Yapay zekanın röntgenden ırk tahmini yapabilmesi doktorları endişelendirdi

Bilgisayarın bunu nasıl yapabildiği bilinmiyor

Bilim insanları konu hakkındaki çalışmalarına devam edeceklerini açıkladı (Reuters)
Bilim insanları konu hakkındaki çalışmalarına devam edeceklerini açıkladı (Reuters)
TT

Yapay zekanın röntgenden ırk tahmini yapabilmesi doktorları endişelendirdi

Bilim insanları konu hakkındaki çalışmalarına devam edeceklerini açıkladı (Reuters)
Bilim insanları konu hakkındaki çalışmalarına devam edeceklerini açıkladı (Reuters)

Tıbbi amaçlı kullanılan yapay zekanın röntgen ve tomografi görüntülerle insanların ırklarını tahmin edebilmesi doktorları endişelendirdi.
Zira bilim insanları, bilgisayarın bunu nasıl yapabildiğini bilmiyor.
11 Mayıs'ta Lancet Digital Health'te yayımlanan çalışmada mamografi görüntüsü, göğüs röntgeni ve tomografi gibi görüntüleri kullanan makine öğrenim modelleri analiz edildi.
Araştırma ekibi ilk olarak yapa zeka sistemini söz konusu görüntülerle eğitti. Bunlarda hastaların ırkları da yazıyordu.
Daha sonra ırkların belirtilmediği görüntü kümeleri gösterildi.
Modellerin çoğunda yapay zeka sistemi, insanların ırkını yüzde 95 ile yüzde 99 arasında doğru tahmin etti.
Radyologlar aynı şekilde ırkı yüzde 50 doğrulukla belirleyebiliyor.
Uzmanlar, yapay zekanın bunu nasıl yapabildiğini bilmiyor. Ten rengini belirleyen pigment olan melaninle ilgisi olmasından şüpheleniliyor.
Araştırmacılar, sistemin daha koyu renklerin daha yüksek seviyede melanin içerdiğini tespit ettiğini ve bu bilgiyi ırk tahmin etmede kullanabileceğini söylüyor.
Vice haber sitesi bulguların “son derece endişe verici” olduğunu yazdı. Haberde, tıbbi algoritmaların farklı ırklardan hastalar için farklı sonuçlar verdiği önceki çalışmalar hatırlatıldı.
Örneğin Aralık 2021'de yayımlanan bir çalışma, siyah ve kadın hastaların, doğru tanı alan ihtimalinin daha düşük olduğunu ortaya koymuştu.
Araştırmacılar da ırkı doğru tahmin edip buna dayalı olarak farklı sonuçlar veren algoritmaların ortaya çıkmasından endişeleniyor.
Makalede şu ifadelere yer verildi:
"Tıbbi görüntü analizine dahil olan tüm geliştiricilerin, düzenleyicilerin ve kullanıcıların derin öğrenme modellerinin kullanımını son derece dikkatli bir şekilde düşünmelerini şiddetle tavsiye ediyoruz. Çünkü bu tür bilgiler tıbbi uygulamada var olan ırksal eşitsizlikleri sürdürmek veya daha da kötüleştirmek için kullanılabilir."
Araştırma ekibinden Marzyeh Ghassemi "Öğrencilerim bana bu makaledeki bazı sonuçları gösterdiğinde, aslında bunun bir hata olması gerektiğini düşündüm" diye konuştu.
Independent Türkçe, Vice, WTVR, Boston Globe



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe