Umre ziyaretçileri üç aylık vizeyle şehirleri ziyaret edebilecek

Vizeler 24 saat içinde alınabilecek.

Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia (Ekran görüntüsü -Al Arabia)
Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia (Ekran görüntüsü -Al Arabia)
TT

Umre ziyaretçileri üç aylık vizeyle şehirleri ziyaret edebilecek

Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia (Ekran görüntüsü -Al Arabia)
Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia (Ekran görüntüsü -Al Arabia)

Souad el-Yala
Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı, Umre ziyaretçilerinin diğer şehirleri ve bölgeleri herhangi bir kısıtlama olmaksızın ziyaret etmelerine olanak tanıyan, 24 saat içinde alınan Umre vizesi için bir e-hizmet başlattı.
Umre vizesinin bir aydan üç aya çıkarıldığı bu adımın ardından ülke kapılarını Umre ziyaretçilerine açmaya başladı.
Umre vizesi alanlar, daha önce ülke içinde Umre dışında herhangi bir faaliyette bulunamıyor ve başka şehirlere gidemiyordu.
Ancak Umre ziyaretçi sayısını 30 milyona çıkarmanın yanı sıra yabancı turist sayısını artırma hedefini açıklayan Suudi Arabistan Umre vizesinde değişikliğe gitti.
Ekonomistler, bu adımdan elde edilecek gelirlerin 2030’da yıllık 75 milyar riyali (20 milyar dolar) aşmasını ve petrolden sonra ikinci gelir kaynağı olmasını bekliyor.

24 saatten daha kısa sürede vize
Hac ve Umre Bakanı Dr. Tevfik er-Rabia, Ürdün’de düzenlenen basın toplantısında, Umre vizesinin 24 saatten daha kısa bir sürede verildiğini, geçerliliğinin bir aydan üç aya uzatıldığını ve bunu alanların diğer Suudi şehirlerini de herhangi bir kısıtlama olmaksızın ziyaret edebileceklerini söyledi.
Bakan açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Hac ve Umre Bakanlığı, ziyaretçilerin Umre vizesi için online başvuru yapmalarını sağlayan yeni bir e-hizmet başlattı. Ziyaretçiler artık doğrudan online Umre vizesi alabilecekleri gibi Mekke’ye gelirken kendilerine uygun ulaşım, barınma ve daha birçok seçeneği de online olarak seçebilecekler.” dedi.
Umre vizesi için e-hizmetin kolay ve kullanışlı olduğunu belirten Bakan düzenlenen basın toplantısındaki açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Şu an Umre vizesi verme hizmetini online olarak sunan birkaç şirket var. Bu şirketler Hac ve Umre Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alıyor. Vizyon 2030, Rahman’ın misafirlerine yönelik hizmetlerin geliştirilmesini ve İki Kutsal Cami’ye erişimlerinin kolaylaştırılmasını hedefliyor. Bu nedenle şu an dijital deneyimi zenginleştiren eksiksiz bir platform olan NESC üzerinde çalışıyoruz. Nesc platformu, deneyimi zenginleştirmeye ve hizmeti iyileştirmeye katkıda bulunacak projelerden biridir.”
Bakan, Suudi Arabistan dışından gelen Umre ziyaretçilerinin, Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi’ye ulaşmaları ve Umre yapmalarının daha önce turizm acenteleri aracılığıyla gerçekleştiğini söyledi. Rabia, “Ancak Bakanlık şimdi, tüm Umre ve Hac ziyaretçileri için e-hizmet platformu başlattı. Yeni tip koronavirüs salgını sırasında Umre ziyaretleri için başvuruların yapıldığı Eatmarna uygulaması hizmete açıldı” dedi.

Hac ve Umre gelirlerinde 20 milyar dolar
Ekonomi yazarı Abdullah el-Magluth, 2030 yılında 75 milyar riyali (20 milyar dolar) aşacak bir gelir beklendiğini belirterek “Umre ziyaretçileri bunun yüzde 40’ını konut, yüzde 31’ini ulaşım ve iletişim, yüzde 14’ünü alışveriş, yüzde 10’u gıda ve yüzde 5’ini çeşitli şekillerde harcıyor” diye konuştu.
Yazar Fahd es-Suveydan da şunları söyledi:
“Suudi Arabistan, dünyanın her yerinden milyonlarca Müslümanın Hac ve Umre için gittiği Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’nin varlığıyla, inanç turizminde yüksek bir gelir elde etme kapasitesine sahip. Turist vizesi, dünyanın dört bir yanından ziyaretçileri çekerek ekonominin temel direklerinden biri olacak. Çünkü Suudi Arabistan, İslam tarihinde derinlere inen ve kök salmış mirası ve eski eserleri bakımından zengindir.”
En son istatistiklere göre, Hac ve Umre ziyaretçileri, Suudi Arabistan’a gelen en büyük ziyaretçi grubunu oluşturuyor ve inanç turizmi gayri safi milli hasılanın (12 milyar dolar) yaklaşık yüzde 2,7’sine katkıda bulunuyor.
Suudi Arabistan, üç aylık bir süre için turist vizesi açarak şehirler arasında hareket edilmesiyle bu geliri 2030’da iki katına çıkarmayı ve 20 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor.
Hac ve Umre mevsimleri, Suudi Arabistan’ın önemli ekonomik kolları arasında yer alıyor.
Vizyon 2030’a göre Rahman’ın misafirleri için kapasiteyi 2030 yılına kadar 30 milyona çıkarma konusunda net bir hedef belirlendi.
Genel İstatistik Kurumu’na göre, geçen yıl Umre ziyaretçi sayısı 19 milyona ulaştı. Yurt içi ve yurt dışından gelen hacı sayısı da 2,6 milyona yükseldi.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.