Sudan’ın doğusundaki kriz yeniden gündeme geldi… Kızıldeniz eyaleti valisini görevden alma çağrıları sürüyor

Port Sudan kentinde oturma eylemi düzenlendi. Devlete ait maden şirketi kapatıldı. Limanları kapatma tehditleri yeniden gündeme geldi.

Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan Limanı (Getty Images)
Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan Limanı (Getty Images)
TT

Sudan’ın doğusundaki kriz yeniden gündeme geldi… Kızıldeniz eyaleti valisini görevden alma çağrıları sürüyor

Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan Limanı (Getty Images)
Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan Limanı (Getty Images)

Sudan’ın doğusu ile ülkenin diğer bölgeleri arasında taşımacılıkta kullanılan yolları trafiğe ve Kızıldeniz’deki limanlarda çalışmaları durdurma tehditleri yeniden gündeme geldi. Geçen yıl da bölgedeki ithalat ve ihracat hareketi tamamen durdurulmuştu. Bu tehditlerin, askeri otoritenin Doğu’daki vatandaşlara, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın Ekim 2021’deki darbesine ortam hazırlamaları karşılığında verdiği taahhütleri yerine getirmemesinin ardından geldiği iddia ediliyor. Buna göre, askeri otoritenin Ekim darbesine ortam hazırlamak amacıyla Doğu’nun önde gelen isimlerinden dönemin başbakanı Abdullah Hamduk üzerinde baskı kurmaları için limanları kapatmalarını istediği ileri sürülüyor.
Ülkenin doğusundaki Bica (Beja) kabilesi mensubu göstericiler, bir haftadan fazla süren bir oturma eyleminin ardından Sudan Maden Kaynakları Şirketi'nin genel merkezinin kapatıldığını duyurdular. Göstericiler eyalet valisinin görevden alınmasını talep ederek, bu talebin yerine getirilmemesi halinde daha önce yaptıkları gibi kapatma eylemlerinin tüm şirketlere, liman ve kara yollarına uzanacağı tehdidinde bulundu.

Ötekileştirme sorunu
Sudan’ın Doğu Bölgesi üç eyaletten oluşuyor: Kızıldeniz Eyaleti, Kesla Eyaleti ve Kadarif Eyaleti. Sudan'ın denize açılan tek kapısı Kızıldeniz'de 700 kilometre uzunluğundaki kıyı hattıdır. Bu hatta üç liman bulunuyor: Üçü arasında en büyüğü olma özelliğine sahip olan Port Sudan Limanı, tarihi Sevakin Limanı ve Sudan ile Güney Sudan Cumhuriyeti’nin petrolünün ihraç edildiği Beşair Limanı. Bu kıyı hattının kuzeyinde Mısır, doğu ve güneyinde Eritre ve Etiyopya devletleri bulunuyor.
Doğu Bölgesi sahip olduğu tarım, su ve maden kaynaklarına rağmen ülkenin 1956’da bağımsızlığına kavuşmasından bu yana sürekli açlık ve ‘ötekileştirme’ sorunundan mustarip. Verimli geniş tarım topraklarına sahip olan Bölge’nin Kesla ve Kadarif eyaletleri bol yağış alıyor. Yağışlara ek olarak 5 nehrin suyundan faydalanma imkanına sahip. Kızıldeniz eyaleti sahip olduğu doğal sahil imkanına rağmen kaynak, su, eğitim ve sağlık hizmetleri alanlarında sıkıntı çekiyor. Ülkede tarım üretiminde birinci sırada yer alan Kadarif eyaleti ise Sudan’daki yoksulluk oranının en yüksek olduğu eyalet olma özelliğine sahip.

Beja kabilesi Konseyi
Bica (Beja) Kabilesi Konseyi Ekim 2020’de imzalanan Cuba Barış Anlaşması’nı protesto etmek için Aralık 2021’de Kızıldeniz üzerindeki limanları ve ülkenin doğu ile orta kesimini birbirine bağlayan kara yolunu kapatmıştı. Doğu Bölgesi halkını temsil eden Muhammed el-Emin Türk liderliğindeki Beja kabilesi bölgedeki ihracat ve ithalat akışını bir ay boyunca durdurulmasına sebep olduğunu reddediyor. Sudan Ordu Komutanı Burhan’ın darbesine ve ardından aldığı kararlara itiraz eden muhalifler, kabilenin bu eylemlerinin Abdullah Hamduk liderliğindeki sivil hükümet üzerinde baskı uygulayarak hükümetin düşmesine sebep olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Burhan’ın Yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hamideti) Aralık 2021’deki olaylar sırasında kabile ile yaptığı arabuluculuğunun ardından limanlar ve yollar yeniden açılmıştı. Bu arabuluculuk faaliyeti sırasında özel bir komite oluşturularak Doğu Bölgesi sakinlerinin kronik sorunlarına çözüm için anlaşma sağlanmıştı. Doğu sakinleri ise bu anlaşmanın gerekliliklerinin yerine getirilmediğini belirtiyor. Bu nedenle kabile lideri Muhammed el-Emin Türk yaptığı son açıklamada, Birleşmiş Milletler'in (BM) Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı ve BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz’in ülkenin doğusunu ‘ötekileştirici uygulamalarına’ devam etmesi halinde ülkenin doğusunu tümüyle kapatmakla tehdit etti. Beja kabilesinin lider kadrosundan gelen bu tür açıklamalar gerginliğin tırmanması ve doğudaki tüm liman ve şirketlerin kapatılması ihtimalini güçlendiriyor.

Kapatma tehdidi
Muhammed el-Emin Türk, UNITAMS, Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'da Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi’nin (IGAD) Sudan’da yönetim krizini çözmek amacıyla bir araya gelerek oluşturduğu üçlü mekanizma ile Sudan’ın doğusundaki bileşenler arasındaki görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, sivil hükümetin yaptığı gibi Doğu Bölgesi’nin görmezden gelinmemesi halinde limanları kapatmayacağını aksi takdirde tekrar başa dönerek tüm limanları ve yolları kapatacağını vurguladı.
Türk bu açıklamalarını liman ve yolları kapatma ilanı değil, bir şart olarak nitelendirdi. Türk, “Deniz taşımacılığında ithalat ve ihracat yapan tüm kardeşlerim müsterih olsun. Limanları ve yolları kapatma niyetimiz yok. Genel anlamda şu anda denizi ve yolları kapatmamızı gerektirecek bir durum yok. Bu tür laflar dolaşırsa bu onu söyleyenin şahsi düşüncesidir konseyi bağlamaz” ifadelerini kullandı.
Beja Konseyi Sözcüsü Abdullah Obşar, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Doğu sakinleri günlerdir Kızıldeniz eyalet hükümeti önünde oturma eylemi düzenliyor dün Sudan Maden Kaynakları Şirketi’ni kapattılar. Bu adım, eyaletin güvenlik komitesine verilen notanın ardından atıldı. Bu notada aşamalı kapatma eylemleri üzerinden gerginliği tırmandırma adımları yer alıyor” dedi. Fakat kapatma niyetlerinin olduğu iddiasını yalanlayan Obşar, “Halihazırda kesinlikle ulusal yol ve limanları kapatma niyetinde değiliz” ifadesini kullandı.
Obşar, açıklamasının devamında şunları kaydetti:
“Ülkede güvenlikten sorumlu Egemenlik Konseyi, kan parasının ödenmesine dayanan bir halk geleneği olan Kild anlaşmasını uygulama konusunda siyaset sahasında sorunun çözümüne yönelik somut adımlar görmüyoruz. Bilakis Kızıldeniz eyaleti valisi üzerinden bu durumu geçiştirme çabaları söz konusu. Vali bunun için elinden geleni yapıyor. Bu nedenle biz de valinin görevden alınmasını talep ediyoruz.”

UNITAMS ile görüşme
UNITAMS ile Doğu Bölgesi’ndeki halk bileşenleri arasında önceki gün yapılan görüşmeye değinen Obşar, üçlü mekanizma temsilcileriyle yaptıkları toplantıda, 25 Ekim kararları öncesinde Kızıldeniz eyaletine bağlı turizm kenti Orkit’te yapılan konferansta sorunun çözümü için varılan anlaşmanın Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan’ın kararlarıyla geçersiz hale geldiğini ilettiklerini söyledi. Obşar, “Dün onlardan sorunun çözümü için eski vizyon doğrultusunda dört nokta üzerinde bizimle çalışmalarını istedik” dedi. Beja Kabilesi Konseyi, Sudan’ın doğusuyla ilgili işletilen sürece son verilmesini, yeni bir uzlaşı masası kurulmasını, bölge sakinlerinin haklarının teslim edilmesini, bölgeyi ötekileştiren uygulamaların durdurulmasını, kültürel ve tarihi haklarının korunmasını talep ediyor ve bu taleplerinin karşılanmaması halinde uluslararası anlaşmalar ve normlar doğrultusunda kendi kaderini tayin hakkı isteyeceğini belirtiyor. Konsey bölge halkı karşıtı politikalar izleyen Kızıldeniz Eyalet Valisi Ali Adrub’un görevden alınmasını istiyor.

Sudan’ın doğusu geçmişte protesto hareketlerine tanık oldu. Bunlar arasında en öne çıkanı Beja Kongre Partisi’nin Ulusal Demokrasi İttifakına katılmasıyla gerçekleşen protestolardı. Nitekim bu ittifak devrik lider Ömer el-Beşir başkanlığındaki İslamcı hükümete karşı gösteriler tertip etmişti. Ayrıca Beja Kongre Partisi’nin Eritre Devleti tarafından yönetilen bazı eylemlere katıldığı iddia ediliyor. Sudan barış anlaşması "Nivaşa"nın imzalanmasından kısa bir süre sonra 2006 yılında Eritre'nin başkenti Asmara'da "Doğu Sudan Barış Anlaşması" imzalandı. Bu anlaşma, Doğu Bölgesi’nin ülke yönetiminde söz sahibi olması, bölgenin yeniden imarı için fon oluşturulması ve tarihi haklarının korunmasını öngörüyordu. Fakat devrik rejim Doğu Bölgesi’ne yürütme otoritesinde rol vermesinin dışında bu anlaşmayı uygulamadı. Yeniden imar için oluşturulan fon üzerinde ise yolsuzlukların yapıldığı öne sürülüyor.

Krizin kökleri
Sudan’ın doğusundaki krizin kökleri, ülkenin bağımsızlığından önceki dönemlere dayanıyor. Nitekim bölge o dönem ekonomik ve siyasi açıdan dışlanıyordu. Ancak derinlerde büyüyen bu kriz, Beşir hükümetinin silahlı gruplar arasında Cuba Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla patlak verdi. Anlaşmada Doğu Bölgesi’yle ilgili çizilen yol haritası Emin Türk liderliğindeki Beja kabilesi tarafından reddedildi. Kabile bu yol haritasının bölgenin taleplerini karşılamadığını ve Beja halkını temsil etmediğini ilan etti. Kabilenin bu açıklamanın ardından doğudaki liman ve şirketlere yönelik ‘kapatma politikası’ izlemesi siyasi krize yol açtı. Bu kriz hükümeti yol haritasını askıya aldığını ilan etmek zorunda bıraktı. Beja kabilesinin düzenlediği gösterilere El-Handude, El-Beşşariyyin, El-Ababide, El-Emrer, El-Halanka, Ertika, Şayab, Cemilat, Bedaviyat, Beni Amr, Habbab, Marya kabileleri ile bölgede uzantıları bulunan diğer bazı kabileler katıldı.
Beja Konseyi yöneticilerinden Hamid Ebu Zeyneb, Konsey’in Facebook sayfasında dün paylaşılan açıklamasında, eyalet hükümeti önünde gerçekleştirdikleri 8 günlük oturma eyleminin ardından bölgede faaliyet gösteren, gelirleri bölge halkıyla paylaşılmayan ve faydasını görmedikleri en büyük maden şirketinin binasını girişe kapatmak için harekete geçtiklerini bildirdi. Ebu Zeyneb, Doğu Bölgesi’nin halkı, kaynaklarını korumak için şehit vermesine rağmen iktidarın ‘pastayı bölerken’ Doğu Sudan’ı hesaba katmadığını ifade etti. Ebu Zeyneb, “Sorunumuzu barışçıl bir şekilde çözmek için 40 yıldır Milletvekili Türk başkanlığında Hartum’a gidiyorduk. Kaynaklar bizde olmasına rağmen sabırlıyız. Biz en zengin ve fakat halkı kesinlikle en fakir olan eyaletiz” ifadesini kullandı.



İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.


Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki camide meydana gelen patlamada altı kişi hayatını kaybetti

Camide meydana gelen patlamadan  bir kare (SANA)
Camide meydana gelen patlamadan bir kare (SANA)

Reuters'ın haberine göre, yerel bir yetkili, Suriye'nin Humus vilayetindeki Alevi mahallesinde bulunan bir camide bugün meydana gelen patlamada altı kişinin öldüğünü ve 20 kişinin yaralandığını açıkladı.

Devlet medyası, güvenlik güçlerinin bölgeyi kordon altına aldığını ve soruşturma başlattığını bildirdi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yerel yetkililer, patlamanın intihar saldırısı veya bölgeye yerleştirilen patlayıcılar nedeniyle meydana gelmiş olabileceğini söyledi.