Rus tümgeneralin Ukrayna’da öldürüldüğü iddia edildihttps://turkish.aawsat.com/home/article/3686886/rus-t%C3%BCmgeneralin-ukrayna%E2%80%99da-%C3%B6ld%C3%BCr%C3%BCld%C3%BC%C4%9F%C3%BC-iddia-edildi
Rus tümgeneralin Ukrayna’da öldürüldüğü iddia edildi
Rus askeri, Donetsk’te silahlı insansız hava aracı kullanmaya hazırlanıyor (AP)
Rus devlet medyasından bir muhabir, Ukrayna’nın doğusunda bir Rus tümgeneralin öldürüldüğünü açıkladı.
Muhabir Alexander Sladkov’un Telegram uygulaması üzerinde yaptığı açıklamada Tümgeneral Roman Kutuzov’un ne zaman ve nerede öldüğünü belirtmedi. Rusya Savunma Bakanlığı da konu hakkında açıklama yapmadı.
Rusya, hayatlarını kaybeden askerlerin sayısını devlet sırrı olarak görüyor. 24 Şubat’ta Ukrayna işgalinin başlamasından 25 Mart’a kadar geçen sürede bin 351 Rus askerinin öldüğü açıklanmıştı ancak Mart’tan bu yana yeni bir açıklama yapılmadı.
Mecdi, Filistin toprakları dışında Mısır'da yüzmeyi öğrendi ve derin dalış kursları aldı (Meryem Ebu Dakka/Independent Arabia)
İzzeddin Ebu Ayşe
Ampute yüzme antrenörü Mecdi et-Tatar, kesik bacağını koltuk değneğine dayalı bir şekilde öğrencilerine suya girmeden önce yapılması gereken kondisyon egzersizlerini anlattı ve bu egzersizleri havuza girmeye hazırlanan öğrencilerinin önünde bizzat uyguladı.
Çocuklar heyecanlandılar ve ampute antrenörleri Mecdi'yi taklit etmeye başladılar, bazen havaya atladılar, bazen ellerini daire şeklinde salladılar, bazen de hızla onun etrafında koştular.
Isınma egzersizlerinin önemi hakkındaki talimatlarını ve yüzerken kas gerginliği yaşamaları durumunda ne yapmaları gerektiğine dair tavsiyelerini dinlediler.
Eğitici mesajlar
Yüzme antrenörü Mecdi çocukların hazır olduğundan emin olduktan sonra huz kenarına ayakları suya değecek şekilde oturmalarını istedi ve tek ayağıyla havuzun nasıl hareket ettirileceğini uygulamalı olarak anlatmaya başladı.
Antrenörün ayakları arasından sular uçuşuyordu, çocuklar bunu görünce heyecanlandılar ve ona tekrar tekrar "daha iyisi" diye tezahürat yaptılar.
Roller hızla değişti ve Mecdi düdüğünü çaldı. Çocuklar egzersizi yapmaya Mecdi ise onları motive etmeye başladı:
Acele edin kahramanlar, bu sizin için iyi ve sizi boğulmaktan kurtaracak. Lütfen, suyun ayaklarınızın arasında uçuştuğunu görmek istiyorum.
Anternör bu şekilde öğrencilerini izliyordu.
Mecdi'nin çocukları eğitmesi uzun sürmedi, çünkü suya dokunmaya ve dalmaya istekli olduklarını biliyordu.
Ancak onların yüzmesine izin vermeden önce havuza yaklaştı, koltuk değneklerini çıkardı ve suya atladı.
Mecdi, "Kursiyerler eğitmenlerinin yanında kendilerini güvende ve profesyonel hissetmeliler. Ben sağ taraflı bir amputeyim, çocukların önünde anlattığım her adımı uygulamaya çalışıyorum. Sadece onlara öğretmek değil, onlara bir mesaj da veriyorum; bunlardan ilki, engelli olmama rağmen bana güvenmeleri ve havuza girerken endişelenmemeleri. İkincisi onlara rol model oluyorum çünkü yaralanmalar herhangi bir aktiviteye katılmak için güçlü bir motivasyon olmaya devam etmektedir ve engelli grup için bir engel teşkil etmemektedir" dedi.
Mecdi 9 yaşındayken bir araba kazası geçirdi ve doktorlar sağ ayağını kurtaramadı. O zamanlar sağlıklı seçenek bacağının kesilmesiydi ve o zamandan beri 42 yaşına kadar bu şekilde tek ayakla yaşıyor.
Çocukluğunda yüzme konusunda iyi olmayan Mecdi, ancak toplumda seçkin bir insan olmak ve kendine has meziyetler taşımak için yüzmeyi öğrenip ustalaştı.
Mecdi, "Bu, benim kendim için koyduğum bir meydan okumaydı. Ya hedeflerimi gerçekleştirecek ve bu alanda mükemmel olacaktım ya da zayıf biri olup engelliliğe teslim olacaktım. Bugün Gazze'deki tek ampute yüzme antrenörü benim" dedi.
Mecdi'nin yolu kolay değildi. Aksine, özellikle ampute olduğu için birçok zorlukla karşılaştı. Yüzme öğrenirken başlangıcında çok acı çektiğini şu sözlerle anlattı:
Bu spor tam uzuvlara sahip sağlıklı bir kişinin büyük bir esneklikle suda alt uzuvlarını koordineli bir şekilde kullanarak hareket etmesini gerektiriyor. Ama benim durumumda bu iki kat çaba gerektiriyor.
Mecdi'nin ayağının kesilmesi nedeniyle yüzmeyi öğrenmek için yapması gerekenler arasında, ayak tabanındaki kasları güçlendirmek ve dalabilmek için ağırlık kaldırmak, özellikle de ayak egzersizleri yapmak vardı.
Suya dalma tutkusundan dolayı "Filistin Yüzme Okulu" adında bir okul kurdu (Meryem Ebu Dakka/Independent Arabia)
Mecdi, "Bu başarının elde edilmesinde ve engellerin aşılmasında psikolojik faktör önemli bir rol oynamaktadır" diye konuştu.
Mecdi sözlerini şöyle sürdürdü:
Yüzmeyi öğrenmede zorlukların üstesinden gelmek için net ve sağlam bir vizyon belirledim ve kararlılığımı itici gücüm olarak gördüm. Engelliliğin, hedeflere ve mükemmelliğe ulaşma yolunda engel olmadığını fark ettim. Tek ayak benim yeteneklerimi sınırlamıyor. Bu yüzden yüzme sporunda istediğimi elde edebildim.
Havuzda
Filistin toprakları dışında Mısır'da yüzme öğrenen ve derin dalış dersleri alan Mecdi, Dubai'de de yüzme eğitimi ve Almanya'da yüzme eğitmenliği sertifikası aldı.
Bu sporda yetkin bir nesil yetiştirmeyi arzulayan Mecdi, kararlılığı ve güçlü iradesi sayesinde becerilerini çocuklara aktarmak için Gazze'ye döndü.
Mecdi, suya dalan bir balık gibi havuza girdi. Tek ayağı onu iterken ellerini hareket ettirdi ve çocuklar da hemen onu takip etti.
Mecdi, "Çocukları eğittiğimde mutlu oluyorum. Onlara sevgiyle öğretiyorum ve onlara güven veriyorum. Onlara sanki babalarıymışım gibi davranıyorum. Bu çocukların yüzmeyi öğrenmelerine yardımcı oluyor" dedi.
Mecdi, yüzme antrenörlüğü mesleğini çocuklara adadı çünkü onlarla ilgilenmeyi seviyor (Meryem Ebu Dakka/Independent Arabia)
Hobisini çok seven ve aynı zamanda bu konuda profesyonel olan Mecdi, suya dalmaya olan tutkusundan dolayı "Filistin Yüzme Okulu" adında bir okul kurdu.
Yüzme sporunu çocuklar ve yetişkinler arasında yaygınlaştırmayı hedefleyen ampute yüzme antrenörü bu hobinin psikolojik yükleri ve stresi azalttığını söyledi.
Engelli bireylerin becerileri
Yüzme antrenörlüğü görevini çocuklara adayan Mecdi, onlarla ilgilenmeyi çok seviyor. Bu yaz sezonunda her biri yaklaşık 20 çocuktan oluşan 5 gruba eğitim vermeye devam ediyor.
Mecdi gençlerle ilgilenmenin, bilginin bu çağa uygun şekilde aktarılmasında yüksek beceriler gerektirdiğini söyledi.
Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin listesine göre Gazze'de bin 900 ampute kişi bulunuyor. Bunların 600'ü İsrail'le yaşanan savaşta uzuvlarını kaybetmiş, geri kalanlar ise çeşitli kazalara maruz kalmış.
Engelliler Derneği Direktörü Meyser eş-Şakra, Gazze'deki tüm ampütelerin spor becerilerinde üst düzeyde yetkinliğe sahip olduğunu, bazılarının uluslararası başarılara imza attığını, bunun da onların toplumun aktif bir parçası olduklarını gösterdiğini söylüyor.
Şakra, "Gazze'deki zor koşullara rağmen engellilik haliyle mücadele edebiliyorlar. Bu grup, özellikle kanunla güvence altına alınan hakları konusunda ihmal ve dışlanmayla karşı karşıya kalıyor" dedi.
Independent Arabia - Independent Türkçe
Tahran: Mısır ve İran dışişleri bakanlarının görüşmesi ilişkilerin gidişatında 'yeni bir ufuk' açtıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561486-tahran-m%C4%B1s%C4%B1r-ve-i%CC%87ran-d%C4%B1%C5%9Fi%C5%9Fleri-bakanlar%C4%B1n%C4%B1n-g%C3%B6r%C3%BC%C5%9Fmesi-ili%C5%9Fkilerin-gidi%C5%9Fat%C4%B1nda
Tahran: Mısır ve İran dışişleri bakanlarının görüşmesi ilişkilerin gidişatında 'yeni bir ufuk' açtı
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kenani (AFP arşivi)
İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İran Dışişleri Bakanı Emir Hüseyin Abdullahiyan ve Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri'nin New York'ta yaptığı görüşmenin iki ülke arasındaki ilişkilerde 'yeni bir ufuk' açtığını söyledi.
IRNA haber ajansı, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Nasır Kenani'nin, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantılarının oturum aralarında gerçekleştirilen toplantının 'çok iyi ve olumlu' olduğunu söylediğini aktardı.
Kenani, Şukri ile Abdullahiyan arasındaki görüşmenin 'iki ülke arasındaki ilişkilerde ve İran ile komşuları arasındaki bölgesel ilişkilerdeki olumlu eğilim çerçevesinde yeni bir gelişmeyi' temsil ettiğini belirtti.
UNHCR’nin ‘konut tasdik belgesi’ Lübnan’da tartışmalara yol açtı
Lübnanlı yetkililer ve Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), yerinden edilmiş Suriyeli bir kadına UNHCR tarafından yasalara aykırı olarak verildiği söylenen ‘konut tasdik belgesi’ hakkında sosyal medyada çıkan tartışmaları dindirmeye çalıştılar. Daha sonra bunun, UNHCR ile Kamu Güvenliği arasında, ülkede kayıtlı mültecilerin yasal ikamet edinmesini düzenlemek için 2016 yılında uygulamaya konan bir ‘protokolün’ parçası olduğu ortaya çıktı.
Geçtiğimiz haftalarda binlerce Suriyelinin kaçak yollardan Lübnan’a yoğun bir şekilde akın etmesi ve Lübnanlıların yerinden edilmiş Suriyelilerin ülkelerine geri dönmesi yönündeki talepleri ışığında, çarşamba günü Lübnan’da yayılan ve milletvekillerinin hesaplarından paylaştığı belge, Lübnanlıların Suriyeli mülteci krizine karşı endişelerini artırdı.
Güçlü Cumhuriyet Bloğu (Lübnan Kuvvetleri) üyesi milletvekili Razi el-Hac, X platformundan (eski adıyla Twitter) belgeyi paylaşarak şu ifadeleri kullandı:
“Lübnan’da UNHCR ofisine sığınma başvurusunda bulunanlarla ilgili 9 Eylül 2003 tarihli mutabakat zaptının hükümleri, bu ofise konut tasdiki belgesi çıkarma ve verme yetkisi vermemektedir. Bu, Lübnan kanunları tarafından bu yetkinin verildiği idari makamların yetkisi dahilinde kalmaktadır ve Lübnan topraklarında otorite ve ayrıcalıkların uygulanmasının işaretlerinden biridir.”
Hac “Dolayısıyla bu tür belgelerin verilmesi hukukun ve ulusal egemenliğin açık bir ihlali sayılmaktadır. Bu nedenle İçişleri ve Belediyeler Bakanı Bessam el-Mevlevi ve Kamu Güvenliği Genel Müdürü Tümgeneral İlyas el-Beyseri ile temasa geçtim. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınmasını ve hukuki değeri olmayan bu evrakların hiçbir resmi veya özel makam nezdinde kullanılmasına izin verilmemesini talep ettim” dedi.
Hizbullah, UNHCR’yi hedef alıyor
Aynı bağlamda, Direnişe Sadakat Bloğu’nun (Hizbullah) üyesi milletvekili İbrahim el-Musevi, “UNHCR’nin Lübnan egemenliğine saldırdığını ve yerinden edilmiş Suriyelilere konut tasdik belgeleri verdiğini” söyledi. Musevi “Ülkeye ve halkına karşı yapılan bu ciddi ihlali kınamakla yetinmemeli. UNHCR’ye karşı ivedilikle caydırıcı tedbirlerin alınması ve yerinden edilmiş kişilerin akışının durdurulup geri dönüşlerinin başlatılması için egemen, resmi ve ulusal bir karar alınması yönünde ciddi bir girişimde bulunulması gerek” şeklinde konuştu.
Suriyeli mülteciler meselesini takip eden Lübnanlı kaynakların söylediğine göre, milletvekillerinin katılımıyla gerçekleşen geniş sanal etkileşime rağmen belgenin yeni olmadığı ve 2016’dan bu yana yürürlükte olan bir ‘protokol’ ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Kaynaklar bunun “daha önce koordine edildiğini” ve amacının “2011-2015 yılları arasında ülkeye gelen mültecilerin hukuki statüsünü düzenlemek” olduğunu belirttiler.
Konut tasdik belgeleri, 2016 yılından bu yana mültecilerin ikametinin yenilenmesi amacıyla UNHCR tarafından veriliyor ve belgenin üst kısmında QR kodları bulunuyor. Belgede geçen bilgilerin doğruluğunu teyit etmek amacıyla kodlar yalnızca Lübnan Kamu Güvenliği tarafından okunup başka herhangi bir tarafça okunamıyor.
Öte yandan UNHCR, konut tasdik belgesinin, mültecilerin Lübnan’da yasal oturma izni alabilmeleri ve daha sonra çocuklarını okula yazdırma gibi temel hizmetlerden yararlanabilmeleri için gerekli bir belge olduğunu belirtti. Beyrut’taki UNHCR kaynaklarının Şarku’l Avsat’a verdiği röportaja göre Lübnanlı yetkililerle yapılan anlaşma uyarınca ve onların desteğiyle “UNHCR mültecilere bu konut tasdik belgesini sağlıyor. Bu, yıllardır uygulanan ve Lübnanlı yetkililerle iş birliği içinde yürütülen bir rutin”.
Konut tasdik belgeleri genellikle bölgelerde bulunan muhtarlar tarafından çıkarılıyor. Kamu Güvenliği ile yürürlükte olan ‘protokol’e göre bu, UNHCR’ın mülteci kartına sahip olanlarla sınırlıyken, çalışma izni, eğitim izni veya ayrıcalıklı ikamet izni sahibi diğer Suriyelilerin yaşadıkları bölgedeki muhtarlardan konut tasdik belgesi almaları gerekiyor.
UNHCR, Lübnan devletinin talebi üzerine 2015 yılında Suriyelilerin Lübnan’daki kayıtlarını durdurmuştu. Bu, belirlenen tarihten sonra giriş yapan kişilerin hepsinin BM belgelerine sahip olmadığı, ikametlerinin yasal sayılmadığı ve UNHCR’den yardım alamadıkları anlamına geliyor. UNHCR listelerinde kayıtlı mültecilerin sayısı, son yıllarda bazılarının Suriye’ye geri dönmesi veya üçüncü bir sığınma yerine yerleştirilmesi nedeniyle azaldı.
Şarku’l Avsat’a konuşan Lübnan güvenlik kaynaklarına göre, kayıtlı kişi sayısındaki düşüşün ışığında Lübnan siyasi güçleri, savaşın başlangıcından bu yana Lübnan’a sığınan 1,5 milyondan fazla Suriyeli olduğunu ve son haftalarda ekonomik nedenlerle ya da Lübnan’dan deniz yoluyla Avrupa ülkelerine kaçmak için mülteci akınının devam ettiğini söylüyor. Yetkililer bu mülteci dalgasını durdurmak için sınır geçişlerinde ve kaçakçılık güzergahlarında güvenlik önlemleri alıyor. Lübnan ordusu dün yaptığı açıklamada, kara sınırından insan kaçakçılığı ve yasadışı sızma faaliyetleriyle mücadele kapsamında ordu birliklerinin bu hafta içinde farklı tarihlerde Lübnan-Suriye sınırında yaklaşık bin Suriyelinin sızma girişimlerini engellediklerini duyurdu.
Lübnan her fırsatta, ülkeye aldığı mülteciler için uluslararası destek ve yerinden edilmiş Suriyelilerin geri dönüşü için uluslararası yardım talep etmekten vazgeçmiyor. Lübnan Geçici Hükümetinin Başbakanı Necip Mikati, New York’ta UNHCR Komiseri Filippo Grandi ile bir araya gelerek, Suriyeli mülteci krizine ilişkin Lübnan ile UNHCR arasındaki mevcut iş birliğini tartıştı.
Öte yandan Lübnan Dışişleri Bakanı Abdullah Buhabib, New York’ta Kıbrıs Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos ile bir araya geldi. Söz konusu görüşmede taraflar “yerinden edilmiş kişiler konusunda iş birliği yapılması için en iyi yolları” tartıştılar. İki bakan “mültecilerin ana vatanlarında sürdürülebilir çözümler bulunması gerekliliği konusunda aynı fikirdeydi”.
Buhabib ayrıca Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Bessam es-Sabbağ ile de bir toplantı yaparak, Suriye’ye yapmayı planladığı ziyaretin hazırlıklarının yanı sıra, uygun maddi ve kalkınma koşullarının sağlanmasıyla birlikte yerinden edilmiş kişilerin ülkelerine geri dönmesine nasıl yardım edilebileceğini görüştü.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, ülkede sürdürülebilir barışın sağlanması çağrısı yaptıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561401-yemen-ba%C5%9Fkanl%C4%B1k-konseyi-ba%C5%9Fkan%C4%B1-%C3%BClkede-s%C3%BCrd%C3%BCr%C3%BClebilir-bar%C4%B1%C5%9F%C4%B1n-sa%C4%9Flanmas%C4%B1
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı, ülkede sürdürülebilir barışın sağlanması çağrısı yaptı
(AA)
Alimi, ABD'nin New York kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu'nda konuştu.
Uluslararası toplumun Yemen'in egemenliği ve toprak bütünlüğüne desteğinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Alimi, Yemen'de barışa yönelik çabalara değindi.
Alimi, "Suudi Arabistan ve Umman Sultanlığı'nın övgüye değer çabalarını sürdürmesiyle Husilerin uluslararası, bölgesel irade ve halk iradesine boyun eğmesine yönelik umutlar tazeleniyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Ayrımcılık ve dışlama" olmaması talebinde bulunan Alimi, sürdürülebilir barışın sağlanması çağrısı yaptı.
Alimi, istenen barışın, "Yemenlilerin hak ve özgürlüklerini koruyan, vatandaşlar arasında eşitlik, Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleriyle iyi komşuluk ilişkileri ve ortak çıkarlar oluşturulmasını sağlayan kurumlardan oluşan bir devlet inşa etme gücünü" kapsadığını söyledi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, 14 Eylül'de ateşkes ve siyasi çözüm görüşmelerini tamamlamak üzere Husileri Riyad'a davet etmişti.
Riyad'ın davetini kabul eden Husi heyeti, 5 gün süren görüşmelerinin ardından 19 Eylül'de Riyad'dan ayrılmıştı.
Böylece, Yemen'de iç savaşın başlamasından bu yana ilk kez Husi bir heyet Suudi Arabistan'ı ziyaret etmişti.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan, Husi heyetin Riyad temaslarına ilişkin dün yapılan açıklamada, "Yemen'deki barış sürecini destekleyecek bir yol haritası oluşturulmasına yönelik gerçekleştirilen görüşmelerin olumlu sonuçlarının memnuniyetle karşılandığı" ifade edilmişti.
Husilerin Sözcüsü Muhammed Abdusselam da, X sosyal medya platformundan yaptığı açıklamada, heyetin Riyad'a varır varmaz Suudi tarafıyla kapsamlı toplantılar yaptığını ve bu toplantılarda önceki turda ortaya çıkan anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için bazı seçenekleri ve alternatifleri konuştuklarını belirtmişti.
Fas, ülkeye turist olarak giren 2 Fransız gazeteciyi sınır dışı ettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561376-fas-%C3%BClkeye-turist-olarak-giren-2-frans%C4%B1z-gazeteciyi-s%C4%B1n%C4%B1r-d%C4%B1%C5%9F%C4%B1-etti
Fas, ülkeye turist olarak giren 2 Fransız gazeteciyi sınır dışı etti
Hükümet Sözcüsü Mustafa Baytas, kabine toplantısının akabinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Baytas, 2 Fransız gazetecinin ülkeye turist olarak girdiğini, mesleklerine dair beyanda bulunmadığını ve izin almadığını söyledi.
Baytas, söz konusu gazetecilerin, kanun gereği, ülkelerine geri gönderilmelerinin olağan olduğunu belirtti.
Hükümet Sözcüsü ayrıca Fransız gazeteciler tarafından Fas'ta yaşanan depremle ilgili yapılan bazı haberlerin objektif olmadığını ancak hiç birinin herhangi bir baskıya maruz kalmadığını sözlerine ekledi.
Fas'tan deprem haberleri nedeniyle Fransız basınına tepki
Fas Ulusal Basın Konseyi, 20 Eylül'de yaptığı açıklamada, Fas'ta meydana gelen depreme ilişkin haberlerinde ihlaller gözlemlediği Fransız "Charlie Hebdo" dergisi ve "Liberation" gazetesi hakkında şikayette bulunduğunu duyurmuştu.
Konsey, depremi haberleştirmek için ülkede 78'i Fransız 312 yabancı gazetecinin görev yaptığını ve hepsinin gerekli akreditasyonu aldığını kaydetmişti.
Fransız "Liberation" gazetesinde 11 Eylül'de, Fas Kralı 6. Muhammed'in Fransa'nın yardım teklifine yanıt vermemesine atıfla "Şahsen ben hiçbir şey hissetmedim" yazılı bir karikatür yayımlanmıştı. Gazetenin aynı tarihli ilk sayfasında ağlayan Faslı bir depremzedenin fotoğrafının yanında sanki onun ağzından veriliyormuşçasına "Burada sessizce ölüyoruz" şeklinde bir başlık kullanılmıştı.
Fas İçişleri Bakanlığı, son verilere göre depremde can kaybının 2 bin 946, yaralı sayısının 6 bin 125 olduğunu duyurmuştu.
Hartum’da İHA savaşı tırmanırken, ordu komutanlığı çevresinde çatışmalar yaşanıyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561281-hartum%E2%80%99da-i%CC%87ha-sava%C5%9F%C4%B1-t%C4%B1rman%C4%B1rken-ordu-komutanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1-%C3%A7evresinde-%C3%A7at%C4%B1%C5%9Fmalar
Hartum’da İHA savaşı tırmanırken, ordu komutanlığı çevresinde çatışmalar yaşanıyor
Burhan, BM Genel Kurulu oturumu sırasında (Sudan Egemenlik Konseyi Medya Ofisi’nin Facebook hesabı)
Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün kesintisiz bir şekilde altıncı gün de başkent Hartum’un merkezindeki Sudan Ordusu Genel Komutanlık karargâhını hedef alırken, kentin güneyinde, özellikle Zırhlı Birlikler Komutanlığı çevresinde iki taraf arasında ağır, hafif silahlar ve insansız hava araçlarıyla (İHA) şiddetli çatışmalar yaşanıyor.
Başkentin çeşitli bölgelerinde ordunun HDK mevzilerine yönelik İHA saldırıları arttı. Her iki taraf da geçen ay Zırhlı Birlikler karargâhı çevresindeki çatışmalarda İHA’ları yoğun bir şekilde kullandı.
Şarku’l Avsat’ın ulaştığı görgü tanıkları, ordu karargâhına yapılan top atışlarının güçlü patlamalara yol açtığını ve karargâhtan yoğun dumanların yükseldiğini söyledi. HDK, komuta karargahını kontrol altına almak için saldırılarını yoğunlaştırırken, ordu, askeri uçak ve İHA’larla direniyor.
Öte yandan Dr. Abdullah Hamduk hükümetinin eski siyasi merkezi olan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) Merkez Konseyi, daha önce çatışmanın iki tarafı arasındaki müzakerelere ev sahipliği yapan Cidde Platformu’nu değerlendirerek bunun “Sudan krizini çözmek için en ideal seçenek” olduğunu belirtti. ÖDBG Sözcüsü Ammar Hammuda, Cidde Platformu için “Uzun yol kat etmiş, birçok bölgesel gücün yanı sıra uluslararası güçlerin de desteğini kazanmış bir platformdur ve yeni platform arayışlarından daha iyidir” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail ordusu Golan Tepeleri'nde Suriye rejimine ait geçici yapıları vurduhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561266-i%CC%87srail-ordusu-golan-tepelerinde-suriye-rejimine-ait-ge%C3%A7ici-yap%C4%B1lar%C4%B1-vurdu
İsrail ordusu Golan Tepeleri'nde Suriye rejimine ait geçici yapıları vurdu
Gazze Şeridi sınırında bir İsrail tankı (arşiv - Reuters)
İsrail ordusu, işgal altındaki Golan Tepeleri yakınlarındaki Suriye rejimine ait iki geçici yapıyı tankla vurduklarını açıkladı.
İsrail Ordu Sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre, Golan Tepeleri'nde İsrail ve Suriye arasında 1974'te imzalanan ateşkes anlaşmasını ihlal ettiği savunulan Suriye rejimine ait iki geçici yapı dün tespit edildi.
İsrail ordusuna ait tanklar iki yapıyı bugün vurdu. İsrail ordusu, Suriye rejimini, "topraklarında yaşanan her türlü olaydan sorumlu tutarak İsrail'in egemenliğine karşı bir ihlali kabul etmeyeceğini" açıkladı.
İsrail ve Suriye, "1973 Arap-İsrail Savaşı" veya "Yom Kippur Savaşı" olarak bilinen çatışmayı sonlandıran ateşkes anlaşmasını 1974'te imzalamıştı.
Sudan HDK Komutanı: Ordu, benzeri görülmemiş bir yıkıma neden olan bir savaşı ateşledihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4561251-sudan-hdk-komutan%C4%B1-ordu-benzeri-g%C3%B6r%C3%BClmemi%C5%9F-bir-y%C4%B1k%C4%B1ma-neden-olan-bir-sava%C5%9F%C4%B1
Sudan HDK Komutanı: Ordu, benzeri görülmemiş bir yıkıma neden olan bir savaşı ateşledi
19 Şubat’ta HDK Komutanı Hamideti (Reuters)
Sudan’daki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) dün (Çarşamba) yaptığı açıklamada, nisan ayının ortasından beri devam eden savaşı ateşleyenlerin Silahlı Kuvvetler olduğunu ve siyasi süreci baltalamak istediklerini söyledi.
Hamideti, Birleşmiş Milletler’e (BM) hitaben yaptığı konuşma olarak tanımladığı bir video kaydında, “Ordu bize saldırdıktan sonra kendimizi savunmaktan başka seçeneğimiz yoktu” dedi.
Hamideti savaşın Sudan’da, özellikle de Hartum’da “benzeri görülmemiş” yıkıma yol açarken, Darfur’da da bir insani kriz yarattığını belirtti.
Suudi Arabistan’ın Cidde’de ev sahipliği yaptığı müzakerelere ekibinin “içten bir şekilde” katıldığını ve savaşı durdurmak için uzun vadeli bir ateşkese varmayı ve adil seçimlere dayalı sivil demokratik bir hükümet kurmayı içeren bir vizyon önerdiğine dikkat çekti.
Sudan’a komşu ülkelerden savaşın durdurulması yol haritasıhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4560856-sudan%E2%80%99-kom%C5%9Fu-%C3%BClkelerden-sava%C5%9F%C4%B1n-durdurulmas%C4%B1-yol-haritas%C4%B1
Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Sudan’a komşu ülkelerden savaşın durdurulması yol haritası
Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı, Mısır'ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonunun New York'taki merkezinde gerçekleşti. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Sudan'ın komşu ülkeleri, ülkedeki savaşı durdurmak için siyasi, güvenlik ve insani boyutları da kapsayan bir yol haritası oluşturduklarını duyurdu. Açıklamada yol haritasının, Sudan’ın egemenliğine saygı ve istikrarı sağlayacak şekilde uygulamaya başlandığı vurgulandı.
Mısır, Çad, Orta Afrika, Etiyopya, Eritre, Libya ve Güney Sudan’dan oluşan Sudan'a komşu ülkelerin dışişleri bakanlarının ikinci toplantısı dün Mısır’ın New York'taki Birleşmiş Milletler’in genel merkezinde gerçekleşti. Toplantıya Arap Birliği ve Avrupa Birliği temsilcileri de katılım sağladı. Toplantı, Kahire'nin temmuz ayı ortasında ev sahipliği yaptığı Sudan'a Komşu Ülkeler Zirvesi çerçevesi, geçtiğimiz yıl 7 Ağustos'ta Encemine’de yapılan ilk bakanlar toplantısında yayınlanan açıklamanın uygulanması kapsamında gerçekleşti.
Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre ikinci toplantıda, Encemine toplantısı sırasında geliştirilen ‘yol haritasının’ benimsenmesi, Sudan'ın komşu ülkelerinin mevcut krizle başa çıkmak için siyasi, güvenlik ve insani boyutları içeren özel önlemlerin alınmasına yönelik ortak çabalar yoluyla toplantı sonrası alınan kararların hükümlerinin uygulanması, istikrarın sağlanması ve Sudan'ın egemenliğine saygı gösterilmesi konuları ele alındı.
Geçtiğimiz temmuz ayında Kahire'de düzenlenen Sudan’a Komşu Ülkeler Zirvesi’ne katılanların çektirdiği grup fotoğrafı. (Mısır cumhurbaşkanlığı)
Toplantıda Sudan'a komşu ülkelerin krizi çözme çabaları, Sudan'daki çeşitli taraflarla temasları ve komşu ülkeler ile Sudan'daki krize yönelik diğer mekanizmalar arasındaki mevcut koordinasyon gözden geçirildi. Ayrıca istişareler yapılarak bir sonraki aşamadaki eylem öncelikleri konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. Diğer yandan Sudan'da sürdürülebilir bir ateşkese ulaşmak için pratik önlemlerin alınması, sayıları giderek artan Sudanlıya ev sahipliği yapan komşu ülkelere gerekli desteğin sağlanması da dahil olmak üzere insani duruma müdahale etmek için uluslararası çabaları yoğunlaştırmaya yönelik fikir birliğine varıldı. Dışişleri bakanları, uygulanan yol haritasını değerlendirmek üzere, diplomatik kanallar aracılığıyla üzerinde anlaşmaya varılacak üçüncü bakanlar toplantısının yakın bir tarihte Kahire'de düzenleneceğini duyurdu.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri salı günü New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Yardım Koordinatörü Martin Griffiths ile yaptığı görüşmede, Sudan krizini ve bunun Sudan ve komşu ülkelerdeki insani durum üzerindeki yansımalarını ele aldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Ebu Zeyd'in aktardığına göre Şükri krizin başlangıcından bu yana Mısır'ın Sudanlı kardeşlere insani yardım sağlama çabalarını gözden geçirirken, ülkesinin yaklaşık 58 ülkeden 9 milyondan fazla göçmen ve mülteciye ev sahipliği yapmanın yanı sıra 300 binden fazla Sudanlıyı da kabul ettiğini bildirdi.
Sözcü, Griffiths’in, Mısır’ın Sudan halkına insani destek sağlama konusundaki kararlılığına dikkat çekerek ‘Mısır'ın krizi çözme ve Sudan'ın birliğini, güvenliğini ve halkının refahını koruma yönündeki çabalarını’ övdüğünü bildirdi. Zeyd, toplantıda Sudan'dan komşu ülkelere gelenlerin gıda, sağlık, kalkınma ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması için uluslararası desteğin harekete geçirilmesinin önemi vurguladı.
Şükri, Sudan ve bölgede geçtiğimiz haziran ayında, insani müdahale çalışmalarını desteklemek için açıklanan 1,5 milyar dolarlık mali yardım taahhüdü ve bakanlar toplantısında üzerinde anlaşılan başlıkların uygulanması çağrısında bulundu. Ayrıca Sudan'ın 2,6 milyar dolara ihtiyacı olduğu yönünde uluslararası alanda yapılan tahminlere rağmen, bu meblağın yüzde 30'una denk gelen, yalnızca 761 milyon doların mevcut olduğuna dikkat çekti.
Libya Ulusal Ordusu: Uluslararası kurtarma ekiplerinin Derne’deki çalışmaları devam ediyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/4560491-libya-ulusal-ordusu-uluslararas%C4%B1-kurtarma-ekiplerinin-derne%E2%80%99deki-%C3%A7al%C4%B1%C5%9Fmalar%C4%B1
Libya Ulusal Ordusu: Uluslararası kurtarma ekiplerinin Derne’deki çalışmaları devam ediyor
Etkilenen bölgeleri desteklemek için Trablus’ta dörtlü toplantı (Başkanlık Konseyi)
Mareşal Halife Hafter liderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO), uluslararası kurtarma ekiplerinin felakete uğrayan Derne şehrindeki çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Ayrıca uluslararası kuruluşların ve Batı medyasının bazı temsilcilerinin engellendiklerini ve kendilerinden şehri terk etmelerinin istendiğini belirtmesine rağmen Hafter, hiçbir medya unsurunun bölgeden uzaklaştırılmadığını belirtti. Başkanlık Konseyi ise zarar gören bölgelere mali destek konusunu görüştü.
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA), Daniel Fırtınası’nın ardından Libya’da yaşanan felaketin boyutunu tahmin etmenin hâlâ mümkün olmadığını açıkladı. Libya’da arama kurtarma çalışmaları devam ederken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) hastanelerde 400’den fazlası göçmen olmak üzere yaklaşık 4 bin ölüm kaydettiğine dair raporlar aldığını belirtti. Rapora göre fırtına nedeniyle selden etkilenen bölgelerde yaklaşık 37 bin kişi yerinden edildi.
Yardım ve kurtarma ekipleri, Derne’nin yıkıntıları arasında hayatta kalanları aramaya devam ediyor (Reuters)
Ancak Hafter’in sözcüsü Tümgeneral Ahmed el-Mismari, salı akşamı Bingazi şehrinde düzenlediği basın toplantısında, kurbanlara ilişkin belgelenen resmi istatistiklerin 3 bin 332 kişinin öldüğünü doğruladığını söyledi. Mismari, “Kimliği belirlenmeden gömülen cesetler var. Kayıplar olabilir. Diğerlerinin cesetleri ise sel nedeniyle onlarca kilometre sürüklendi” dedi. Green Mountain Operasyon Odası’na 35 kayıp ihbarı yapıldığını söyleyen Mismari, sel nedeniyle Derne şehir merkezinin deniz suları altında kaldığına dikkati çekti. Ahmed el-Mismari, yalan söyleme ve milli birliği bozmaya yönelik girişimlerin olduğunu belirtirken, bu felaketin, ülkenin her yerinden vatandaşların katıldığı büyük bir ulusal ses oluşturduğunu vurguladı.
Öte yandan 166. Misrata Taburu Komutanı Muhammed el-Hussan, Batı bölgesindeki bölüklerin şu anda ülkenin doğusunda bulunduğunu ve orada temizlik, elektrik ve diğer konularda çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi. Arama kurtarma faaliyetlerine ve cesetlerin doğrudan çıkarılması çalışmalarına 10 binin üzerinde astsubay ve askerin katıldığına dikkati çeken Mismari, “Felaketin ardından hava, deniz ve kara kuvvetlerinden tüm askeri birlikler görevlendirildi” dedi. Ordu komutanlığının, maddi ve ayni yardımların alınması ve dağıtılması görevini, malzeme ve ayni yardımların alınıp dağıtılması ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması amacıyla karargâhını Sirte’de kuran Libya Kızılayı’na devrettiğini ifade etti.
Öte yandan ordu medya bölümü, yerel ve uluslararası kurtarma ekiplerinin, yıkılan evlerin enkazını kaldırmak, yolları açmak ve bölgedeki tüm şehirlere gıda, tıbbi ve insani yardım malzemeleri ulaştırmak için çalışan ordu birimleriyle birlikte arama ve kurtarma operasyonlarını sürdürdüğünü açıkladı.
Ordunun güvenlik birimleri, Mareşal Hafter’in oğlu Genelkurmay Başkanı Halid’in, Mısır kurtarma ekiplerinin Derne şehrindeki karargâhını ziyaret ettiği açıklandı.
Öte yandan Ulusal Güvenlik Otoritesi, şehirde arama kurtarma çalışmalarına katılan ekiplerin görevlerini ‘mükemmel’ bir şekilde tamamlayarak dün dönüş yolculuğuna başladığını dile getirdi. Şehir genelinde iletişimin kesildiğine dikkat çekilirken, Hava Ambulans Servisi Genel Müdürü ise yabancı kurtarma ekiplerinin Derne’den ayrıldığı iddialarını yalanladı. Arama çalışmalarının devam ettiğini, can kurtarma ve enkaz altından ceset çıkarma çalışmalarının sürdüğünü vurgulayan Genel Müdür, kuruluşun kolaylıklar sağlama ve mevcut ekiplere destek verme konusunda çalışmalarını sürdürdüğüne dikkati çekti.
Ancak OCHA Sözcüsü Nacva Mekki, Libyalı yetkililerin, ülkede yaşanan en kötü doğal felaketin etkileriyle yüzleşmek için şehre gitmesi planlanan uluslararası organizasyon ekibinin girişine izin vermediğini söyledi.
Reuters’ın haberine göre Mekki, halihazırda Derne’de bulunan arama kurtarma ve acil sağlık ekipleri ile Birleşmiş Milletler’den (BM) meslektaşlarının çalışmaya devam ettiğini, ancak Bingazi’den Derne’ye gitmesi planlanan BM ekibine izin verilmediğini açıkladı. Mekki ayrıca, ekiplerin engelsiz erişimine izin verilmesi çağrısı yaptı.
Günlerdir şehirden canlı olarak olayları aktaran gazeteciler ve medya kuruluşları, kendilerine ‘şehri terk etme emri verildiğini’ söyledi. Doğu Libya yönetimindeki yetkililer ise bu iddiaları yalanladı.
Birlik hükümetine bağlı Libya Haber Ajansı, acil durum ekiplerinin çaba ve çalışmalarının devam ettiğini açıkladı. Hayatta kalanları bulma şansının sona ermesi nedeniyle, hayatta kalanları arama konusunda uzmanlaşmış ekipler haricinde, yerel ve uluslararası kurtarma ve yardım ekiplerinin ve misyonlarının çalışmalarının durdurulduğunu yalanladı. Derne şehrinde yetkililerin zarar gören bölgenin çevresine acil olarak çit çekmeye başladıkları açıklandı. Yetkili kaynakların aktardığına göre bu adımın amacı, ekiplerin cesetleri kurtarma çalışmalarını kolaylaştırmak ve vatandaşları bazı hastalık veya virüslere yakalanma olasılığından korumak için bölgeyi kapatmak ve bölgeye girişi engellemek. Öyle ki özellikle hala molozların altında olan ölü hayvanlardan ve çürüyen cesetlerden kaynaklanan böcekler tarafından hastalık ve virüs taşınması muhtemel. Libya Ulusal Ordusu’nun askeri enformasyon yetkilisi ise çitin salgın hastalıkların yayılmasını durdurmak ve kurtarma ekiplerinin performansını artırmak için kurulacağını söyledi.
Derne halkına yapılan yardım kapsamında bir çocuğa gıda yardımı yapılıyor (AFP)
Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, geçtiğimiz salı akşamı Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir’in de katılımıyla Geçici Birlik Hükümeti’nin Başkanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi Başkanı ile bir araya geldiğini söyledi. Menfi, görüşmede Libya’nın doğusundaki felakete uğramış şehirlere destek sağlamanın ve mali ödeneklerin hak edenlere ulaşmasını sağlamanın yollarını ele aldıklarını belirtti. Görüşmede ayrıca, yasal merciiler çerçevesinde etkilenen şehirlere verilen desteğin ele alındığına ve mali tahsislerin son derece şeffaf bir çerçevede sağlandığına dikkat çekildi. Menfi, Yüksek Finans Komitesi’ni acil toplantıya çağırmayı düşündüğünü söylerken, komitenin, Libya ve uluslararası toplumun desteği ve güveni çerçevesinde sorumluluklarını üstleneceğini dile getirdi.
Dibeybe, hükümetin etkilenen bölgelerdeki insani krizle mücadele etme çabalarına değindiğini belirtirken, sahada çalışan uluslararası destek ekiplerinin karşılaştığı engellerin üstesinden gelme yollarının incelendiğine ve bazı dost ülkelerin sunduğu destek taleplerinin incelendiğine dikkati çekti.
Sıddık el-Kebir ile yaptığı görüşme sırasında ise Dibeybe, Birlik Hükümeti’nin ülkenin doğusundaki etkilenen bölgelere desteğini, bölge sakinlerinin isteklerini gerçekleştirme taahhüdü olarak nitelendirdi. Ayrıca Derne’de ve ülkenin doğusundaki etkilenen tüm bölgelerde yaşanan insani krizle mücadele çabalarının tartışıldığına, bunun devamlılığının sağlanması ve acil ihtiyaçların karşılanması için koordinasyonun önemine dikkat çekildi.
Geçtiğimiz salı günü Dibeybe, selden zarar gören bölgelerin ihtiyaçlarını belirlemek için tıbbi tesisi denetledi ve etkilenen bölgelerin ilaç ve tıbbi malzeme ihtiyacı hakkında bilgi edinmek için kuruluşun doğu bölgesi şubesinin müdürüyle iletişime geçti. Kuruluştan, selden etkilenen bölgelere gönderilen sevkiyat miktarının doğu bölgesindeki tüm hastanelere yetecek miktarda kara ve hava yoluyla beş aşamada taşınan 99 konteyner ilaç ve tıbbi malzemeyi bulduğu bildirildi.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة