerindeki sürekli kontrolü de dahil. Zira Husiler, bu alanlarda uyguladığı vergilerden ve telif ücretlerinden devasa meblağalar ele ediyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Cabzi, Taiz’deki kuşatmanın kaldırılmasının büyük ticari faaliyetlerin başlamasına, geniş çaplı mal takasına olanak tanıyacağını söyledi. Cabzi’ye göre milislerin ekonomisi, kontrolü altındaki bölgelerde yerel para biriminin fiyat farkının korunmasına dayanırken, kurtarılan bölgelerde bu para birimi bozulma yaşayacak.
Araştırmacı Mustafa Naci el-Cabzi, Bab-ul Mendeb ve batı kıyısı hariç Taiz’deki iç bölgelerin kurtarılmasının, halkın yerel iradesiyle ve basit imkanlarla gerçekleştiğini söyledi.
Gazeteci ve yazar Vassam Muhammed ise ülkedeki meşru liderliği, barışçıl bir çözüme abartılı şekilde bağlanmaya karşı uyardı. Husilerin ve projelerinin doğasının anlaşılmamasının şaşırtıcı olduğunu belirten Muhammed, bu durumun askerî açıdan kuşatmayı kırmaya istekli olmamaktan kaynaklandığını belirtti.
Muhammed, Taiz’deki egemen askeri güçlerin doğası göz önüne alındığında bu durumun güçlendiğini ve artık ‘savaşı sürdürmekle ilgilenmediğini’ söyleyen bir tarafın talimatlarına tabi kalındığını dile getirdi. Muhammed’e göre bazı askeri güçler, bölgede İran’a sadık ve Husiler ile ittifak yapan ülkelere de bağlılık borçlu ve bu nedenle yerel siyasi güçler, arenadan erkenden geri çekilirken, açık ve örtülü olarak da Husilerle barışı benimsedi.
Vassam Muhammed, ufukta tek bir fırsatın olduğunu dile getirdi. Muhammed’e göre malların Hudeyde Limanı’na taşınmasının kolaylaştırılması ve Sanaa havaalanına uçuşların düzenlenmesi sonrasında halk öfkesi artarken toplum, uluslararası toplumun Yemen kriziyle ilgilenirken izlediği çifte standardı hissetti. Bu bağlamda Muhammed, artan bu öfkenin, barışçıl gösteriler düzenlemeyi, kapalı yollardan geçmeyi ve her türlü bedeli ödemeyi göze alan protesto hareketleriyle sonuçlanabileceğini vurguladı. Muhammed’e göre insanlar ayrıca yeni koşullarla mücadele etmek için uzun vadede popüler bir hareket inşa etmeyi düşünmeye başlayacak.
Doğudaki el-Havban yolunda bulunan barikatların karşısında nöbet tutan bir vatandaş, “Telefon anlaşmaları ile liman ve havalimanları açtılar. Ama Taiz’in yollarını açmak için istişarelere ve komiteler oluşturmaya yöneliyorlar. Yani yolları açmayacaklar” diye bağırdı.



Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
TT

Trump'ın “son” uyarısı, Gazze’de ateşkes müzakerelerindeki çıkmazı sona erdirecek mi?

İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)
İsrail'in Gazze'nin er-Rimal Mahallesi’nde Filistinli mültecilerin kaldığı çadırların yakınlarındaki bir binaya düzenlediği saldırı sırasında yükselen duman (AFP)

Gazze Şeridi’nde ateşkes sağlanması yönündeki çabalarda ABD’nin ivmesi artıyor. Son olarak ABD Başkanı Donald Trump, Hamas'tan İsrail'in kabul ettiğini doğruladığı kapsamlı bir öneriyi kabul etmesini istedi. Trump, bu öneriyi Hamas’a yönelik ‘son uyarı’ olarak değerlendirdi.

Hamas ise bu öneriye yanıt vermedi. Hamas, bu öneriden aylar önce, ABD'nin savaşı sona erdirme sözünü yerine getirmeden, geçtiğimiz nisan ayında ABD vatandaşı İsrailli rehine Edan Alexander'ın serbest bırakılması için Washington ile bir anlaşma imzalamıştı.

Bu senaryonun geleceği hakkında Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Washington'ın ciddiyetini ve ‘yakında’ kısmi veya kapsamlı bir ateşkesin sağlanabileceğini düşünenler ile yakın zamanda bir anlaşma olasılığı olmadığını düşünenler olarak ikiye bölünmüş durumda. Onlar bunu Hamas için en önemli pazarlık kozunu elinden alacak ve savaşın devam etmesini engellemeyecek bir tuzak olarak görüyorlar.

Trump, sosyal medya platformu Truth Social'da pazar günü yaptığı bir paylaşımda şunları söyledi:

“Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler benim şartlarımı kabul etti, şimdi Hamas'ın da bunları kabul etme zamanı geldi.”

Trump, Hamas’ı “Bu son uyarım. Bundan sonra başka uyarı olmayacak” diye uyardı.

Bu açıklama, 18 Ağustos'ta Hamas’ın kabul ettiği, ancak ABD'nin yorum yapmadığı ve İsrail'in onaylamadığı Mısır-Katar önerisine yanıt vermemesinin yanı sıra Hamas'ın önerdiği bazı maddeleri de reddetmesinin ardından Washington'ın geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında İsrail ile birlikte Doha'daki ileri düzey müzakerelerden çekildiğini açıklamasından bu yana beş gün içinde attığı bazı adımlardan sadece biriydi.

sdfdd
İsrail’in düzenlediği hava saldırısı sonrası Gazze şehrinin er-Rimal Mahallesi’ndeki bir binanın enkazını inceleyen Filistinliler (AFP)

İsrail Yayın Kurumu (IBA) pazar günü, ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un müzakereleri sürdürmek amacıyla bir aracı aracılığıyla Hamas'a ön genel ilkeleri ilettiğini bildirdi. Bu ilkeler arasında kapsamlı bir anlaşma önerisi de yer alıyor.  Netanyahu'nun yakın arkadaşı olan İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer'in bu hafta bazı görüşmeler için Washington'a gitmesi bekleniyor.

ABD’nin bu yeni adımı Trump'ın cuma gecesi ABD'nin Hamas ile ‘çok yoğun müzakereler’ yürüttüğünü ve Hamas'ın tüm rehineleri serbest bırakması gerektiğini söylemesinin ardından attı.

Trump’ın açıklamalarından bir gün önce ABD'nin Hamas ile ilişkilerinden sorumlu koordinatörü Bashar Bahbah televizyon ekranlarında bir açıklama yaptı. Bahbah, ABD'nin savaşı sona erdirmek ve Gazze'de tutulan tüm rehineleri serbest bırakmak için kapsamlı bir anlaşma hazırladığını doğruladı. Şarku’l Avsat’ın The Times of Israel’den aktardığına göre Witkoff perşembe günü Paris'te Katarlı yetkililerle ateşkes konusunu görüştü.

Öneri uyarınca, Gazze şehrinde devam eden askeri operasyonun durdurulması karşılığında, 48 rehine ve yaralı ile birlikte binlerce Filistinli mahkum anlaşmanın ilk gününde serbest bırakılacak. İsrail televizyon kanalları Kan 12 ve Kanal 13 pazar günü, Trump’ın önderliğinde savaşı sona erdirmek için acil müzakerelerin başlayacağını duyurdu.

Mısır Stratejik Araştırmalar Merkezi Direktörü Dr. Halid Ukkaşe, Mısır'ın Witkoff ile yaptığı son görüşmelerin ardından ABD'nin müzakere masasına geri dönmesiyle Trump'ın bu kez ciddi olduğunu düşünüyor. Washington'ın üçlü arabuluculukta kilit bir rol oynadığını belirten Dr. Ukkaşe, savaşı sona erdirmek için uluslararası baskıların artması ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarının birkaç hafta sonra başlayacak olması ve bu toplantılarda Filistin devletinin tanınması olasılığı göz önüne alındığında, Washington'ın bir anlaşma yoluyla savaşı sona erdirmekle daha fazla ilgilenebileceğini belirtti.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, Trump'ın ilk kez bu tür açıklamalarda ve tehditlerde bulunmadığını ve Hamas'ın, özellikle Washington'ın savaşı sona erdirme sözünü tutamadığı ve geçtiğimiz mart ayında İsrail'in ocak ayında varılan ateşkesi ihlal etmesine sessiz kaldığı Edan Alexander anlaşmasıyla ilgili krizin ardından, Trump'ın sözlerine güvenmediğini düşünüyor. Nazzal, anlaşmanın hayata geçmeyeceğini, özellikle de Netanyahu'nun rehineleri geri alıp İsrail'i tekrar savaşa sokmak için bir tuzak kuruyor gibi göründüğünü ifade etti.

Çatışmanın taraflarına gelince, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi, Hamas'ın uzlaşmaz tutumunu sürdüreceğini öngörürken, Trump'ın önerisini ciddi olarak değerlendireceğini açıkladı. Ancak Kanal 13, Hamas'ın öneriye ilişkin olumlu mesajlar gönderdiğini ve öneriyi kategorik olarak reddetmediğini vurguladı.

Bu arada İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, sosyal medya platformu X hesabından dün yaptığı bir paylaşımda, Hamas'ın teslim olmaması halinde yok edileceği tehdidinde bulunarak, bunun Hamas'a yönelik ‘son uyarı’ olduğunu belirten Trump'ın açıklamasını yineledi.

ık
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı Komutanı General Brad Cooper ile bir araya geldi (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Mısırlı ve Katarlı arabulucular ise Trump'ın açıklamalarına henüz yanıt vermediler. Ancak Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Kahire'de ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Brad Cooper ile yaptığı görüşmede, ‘acil ateşkes sağlanması amacıyla Mısır, ABD ve Katar tarafından yürütülen arabuluculuk çabalarının önemini’ vurguladı.

Dün Brezilya'da düzenlenen BRICS zirvesine telekonferans aracılığıyla katılan Sisi, Mısır'ın Gazze Şeridi’nde acil ateşkesin sağlanması, insani yardımın ulaştırılması ve rehinelerin ve tutukluların serbest bırakılması için yoğun çabalar sarf ettiğini ve Gazze Şeridi’nin yönetimi ve yeniden inşası için hazırlıkların başlaması konusunda çalışmalar yaptığını doğruladı.

Dr. Ukkaşe, Hamas'ın özellikle arabuluculardan Mısır’a yeni bir senaryoya kapıyı aralaması için baskı yaptığından, Hamas'ın yakın zamanda bir anlaşmayı kabul edebileceğine dair işaretler olduğunu düşünüyor. Dr. Ukkaşe’y göre Hamas, talep ettiği garantiler konusunda tavizler verdi ve bu gelişmeler çerçevesinde kısmi veya kapsamlı bir anlaşmanın yakında sağlanması bekleniyor.

Öte yandan Nazzal, Hamas'ın Trump'ın şartlarına yumuşak tavizlerle değil, özel çekincelerle yanıt vereceğini, çünkü tavizlerin son aşamasına geldiğini ve yeni bir tuzağa düşmek ya da en önemli ve güçlü kozlarını kaybetmek istemediğini düşünüyor. İsrail’in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaşı sürdüreceğine inanan Nazzal’a göre Hamas'ın Trump'ın önerisini reddetmesi beklendiğinden bu sadece bir örtbas ve gerilimi meşrulaştırma girişiminden ibaret kalıyor.

Yaklaşan bir sonraki aşamada kısmi veya kapsamlı bir anlaşma yapılmayacağını öngören Nazzal, Gazze'deki durumun ve orada yaşanan gelişmelerin bir sonraki aşamayı belirleyeceğini ve müzakere masasına giden yolu değil, bir anlaşmaya giden yolu açacağını vurguladı.


Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
TT

Tunus, Gazze'ye giden yardım filosuna ait bir teknenin İHA saldırısına uğradığı haberini yalanladı

Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)
Sidi Bou Said Limanı açıklarında Küresel Sumud Filosu gemilerinden biri (Reuters)

Tunus, bu sabaha karşı İspanya'dan Gazze'ye yola çıkan Küresel Sumud Filosu’nun başkent Tunus yakınlarında demirlemişken gemilerinden birinde bir insansız hava aracı (İHA) ile vurulduktan sonra yangın çıktığı iddiasının ‘gerçeği yansıtmadığını’ ve ‘düşmanca bir eylem veya dış saldırı olmadığını’ vurguladı.

Tunus Ulusal Muhafız Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ve Fransız Haber Ajansı AFP tarafından yayınlanan bir açıklamada, bazı sosyal medya sayfalarında bu geminin bir İHA tarafından hedef alındığına dair dolaşan haberlerin tamamen asılsız olduğu belirtildi.

Açıklamada ön soruşturmalara göre yangının nedeninin gemide bulunan can yeleklerinden birini tutuşturan çakmak veya sigara izmaritinden çıkan kıvılcım olduğu kaydedildi.

Açıklamada, ‘düşmanca bir eylem veya dışardan bir saldırı olmadığı’ vurgulandı.

Gazze'ye yardım ve aktivistleri taşıyan Küresel Sumud Filosu’nun, pazartesi gecesi ile salı sabahı gemilerinden birinin İHA saldırısına uğradığını ve gemide yangın çıktığını duyuruldu, ancak Tunus, bunu yalanladı.

İsrail’in Filistin topraklarına uyguladığı ablukayı kırmak amacıyla İspanya'nın Barselona kentinden yola çıkan filo, gemilerinden birinin Sidi Bou Said Limanı yakınlarında İHA ile vurulduğu ve bunun sonucunda gemide yangın çıktığınu duyurdu.

AFP muhabiri, geminin etrafını saran birkaç tekne gördüğünü, ancak yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Filo, yangın çıktığında teknede altı kişinin bulunduğunu, hepsinin de güvende ve sağlık durumlarının iyi olduğunu açıkladı.

Filo, teknenin maddi hasar gördüğünü de ekleyerek, Gazze'de ‘insani yardım koridoru açmak ve Filistin halkının devam eden katliamına son vermek için yürüttüğü görevi engellemeye yönelik saldırı eylemlerini’ kınadı.

Reuters muhabiri, olayın ardından Sidi Bou Said Limanı önünde onlarca kişinin toplandığını, Filistin bayrakları salladığını ve ‘Özgür Filistin’ sloganları attığını bildirdi.

hvh
Sidi Bou Said Limanı dışında Filistin bayrakları taşıyan protestocular (EPA)

Filoda insani yardım malzemeleri ve Filistin yanlısı aktivistler bulunuyor.

Filonun eylül ayı ortalarında Gazze'ye varması bekleniyor. İsrail, geçtiğimiz haziran ve temmuz aylarında bu girişime katılan aktivistlerin Filistin topraklarına deniz yoluyla yardım ulaştırma girişimlerini iki kez engellemişti.

Küresel Sumud Filosu, kendi internet sitesinde kendisini ‘hiçbir hükümet veya siyasi partiye bağlı olmayan bağımsız’ bir kuruluş olarak tanımlıyor.


Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
TT

Bin 800 sinemacıdan Gazze nedeniyle İsrail film kurumlarını boykot etme kararı

Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)
Film yıldızı Olivia Colman da bu isimler arasında yer alıyor (Reuters)

Aralarında Hollywood yıldızlarının da olduğu bin 800'den fazla sinema sanatçısı ve yapımcı dün, İsrail'in Filistinlilere karşı ihlallerinde suç ortağı olduklarına inandıkları İsrailli film şirketleriyle çalışmayacaklarına dair bir ortak bildiri yayınladı.

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne yönelik askeri saldırısı ve çocuklar da dahil olmak üzere açlık çeken Filistinlilerin görüntüleri küresel öfkeye yol açarken, Gazze'deki insani krizin kötüleşmesi üzerine bazı şirketler İsrail hükümetiyle olan bağları nedeniyle boykot ve protesto çağrılarıyla karşı karşıya kaldı.

Söz konusu ortak bildiride şu ifadeler yer aldı:

“Apartheid rejimi sürerken filmlerini Güney Afrika'da göstermeyi reddeden United Filmmakers Against Apartheid (Apartheid'a Karşı Birleşik Film Yapımcıları) örgütünden esinlenerek, Filistin halkına karşı soykırım ve apartheid suçuna ortak olan İsrail film kurumları (festivaller, sinemalar, yayıncılar ve yapım şirketleri dahil) ile çalışmayacağımızı, bu kurumların filmlerini göstermeyeceğimizi taahhüt ediyoruz.”

Ortak bildiride kimsenin İsraillilerle çalışmayı bırakmaya zorlanmadığını, aksine film endüstrisi çalışanlarını İsrail'in insan hakları ihlallerine ortak olan İsrail kurumlarıyla çalışmayı reddetmeye çağırdığını belirtildi.

İsrail film kurumlarının Filistinlilerin maruz kaldığı ihlalleri ‘gizlemeye veya haklı göstermeye’ katkıda bulunduğu belirtildi.

Reuters’ın aktardığına göre ortak bildiride İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin yasadışı olduğuna dair Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) geçtiğimiz yıl verdiği kararı ve İsrail ordusunun Gazze'ye yönelik saldırısının soykırıma eşdeğer olduğuna dair birçok insan hakları uzmanının ve araştırmacının değerlendirmelerine atıfta bulunuldu.

Ortak bildiride taahhütte bulunan aktörler arasında Olivia Colman, Emma Stone, Mark Ruffalo, Tilda Swinton, Riz Ahmed, Javier Bardem ve Cynthia Nixon da yer alıyor.

xcdfrgth
Mark Ruffalo (Ruetes)

İsrail hükümeti daha önce İsrail kurumlarını boykot etme çağrılarını ‘ayrımcılık’ olarak nitelendirerek reddetmişti.  İsrail, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas üyelerinin düzenlediği ve İsrail’in açıkladığı rakamlara göre bin 200 kişinin ölümüne ve 250'den fazla kişinin rehin alınmasına neden olan saldırının ardından Gazze'deki eylemlerinin ‘meşru müdafaa’ olduğunu söylüyor.

İsrail'in Gazze'ye düzenlediği saldırı on binlerce kişinin ölümüne, Gazze'nin tüm nüfusunun yerinden edilmesine ve kıtlığa neden oldu.

Geçtiğimiz hafta, geçen yıl Gazze'de İsrail güçleri tarafından öldürülen beş yaşındaki Filistinli küçük bir kızı anlatan ‘The Voice of Hind Rajab’ (Hİnd Receb’in sesi) filmi, Venedik Film Festivali'nde büyük beğeni topladı. Filmin yapımcıları arasında Brad Pitt ve Joaquin Phoenix yer alıyor.